HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “çoğalın” söyleminin ırkçılık, cinsiyetçilik, öjeni ve faşizm olduğunu belirterek, tutuklu vekillerle ilgili itirazı 16 Kasım’da değerlendirecek olan AYM’nin bir hukuk sınavıyla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Meclis’te gündeme dair basın toplantısı düzenledi. Konuşmasına Irak Federe Kürdistan Bölgesi'nin Süleymaniye kentti ile İran Kürdistan'ının Kirmanşan kentinde dün akşam meydana gelen depreme değinerek başlayan Yıldırım, "Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Orada yaşayan herkese geçmiş olsun dileklerimiz iletiyoruz. Parti olarak yaraların sarılması için üzerimize düşen her şeyi yapacağımızı ifade etmek istiyoruz" dedi.
Kuzey Suriye Federasyonu Cizîre bölgesi Qamişlo Kantonu Amudê ilçesinde 57 yıl yaşanan katliamı hatırlatan Yıldırım, "Dönemin daha ilkokul çağındaki çocuklar, nasıl olduğu belirsiz bir şekilde çıkarılan bir yangında hayatını kaybetti. Amude Katliamı olarak tarihe geçen acı katliamın üzerinden 57 yıl geçti. Unutmadık, unutmayacağız" diye konuştu.
'Kozağaçlı mazlumun, ezilenin yanında hep durdu'
Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı'nın gözlatına alınmasına da değinen Yıldırım, şöyle dedi: "ÇHD’ye dönük operasyonlarda başta avukat Selçuk Kozağaçlı olmak üzere birçok avukat gözaltına alındı. İktidarın antidemokratik uygulamaları kapsamında hak savunucularına dönük operasyonlar devam etmekte. Sadece ÇHD değil. Bugün Suruç Katliamı davası var. Orada sanıkların mahkemeye getirilmemesi kararı var. Orada katledilen gençlerin avukatları ise tutuklu. İnsan hakları ihlallerinin vardığı düzey açısından tüm bunlar önemlidir. Nerede bir mazlum, ezilmiş varsa onun yanında ÇHD ve Kozağaçlı’yı görürsünüz. Kozağaçlı’ya dönük bu gözaltı operasyonunun sonlandırılması gerekmektedir."
'Verilen söz tutulsun'
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde bir yıl önce zırhlı aracın yurttaşları tarayarak, 4 kişinin hayatı kaybetmesine neden olan olayı hatırlatan Yıldırım, "Olayın ardından biz kamuoyu oluşturmaya çalışmıştık. Başbakan aileyi aramış, İçişleri Bakanı bölgeye gitmişti. Gözaltıların olduğu, adli sürecin işletileceği sözü verilmişti. Ama tek sanık da bugün tahliye edildi. O gün söz veren Başbakan ve İçişleri Bakanı'nın gereğini yapası gerektiğini hatırlatıyoruz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'a yanıt: Bunun adı öjenidir
Yıldırım, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sarf ettiği “Nikahlanın, evlenin, çoğalın." sözlerini anımsatarak, şöyle dedi: "AKP Genel Başkanı nüfus planlaması adı altında adına cinsiyetçilik, ırkçılık, öjeni (insan ırkının ıslah edilmesi) diyebileceğimiz bir skandal beyana imza attı. Ülkede teröristlerin 15 çocuk doğurduğunu söyledi, sözüm ona duyarlılık çağrısı yaparken çoğalma çağrısı yaptı. Biz doğurganlık istatistiklerini siyasi söylemler üzerinden değil bu işi inceleyen kurumlardan takip ederiz. Nüfus müdürlükleri, TÜİK var. TÜİK verilerine göre de bu ülkede en fazla doğurganlık Urfa ki AKP yüzde 70 oy aldı. Ardından Siirt, Şırnak ve Ağrı gelir. Bugüne kadar dağda bulunan bir PKK’linin çocuk sahibi olduğu bilgisine sahip olan var mı? Kimse kimseyi kandırmasın. Bunun adı düpedüz öjenidir, ırkçılıktır, cinsiyetçiliktir. Hele hele kimse bu ülkede bir PKK’linin, bir örgüt mensubunun evlendiğini kanıtlayabilecek değilken ve bu ülkedeki doğurganlığın ülkenin doğusunda yüksek olduğu gerçeği orta yerde duruyorken ve 2 yıldır Kürtlere dönük dışlayıcı bir dil aleni bir şekilde kullanılıyorken bunu bir ayete bir hadise, bir maneviyata bağlamanın akılla bir alakası yoktur. Bunlardan vareste bir durumdur.
