Şili’nin seçimle gelen sosyalist başkanı Salvador Allende’ye karşı darbe yapan ve 17 yıl
iktidarda kalan General Augusto Pinochet diktatörlüğü 11 Mart 1990 tarihinde resmen son
bulmuştu. Şili halkı 2020 yılında ise “Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez” sloganlarıyla
Pinochet’in anayasasını da tarihin çöplüğüne göndermişti.
Kapak fotoğrafı: Diktatör Augusto Pinochet iktidarı devrettiği Patricio Aylwin ile
Salvador Allende dünyada seçimle iktidara gelen ilk sosyalist devlet başkanıydı. Daha seçileceği
kesin değilken bile ABD darbe planlarını hazırlamaya başlamıştı. Allende, 11 Mart 1973 tarihinde
henüz 18 gün önce Genelkurmay Başkanlığına atadığı General Augusto Pinochet’in gerçekleştirdiği darbe ile devrildi.
Pinochet’in 17 yıllık iktidarı 11 Mart 1990 yılında son buldu. Ondan kalan miras olan anayasa ise
Şili halkının mücadelesi sonucu 2022 yılında değiştirilecek.
Allende’nin seçilmesi ve ABD’nin darbedeki rolü
ABD, 1964 yılından başlayarak Allende’nin seçimlerde kaybetmesi için rakiplerine maddi
yardımlarda bulunmuştu. Ancak dördüncü kez başkan adayı olduğu 1970 yılı seçimlerinde Allende
seçimle iktidara gelen ilk sosyalist başkan oldu.
Seçimlerden 12 gün sonra CIA, Allende’ye karşı darbe yapılması için çalışmalara başlanmasını
emrediyordu. Allende iktidarını devirmek için ilk iş olarak ABD Şili’ye olan yardımları kesmiş ve
ekonomiyi çökertmeye çalışmıştı.
Yıllar sonra gizliliği kaldırılmış el yazısından oluşan kısa belgede seçimlerden yalnızca 11 gün
sonra dönemin ABD Başkanı Richard Nixon, dönemin CIA direktörü Richard Helms ile yaptığı
görüşmede şunlar not edilmişti:
“Belki 10’da 1 ihtimal ama Şili’yi kurtarın! Ne kadar harcadığınızın önemi yok. Elçiliği işe
karıştırmayın. 10 milyon dolar hazır, gerekirse daha fazlası! En iyi adamlarımızı sahaya sürün! 48
saatlik bir plan yapın ve ekonomiye çığlık attırın!”
ABD Başkanı Nixon’ın o dönem danışmanlığını yapan Henry Kissenger Şili seçimlerini ve
Allende’nin iktidarını tanımadığını şu sözlerle açıklıyordu:
“İnsanlarının sorumsuzluğu yüzünden bir ülkenin komünist olmasına seyirci kalamayız. Mesele, Şili
seçmeninin kararına bırakılamayacak kadar önemlidir”
Salvador Allende’nin iktidara gelmesinden kısa bir süre sonra, ABD destekli ve Şili Meclisi’ni kontrol eden Hristiyan Demokratlar ile muhafazakârlar Allende’yi anayasayı delmek ve diktatörlük kurmakla suçlayan bir bildirgeyi kabul ettiler. Bu bildirgeden birgün sonra Allende tarafından Genelkurmay Başkanlığına getirilen Augusto Pinochet ABD destekli darbeyi gerçekleştirdi.
Allende darbe sabahı Şili Başkanlık Konutu önünde elindeki otomatik silahla direnmiş ve
Fidel Castro’nun kendisine hediye ettiği otomatik silah ile yaşamına son vermişti.
Allande, Magallenes Radyosu’ndan yaptığı son konuşmasında şunları söylemişti:
“Magallanes Radyosu büyük ihtimalle susturulacak ve durgun sesim size ulaşamayacak. Bu önemli
değil. Siz beni duymaya devam edeceksiniz. Yabancı sermaye, emperyalizm, gericilikle birlikte
silahlı kuvvetlerimizin kendi geleneğini bozmasına varan koşulları hazırladı. Bu koşullarda,
sözlerim sadece işçilere ve gençlere: Teslim olmayacağım! En azından onurlu ve ülkesine sadık biri
olarak hatırlanacağım!”
