1 Eylül’de Hakkari Belediyesi ile Beşiktaş Belediyesi birlikte 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutladı. Bu, CHP için önemli bir adımdır. Eğer kendisine sosyal demokrat, demokratik sol ya da ortamın solu diyorsa görülmesi gereken fotoğraf budur. Çünkü sol demek emekçilerden ve ezilenlerden yana olmak demektir. Bu çerçevede en fazla ezilen Kürtlerden yana olmadan sol olmak mümkün değildir. Ya da sol olduğunu iddia edenler en başta da Kürtlere yapılan haksızlığa karşı çıkarlar ve Kürt sorununun çözümünü isterler. Kürt halkının kendi kimliği ve diliyle özgür ve demokratik yaşamasını savunmayanlar kendisine ne kadar sol ve sosyalist dese de inandırıcılığı olmaz, kimse inanmaz. Nitekim CHP özellikle 1990’lı yıllarda kirli savaşın yanında yer alarak sosyal demokrat olma iddiasını da tümden yitirmiştir. Özellikle Deniz Baykal’la CHP derin devletin Kürt politikasının legal alandaki savunucusu olmuştur.
Ancak CHP tabanı ve yerel örgütlerin bir kesiminde sol damar her zaman var olmuştur. Bunlar her zaman devletin Kürt politikasını savunan Deniz Baykal gibilerinden rahatsız olmuştur. Kuşkusuz CHP devlet kurucusu bir partidir. Erzurum ve Sivas Kongreleri ve I. Meclis’te Kürtlere de yer verilirken, cumhuriyetin kuruluşu ve Lozan görüşmeleri sonrasında ulus-devletçi anlayışla Kürtler dışlanmış ve kültürel soykırıma tabii tutulmuştur. Bu politika Kürtleri yok oluşun eşiğine getirmiştir. Ancak 1970’lerde Türkiye’nin siyasi iklimi değişikliğe uğramıştır. Bir taraftan sol-sosyalist hareket gelişirken, diğer taraftan sol-sosyalist hareketin bir parçası olarak Kürdistan’da ulusal kurtuluşçu Özgürlük Hareketi gelişmeye başlamıştır. Bu durum CHP’yi de belli oranda değiştirmeye çalışmıştır.
Ecevit şahsında ezilenlerden, emekçilerden yana sol bir eğilim CHP’de gelişmeye başlamıştır. Öyle ki, CHP’de Ecevit’ten daha sol olan, hatta kendisine demokratik sosyalist diyebilecek kesimler de olmuştur. Ecevit, Türkiye’de toplumda gelişen sol eğilime seslenmiştir. “Ne ezilen, ne ezen, insanca, hakça düzen!” diyerek tüm ezilenlere seslenmiştir. Emekçiler de, Kürtler de bu söylemden etkilenmiştir. Bu nedenle emekçiler, Kürtler, Aleviler, ezilen tüm etnik ve dinsel topluluklar Ecevit’in CHP’sine oy vermişlerdir.
1970’li yılların sert ideolojik ve siyasi çatışmaları ortamında CHP tabanı ve örgütü daha fazla sola kaymış, sol değerler ve solun ilgileneceği sorunlarla tanışmıştır. Her ne kadar mitinglerde “halklar kardeştir” sloganına, Ecevit “halklar yok, halk var” diyerek karşı çıksa da, CHP mitinglerinde bu sloganların atılması gerçeği vardır. CHP tabanı ile halkların kardeşliği sloganı atanlar artık yan yana miting yapmaktadırlar.
CHP’ye oy veren Aleviler sola eğilim göstermişlerdir. Zaten Alevilerin çoğunluğu da Kürt’tür. Alevi Kürtler de, Sünni Kürtler de 1970’li yıllarda CHP’ye oy vermişlerdir. Amed, Mardin, Hakkari gibi iller başta olmak üzere CHP Kürt kimliği ile bilinen illerde hep birinci parti olmuştur. Kürdistan’da CHP birinci parti olmuştur. 1970’li yıllar, CHP’nin tabanı ile Kürtlerin ortak cephede yer aldığı yıllardır. CHP’nin karşısında milliyetçi cephe vardır. Milliyetçi cephe demek tabii ki Kürt karşıtı cephe demektir. Tabii ki Kürtler milliyetçi cephe karşısında olan CHP’den yana olmuşlardır. CHP’nin milliyetçi cepheye karşı olması, CHP tabanının önemli bir değişim yaşamasını beraberinde getirmiştir. CHP tabanı milliyetçi söylemlere itibar etmemiştir. Milliyetçi değerlerden uzaklaşmaya yönelmiştir.
Bu süreç aynı zamanda CHP’de bir sol damarın var olmasını sağlamıştır. Milliyetçi CHP’nin ortağı olan MHP’nin militanları birçok CHP’liyi de katletmişlerdir. CHP’liler o zaman sosyalistlerle bir tarafta görünürken, MHP, AP, MSP (bugünkü AKP’nin içinden çıktığı partidir) bir taraftadır. O dönemde ordu ve polis esas olarak milliyetçi cephe yanlısıdır. Kuşkusuz ordu ve polis içinde de milliyetçi cepheye karşı olanlar vardır. Bunların önemli bölümü de sosyalist eğilimlidir. Nitekim Pol-Der yönetimi ve üyeleri esas olarak sosyalist eğilimlerden oluşmuştu.
Bunları şunun için belirtiyoruz: CHP’nin en fazla oy aldığı dönem 1970’li yıllardır; sola kaydığı yıllardır. CHP’nin emekçi tabana en fazla dayandığı yıllar bu yılardır. Bu yıllarda hem Kürtlerin hem de tüm Alevilerin oylarını CHP almıştır. CHP’de şimdi de sol değerlere sahip emekçi ve ezilenlerden yana olan bir eğilim vardır. 1970’li yıllarda şekillenen bu damarın tümden yok olması mümkün değildir. Türkiye’nin geldiği bu aşamada bu damarın giderek güçlenme eğilimi vardır. Çünkü mevcut CHP anlayışıyla Türkiye ne emekçiden, ezilenden yana olur, ne de Türkiye demokratikleşir.
AKP’nin hegemonik zihniyeti, kendine demokrat, kendine Müslüman karakteri nedeniyle daha demokratik bir muhalefetin gelişme eğilimi vardır. CHP’deki ezilenden yana olan sol damar, Kürt karşıtı eğilimleri etkisizleştirirse hem CHP’nin hem de Türkiye’nin makus talihi yenilebilir. CHP ile HDP bir demokratik ittifak yaparsa AKP’yi alaşağı edebilir. CHP bu basireti gösterebilir mi, CHP’nin ayağına bağ olan Kürt karşıtı ittihatçı damar aşılabilir mi? Bu kolay değildir. Ama aşma zemini yoktur denilemez. Hakkari’de halkla buluşan Beşiktaşlılar gibi daha aktif ve cesaretli olursa Türkiye yeni bir döneme girer.
(Özgür Gündem – 05 Eylül 2014 – Hüseyin Ali)