Açıkça söyleyin; 'Ben Kürtlerle 2 yıldır köprüleri attım, Kürtleri gözden çıkardım. Kürtleri bir düşman gibi gördüm. Onların çoğalıyor olma hali siyasi tahayyüllerim açısından bir tehdittir. Bir an boş bulundum ve bilinçaltımdaki cinsiyetçiliği, ırkçılığı bununla ilişkilendirdim.' Her şeyle ilişkilendirin ama Allah’la, hazreti peygamberle ilişkilendirmeyin.
'Dünya faşizm olarak tanımladı'
Daha 7 Haziran öncesi Kuran-ı Kerim’i alıp Batman’a meydana çıktığın zaman halk sana siyasi şamarı indirmişti. Demek ki ders almamışsın ki bu dili kullanmaktan geri durmuyorsun. Bu bakış açısı ittihatçı bir bakış açısıdır. Bu bakış açısı 28 Şubatçıların zihniyetiyle bakanlar kuruluna tavsiye kararı gönderen zihniyetin bakış açısıdır. Bütün dünya bunu cinsiyetçilik, ırkçılık, öjeni olarak tanılar. Aborjinler’e doğum kontrol uygulandığı gerçeğini hatırlayan dünya bunu faşizm olarak tanımlar" dedi.
'HDP'nin baraj sorunu yok'
Seçim barajı tartışmalarını hatırlatan Yıldırım, HDP'nin barajı aşıp-aşamama gibi bir sorunu olmadığını söyledi. Yıldırım, "HDP'nin ilkesel tutumu nettir; barajlar hiç olmamalıdır. Biz bunu kendimiz için değil temsilde adalet açısından istiyoruz" diye ekledi.
AYM'nin 16 Kasım sınavı
16 Kasım günü Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) 1 yıldır tutuklu olan vekillere dair itirazları gündeme alacağını kaydeden Yıldırım, AYM'nin kendi kararlarına uygun davranması çağrısı yaptı. Yıldırım, verilen kararın ülkede hukukun testi olacağını ifade ederek, "Hukukun en temel ve evrensel ilkesi olan tutarlılık sizin için de bağlayıcı. Bu konuda AYM çok önemli bir hukuk sınavı ile karşı karşıyadır. Bu karar bu ülkede var olan gerilimi azaltmaya da hizmet edecektir. Bu ülkenin daha fazla gerilimden, kamplaşmadan, kaostan kaynaklı olarak mutsuzluğa değil evrensel normlar temelinde verilecek hukuki kararlar ile bir rahatlamaya ihtiyacı vardır" diye belirtti.
Soru-cevap
Daha sonra Yıldırım, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Daraltılmış bölge sistemine dair çalışmaların olduğu tartışmaları yönündeki bir soruya Yıldırım, şöyle yanıt verdi: "AKP tek şeye kodlanmış durumda: En az oyla en fazla iktidar nasıl kurtarılır. Eğer seçim barajı düşürülecekse bile AKP tarafından muhalefet partilerinin seçmenlerinin motivasyonunu düşüreceğini düşündükleri için düşürülür. Yoksa demokratikleşme için değil. Tek şeye kodlanmış: En az oy sayısı ile en ucuzundan iktidarı elde edebilirim. Ama bunun da yetmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü AKP’nin gücü seçim kazanmaya yetiyor olsaydı çoktan erken seçim kararı alınmış olurdu."
'Başbakan ama güzel gezdi'
Yıldırım, Başbakan Binali Yıldırım'ın ABD ziyareti için ise, "Kapalı kapılar ardında ne konuşuldu bilmiyoruz. Gülen’le, Zarrab’la, S400’lerle ilgili ne konuşuldu bilmiyoruz. Ama güzel gezdi, parka gitti, tarihi mekanlara gitti Başbakan. Basına yansıyan, bizim de bildiğimiz tek bir konu var. PYD ile işbirliği meselesi. Yani Başbakan gitti eli boş döndü. Elde var bir bile diyemiyoruz. Kendine birkaç günlük bir tatil yaptı. Huzur, selamet diliyoruz. Zaten başkaca bir sonuçla dönmesi mümkün değildi. Tüm dünya anladı bir tek Türkiye anlamadı. Ama bir Kürt takıntısı var. Ne diyorlar PYD terör örgütü imiş. Bunu bütün dünyada terör örgütü olarak gören iki yapı var. Biri Türkiye’deki siyasi iktidar, diğeri IŞİD. Düşünün Şam rejimi bile terör örgütü olarak görmüyor. Böyle ferasetten yoksun bir yapının temsilcisi anca park gezer" değerlendirmesi yaptı.
Mezopotamya Ajansı