HDK Eşsözcüsü Çiçek, ‘Bu operasyonu hem siyasal soykırım olarak hem de bu topraklarda farklı ezilen kimliklere dönük bir tasfiye operasyonu olarak da değerlendiriyoruz’ tepkisinde bulundu.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Merkezi’ne yönelik 3 Haziran tarihinde gerçekleşen polis baskını sonrasında HDK’li ve HDP’li 29 kişinin tutuklanmasına ilişkin kongrenin merkezinde basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısına, HDK Eş Sözcüleri Esengül Demir ve Cengiz Çiçek ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDK bileşenlerinin temsilcileri, sivil toplum örgütleri temsilcileri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların yanı sıra HDP’nin milletvekili katıldı.Toplantının yapıldığı salona “Demokratik Toplum Demokratik Cumhuriyet için HDK’yi Savunuyoruz” pankartının asıldı.
‘Saldırıları boşa çıkaracak inadımız da irademiz de var’
Burada yapılan açıklamada, “Genel Merkez binamız yeni bir siyasi kumpas girişimiyle bir polis operasyonuyla basıldı. Biz bu saldırılarla ilk kez karşılaşmıyoruz. Bu saldırıları boşa çıkaracak inadımız da irademiz de mevcut. Hem demokratik toplum hem demokratik cumhuriyet için mücadele edeceğimizi ve HDK’yi savunacağımızı burada bir kez daha tekrar ediyoruz.” denildi.
‘2023 yılı operasyonu HDK ile başladı’
Toplantıda konuşan ÖHD’li avukat Serhat Çakmak, dosyaya dair hukuki bilgilendirmelerde bulundu. Bu operasyonun siyasi bir operasyon olduğunu belirten Çakmak, operasyon kapsamında tutuklananların siyasetçilerle hafta içerisinde görüştüklerini belirterek tutuklanan siyasetçilerin selamlarını iletti. 2023 yılının operasyon dalgasının HDK ile devreye girdiğini vurgulayan Çakmak, “Biz yine medyanın son dakika haberiyle haberdar olduk. Medyada çarşaf çarşaf bilgiler basına servis edildi. Biz bugün hukuku konuşmak isterdik, yaşananların hukuka aykırı olduğunu belirtmek isterdik ama maalesef bugün burada bundan bile bahsedecek durumda değiliz” şeklinde konuştu.
‘Dosyada delil yok’
Dosyada hiçbir delilin mevcut olmadığına vurgu yapan Çakmak, hukuki açıdan dava dosyasının da çokça dikkate alınmadığının altını çizerek, “İspat hukukunun yer değiştirmiş olmasını gördük bu dosyada. Bu dosyada buna dair bir araştırma ya da değerlendirme yapma ihtiyacı bile duymamış ilgili makamlar” diye belirtti.
‘Hukukun garabeti’
Kolluğun hazırlamış olduğu delil değerlendirmelerini hakimliğin dikkate almadığını ve bundan dolayı 30 kişiyi tutukladığını hatırlatan Çakmak, yaşananlar için “hukuk garabeti” dedi. Sorguda tüm siyasetçilere Kürtçe bilip bilmediklerinin sorulduğuna dikkat çeken Çakmak, “Bu da ilginç olanlardan biri. HDK’nin Türkiye’de yaratmaya çalıştığı değişim ve gelişmelerin önüne ket vurmak, insanların örgütlenme haklarını engellemeye çalışmak temel gayeleri” dedi.
‘HDK’den korkuyorlar’
HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, 3 Haziran’da siyasetçilere yapılan baskını bir “kumpas operasyonu” olarak tanımladı. AKP-MHP rejiminin “tek adam rejimini” ayakta tutmak için her yol ve yöntemi deneyen bir kumpas, talan, gasp ve yalan rejimi haline geldiğine vurgu yapan Çiçek, “Bu operasyonu hem siyasal soykırım olarak hem de bu topraklarda farklı ezilen kimliklere dönük bir tasfiye operasyonu olarak da değerlendiriyoruz” dedi. İktidarın HDK’den ciddi anlamda korktuğunu ifade eden Çiçek, “Bu karanlıkları yırtacak olan halkların demokratik iradesidir” dedi.
‘Siz kimsiniz? Biz kimiz?
Çiçek konuşmasını HDK’yi tanımlayarak şu sözlerle sürdürdü: “Biz buradan HDK nedir sorusunu kendimizce tanımlayalım. Siz kimsiniz, biz kimiz? Önce sizi tarif edelim, siz Ensar Vakfı’ndaki cinsel istismar olayında ‘bir kereden ne olur’ diyenler, biz ise erkek egemen aklın katlettiği Pınar Gültekin’leriz. Siz otellerde şatafat içinde yaşayan, karşılığında milyonluk ihaleler alan sözde gazetecilersiniz, biz ise Amed’de tutuklanan özgür basınız. Siz kimsiniz? Siyasi menfaatleriniz, özel savaş örgütlenmeniz için çeteleri hapishanelerden salıverenlersiniz. Biz ise faşistlerin gözünün içine çakmak çakmak bakan Sebahat Tuncel’leriz. Siz kimsiniz biliyor musunuz? Siz Madımak’ta oteli yakanlar için ‘otelin etrafını saranlara zarar gelmedi’ diyenlersiniz. Biz ise Madımak’ta yanan halk ozanı Hasret Gültekin’iz. Siz kimsiniz biliyor musunuz? Siz yurttaşların tepesine savaş uçaklarıyla bombalar yağdıranlarsınız. Biz ise Roboski’deki Kürdüz. Siz kimsiniz, soruyoruz. Siz İmralı’da hukuku, en temel yasal hakları bile askıya alan ve Kadıköy’de yaptığı eylemle sizi yasallığa, en temel yasal haklara davet eden işkenceyle gözaltına alınan Roni Gören’iz. Siz halkın vekiline karşı küfür eden, hakaret edenlersiniz. Biz ise halkın vekili Saliha Aydeniz’iz.
