CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Türkiye’yi seçime götürecek 63. hükümete güvenmediğini iddia ederek, “Başbakanın güvenmediği bir kabine. Bugünkü resmi gazeteye dayanarak bunu söylüyorum. Bütün atamalar aşağı yukarı durdurulmuş vaziyette. Bu bakanlara güvenmiyorum benim sözümden kimse çıkmayacak, yasal olan bir süreç dahi tamamlanırken benden izin alacaksınız diyor” ifadelerini kullandı.
Kurulan geçici hükümetin 2 ay içinde herhangi bir icraat yapmasının mümkün olmadığını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, “Bizim kabinemiz 4 yıllık bir kabineymiş gibi diye başlandı söze ama birinci gününde daha genelge çıkardı Başbakan benim senin bakanın talimat verse dahi bunu yapmayacaksın dedi bürokratlara. Bilmiyorlarsa bu bakanlar bugün uyanmaları lazım” dedi.
NTV’de canlı yayına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ahmed Arpat’ın sorularına verdiği yanıtlar şu şekilde:
Bir seçim hükümeti kuruldu ve siz parti olarak içinde yer almadınız. Ortaya çıkan kabineye baktığınızda nasıl buldunuz, geçici seçim hükümetini?
Başbakanın güvenmediği bir kabine. Bugünkü resmi gazeteye dayanarak bunu söylüyorum. Bütün atamalar aşağı yukarı durdurulmuş vaziyette. Bu bakanlara güvenmiyorum benim sözümden kimse çıkmayacak, yasal olan bir süreç dahi tamamlanırken benden izin alacaksınız diyor. Güvensizlik üzerine inşa edilen bir kabinenin Türkiye’ye yarar getirmeyeceğini herkes tahmin eder.
‘Bir bakan düşünün atama dahi yapamıyor’
Cumhuriyet Halk Partisi neden yok o hükümete? Başbakan Davutoğlu sorumluluktan kaçıyorlar diyor?
Biz sorumluluktan kaçsaydık AKP ile oturup gelin 4 yıllık bir süre için koalisyon kuralım demezdik. Mevcut olan bakanlar hangi sorumlulukları üstlenecektir. Bir bakan düşünün atama dahi yapamıyor. Bakan koltuğuna oturacaksınız, altınızda araba olacak ama eliniz kolunuz bağlı olacak. Cumhuriyet Halk Partisi demokrasiyi savunan, milli iradeye saygı duyan bir partidir. Oy kullanıldı, 8 Haziran ortaya çıkan tablo okundu. Peki biz seçime niye gidiyoruz? Sen oy verdin ama senin iradeni, saymıyoruz. Ta ki benim söylemlerimi kabul edene kadar tekrar tekrar seçime gideceğiz. O nedenle biz bugüne kadar Cumhuriyet tarihinde işlenmemiş olan bir süreci sıfırdan başlatıp tekrar seçime toplumu götürmek doğru bir süreç değildir. Bu sürecin içinde de Cumhuriyet Halk Partisi’nin yer alması doğru değildi. Sayın Davutoğlu ilk bize geldiği günde ne söylediysek aynısı söyledik hep. Ülkeyi düşünen sorumlu bir anlayışla yola çıktık ve görüşlerimizi ifade ettik.
Bu çerçevede İdris Baluken’in neden seçim hükümetine girdiniz sorusuna, “Önümüzde bir seçim süreci var ve AK Parti’nin devlet olanaklarında tamamıyla yararlanmasının önüne geçmek adına hükümette olmayı tercih ettik” dedi.
İkinci bir soru soruldu mu acaba nasıl geçeceksiniz diye. Hiç kimsenin etkisi yok. İki aylık bir sürede ne yapacaklar. Bir bakan veya başbakan çıkıp biz iki ayda Türkiye’nin şu sorununu çözeceğiz desinler. Bir siyasal parti yönetimde yer almak istiyorsa var olan sorunları çözme iddiasıyla yer alır. Ben sorunları erteliyorsam benim orada işim yok. Türkiye’nin temel sorunları var çözüm bekleyen. Hiçbirisinin bırakın çözmeyi etrafında bile dolaşmayacaklar.
‘Davutoğlu, benden izin almadan adım atmayacaksınız diyor’
Sayın Davutoğlu “Türkiye’nin renklerini barındıran bir Bakanlar Kurulu oluşturduk” dedi?
Hangi renklerden oluşuyor Allah aşkına? Bir kere kendi kabinesine güvenmiyor. Benden izin almadan adım atmayacaksınız diyor. Hiçbir politikacı söyleminde negatif söz kullanmak istemez. Bizim kabinemiz 4 yıllık bir kabineymiş gibi diye başlandı söze ama birinci gününde daha genelge çıkardı Başbakan benim senin bakanın talimat verse dahi bunu yapmayacaksın dedi bürokratlara. Bilmiyorlarsa bu bakanlar bugün uyanmaları lazım.
Kabinede yer alsaydınız bu duruma tavrınız ne olurdu?
