İrfan Kaygısız yazdı: Asgari ücret üzerinde oynanan oyunlar ve kaynak aktarma mekanizmaları sonrası patronların kasalarından önemli bir para çıkmayacak. Ancak AKP de asgari ücreti 1300 TL yaparak bir taşla birden fazla kuş vurmuş olacak.
Asgari ücret denilince akla ilk anda işçilerin alacağı en düşük ücretin kaç lira olacağı gelmekte ise de, asgari ücret doğrudan ve dolaylı olarak birçok alanı etkiliyor. Asgari ücretin tutarı, işsizlik ödeneğinden emekli maaşlarına, SGK primlerinden evde bakım ücretine kadar birçok sonuç doğuruyor. Bu nedenle de yalnızca asgari ücretle yaşayanları değil, onun çok daha fazlası emekçiyi ilgilendiriyor ve sermaye, devlet ve işçi sınıfı arasında önemli çatışma alanlarından birisini oluşturuyor.
Seçim süreçlerinde iktisadi vaatler partilerin iktidar olma olasılıklarına göre daha önem kazanıyor, bir başka deyimle toplumda daha inandırıcı bulunuyor. 7 Haziran seçimlerinde muhalefet partilerinin seçim bildirgelerindeki asgari ücrete dair taleplerinin toplumsal bir karşılığı olduğu görülünce, 1 Kasım öncesi AKP de önceki tüm söylemlerinin aksine asgari ücretin 1300 TL olacağı vaadinde bulunmuştu. Yeniden hükümet olan AKP, hükümet programında da asgari ücretin 1300 TL olacağını belirtti.
Patronların sızlanmaları başladı
1 Kasım seçimleri sonrasında asgari ücret tartışmaları özellikle sermaye örgütleri tarafından yüksek sesle yapılmaya başlandı. Özetle, asgari ücretin 1300 TL olması halinde bu maliyetin karşılanamayacağı, kayıt dışılığın artacağı, işten çıkarmaların olabileceği, rekabet ve yatırımı olumsuz etkileyeceği gibi birçok gerekçe ortaya sürüldü. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin sözcüsü örgütlerin, ticaret odalarının sesleri daha yüksek çıkmaya başladı. Bu karşı çıkış AKP’de de karşılığını buldu ve AKP de ortaya çıkacak bu “olağan olmayan” artışın bir kısmının devlet tarafından karşılanacağına dair açıklamalar yaptı. Şimdi pazarlık sürüyor.
Asgari ücretin tam kaç lira olacağı ve artıştan doğan maliyetin ne kadarının devlet tarafından karşılanacağı tam bilinmemekle birlikte, yapılan tartışmalar bazı ipuçları da veriyor.
Bugün yaygın olarak asgari ücret 1000 TL bilinse de, bunun 91 TL’sini Asgari Geçim İndirimi (AGİ) oluşturmaktadır. Dolayısıyla gerçek asgari ücret 910 TL’dir. Asgari ücret 1300 TL olacak denirken bunun içerisinde AGİ olup olmayacağı bilinmiyor. Eğer AGİ dahil 1300 TL olur ise, bu asgari ücretin gerçekte 1200 TL olduğu anlamına gelecektir. Eğer AGİ hariç, yani 910 TL’den 1300 TL’ye çıkar ise bu yaklaşık yüzde 43 artış ve AGİ dahil yaklaşık 1400 TL olacak demektir. Böylesi bir artış beklenmemektedir.
Temmuz’da artış yok
Artışın ne kadar olacağının dışında, yıllardır asgari ücret 6 ayda bir Ocak ve Temmuz ayları olmak üzere yılda 2 kez artmakta ve artış oranı Ocak ayında belirlenmektedir. Bu yıl ise, asgari ücretin yıllık olarak belirleneceği beklenmektedir. Dolayısıyla, şu veya bu biçimde ama Ocak ayında 1300 TL olacak asgari ücrete Temmuz ayında ikinci bir artış yapılmayacaktır.
Bir başka mesele, bu yıl hariç yıllardır asgari ücret vergi dilimindeki değişiklikten etkilenmemektedir. Bilindiği gibi, ücretler 12.000 TL’ye kadar yüzde 15’lik vergi dilimi üzerinden vergilendirilmektedir. Bu dilim genellikle bir yıllık asgari ücretin toplamının altında kalmakta ve işçinin gelirinin toplamı 12.000 TL’yi geçmediği için de vergi dilimindeki değişiklikten etkilenmemekteydi. Bu yıl 12 bin lira olan yüzde 15’lik vergi dilimi önümüzdeki yılın değerleme oranı olan yüzde 5,58 oranında artırılması halinde 12 bin 670 liraya çıkacak. Asgari ücretlinin geliri yılın son 3 ayında bu tutarı aştığında yüzde 20’lik vergi kesintisine geçilecek. Böylece net 1300 lira olması beklenen asgari ücret vergi dilimi nedeniyle ekim ayından itibaren 1230 liraya düşecek. İşçiler yılın 3 ayında aylık 70 TL kayba uğrayacak.
Para yine işçiden çıkacak
Bunların yanı sıra, sermayeye olan maliyetin azaltılması amacıyla vergi yükünün bir kısmının devlet tarafından karşılanacağı ve bunun için çalışmaların yapıldığı açıklandı. SGK primlerinin yüzde 3’lük bölümünü devletin ödemesi bekleniyor. Muhtemelen, AKP yine elini işsizlik fonuna uzatacak ve sermayeye vereceği teşviki işçilerin birikimi olan işsizlik fonundan yapacak.
Sonuçta, yukarıda kısaca belirtilen oyunlar ve kaynak aktarma mekanizmaları sonrası patronların kasalarından önemli bir para çıkmayacak. Ancak AKP de asgari ücreti 1300 TL yaparak yakın dönemde yapılan artış oranlarının üzerinde bir artış gerçekleştirmiş ve böylece bir taşla birden fazla kuş vurmuş olacak.
Şimdi sınıfın sendikal ve siyasal örgütleri, önümüzdeki yıllara da damgasını vuracak bu gelişme karşısında uyanık olmalı, güncel ve yakıcı bu meselede aktif rol almalı, önemli bir mücadele alanını boş bırakmamalıdır.