‘Cesareti ve umudu büyüteceğiz’
Biz kimiz? Siz Meclis dediğinizde sadece TBMM anlarsınız. Onun karşısında halkın meclisi yapmaya çalışan HDP’yiz biz. Dahası var, bu ülkede biz demokratik cumhuriyetin, örgütlü toplumun gerçekleşmesi için programına komünleri meclisleri almış, demokratik toplum gerçekliğinden örgütlü halk gerçekliğinden hareket eden kalıcı demokratik dönüşümün ancak halk meclisleri eliyle mümkün olabileceğini, halkın kendi kaderini eline almadığı sürece mevcut rejimin demokrasiden yoksun bir rejim olduğunu söyleyenleriz. O yüzden korkunuz. Halkın meclislerinden korkunuz. Örgütlü halk gerçekliğinden korkunuz. Bu korkuyu büyütün. Ama biz de karşısında cesareti ve umudu büyüteceğiz.
Biz Urfa’da Şenyaşar ailesiyiz, İzmir’de Deniz Poyraz’ız, Gezi’de Ali İsmail’iz, Newroz’da Zeynel Durmuş’uz. Evet siz karanlıksınız, biz aydınlığız. Siz bize, Türkiye halklarına, ezilenlerine, emekçilerine köleliği dayatanlarsınız. Biz ise özgürlük için mücadele yürütenleriz. Bunun içi baş eğmeyenleriz. Son sözümüzü inanarak söylüyoruz, siz çok kötüsünüz ve kaybedeceksiniz. Biz ise haklıyız ve mutlaka kazanacağız.”
‘Oyunları, kumpasları boşa çıkartacağız’
Daha sonra tutuklanan siyasetçilere selam göndererek konuşmasına başlayan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, AKP-MHP bloğunun en iyi bildiği yolun gözaltı ve tutuklamalar olduğunu ve bu yolu uzun zamandır sürdürdüğünü kaydetti. Gümüştaş, amaçlarının ezilenlerin cephesine hukuki ve siyasi saldırganlığı sürdürerek var olan direnişi kırmak hedeflerinde olduğunu belirtti. Gümüştaş, “İktidarın bu saldırısını çokça boşa çıkardık, yine bildiğimiz yoldan gideceğiz arkadaşlarımızın özgürlüğünün kazanan kadar. HDK-HDP’yi savunarak bu kumpas oyunlarını boşa çıkaracağız” dedi.
‘Yeni bir gelecek yaratabiliriz’
HDK bileşeni sosyalistler olarak kamuoyuna seslenen Gümüştaş, “AKP-MHP karşısında saflaşmak, durmak, tekil tekil direnişlerle yol almak yetmez. Aynı zamanda bu rejimden kurtulmak istiyorsanız ‘bize katılın’ diyen ama aynı çağrıyı yaparken faşist saldırganlık karşısında devrimci duruşla dikilen Saliha Aydeniz karşısında duranların barikatlarını da aşmak lazım. Bu barikat burjuva seçeneklerini açarak olacak. Bu, HDK ve HDP’dir. Ancak bu mücadele çizgisinde ortaklaşabilirsek, halkımıza yeni bir gelecek yaratabiliriz. Çağrımız budur” ifadelerinde bulundu.
‘HDK etrafında kenetlenelim’
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) PM Üyesi Atilla Özdoğan, “AKP-MHP faşizmi dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışıyor. Toplumun tüm kesimlerine aynı saldırganlıkla saldırıyor, sessizleştirmeye çalışıyor. Yapılacak şey belli, HDK’nin teorik olarak Sayın Öcalan tarafından topluma önerilmesinin ardından biz onu örgütleyemedik, ete kemiğe büründüremedik. Bu yüzden bu saldırılara maruz kalıyoruz. Elzem olan HDK’yi ezilenlerin ortak mücadele hattının mutlaka örülmesi gerektiğini, bunu da HDK’yi örgütleyerek bu saldırıları boşa çıkaracağımıza inanıyoruz. ‘Üçüncü Yolu’ toplumun seçeneği haline getirmek elzem haline gelmiştir. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kırılması noktasında, buna karşı bir mücadele hattı oluşturmak dışında bir seçeneğimiz yok. Kadıköy’de yapılan saldırı da tecridin toplumun gündemine koyulmaması içindir. HDK etrafında kenetlenerek örgütlenmemiz gerekir” sözleriyle seslendi.