Darbe ile gelen neo-liberalizm
Yönetimi ele geçiren askerlerin başında Pinochet bulunuyordu. Cunta bütün siyasi partileri
yasakladı, anayasayı askıya aldı ve sosyalistlere dönük bir cadı avı başlattı. Cuntanın ilk yıllarında
130 bin kişi tutuklanırken, Pinochet’in 17 yıllık iktidarında 2 binden fazla kişi öldürüldü, binden fazla faili meçhul cinayet yaşandı. 30 binden fazla kişi işkence gördü ve binlerce kişi sürgün edildi.
Pinochet, Allende’nin sosyalist politikalarının tam zıttını uygulamaya koyuldu. Bu uygulamalarla
Şili, neo-liberal ekonomi politikalarının denendiği ilk ülke oldu. Pinochet, kamu hizmetlerinin
tamamını özelleştirilmiş ve kamuya dair ne varsa talan etmişti.
Referandumlar süreci
Pinochet, 1980 yılında halka kendisine geniş yetkiler tanıyan ve 8 yıl daha iktidarda kalmasını
sağlayacak bir anayasa sunar ve olağanüstü baskı koşullarında gerçekleşen bu seçimde %67 oyla
anayasa kabul edilir.
Aradan geçen 8 yılda iç ve dış baskılara dayanamayan Pinochet bir referanduma gitmeye mecbur kalır. Referandumdan başarılı çıktığı takdirde sekiz yıl daha iktidarda kalma olanağına sahip olacaktır. 1988 yılında yapılan bu referandumda halk Pinochet iktidarına %54.6 oyla ‘hayır’ dedi.
Türkiye’de Şili ve Pinochet denilince akla ilk ‘No’ filmi geliyor. 16 Nisan 2017 yılında yapılan
Anayasa değişikliği referandumu öncesinde Şili referandumunu anlatan bu film çokça gündeme
gelmişti. Pinochet’e karşı verilen mücadeleyi tek yanlı ve eksik anlatan bu filmle ilgili
değerlendirme yazısını şuradan okuyabilirsiniz. (https://siyasihaber6.org/no-filminin-yalanlari-silidehayir-nasil-kazandi)
14 Aralık 1989’da yapılan seçimleri 17 siyasi partinin oluşturduğu Demokratik İttifak’ın adayı
Hristiyan Demokrat Patricio Aylwin kazandı. 11 Eylül 1973 yılında darbe ile iktidarı alan
Pinochet, 17 yıl sonra 11 Mart 1990’da iktidarını bırakmak zorunda kaldı. Başkanlığı bırakan
Pinochet Genelkurmay Başkanlığı’nı ise 1998 yılına kadar sürdürdü. Daha sonra yargılanmamak için, anayasaya yeni bir madde ekleterek kendisine “hayat boyu senatör” olma hakkını tanınmasını olanaklı kılan Pinochet, böylece kendisini güvenceye alma imkanına sahip oldu.
Pinochet, 17 yıllık iktidarında işlediği birçok suçtan yargılanmadı sadece “Akbaba Operasyonu”
olarak bilinen Şili, Arjantin, Brezilya, Uruguay, Paraguay ve Bolivya’nın CIA desteğiyle
sosyalistlere karşı gerçekleştirdikleri ortak saldırılar sırasında suç işlediği gerekçesi ile yargılandı.
Binlerce faili meçhulün sorumlusu olan Pinochet, 2006 yılında ev hapsindeyken öldü. Ailesi saldırı
olmasından korktuğu için Pinochet’in mezarı yapılmadı.
Yeniden doğuş: Şili’de Pinochet Anayasası tarihe gömüldü
Şili halkı 2020 yılında Pinochet’ten miras kalan ve özelleştirmeye dayalı neoliberal karakteri
nedeniyle derin sınıf ayrılıklarına yol açan anayasayı, halk oylamasında tarihe gömdü. 2019 yılında
başlayan halk isyanı sonrasında düzenlenen anayasa referandumunda, halkın %78’i yeni bir anayasaya ‘evet’ dedi.
Referandumun ardından, yeni anayasa tamamen halk tarafından seçilmiş 155 kişilik bir kurul
tarafından hazırlanacak. Bu durum, yeni anayasanın yazım sürecine milletvekillerinin
katılamayacağı anlamına geliyor. Anayasayı yazacak olan kurul, Nisan ayında seçilecek ve kadın erkek sayısı eşit olacak. Kurulun hazırlayacağı yeni anayasa, 2022 ortalarında halk oylamasına
sunulacak.