CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerine yanıt vererek, “Sivil darbeyle karşı karşıyayız. ‘Beştepe’nin yolunu bulamayana görev vermem’ diyor. Senin yolunu bulduğun gibi biz yolumuzu bulmayız. Senin paraları nasıl sıfırladığını biz çok iyi biliyoruz” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi toplantısının açılışında konuştu. Kılıçdaroğlu, 7 Haziran’da ortaya çıkan bu seçim tablosunu en iyi okuyan parti olduklarını söyleyerek MHP’yi eleştirdi.
Kılıçdaroğlu, “Milli iradeye saygı duyan tek ama tek partiyiz. Ortaya çıkan tabloyu hiçbir zaman eleştirmedik. Parti Meclisi’miz dediki Türkiye’yi yöneteceksek, partiler ilkelerini belirlesinler. İlkeleri uyuşanlar bir araya gelsinler ve koalisyon kursunlar. Yargı bağımsızlığından tutun yeni bir Anayasa oluşturulması, Cumhurbaşkanı’nın Anayasal sınırları içine çekilmesi gibi 14 ilkemizi belirledik. Ve dedik ki bu ülkeleri kim kabul ediyorsa, elbette biz oturur koalisyon görüşmelerini yaparız. Biz yüzde 60’lık blok, oturup ayrı bir blog kursun çağrımızı yaptık. Bu çağrılarımıza bütün çağrılarımıza olduğu gibi MHP hayır dedi. Şunu merak ediyorum; Her şeye hayır diyen bir siyasal parti vatandaşın önüne nasıl çıkacak? Her şeye hayır, evet dediği hiçbir şey yok. Biz ne dedik? İlkelerimiz var, kurallarımız var. Neden? Türkiye için. Bizim insanımız huzurlu bir yaşam sürsün diye. Hayır diye. Ve Adalet ve Kalkınma Partisi’ne olağanüstü bir moral avantajı sağladı. Siz uyuşamıyorsunuz bana mahkumsunuz demeye başladı” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Ak Parti ile yürütülen koalisyon görüşmelerine ilişkin açıklama yaparak şunları söyledi:
“32 gün sonra seçimlerden, sayın Ahmet Davutoğlu CHP’yi ziyarete geldi. ‘Sizinle koalisyon görüşmesi yapmak istiyoruz’ diye. 13 Temmuz 2015 tarihinde geldiler, Genel Merkezimizi ziyaret ettiler. Kendilerine şunu söyledim; 14 ilkemiz var, sizler de bunu biliyorsunuz. İlkelerimizi kabul ediyorsanız bir sorunumuz yok. Ve şu tabloyu çok net sayın Davutoğlu’nun önüne koydum. Eğer bir koalisyon kurulacaksa, yüksek profilli bir koalisyon olması lazım. Yani Parlamentoda sayısal ağarlığı ciddi olarak yeterli olması lazım. Bu var mı, var. Koalisyon hükümetinin 4 yıl süreyle kurulması lazım. Çünkü ciddi kararlar almak zorundayız. Kurulacak koalisyonun eski hükümetin devamıymış gibi bir algı yaratmaması lazım. Koalisyon ortaklarının karşılıklı güven esasına dayalı bir tutum sergilemeleri gerekiyor.
Yani biz daha birinci gün, 13 Temmuz günü bu görüşlerimizi Davutoğlu’nun ve ekibinin önünde dile getirdik. Bunun sonunda bize ‘görüşmelere başlayabiliriz’ denildi. Biz bu arada Türkiye’nin 5 temel sorununu da saptadık. Dış politika, Türkiye dış politikada soyutlanmış bir ülkedir. Dış politikanın 180 derece değişmesi gerekiyor dedim. İkinci büyük sorun alanımız ekonomi. O zaman dolar bu kadar yükselmemişti. Yanlışları biliyoruz, hataları biliyoruz. Bu politikayla bu ekonomi gidemez. Ciddi tutarlı kararlar almak gerekiyor. Üç, eğitim sorunu. Hiçbir anne baba bu eğitim sisteminden memnun değil. Çocuğunu okula gönderiyor ama memnun değil, mecburen gönderiyor. Durumu iyi olan aileler çocuklarını özel okullarına gönderiyorlar, ama devlet okulları eğitim düzeyi açısından iflas etmiş konumda. Dördüncü büyük sorun alanımız Anayasa. Türkiye çağdaş bir Anayasa’ya kavuşmalıdır. Beşinci sorun alanımız şimdi bir numaralı sorun alanına dönüştü; toplumsal barış. Her gün şehitlerimiz geliyor.”
