Bugün 4 Aralık, Dünya Madenciler Günü. Söylentiye göre, zorbalıklarıyla tanınan Roma İmparatorluğu bürokratlarından birisinin kızı olan Santa Barbara, babasının zulmünden kaçarak Roma İmparatorluğu zamanında Nicomedia -bugünkü adıyla İzmit- kentinde mağarada çalışmakta olan madencilere sığınır. Madencilerin koruyucu azizesi olarak kabul edilir. Bir süre sonra, babası tarafından öldürtülen Santa Barbara’nın öldürüldüğü 4 Aralık tarihi önce Anadolu’da, sonra tüm Dünya’da madenciler günü olarak kutlanmaya başlamıştır.
Madencilik zor bir meslektir. Yazar Annie Thebaud Many’nin deyişi ile “Çalışmak Sağlığa Zararlıdır”. Hele, hele “Madenlerde Çalışmak Daha da Zararlıdır.” Madenler genellikle iş cinayetleri/iş kazaları, meslek hastalıkları ve meydana gelen ölümlerle bilinir. Ülkemizde, Soma, Kozlu, Zonguldak, Amasra, Ermenek denilince madenci kenti ve ölümler akla gelmekte.
Çin Halk Cumhuriyeti’nde bulunan Benxihu kömür işletmesinde 26 Nisan 1942 tarihinde kömür tozu patlaması sonucu 1549, 10 Mart 1906 tarihinde Kuzey Fransa sınırları içinde bulunan Courrières yeraltı kömür ocağında meydana gelen kömür tozu patlamasında ise 1060 emekçi hayatını kaybetmiştir.
Ülkemizde de, madencilik sektöründe binlerce emekçiyi iş cinayetleri sonucu kaybettik; 7 Mart 1983 tarihinde Zonguldak Armutçuk kömür madeninde meydana gelen grizu patlamasında 103, 3 Mart 1992 tarihinde Kozlu yeraltı taş kömürü işletmesinde grizu patlaması ve bu patlamada 263, 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma yer altı kömür madeninde meydana gelen yangında 301, 22 Ekim 2014 tarihinde Ermenek Has Şekerciler Madencilik’e ait maden ocağındaki su baskını nedeniyle 18, 15 Ekim 2022 tarihinde Amasra’da kömür madeninde meydana gelen grizu patlamasında 42 emekçi hayatını kaybetti.
Binlerce emekçi madenlerde canından olurken, önlem almayan işverenler ya cezasız kalıyorlar, ya da küçük cezalarla kurtuluyorlar. 301 işçiyi kaybettiğimiz Soma’da firma yöneticilerine “olası kast” ile ceza verilmesi gerektiğini belirten Yargıtay 12. Ceza Dairesi Heyeti değiştirildi, yeni heyet “bilinçli taksir”den ceza verilmesini istedi, patron kurtarıldı. Soma davasında ailelerin avukatlarından olan Can Atalay ile Selçuk Kozağaçlı ise cezaevinde.
Madencilikte iş cinayetleri yeteri kadar olmasa da konuşulmakla birlikte meslek hastalıkları bilinmemekte, konuşulmamakta. Mesleki astım, KOAH, Silikosiz, Asbestoz, kömür işçisi pnömokonyozu gibi kansere, ölüme kadar varan sonuçları olan akciğer hastalıklarının yanında titreşim, gürültü, sıcaklık, karanlık, ergonomik koşullar nedeni ile de meslek hastalıkları meydana gelmektedir.
Madenci kentleri, madenciler yalnız, ölümlerle değil, mücadeleleri, direnişleri ile de bilinmekte. Direnişler, eylemler bazen de kanla bastırıldı. 1965 yılında toplu iş sözleşmelerinde “kıdem, ehliyet, liyakat zammı” protokolünde işverenin getirmeye çalıştığı uygulamaya karşı, yıllarca, aşağılanmaya, küfre, azara, cezaya, yoğun emek sömürüsüne maruz kalan Zonguldak kömür madeni işçileri direnişe geçtiler. Önce 9 Mart 1965 tarihinde Ereğli Kömür İşletmeleri Karadon Gelik İşletmesinde başlayan madenci eylemi hızla Üzülmez, Armutçuk ve Kozlu İşletmelerine yayıldı ve 11 Mart 1965 tarihinde Kozlu’da eylemler sırasında güvenlik kuvvetlerince açılan ateş sonucu 23 yaşındaki Satılmış Tepe ve 24 yaşındaki Mehmet Çavdar yaşamını yitirdi. Daha sonra, dönemin İçişleri Bakanı, Çalışma Bakanı ve Enerji Bakanı’nın Zonguldak’a gelerek işçilerle yaptıkları görüşme sonrası kıdem, ehliyet ve liyakat zamlarının işçilere eşit ve adil bir biçimde pay edilmesi kabul edilmiştir.
Önemli madenci direnişlerinden birisi de Yeni Çeltek direnişidir. 1970’li yıllarda Amasya’nın Suluova Merzifon bölgesinde gerçekleşen Yeni Çeltek direnişi, sendikal örgütlenme biçimiyle, üretenlerin yöneten olması deneyimiyle, bölge emekçileriyle birlikte kurulan ortak mücadele komiteleri ve böylece bölgede hayatın organize edilmesinde gösterilen etkinlikle emek tarihinin sayfalarında parlak işçi mücadelesi örneklerinden birisidir. Yeni Çeltek direnişi 1970’li yılların bu koşulları altında 1976’dan başlayarak 1980’e kadar süren bir işçi mücadelesi olarak gelişmiştir.
