ABD’den “liyakat nişanı”, Erdoğan’dan “çakı gibisin” övgüsü alan, NATO’nun kritik kademeleriyle yakın ilişkiler içinde olan, Erdoğan’ın Washington ziyaretlerine eşlik eden, AKP-Cemaat işbirliğiyle sürdürülen Ergenekon, Balyoz ve benzeri davaları sessizce ve uzaktan izlemesiyle tanınan Org. Hulusi Akar, 2019’a kadar TSK’nin başında olacak. Resmi biyografilerin dışında bir Hulusi Akar portresi…
1952’de Kayseri’de doğan Hulusi Akar, 1972’de Kara Harp Okulu’ndan, 1973’te Piyade Okulu’ndan mezun oldu. 12. Piyade Tümeni Lojistik Şube Müdürlüğü, Genelkurmay Genel Sekreterliğinde Plan Subaylığı, Kara Harp Akademisi öğretim üyeliği, Güney Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’nda istihbarat subaylığı, Kara Kuvvetleri Genel Sekreterliği’nde plan subaylığı, Genelkurmay Özel Kalem Müdürlüğü ve Bosna-Hersek Türk Kuvvetleri Komutan Yardımcılığı, 51. İç Güvenlik Piyade Tugay Komutanlığı, Güney Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanlığı Plan ve Prensipler Daire Başkanlığı, Kara Harp Okulu Komutanlığı ve Kara Harp Akademisi Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı, 3. Kolordu Komutanlığı, Genelkurmay 2. Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na görevlerinde bulundu. Önceki gün toplanan YAŞ’ta Genelkurmay Başkanlığı’na getirildi.
Ocakta ABD’den liyakat nişanı, Ağustosta Genelkurmay Başkanlığı
2015’in ilk ayında Washington’ı ziyaret eden Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar’a liyakat nişanı verildi. ABD Kara Kuvvetleri Komutanı Ray Odierno’nun takdim ettiği ödül için Washington’daki Fort Myer askeri üssünde düzenlenen törene 100’e yakın üst düzey askeri yetkili katıldı. Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar için yapılan seremonide liyakat nişanı, Akar’a “Türk Kara Kuvvetleri’nin başarılı bir şekilde yeniden yapılandırmasını sağladığı, Türk ve ABD kuvvetleri arasında koordinasyon oluşturduğu ve Suriye konusunda sergilediği tutum” nedeniyle verildiği belirtildi.
Ergenekon ve Balyozu sessizce izledi
Türk Silahlı Kuvvetler tarihinde ise “ordu komutanlığı yapmadan Genelkurmay Başkanlığı’na getirilen ilk komutan” unvanına sahip olan Org. Akar, geçtiğimiz yıllarda kamuoyunda çeşitli tartışma ve polemiklerin konusu da oldu.
Org. Akar, AKP-Cemaat işbirliğiyle gerçekleştirilen Ergenekon, Balyoz, Kafes, Poyrazköy gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’ni doğrudan ilgilendiren operasyonel ve siyasi davaları sessizce ve uzaktan izlemesiyle dikkat çekti. Bu durum, “AKP tarafından 12 yıldır sürdürülen eleme-ayıklama sisteminden geçerek en üstte kalmayı başarmış komutan” olarak değerlendirildi.
Balyoz sürecinde, tutuklu komutanların Özel kadar tepki gösterdiği bir diğer isim dönemin 3. Kolordu Komutanı Hulusi Akar’dı. 2009-2011 arasında yani Balyoz’un en önemli döneminde Hasdal Cezaevi ona bağlıydı. İlk tutuklanan komutanlar cezaevinde “tek tip elbise, havalandırma, ziyaretçi yasağı” gibi ağır koşullarda yaşadı.
Sonradan hiçbir tutuklusunun kalmadığı ve tüm iddianamenin çöktüğü bir dava olan İzmir Askeri Casusluk Davası sırasında, cezalandırılmak istenen askerlerin sızdırdığı iddia edilen belgelerin “gizli” olup olmadığına dair hazırlanan bilirkişi raporuna Org. Hulusi Akar’ın müdahale ettiği basına yansımıştı. Askerlerin cezadan kurtulmasını sağlayacak “sızdırıldığı iddia edilen belgeler gizli değildir” raporlarının, Akar’ın müdahalesi sonrasında askerlerin ceza almasına yol açacak şekilde değiştirildiği iddia edildi.
