Liyakatsiz atamalar yapmasaydı, Anayasa Mahkemesi kararına saygı duysaydı, televizyona çıkıp göstericilere “hainler” demeseydi…
İşler bu noktaya varmayabilirdi.
İnternet kesilmeseydi, gençlik kolları eylemcilere saldırmasaydı, polise “gördüğünüz yerde vurun emri” verilmeseydi…
Bu kadar kan akmayabilirdi.
Şaşırmayın… Dünyanın güney doğusundan, Bangladeş’ten ve devrik başbakan Şeyh Hasina’dan bahsediyorum.
Dünyanın fabrikası Bangladeş, Kaf Dağı’nın ardında olsa da hepimize çok yakın. Giysilerinizin etiketine bakın, gömleğinizin, bluzunuzun orada dikildiğini göreceksiniz.
Batı’nın meşhur moda markaları Bengalli işçiler tarafından ölümcül koşullarda üretiliyor. Tersanelerde, fabrikalarda ve dev merdiven altı atölyelerde çalışan işçiler uzun süredir öfke ve güç biriktiriyor. Grevler ve eylemler hız kesmiyor.
Bangladeş dünyanın en kalabalık ülkelerinden ve Güney Asya’nın en büyük ekonomilerinden biri…
İşsizlik, yoksulluk, insanlık dışı çalışma koşulları ve seçim hileleriyle anılan ülke bu kez Cumhurbaşkanı Şeyh Hasina’nın firar etmesi ve sarayının yağmalanmasıyla gündeme geldi. Üniversite öğrencilerin başlattığı istihdamda ayrımcılık protestoları polis şiddetiyle bastırılmak istendi. Günler süren protestolarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti.
Yaşananlara “vandallık” diyen de oldu “Muson Devrimi” veya “Z Kuşağı’nın ilk devrimi” diye adlandıran da.
Kesin olan şu, yönetenler eskisi gibi yönetemedi, yönetilenler eskisi gibi yönetilmek istemediklerini hayatları pahasına ortaya koydu.
İlk raundu Z kuşağı kazandı.
Ama şimdi ne olacak?
Nobel Ödüllü Profesör Muhammed Yunus geçici hükümetin lideri olarak atandı. Bu durum Mısır’da Muhammed el-Baradey’in atanmasına benziyor. Gençler, 84 yaşındaki profesörden memnun değil. “Yaşlıları daha yaşlılar için devirmedik”, diyorlar.
Eylemler sırasında 70 sendika üyesi hayatını kaybetti, 200’ü yaralandı ve 200’den fazlası tutuklandı. Sendikalar, geçici hükümetten umutlu. “İfade özgürlüğü” ve “yargı bağımsızlığı” konularında yapısal reformlar talep ediyorlar. Çalışma hayatına ilişkin taleplerini Yunus’a ileten işçiler, asgari ücretin acilen artırılmasını hatta “asgari ücret” yerine “insanca yaşam ücreti” kavramının kullanılmasını istiyorlar. Hafta tatili düzenlemeleri ve kadın işçilere yönelik sosyal güvenlik taleplerini de gündeme getirdiler. “Mega projeler iptal edilsin, mega yolsuzluklar son bulsun” gibi sloganlar da dikkat çekiyor.
Ülkede şu an 3 ana siyasi güç var. Hasina’nın Halk Birliği Partisi (Avam), muhalefetteki Bangladeş Milliyetçi Partisi ve Bangladeş Cemaat-i İslami. Öğrenci hareketinin de dördüncü kuvvet olduğunu söyleyebiliriz. Öğrenciler, başlattıkları hareketin kontrolünü kaybetmiş olsalar da hala sokaktalar ve bir siyasi parti kurmaya hazırlanıyorlar.
İşsizliğin yoğun olduğu ülkede kamu istihdamı çeşitli kotalar üzerinden şekilleniyor. Ancak öğrenciler ve diplomalı işsizler artık kotaların değil liyakatin dikkate alınmasını istiyor.
Öğrenci hareketi eylemler sırasında iletişim teknolojilerini çok iyi kullandı. Kendi aralarında ve diğer toplumsal hareketlerle güçlü bağlar kurdu. Gelecekten bahsederken tarihe 1947, 1952 ve 1971 öğrenci eylemlerine referans verdiler. Onların simgelerini ve sloganlarını yeniden ürettiler.
ABD üniversitelerindeki Filistin eylemlerini hem örnek aldılar hem dayanışma gösterdiler. Yurt dışındaki Bengalli öğrenciler sayesinde seslerini dünyaya duyurdular.
Şeyh Hasina’nın partisi Avam Birliği, ülkeyi bağımsızlığa kavuşturan laik bir parti olarak anılıyor. Anti-demokratik ve baskıcı politikaları eleştiriliyor. Tüm ailesi ülkeyi terk etmek zorunda kalan Şeyh Hasina’yı sevenler de var. Taraftarları onu “yol yaptı, baraj yaptı, köprü yaptı, terör örgütlerini def etti, Hindistan ve Çin ile dengeli ilişkiler kurdu, hazır giyim sanayini geliştirdi, yüz binlerce kadına iş verdi…” gibi sözlerle savunuyor.
Geçici başkan Muhammed Yunus aslında bir bankacı… Geçmişte, mikrokrediler yoluyla yoksullukla mücadele edilebileceğini öne sürdü. Kurduğu banka hızla büyüdü. Kredi alanları yoksullaştırırken kendisini zenginleştirdiğine inananlar var. Ayrıca ABD’yle kuvvetli bağları var.
Bangladeş Öğrenci Ayaklanması Merkez Komitesi “ekonomi büyüyor ama bu büyüme kamu hizmetlerine, halka ve emekçilere yansımıyor, yaşlı siyasetçiler gençlerin taleplerini dinlemiyor” diye itirazlarını dile getiriyor.
Sürecin başka bir boyutu da Hindu azınlığa yönelik saldırılar. Büyük şehirlerde öğrenciler tapınakları korusa da kırsalda katliamlar yaşanıyor.
Kamu istihdamında şehit yakınlarına daha fazla kota veren düzenleme geri çekildi. Ama eylemler durmadı. Bütün diğer toplumsal sorunlar ve talepler sokaklarda haykırılmaya devam ediyor. Eylemlerde öldürülenler ve işkence görenler için adalet aranıyor.
ABD, Çin ve Hindistan müdahaleleri, askeri darbe ihtimali ve renkli devrim benzetmeleri tartışılmaya devam ediyor. Mısır’da Tahrir sonrasında olduğu gibi Cemaat-i İslami güç kazanıyor.
Öğrenciler, işçi sendikalarıyla ittifak kurabilirse yeni bir Bangladeş mümkün.
İkinci raundun sonunu bekleyip göreceğiz.