Yerel seçimlere iki aydan az zaman kaldı. Seçimlerin sathı mahalline bir türlü girilemedi. Adaylar arasındaki çekişme partileri zorluyor. Karar vermelerini güçleştiriyor. Partiler, adaylarını bir çırpıda açıkla(ya)mıyor; taksit, taksit açıklıyorlar.
Özellikle iktidar mensubu siyasetçiler alanlara inmekte zorlanıyor. Devlet yürütmesindeki kaos sürüyor. Hemen hemen tüm partilerin milletvekilleri seçim bölgeleriyle tam temasa geçmiş değil.
Bilindiği üzere, 13 yeni Büyükşehir kurulmasına ilişkin 6360 Sayılı Kanun 6 Aralık 2012 tarihinde çıkarıldı.
Çıkarılan Kanuna göre; 18 bin 200 köy, mahalleye dönüştü, 1582 belde kapandı. Beldeler sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı itibariyle köy özelliğinde olduğu için köy sayılır. Buna göre toplamda yaklaşık 20 bin civarında köy tasfiye edildi. Bir başka ifadeyle köylerin yüzde 47’si halka sorulmadan ortadan kaldırıldı; şehirli nüfusu yüzde 75’e çıkarıldı.
Söz konusu kanunla köylüler hak kayıplarına uğrayacak. Köylülerin uğrayacağı hak kayıplarını kısaca şöyle sıralayabiliriz. Köyde yaşayıp hayvan yetiştirenler hayvanlarına içirdiği su, yaşam alanlarındaki çöp vb şeyler için para vermiyorlardı. Şimdi ödeyecekler. Su ve çöp gibi daha birçok ihtiyaçlarını para ile satın almak zorunda kalacaklar. Gezgin hayvan yetiştiriciliği yapamayacaklar. Evlerinin bahçesinde tavuk yetiştiremeyecekler. Üreterek aile bütçesine katkı sağladığı sütün, yoğurdun, tavuğun ve yumurtanın tüketicisi/satın alıcısı olacaklar.
Köylü nüfusu yarıya düşecek. Kırlar ıssızlaşacak. Tarım şirketleşecek; tarımda kimyasal kullanımı artacak, insan ve hayvan sağlığı bozulacak. Toprak, yeraltı ve yerüstü suları daha da kirlenecek, kullanılamaz hale gelecek.
Mahalleye dönüştürülen köylerin toprak, harman yeri, mera ve yaylakları gibi ortak varlıkları belediye tasarrufuna geçecek. Ortak varlıklar belediyelerce amaç dışı kullanılabilecek. Amaç dışı kullanım oranında doğal denge bozulacak. Başka bir deyişle doğal varlıklar ve kır yaşamı ekosistem dengesi gözetilmeksizin tahribata uğratılabilecek.
Tarımsal ürün üretimi azalacak. Çiftçiler işsiz kalacak. Köyden kente göç artacak. Üretim kaynaklarına ve yaşam biçimine müdahale edilen köylerde yaşayan halk daha zor koşullarda yaşamaya, iş bulmaya ve barınmaya zorlanacak. Kısacası köylüler yaşam ve iş alanları üzerindeki haklarını önemli ölçüde kaybedecekler.
Geçmişte Yol Su Elektrik (YSE) ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü köye hizmet götürme işi bu kuruluşların kapatılmasından sonra Özel İdareler tarafından yürütülüyordu. Yasa Özel İdareleri bu konuda devre dışı bırakıp yükümlülüğü Belediyelere vermektedir. Belediyeler, nüfus yoğunluğu fazla olan yakın mesafe ve kentselleşebilecek alanlara oy kaygısından dolayı ilgisi gösterecek. Hizmet de buralara öncelik verecek. Nüfusu az olan daha uzak yerleşimlere hizmet götürmede isteksiz davranacak, oralar hizmetten mahrum kalacak. Bu nedenle köy kent sosyalliği ve hizmete erişmede uçurum daha da büyüyecek.
Artık sadece köy muhtarlarını seçmek için değil belediye başkanlarını seçmek için de sandık başına gidecekler. Yani Büyükşehir yasasıyla mahalle olan köylüler ilk kez bu belediye seçimlerinde yerel yöneticilerini belirlemek için oy kullanacaklar.
Önümüzdeki belediye seçimlerinde köylerin mahalleye dönüştürülmesi durumu ne kadar yer alacak veya nasıl ele alınıp değerlendirilecek, yaşayarak göreceğiz. Ama yer almalı.
07.02.2014 / Özgür Gündem Gazetesi