Van’ın Edremit ilçesinde ‘terör örgütüne yardım’ iddiasıyla tutuklanan ve 31 Ağustos’ta tahliye olan 82 yaşındaki yüzde 61 engelli Makbule Özer, cezaevi sürecinde yaşadıklarını anlattı. Özer, “70-80 yaşındaki insanların yeri cezaevi olmamalı” dedi.
Özer, 9 Eylül 2022’de ‘terör örgütüne yardım’ iddiasıyla 9 Mayıs 2022’de tutuklanmış ve 7 Eylül 2023’de tahliye edilmişti. Ancak Adli Tıp Kurumunun (ATK) ‘cezaevinde kalabilir’ raporunun ardından 22 Nisan’da ailesine ve avukatlarına bilgi verilmeden yeniden cezaevine götürülmüştü.
‘2 kez düştüm ve başımı çarptım’
İkinci kez cezaevine götürüldüğünde ‘apar topar alındığını’ söyleyen Özer, “Bu kez girdiğimde 4 ay boyunca cezaevinde kaldım. Benim için bu kez çok kötü geçti” diyerek şunları anlattı:
“Cezaevinde iki kez düştüm, kafamı yere çarptım ve halen başım ağrıyor. Yine birçok kez ranzadan da düştüm ve sıkıntılar çektim. Neredeyse her gün cezaevinden hastaneye götürülüyordum. Yani cezaevinin dayanabilir hiçbir tarafı yok. Orada bir saat, dışarının 100 gününe bedeldir. Özellikle çok sayıda hasta ve yaşlı vardı. O ranzalara çıkmak bile çok zordu ve baya sıkıntı yaşıyorlardı. Birinci ve ikinci tutukluluğumda da aynı sıkıntıları yaşadım. Sabah sayım için kapıyı vurup içeriye giriyorlardı, bu benim çok zoruma gidiyordu ve kahroluyordum.”
‘Cezaevi yaşlı ve hastalar için uygun değil’
Yaşlı ve engelli olduğu için kendisine bakamadığını anlatan Özer, “Oradaki arkadaşlar benimle ilgileniyorlardı. Banyomu onlar yaptırıyordu, elbiselerimi yıkıyorlardı. Benim gibi yaşlı olan Hanife Aslan vardı. O da benim gibi yaşlıydı ve halen 4 ay cezası var. Hanife de çok hasta ayağında ve sırtında ağrıları var. Tuvalete gitmek, koğuşun merdivenlerinden çıkmak-inmek bizi çok zorluyordu. Tutuklular beni sırtlarına alıp merdivenden aşağıya indiriyordu. Yani cezaevinin koşulları yaşlı ve hasta tutuklar için uygun değil” diye konuştu.
‘Çayımı bitirmeme bile izin vermediler’
Tahliye edilirken sabah erken saatlerde cezaevi kapısına bırakılmasına ilişkin de konuşan Özer, “Sabah sayımında beni alıp dışarıya çıkardılar. Ben çıkmadan bir bardak çay içmek istedim ama çayımı bitirmeden beni dışarıya çıkardılar” diyerek şöyle devam etti:
“Sonra cezaevi kapısına getirildim ve orada bekletildim. Sonra beni arabaya koyarak orada beklettiler. Beni almaya gelen arabayı cezaevi arabasına yaklaştırdılar ve o araçtan diğerine geçtim. Ayağım bile yere değmedi. İlaçlarımı istedim, ama o süreyi bile bana tanımadan oradan uzaklaşmamı istediler. Biz yola çıktık, her iki tarafımızda asker araçları vardı. İnsanların beni karşılamasına izin vermediler. Hem cezaevine girişim hem çıkışım sıkıntılı oldu.”
‘Hasta tutsakların durumu kötü’
Cezaevinin hasta tutsaklarla dolu olduğunu söyleyen Özer şöyle devam etti:
“O hastaları hastaneye götürdüklerinde insan gözyaşlarını tutamıyordu. Durumu o kadar ağır olanlar var ki insanı çok kötü ediyor. Yani tutsaklara zindan içinde zindan yaşatıyorlar. Yani hasta tutukların durumu çok kötü. Avlu kapılarını çok erken kapatıyorlardı. Yine kantin pahalı ve birçok şey de bulunmuyor. Eskiden her şeyi alan tutsaklar, bu son girdiğimde ekonomik sıkıntılardan dolayı çok az şey alabiliyorlardı. Çünkü her şey çok pahalı. Yemekler de çok kötüydü.”
‘Bizden niye bu kadar korkuyorlar?’
Yaşlıların, hastaların cezaevinde tutulmasını temelinde “korku” olduğunu söyleyen Özer, “Yani 70-80 yaşındaki insanların yeri cezaevi olmamalı. Bizden niye bu kadar korkuyorlar; korku olmasaydı bunu yapmazlardı. Korkmasalardı beni apar topar cezaevine götürüp, aynı şekilde bırakmazlardı” dedi.
(MA)