İttifak çağırısı
JINEPS Gazetesi yazarı Seda Berzeg, bu tür saldırılara alışık olduklarını vurguladı. Her kesime mücadele çağrısında bulunan Berzeg, “Saldırıların artarak devam edeceğini öngörebiliriz. İktidar, muhalefet ve kendi dışındakilere saldırarak herkesi sindirmeye çalışmakta. Daha fazla adalet ve demokrasi isteyenler olarak demokrasi ittifakını kurmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
Tutuklanan gazeteciler
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, geçtiğimiz günlerde özgür basına yönelik tutuklamalara değindi. Doğan, “Bu kadar hukuksuzluğun içerisinde sadece topluma gerçekleri yansıtan basın vardı. Onları da susturmak istediler ancak şunu unutuyorlar bizler varız. Yok saydıkları kadınlar, doğa severler, toplumun ezilen tüm kesimleri varız, buradayız. Örgütleneceğiz, birlikte olacağız, bu zor karanlık dönemi atlatacağız. Bir araya gelelim, birlik olalım, diri olalım, son vermek için tüm gücümüzle mücadele edelim” şeklinde konuştu.
‘Korkuyorlar gidecekler’
Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAY-DER) kurucularından Yusuf İnal, iktidarın gelinen süreçte her kesime saldırdığını vurgulayarak, “İktidar herkese saldırıyor. Biz sadece hakkın savunucusuyuz. Bu korkuları ta tarihin derinliklerinden biliyoruz. Hepimizin davası hakkın tecellisi, adaletin olması. Bizden korkuyorlar, korkacaklar ve gidecekler. Diğerleri gibi siyasi çöplüğe gömülecekler. Adalet, hak ve hepimiz için birleşmeliyiz” dedi.
‘HDK’yi savunmaya devam edeceğiz’
Ülkede direnen emekçiler ve gençler olduğuna değinen Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP)İstanbul İl Eşbaşkanı Roni Gören ise, “AKP’nin tüm baskılarına karşı direnen HDK var. HDK, emekçilerin meclisidir, İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınların meclisidir. Ekolojistlerin, kendi dili için mücadeleyi büyüten Kürtlerin meclisidir. HDK, bütün bu gerici güçlerden beslenen kocaman bir nehre dönüşmüştür. Kürtler özgürlük talebini, kadınlar, gençler mücadelelerini büyütürken HDK’yi savunuyor. Bu nehrin önüne herhangi bir barikat ya da baraj konması mümkün değildir. Sonuna kadar HDK’yi savunmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Mücadele zemini
Kaldıraç üyesi Hakan Dilmeç, saldırılara karşı direnmekten başka çarelerinin olmadığını belirterek, “Mücadele büyüyerek artacak, bizden çok egemenler biliyor bunu. Direnmekten başka yolumuz yok, HDK ortak mücadele zeminlerinden birisi. Hep beraber mücadeleyi büyüteceğiz” dedi.
‘Geri adım atmayacağız’
Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Sözcüsü Sevtap Akdağ, “Umudu büyütmeye çalışıyoruz. Bu yolculuk Kürt halkının emeğinin yok sayılmasına karşı büyük mücadelelerle devam etti. Savaşa karşı barışı, mücadeleyi savunuyoruz. Bir adım geri atmayacağız. Sınır ötesi operasyonlarla tüm toplumsal kesimlere saldırıyorlar. HDK’yle, demokrasi güçleriyle bir araya gelmeye kararlıyız” şeklinde konuştu.
Dayanışma çağırıları
78’liler Girişimi’nden Celalettin Can, tek çözümün mücadelede yer aldığının altını çizerek “Bu korku iklimini, savaşı, tecrit politikasını, yoksulluğu ortadan kaldırmak için mücadele bayrağını yükseltmekten geçiyor” şeklinde belirtti.
Yeşil Sol Parti üyesi Çiğdem Özbaş ise, HDK’ye dönük saldırıları, gazetecilere dönük tutuklamaları, tecrit uygulamasına karşı yapılmak istenen şiddetsiz eylemlerin polis zoruyla engellenmesini ağır hak ihlali olarak gördüklerini söyledi. Özbaş, “Tüm bunları toplumsal barış için darbe olarak nitelendiriyor ve kınıyoruz. Mutlaka birlikte değiştireceğimize inanıyoruz” diye belirtti.
HDK Halklar ve İnançlar Meclisi üyesi Süryani Edip Arslan da, toplantıya katılan herkesi başta Süryanice olmak üzere farklı dillerle selamladı. Barış istediklerini söyleyen Arslan, “Burada çok rahatım, anadilim ve komşu dillerimi konuştuğum için. İki gün önce halkımın Sayfo Soykırımı’ndan geçirilmesinin yıl dönümüydü, ölenler için saygılarımı sunuyor, katiller için lanet ediyorum. Dostlarımızla beraber olduğumuz için HDK’ye bu saldırılar gerçekleştiriliyor. Birlikte mücadele edeceğiz” sözlerini kullandı. (MA)