Madencilerin ülkemizdeki önemli eylemlerinden birisi de “Zonguldak Büyük Madenci Yürüyüşü“ olarak bilinen yürüyüştür. Zonguldak’taki Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Maden Tetkik ve Arama (MTA) işyerlerinde örgütlü olan Türk-İş’e bağlı Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) ile işveren arasında 48 bin işçi için sürdürülen toplu sözleşme görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine, sendika grev kararı aldı. Grev, 30 Kasım günü siyasi partiler, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütlerinin desteğiyle başladı. Zonguldak halkı ilk gününden itibaren greve aktif bir biçimde destek verdi. Grev kararına karşılık olarak hükümet, 4 Aralık’ta lokavt ilan etti. 14 Aralık’ta çeşitli sendikalara üye 100 bin işçi, Zonguldak maden işçilerine destek vermek amacıyla 2 saatlik iş bırakma eylemi yaptı. 22 Aralık’ta GMİS tarafından “Ankara’ya yürüyüş” kararı alındı. 3 Ocak 1991’de Türk-İş tarafından 1 günlük işe gitmeme eylemi yapıldı. 4 Ocak tarihinde kitlesel olarak Ankara’ya gitme kararı alındı. 4 Ocak’ta işçileri Ankara’ya götürecek olan otobüslerin Zonguldak’a hareketleri ve kente girmeleri güvenlik güçlerince engellendi. Bunun üzerine, Ankara’ya yürüyerek gidilmesi kararı alındı. Aynı gün GMİS Genel Merkezi önünden yürüyüş başlatıldı. İşçi ailelerinin de katılımıyla sayıları 70 bine ulaşan yürüyüşçüler, ilk gün Zonguldak’a 33 km uzaktaki Devrek’e vararak geceyi burada geçirdi. 5 Ocak’ta Başbakan Yıldırım Akbulut, GMİS Genel Başkanı Denizer ile Bolu’da görüştü, ancak bir anlaşma sağlanamadı. Engellemelere, gözaltılara rağmen yürüyüş 8 Ocak tarihine kadar sürdürüldü. 8 Ocak’ta Ankara’daki görüşmeleri tamamlayan Denizer yürüyüşe son verildiğini açıkladı. 112 kilometrelik yürüyüş Ankara yolu kavşağına 8 km kala sona erdirilmişti. Zonguldak’a dönen işçiler greve devam ettiler. 25 Ocak’ta hükümet körfez krizi nedeniyle tüm grevleri 60 gün süreyle erteledi. TTK ve MTA’da çalışan 48 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme, 6 Şubat 1991’de imzalandı. Sözleşmeyle işçi ücretlerinde sağlanan iyileşme, Başbakan Yıldırım Akbulut’un 31 Aralık’ta teklif ettiği ve sendika tarafından reddedilen rakamları aşamadı.
Ücret alacakları, toplu sözleşme uyuşmazlıkları, işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanması çerçevesinde ya da özelleştirmeye karşı onlarca kez madenci direnişi oldu, işçiler direnişlerini zaman, zaman yeraltında, zaman, zaman yer üstünde sürdürdüler, zaman, zaman da Ankara yürüyüşü gerçekleştirdiler. Yakın zamanda Soma’da Fernas Madencilik Şirketinde çalışanların işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, sendikal hak ve ücret taleplerinin karşılanması, Çayırhan Maden işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüttükleri mücadele hafızalarımızda.
Yeraltındaki ve yer üstündeki madenlerin çıkarılmasına emek veren maden emekçilerinin 4 Aralık Madenciler gününü kutluyorum. Ancak, madenlerin çıkarılması doğanın, ormanların yağması karşılığı olmamalıdır. Çevre örgütlerinin, doğa savunucularının, meslek örgütlerinin, siyasi partilerin, ormanların yağması, doğanın tahribatı karşılığı sürdürülen madenciliğe karşı yürüttüğü mücadelede maden emekçileri de yer almalı, “tahribat karşılığı yürütülen madencilikte biz yokuz” demelidir.
AKP iktidarında iş cinayetlerinde 2.000’in üzerinde emekçi hayatını kaybetti. Zonguldak’ta kaçak maden ocağında çalışırken ormanda yanmış cesedi bulunan 50 yaşındaki Afganistanlı Vezir Muhammed Nourtani’nin iş cinayeti sonrası yakıldığına ilişkin dava sürüyor.
Yukarıda özet olarak belirttiğim işçi sağlığı ve güvenliği alanındaki problemler ve işçi direnişlerine ilişkin paragraflar göstermektedir ki; sağlıklı ve insanca yaşam örgütlülükle ve örgütlü mücadele ile mümkündür. Ancak örgütlülük sadece sendikalı olmak değildir. Tarih, işçilerin katılımlarının sağlandığı, işçilerin söz sahibi olduğu mekanizmalar olmadığı sürece sendikaların da işçileri yarı yolda bıraktığı örneklerle doludur.
Mehmet Başaran’ın Madenciler için yazdığı bir şiirle yazımı bitirmek istiyorum.
Sabahın köründe açar
Kara ağızlarını ocaklar
Ekmeğimiz derinde
Burnumda canımın kokusu
Ciğerlerimde kömür tozu
Avuçlarım patlar akşamlara dek
Karanlığa kazma sallamaktan
Kendimden kopar biraz da
Madenden kopardığım her parça
Maden emekçilerine, ailelerine selam olsun.