Erdoğan’ın Washington ziyaretlerine eşlik etti
Hürriyet’te AKP yanlısı Metehan Demir’in 2013’te Hulusi Akar için yazdığı bir “Seri Paşa Hulusi Akar” başlıklı değerlendirmede şu cümleler yer almıştı:
“Bundan neredeyse iki sene önce Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyareti sırasında, sivillerle birlikte otel lobisindeki bir masada kahkahalar atan, yine onlar gibi sivil giyimli, dikkat çeken bir isim olarak öne çıkmıştı. Ama en büyük özelliği ise yine yakın çevresinin tanımlamasıyla detaylarda boğulmadan seri karar verip uygulayabilme yeteneği. Bu nedenle ona bu seriliği için ‘Seri Paşa’ ismini takanlar bile var. Buna ek olarak bir süreden beri yeni bir konseptin de yaratıcılarından. O da “Sivil gibi düşünüp asker gibi hareket etme” prensibi. Bunu da sürekli empati uygulayarak kendini hem asker hem sivillerin yerine koyarak sorunların çözümünde bir formül olarak uyguluyor. Seri karar vermesini de “Türkiye’nin zorlu koşullarında zaman kaybetmemek” olarak tanımlıyor. Yıllarca yurtdışı görevi olduğundan dolayı ileri derecede İngilizcesi ve NATO’nun kritik kademelerinde yakın arkadaşları var. İç güvenlik harekâtlarında aldığı görevler de onun yine eylemlerindeki yerleşik hafızalarından biri.”
Erdoğan’ın çakı gibisin övgüsü
Orgeneral Akar’ın zinde hali Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da dikkatini çekmiş bir resepsiyon sırasında Akar’a “Çakı gibisin” yorumunu yapmıştı. 2011 yılında Genelkurmay 2’inci Başkanı iken dönemin başbakanı Erdoğan’a BM Genel Kurul çalışmaları sırasında eşlik etmişti.
“Su uyur Hulusi akar” sloganı
Gazeteci-Yazar Yavuz Selim Demirağ, “İmamların Öcü – Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Cemaat Yapılanması” adlı kitabında Org. Hulusi Akar hakkında şu cümlelere yer verdi:
“TSK’deki paralel devlet yapılanmasındaki araştırmaların çoğunluğunda yollar Hulusi Akar’ın kavşağında birleşiyor. Oysa Hulusi Akar bu satırların yazarının hemşerisi ve dolaylı akrabasıdır. Onun adını ilk kez Kara Harp Okulu Komutanlığı’na atandığında duydum. Rahmetli babamın halasının oğullarından İzzet Ünal, generalliğe terfisinde Akar’dan bahsetmişti. Ünal ile akrabalık ilişkilerimiz düğün, bayram ve cenazelerde bir araya gelmenin ötesine geçmediği için fazla bir samimiyetim yoktu. Bu yüzden Ünal, aynı zamanda kayınbiraderi olan Akar’ın Harp Okulu Komutanlığı’ndan sonra yolunun hızla açılacağını söylediğinde fazla kulak asmamıştım.”
Demirağ, Hulusi Akar’ın harp okulu zamanında arkadaşları tarafından “Su uyur, Hulusi Akar” diye anıldığını da aktarıyor. “Akar, Harbiye’de öğrencilerin sosyal etkinliklerini ve özel hayatlarını mercek altına almıştı. Askeri okulların kültüründe en büyük suç sayılan ‘ispiyonculuk’ neredeyse teşvik edilir hale geldi. Akar öylesine ‘seri’ çalışıyordu ki öğrenciler aralarında ‘Su uyur, Hulusi Akar’ diye şakalaşıyorlardı” cümleleriyle bu durumu aktaran Demirağ, Hulusi Akar’ın Genelkurmay Başkanlığı’na getirilmesi arifesinde ortaya çıkan ordudaki Cemaatçi yapılanmaya ilişkin ipuçlarına da yer veriyor.
“Alevi personeli eleyen komutan”
Demirağ, Hulusi Akar’ın komutanlığı döneminde yapılan Sözleşmeli Subay eğitimi Sınavları’nda bazı personellerin Alevi olduğu gerekçesiye elendiğini de iddia ediyor.
Demirağ bu iddiayı, “Sözleşmeli subaylar Harp Okulu yerine sivil üniversiteleri bitiren çeşitli mesleklerdeki personelden oluşur. Yazılı ve mülakat sınavlarından sonra kabul edilerek eğitimden geçirilirler. Akar’ın komutanlığındaki sınavlarda birçok sözleşmeli subayın yazılı sınavları geçtikleri halde mülakatlarda ‘Alevi oldukları gerekçesiyle’ elendiklerini de belirteyim” ifadeleri ile dile getiriyor.