“BİZ NE SÖYLÜYORSAK SON KERTESİNDE KADAR HAKLIYIZ”
CHP lideri kendilerine “Niye bu kadar vakit kaybettiniz’ diye eleştiri geldiğini belirterek; “Daha birinci gün koalisyon ilkelerini belirledik ve Davutoğlu’na da söyledik. Görüşme süremiz 10 gündür arkadaşlar. Bayram tatili girdi, YAŞ girdi. Bize kısa süreli bir seçim hükümeti önerisi geldi. Bu öneriyi MYK’da görüştük. Ve MYK son görüşmeden bir gün önce ilk gün Davutoğlu’na söylediğimiz ilkeleri hatırlattı. Bizim kararımız budur dedik. Son görüşmemizde bize iki konuda derin görüş ayrılıkları olduğu söyledi. Eğitim ve dış politika. Derin görüş ayrılıklarının ortaya çıkması için bu konularda müzakere yapılması lazım, müzakere hiç yapılmadı.
Sayın Davutoğlu anlatttıklarımın doğru olmadığını söylüyorsa iki partide de tutanaklar var. Lütfen tutanakları açıklasın. Biz ne söylüyorsak son kertesinde kadar haklıyız. Bizim zaten kırmızı plaka hevesimiz, koltuk, makam hedefimiz hiç yok, bizim hedefimiz bu ülkede bütün vatandaşlarımız huzurlu bir şekilde yaşasın” diye konuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, İmam Hatip okullarının kapatılması yönünde CHP’nin bir söylemi olmadığını belirterek; “Neden eğitimi dillendiriyorlar? Seçim meydanlarına çıkıp “CHP var ya İmam Hatip okullarını kapatacaktı, bizde bu yüzden aramızdaki derin görüş ayrılıklarını ifade ettik” diyeceklerdi. Yine açık bir çağrı yapıyorum. Tutanakları açıklayın, hiçbir yerde hiçbir CHP’li, İmam Hatip okullarını kapatacağız diye bir cümle kullanmamıştır. Ayrıca niye kapatalım? Hangi gerekçeyle kapatacağız? Bir anne baba çocuğunun dini eğitim almasını isterse, biz o eğitimin kalitesini arttırırız. Böylece , bizim aleyhimize kullanmak istedikleri bir şeyi biz hemen fark ettik.
Açık ve net söylüyorum, çocuğunu İmam Hatip okuluna gönderen saygıdeğer anne ve babalara sesleniyorum. Sizin çocuğunuzun güvencesi biziz. Biz sizin çocuğunuzun gittiği okulu bir partinin arka bahçesine dönüştürmek istemeyiz. Dış politikaya gelince, zaten 180 derece değişmeyen bir dış politika bu memkelete yarar getirmez. Ancak ve ancak zarar getirir” dedi.
“ŞEHİT OLMAK İSTİYORUM DİYEN BAKAN 20 KORUMAYLA GEZİYOR”
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve isim vermeden Bakan Taner Yıldız’ı eleştirerek; “Akan kandan beslenen siyasetçiler var. Ülkenin Cumhurbaşkanı şehit cenazesini siyasi çıkarları için kullanıyor. Elinde mikrofon, şehit anneleri ağlıyor, ‘ne mutlu size, çocuğunuz şehit oldu’ diyor. Niye sen o mutluluktan kaçındın? Çocuklarını niye askere göndermedin? Bu ülkenin fakir fukara çocukları şehit oluyor başlarında edebiyat yapıyorsun. O annelerin dramını biliyor musun sen? Hani analar ağlamayacaktı? Şimdi kandan besleniyorsun.
Akan kanın sorumlusu Çankaya’da değil kaçak sarayında oturuyor. Kaosun, terörün sorumlusu odur. Kaçacak yeri yoktur. Yazık günahtır bu ülkeye. İşi o boyutlara getirdiler ki, bunlardan birisi kalktı dedi ki ‘Benim de arzum, ben de bir gün şehit olacağım. Bunu söyleyen bakan 20 koruma ile geziyor. Şehit olacakmış beyefendi. Altında da kurşun geçirmez arabalar var. Sen şehit olmak istiyorsan o koltuğu bırak, kırmızı plakalı aracı da bırak, korumaları da bırak. Yandaşının maden şirketine git, orada işçiler nasıl çalışıyorsa bir çalış bakalım. O zaman şehit olabilirsin. Yapabilir mi bunu? Yapamazlar” diye kaydetti.
