Yatağan ilçesindeki Deştin ve Menteşe ilçesi sınırları içinde yer alan Bayır mahallesinde, “Muğla Çimento” adlı şirketin 7.751 dönümlük arazide çimento fabrikası kurma planı, bölge halkının direnişiyle karşılaşıyor.
Muğla’nın Yatağan ilçesi Deştin Mahallesi’nde, bir çimento fabrikası inşaatı planlanmaktadır. Ancak köylüler, projenin çevreye zarar vereceğini, su kaynaklarını kirleteceğini ve tarım arazilerini yok edeceğini belirterek karşı çıkmaktadır. Köylüler, projenin durdurulması için yolu kapatarak nöbet eylemi başlatmıştır.
Deştin Çevre Platformu Sözcüsü Haluk Özsoy, köylülerin 25 yıldır çimento şirketlerine direniş gösterdiğini belirterek, süreci şöyle anlattı:
“Şirketin hilesiyle onaylanan ÇED raporu”
Haluk Özsoy, köylülerin çimento şirketine karşı 25 yıldır direndiğini ve şirketin manipülasyonlarla 2014’te ikinci bir ÇED raporu onaylattığını belirterek, “2006’da bir ÇED raporu başlatıldı. Sonra, hukuk mücadeleleriyle, rapor köylüler tarafından 2016’da iptal edildi. İptal öncesinde geçici bir tedbir de alındı. Ancak köylüler bu hukuki süreçle uğraşırken, şirket aynı alanda farklı bir şirket adı altında 2014’te yeni bir ÇED raporu onaylattı. Bu süreci herkesi bilgilendirmeden gizlice yürüttüler. Hiçbir duyuru yapmadılar. Hatta yerleşkenin belediyesini bile değiştirdiler. Önceden Bayır Belediyesi’ne bağlıydı, ancak Menteşe Belediyesi’ne bağladılar. Dolayısıyla bu manipülasyonlarla ikinci ÇED raporunu 2014’te kabul ettirmeyi başardılar. Şirket 2021 Aralık ayında belediyeden yapı ruhsatı başvurusu yaptığında bu durumu öğrendik. Sonra sokaklara çıkıp Menteşe Belediyesi’ne “Bu yapı ruhsatını onaylama. Çünkü çimento şirketi bunu yapmaya çalışıyor. Buna direniyoruz” dedik. Ancak Menteşe Belediyesi, ÇED raporu süresinin dolmasına sadece 2 gün kala ruhsatı onayladı. Onaylamasaydı, rapor geçersiz olacaktı ve her şey sona erecekti.” ifadelerini kullandı.
“Mahkeme kararlarına rağmen zaman aşımı reddi”
Özsoy, davayı açmalarına rağmen uzun ve karmaşık bir hukuki süreç sonrasında davanın hala sonuçlanmadığını ve mahkeme sürecinde yaşanan gecikmelerin davayı olumsuz etkilediğini dile getirerek, “Geçen yılın Ocak ayında açtık davayı. Nisan ayında mahkeme açıklama yaptı. ‘Ben bilirkişi keşfi öngörüyorum’ dedi. Fakat sonrasında ne oluyorsa kendi kararından geri dönüyor. Bir ara kararla kendi kararını iptal ediyor ve ‘Bu dava görülmemelidir’ diyor. Davayı zaman aşımından dolayı reddediyor. Sonrasında biz tekrar bunu temyiz ediyoruz, reddediyorsunuz. ‘Hiçbir yere duyurulmadı. Zaman aşımı geçerli değil çünkü konudan hiç kimsenin haberi yok.’ diyoruz. Nihayetinde Danıştay 6. Daire bizimle aynı düşünüyor ve bu kararı bozuyor. Sonrasında mesele tekrar İdare Mahkemesine düşüyor. Ama bu süreç birkaç ay öncesine kadar uzatılıyor. Biz aslında davayı açıyoruz. Bir yıl sonra mücadeleyle ancak davaya girebiliyoruz. Haklı olmamıza rağmen. Sonrasında mahkeme 23 Şubat için keşif heyeti gönderiyor. Biz raporun çıkmasını beklerken hakim bir anda 2 ay daha uzatma veriyor. İvedi yargılamada 3 aylık rapor süresi bu zamana kadar hiç görülmemiş bir şey. Biz de köylülerle birlikte bunu oldu bittiye getirmeye çalıştıklarını anladık. Çünkü inşaat firmasının sözleşmesi Temmuz’da bitirmek üzerine. Haziran başında raporları okuyacak, karar verecek, belki veremeyecek, araya adli tatil girecek derken adam bitirmiş olacak.” diye belirtti.
‘Alanı terk etmiyoruz’
Köylülerin çadır nöbetinin devam ettiğini belirten Özsoy, “Çimento fabrikasının kalbi denilebilecek kazan ve kalker fırını vardır. Bu ikisi çimento fabrikasının olmazsa olmazıdır. Köylüler, kalker fırınının önünü keserek buna karşı çıktılar. Otuz beş saat boyunca yolu kapattık ve direndik. Devasa tır benzeri araçlar yolda bekledi. Araçlar geri çekildi fakat araçları başka bir yere park ettiler ve biz de onların hareket etmemesi için çadır nöbetine başladık. Şu anda alanı terk etmiyoruz ve onlar herhangi bir hareket yaparsa tekrar yolu kapatacağız.” dedi.
‘Köyümüzü savunmaya devam edeceğiz’
Özsoy, köylülerin sürekli jandarma tacizine maruz kaldığını dile getirerek, “Jandarma trafik araçları, direniş çadırının önünde duran araçlara ceza yazmak için geliyor ancak sadece buraya kadar geliyorlar. Yani araçların hemen önüne kadar gelip orada U dönüşü yaparak geri dönüyorlar. Öte yandan, yolda büyük ve engelleyici nesneler olmasına rağmen onlara bir şey yapmıyorlar. Sadece bize cezalarını kesmek için geliyorlar ve geri dönüyorlar. Bizi yıldırmak için bu hareketi yapıyorlar. Biz kesinlikle yılmayacağız ve köyümüzü savunmaya devam edeceğiz.”
(Siyasi Haber – Yeşim Dokur)