18 Mayıs’tan bu yana yerin altında haklarını almak için açlık grevi sürdüren işçilerin direnişinde bugün dokuzuncu güne girildi. 85 işçiden 56’sının sağlık sorunları nedeniyle açlık grevini bırakmak zorunda kaldığı direnişte 29 işçi hala maden ocağındaki direnişlerine devam ediyor.
Kilimli ilçesi Gelik beldesinde faaliyet gösteren Deka Madencilik AŞ ve bu şirkete bağlı Balçın Madencilik’te çalışan 245 maden işçisi, ücretlerini alamadıkları için geçen 4 Nisan’da iş bıraktı. 13 Nisan’da ise şirkete “FETÖ/PDY” soruşturması kapsamında kayyum atandı. Sonraki süreçte çeşitli eylemlerle seslerini duyurmaya çalışan işçilerden 85’i, geçtiğimiz hafta Çarşamba günü maden ocağına girerek dışarıya çıkmama ve açlık grevi eylemi başlattı.
İşçilerle görüşmek için CHP’li vekiller Veli Ağbaba, Şerafettin Turpçu, Ünal Demirtaş ve Rıza Yalçınkaya bugün maden ocağının bulunduğu yere giderek eylem yapan işçilerin yanına inmek istedi. Ancak heyeti karşılayan il emniyet müdürü Osman Ak, CHP heyetinin ocak içine girişine izin vermedi.
İşçilerle görüşme taleplerini yenileyen Ağbaba, telefonla Vali Ali Kaban’la görüşmesinde de olumsuz yanıt alınca CHP heyeti kısa bir açıklamanın ardından yeniden ocağa girme girişiminde bulundu. Bunun üzerine çıkan arbedede dışarıdaki işçiler de polis barikatını yıkmak istedi.
Çevik kuvvetin de maden girişine barikat kurduğu görüldü.
Bu duruma bir anlam veremeyen bir madenci annesi, “Biz hiçbir şey yapmadık. Taşkınlık yapmadık. Büyüklerimiz ne dediyse hepsini dinledik. Hırsızlık yapmadık. Eşlerimiz kimseye saldırmadı. Bizim maksadımız kimseyi kırmak üzmek değil. Bizim maksadımız gazetecileri oraya çıkarıp ne şartlar altında çalıştıklarını göstermek” diyor.
“Bizim çocuklarımızın eşlerimizin paralarını vermedikleri zaman neredeydiniz?” sözleriyle kendilerine barikat kurulmasına tepki gösteren madenci annesi sözlerini şöyle sürdürüyor:
Niye bunlar o zaman kurulmadı da şimdi bizim önümüze kuruldu? Suçsuz, garip vatandaşın önüne kuruldu. Vali çevik kuvveti yolluyor. Bizi mi vuracaksınız. Vurun öldürün bizi. Ben oğlumu istiyorum. Yavrumun yavrusu evde. Söz verdim babanı alacağım diye. Dua edin de o çocuklardan bir tanesinin ölüsü çıkmasın oradan. O zaman Kilimli’yi hepimiz yok ederiz.”(evrensel)