Biz bunların tamamını biliyoruz. Ben 27.5 yıl devlette çalıştım. Bakanlar Kurulu’nu nasıl kilitlersiniz, bir koalisyonu nasıl işlevsiz hale getirirsiniz en iyi bilenlerden birisi benim. O aklı Sayın Davutoğlu’na kimin verdiğini biz biliyoruz. Kendi bürokratları şöyle bir genelge çıkarırsak koalisyonu kontrol altına almış olursunuz onlar koltuklarında oturur maaşlarını alır bakanım diye ortalıkta gezerler demişlerdir. Bu kabinede niye yer almadınız diyorsunuz? Anayasal süreç işledi mi, teamüller işledi mi? Bir parti hükümet kuramadığını söyledi, peki en çok oyu alan ikinci partiye yetki verildi mi? Anayasayı açıkça çiğneyen bir anlayışın egemen olduğu kabinede siz nasıl görev alacaksınız? Ahlaka sığar mı bu, hukuka, demokrasiye sığar mı bu? Kaçak sarayın yolunu bilmeyene görev vermeyiz diyor. Biz onun bulduğu şekilde yolumuzu bulmayız. Kaçak sarayın nerede olduğunu da çok iyi biliyorum. Onun endişesi ya Kemal Kılıçdaroğlu bir hükümet kurarsa ne olacak? Korkunun egemen olduğu bir anlayışla bize görev vermekten çekindi. Biz hakkımız olanı tarihe not düştük, onun gibi mağdur edebiyatı da yapmayacağız. Kendileri biz muhafazakarız diyor. Muhafazakarlık teamüllere bağlılık demektir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin çözümu nedir peki? Akan kanı durdurma adına bir Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı olursa ilk hamle ne olacak o silahlar nasıl susacak?
Ben bu sorunu çözeceğim. Ben Türkiye’yi düşünüyorum. Hesabını veremeyeceğim hiçbir angajmanım yok. Parlamentoda çözeceğim ben bu olayı. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasi gelmek zorundadır. Sorun demokrasi ve daha fazla özgürlükle çözülür. Biz sorunu çözmek için yol haritasını bizzat ben götürüp dönemin Başbakanı’na verdim. Hiçbir siyasi lider bunu yapmamıştır. Bu böyle çözülmez dediler. Şimdi bizim yolumuza ağır ağır geliyorlar.
Güneydoğu’da bazı ilçelerden gelen özerklik açıklamalarını nasıl buluyorsunuz?
Asla doğru bulmuyoruz. Biz AB’nin yerel yönetim özerklik şartını kabul ediyoruz. Bu zaten yasalaştı, rahmetli Ecevit’in başbakan olduğu dönemde bunun yasası çıktı zaten. Uygulaması hükümete bırakılmış. İzmir için de Trabzon için de geçerli. Ankara’da bakanların kuyruğuna takılıp para dilenmeyecekler. Zaten yerel yönetimler özerk. Belediye başkanını kim seçiyor? Meclisi var, ayrı bütçesi var, başkanı var. Kaynaklar yasadışı kullanılıyorsa, yolsuzluklar varsa merkezi otorite denetler. 1930’lardan beri var bu. 30 Ağustos’u kutladık, o savaşta beraber değil miydik? Şehitlerimiz beraber değil mi? Çanakkale’ye bakın. Bizi bölen 13 yıllık siyasal anlayıştır. Teröre prim asla vermeyeceksiniz. Oslo tutanaklarında diyor ki bir görevli sizin Türkiye’de nerelere silah deposu yığdığınızı çok iyi biliyoruz. Bütün şehirler silah deposu. Bu ülkeyi kim yönetiyor 13 yıldır.
’13 yılda bu ülkenin hangi sorununu çözdüler, ben merak ediyorum’
Kamu güvenliği ve düzeni sağlanmadan bu sorun için bir adım atılmayacak diyor Sayın Başbakan?
Kötü yönetim kurumsallaştı. Bu hükümetler sorun çözemezler çünkü kendileri sorun. Siz sorun çözmediniz önüne yeni ve derin sorunlar bıraktınız. Elinizi vicdanınıza koyacaksınız, yeter diyeceksiniz sandıkta. 13 yılda bu ülkenin hangi sorununu çözdüler, ben merak ediyorum. Ama ben 13 yılda dünya kadar sorun yarattıklarını söyleyebilirim. Yoksulumuz bile arttı. Ben seçim meydanlarında 17 milyon yoksul diyordum. 30 milyonu aşkın yoksulumuz var. Sosyal işler bakanlığının kendi yayınında yer alan rakam.
‘Umarım 1 Kasım akşamı benzer bir tablo olmaz’
Sayın Özkes’in tavrını nasıl okuyorsunuz?
Bizdeyken benim düşündüğüm gibi düşünüyordu.
Sonra ne oldu?
Onu kendisine soracaksınız.
1 Kasım seçimlerinde değişiklik görüyor musunuz çok büyük farklılık çıkar mı seçimlerde?
Bu tablo Türkiye’nin önünde duruyor. Türkiye’yi ateş çemberine sokanlardan vatandaşın hesap sorması lazım. Türkiye’yi namusuyla kim yönetir, en iyi kim yönetir, halka hesap verme anlayışıyla kim yönetir bunu düşünerek sandığa gidip oy kullanması lazım.