İkiz Kulelere yapılan El Kaide saldırılarının ardında, ABD’nin eleriyle büyüttüğü örgüt vardı. Saldırının ardından devletin içinden bu saldırı için verilen desteğin saklanamadığını, hatta fiilen devletin organize ettiği bir eylem olduğu muhaliflerin araştırmalarıyla kuvvetle muhtemel.
Peki bu kadar organize bir saldırıyı, tüm dünyayı izleyen gözleyen, takip eden ABD’nin CIA’i, FBI’ı, Pentagon’u durduramaz veya engel olamaz mıydı? Bal gibi olurdu. Olmadı. ABD’de yaşayan, giriş yapan bütün El Kaide militanları takip altındaydı.
Peki bu saldırıdan sonra ne oldu? Toplumu ”terör” korkusu ile sindirme. Her yerde “teröre karşı birlik ve beraberlik” mitingleri, muhafazakarları konsolide etme çabaları, başarılı da olmuştur. “Bu saldırı Amerika’nın varlığına karşı yapılmıştır” nidaları atan Bush. İyi bir toplum mühendisliği ardından, Afganistan’a savaş açma, enerji politikalarını gerçekleştirme. Bush ikinci kez de seçilerek, ittifakı sermaye dalavereleri ile 2008’e kadar da varlığını sürdürmeyi krizlerini ötelemeyi becermişlerdir.
Biz biliyoruz, krizleri gizlemek, yeni rejimleri uygulamaya koymak, muhalifleri sindirmek, “istikrar” için tek seçenek olduğuna toplumu ikna edebilmek, varlığını sürdürmek için kapitalizmin oyunları bitmez.
Kötü taklitçi
Ankara katliamı neden yapıldı? Önlenemez miydi? Devlet bunun neresinde? O kadar çok soru var ki. Soru çok, ama yanıt tek aslında.
Tayyip Erdoğan ve AKP’si yeni rejimi oturtabilmek, devleti tümüyle ele geçirmek için çıldırmış biçimde saldırıyor, bunu beceremezlerse sonuç belli “yargılanacaklar”. Suriye ile ilgili emperyal hevesleri kursaklarında kaldı, yetmezmiş gibi Kürtler mücadeleleri ile tüm dünyanın gözbebeği oldu. Besleyip, büyüttükleri ve “donattıkları” IŞİD’i Nusra’sı sırayla ele alınarak, “asıl aktörler” tarafından yok ediliyor.
Hiç fikir yürütmeye gerek yok yanıtları iktidar kendi veriyor.
Vekaleten başbakan: “Teröristlerin listesi var elimizde (IŞİD sözü özellikle telaffuz edilmiyor) ama eylem yapmadıkları için…”. Yani hepsi biliniyor, el altında. “Makul şüphe” yasası sadece bizim için. Eli kanlı katiller için değil tabii.
Vekaleten sözcü: “Canlı bombaların kimlikleri tespit edildi fakat ardında “karmaşık ilişkiler ağı” var, o nedenle isimlerini açıklayamıyoruz”. Açıklayamazsınız tabii, IŞİD’li deyip isimleri verdiğiniz anda basın gelmişini geçmişini araştırıp sizinle ilişkilerini bulacak. Şimdi bunlar tartışılmamalı biraz daha idare etmek lazım, hele biraz acılar soğusun, seçime kadar idare edebilsek iyidir, diyorsunuz. Ama acılarımız sizi gönderene kadar dinmeyecek bilesiniz. Sizi işlediğiniz tüm suçlar için yargılamadan bize oturmak, durmak yok.
AKP sözcüsü: “Seçim mitingleri yapmayacağız, ‘barış ve demokrasi’ mitingleri yapacağız”. Hangi barış? Dinamitlediğiniz barış mı? Demokrasi? İleri demokrasi. Hiç hakaret etmeyeceğim, halk salak değil boşa kendinizi yormayın, sizin ağzınızdan çıkan bu iki sözcüğün “savaş ve katliam” anlamına geldiğini biliyor. 7 Haziran’dan bugüne yaklaşık 1000 kişi öldü ülkede.
98 Kişi ölmüş kılı kıpırdamayan polis, iki gündür sağda solda “poşet” patlatıyor. Acısını sokakta yaşayamak isteyenlere engel olmak için “bomba ihbarı” var gibi traji komik sözlerle korkutarak vazgeçirmeye, eylemlere engel olmaya çalışıyor. Bunlar aynı zamanda halkı da korkutma sokağa çıkarmama mesajları.
Yapmaya çalıştığınız şey 9/11’e benziyor evet ama kabul edin kötü taklitçisiniz.
Heyhat, korku duvarı aşıldı çoktan farkında değilsiniz. Kürtler çoktan aşmıştı. Batı da Gezi ile aştı. İşte katliamın ardından sokakların hali.
Velhasılıkelam, sizin danışmanların mühendislikleri sökmüyor artık. Bu ülkenin insanları yaptıklarınızı unutmayacak ve affetmeyecek. Yargılanacaksınız.