“ALLAH ŞAHİTTİR, KİŞİSEL ÇIKAR GÜTMEDİM, PARTİ ÇIKARI GÜTMEDİM”
Kılıçdaroğlu, Kocatepe Camii’nde katıldığı şehit cenazesinde, şehit babasının kendisine, Başbakan Davutoğlu’na ve MHP lideri Bahçeli’ye “Benim ocağım söndü. Neden bir araya gelmiyorsunuz, neden hükümet kurmuyorsunuz? Niye birleşmiyorsunuz” dediğini söyleyerek şöyle devam etti:
“Bu şehit babasına sesleniyorum; Bu tabloyu senin istediğin noktaya getirmek için ben elimden geleni yaptım, Allah şahittir. Kişisel çıkar gütmedim, parti çıkarı gütmedim. Bu ülkede kan akmasın diye elimden gelen her şeyi yaptım. Senin için, bu ülkenin insanları için yaptım. Ama onlar el vermediler, kaosu tercih ettiler, bir araya gelmek istemediler. Çünkü onların derdi senin çocuğun, huzurunda değil. Onların derdi kendi koltukları… Bu ülke bu noktaya bilinçli olarak getirildi. Bir kaos ortamı yaratıp ‘bakın bizi seçmediniz ülke bu hale geldi.” Bu mesajı vermek istiyor sevgili vatandaşım. Senin iradene saygı duymuyor, kendi iradesini sana kabul ettirmeye çalışıyor, acı ve gözyaşıyla. Buna izin verme, vermemeliyiz. Eksiğim, yanlışım, kusurum varsa bana söyle. Yoksa elini vicdanına koy ve sandığa giderken düşün. Yeter de.”
“SİZ DOLAR YÜKSELDİKÇE KÖŞEYİ DÖNÜYORSUNUZ”
Dolar yükselmesini de değerlendiren Kılıçdaroğlu; ” ‘Benim kaygım yok’ diyor. Sizin zaten kaygınız olamazki, siz çok memnunsunuz. Vatandaşın Dolar hesabı mı var, sizin Dolar hesabınız var. Siz Dolar yükseldikçe köşeyi dönüyorsunuz” dedi.
“SENİN YOLUNU BULDUĞUN GİBİ BİZ YOLUMUZU BULMAYIZ”
Kılıçdaroğlu, toplumsal barışı sağlayacaklarını dile getirerek; “Biz birbirimizi öldürerek bu ülkeye hizmet edemeyiz, bunları aşmak zorundayız. Toplumsal barışı da biz sağlarız, onlar yapamazlar. Biz samimiyiz, verilemeyecek hesabımız yok. Ülkemizin birliği içinde, şanlı bayrağımızın altında çözeriz. Sivil darbeyle karşı karşıyayız. ‘Beştepe’nin yolunu bulamayana görev vermem’ diyor. Senin yolunu bulduğun gibi biz yolumuzu bulmayız. Senin paraları nasıl sıfırladığını biz çok iyi biliyoruz. Biz namuslu insanlarız. Bir ahlaklı insanlarız. Biz senin gibi değiliz. Ahlak yoksunu hele hele hiç değiliz. Kul hakkı yemek, hele hele bizim kitabımızda yoktur” ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu’na ilişkin değerlendirmeler yapan CHP lideri; “Eğer bir koalisyon olsaydı içerde ve dışarda saygın bir Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olacaktı, bunlar olmadı. Diyecek ki vatandaşlarımız, bu ülkede bir Başbakan var. Sayın Davutoğlu var, doğru. Doğru bir başbakan var, doğru başbakanlık koltuğunda da oturuyor. Ama üzülerek söyleyeyim, etkisiz eleman. Boynunda davuluyla geziyor, tokmak başka yerlerde. Türkiye bu tabloyu hak etmiyor” dedi. Öte yandan Kılıçdaroğlu, “CHP’nin içinden de bazı isimlere bakanlık teklifi götürülebileceği iddiaları var. Böyle bir teklif gelirse nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna “CHP’de o kadar karaktersiz insan yoktur” diye yanıt verdi.