Tam üzerimizde, yer yüzeyinden yaklaşık 600 km yükseklikte pek farkında olmadığımız inanılmaz bir trafik var.
Burası “Termosfer” olarak tanımlı bir bölge. Bu katman, bir tür karmaşık otoyol gibi.
Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Dünya’nın aktif uydularının büyük çoğunluğunun 500 ile 600 kilometre yükseklikteki bu Dünya yörüngesinde bulunduğunu belirtiyor. Şu sıralar yörüngede yaklaşık 10.000 aktif uydu bulunuyor ve bunun 6.500’ü özel şirketlere ait. Elon Musk’ın SpaceX’i tarafından fırlatılan yaklaşık 6.000 Starlink uydusu toplamın yarısından fazlası olup bunun daha da artması planlanıyor.
Bu katmanın biraz aşağısında, 350 ile 420 km arasında Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) bulunuyor.
Ancak burası yalnızca yapay uyduların bulunduğu ve araştırma amaçlı çalışmaların yapıldığı bir katman değil.
ESA’nın, 23 Temmuz’da yayınladığı “2024 Uzay Çevre Raporu”na göre Dünya atmosferinin bu üst katmanı adeta bir çöplük; yani uzay çöpüyle sarmalanmış gibiyiz.
Uzay çöpü nedir?
“Uzay çöpü”, Dünya yörüngesinde bulunan insan yapımı her türlü atığı kapsıyor. Bunlar arasında işlevleri bittikten sonra yörüngede terkedilmiş uydular, çarpışmalar sonucu oluşan kırık uydu parçaları ve roketlerden kopmuş minik boya parçalarına kadar her boyutta atık parça bulunuyor.
ESA raporunda, Dünya yörüngesinde biriken uydu enkazının bir değerlendirmesi yapılarak sorunun ne kadar kötüleştiğine dikkat çekiliyor. Bu bölgede takip edilmekte olan 35.000’den fazla nesne bulunmakta ve bunların yaklaşık 26.000’i 10 cm’den büyük enkaz parçaları. Yaklaşık 3.000 işlevsiz terkedilmiş uydu da bu rakama dahil.
Raporda serbest dolanımda olan bu çöplerin uzay çalışmaları için ciddi bir tehdit oluşturduğu, uyduların enkaz parçalarına çarpmasının büyük bir felaketle sonuçlanabileceği ve daha alt bir yörüngede bulunan uzay istasyonları ve uzay teleskopları gibi kritik sistemlere zarar verebileceği işaret ediliyor. Dahası bu enkaz parçaları uydu geçişlerini de tehlikeye sokabilmekte.
Nitekim Starlink uydularının, düşük Dünya yörüngesindeki hurda ve enkazdan manevra yaparak geçmek zorunda kaldıkları belirtiliyor.
Bu çerçevede uydu ve enkaz çarpışmaları da her an olası: 10 Şubat 2009’da, Sibirya’nın 776 km yukarısında özel bir Amerikan uydusu Iridium-33 ile Rus askeri uydusu Kosmos-2251 çarpışmış ve her ikisi de parçalanarak yörüngeye iki binin üzerinde takip edilebilir uzay çöpü eklenmesine neden olmuşlardı. Mart 2021’de de bir Rus roketinin parçası, aktif durumdaki bir Çin askeri uydusu ile çarpışarak onu imha etmişti.
Dünya bir halka mı kazanıyor?
Utah Üniversitesi araştırmacısı Jake Abbott, “Dünya’nın kendi halkasına sahip olma yolunda ilerlediğini” söylüyor ve bu halka yalnızca uzay çöpünden oluşacak.
Biliyorsunuz Güneş Sistemi içinde Jüpiter, Satürn, Neptün ve Uranüs bir tür halkaya sahipler. Bu geniş halkalar, gezegenin yörüngesine kilitlenmiş buz ve kaya parçalarından oluşuyor.
Ama Dünya’nınki bunlardan farklı; tümüyle insan yapımı hasarlı uydulardan, roketler ve onların parçalanmış kalıntılarından oluşacak.
Araştırmacılar, Dünya yörüngesinde ayrıca izlenemeyen, büyük çoğunluğu 1 santimetrenin altında trilyonlarca minik uzay çöpü olduğunu tahmin ediyorlar.
Bu minik uzay çöpleri de uzay araçları için tehdit ve inanılmaz zararlar verebilme potansiyeline sahipler. Bunun nedeni, yörüngedeki nesnelerin çok hızlı hareket ediyor olmaları; öyle ki bunların hızları Dünya üzerindeki bir merminin hızının 10 katına ulaşabiliyor ve yörüngedeki diğer nesnelerle çarpışarak yeni çöpler üretebiliyorlar.
Nitekim 2016’da, bir roketten koptuğu düşünülen küçük bir boya parçası ISS’deki bir pencereye çarpmış ve camda bir çukur açmıştı. Ancak cam kırılmamış ve bu tehlike geçiştirilmişti. Haziran 2021’de, tanımlanmayan küçük bir uzay çöpü parçası Uluslararası Uzay İstasyonu’nun robotik koluna çarparak hasara yol açmıştı.
Her yıl yörüngeye daha fazla uzay çöpü eklendikçe, bu tür olayların daha sık meydana gelme olasılığı da her geçen gün artıyor.
Tehdit altında mıyız?
Uzay çöpü kaynaklı tehdit yalnızca uzayla sınırlı değil.
Yörüngede gittikçe artmakta olan enkaz parçalarının kontrolsüz bir şekilde Dünya’ya dönmeleri de önemli bir sorun. 2023’te 600’den fazla nesnenin kontrolsüz bir şekilde Dünya’ya düştüğü rapor ediliyor.
Ağustos 2022’de SpaceX’e ait Crew Dragon uzay aracının bir parçasının Avustralya’daki bir koyun çiftliğine düştüğü; 8 Mart 2024’te, ISS’den atılan bir kargo parçasının Florida’daki bir ailenin evinin üst katına çarptığı biliniyor. Bu olayda kimse yaralanmamış ancak NASA’ya hasarların ödenmesi için bir dava açılmış.
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Bu tür kazaların giderek daha yaygın hale geleceği açık; yani yolda yürürken başınıza bir uzay çöpü düşmesi olası.
Dahası düşen uzay çöplerinin metal kirleticilerle atmosferi kirletebileceğine ve ozon tabakasını inceltebileceğine de işaret ediliyor. Bu düşüş esnasında yanan yörünge çöplerinin görünmeyen etkileri ise tam olarak bilinmiyor.
Sorun şu ki: Bu kalıntılar artık tehdit eder boyuta ulaşmış olmasına rağmen hala uzay çöplerini sınırlayan veya standartlar belirleyen uluslararası bir anlaşma yok. Mevcut anlaşmalar, yalnızca birkaç ülkenin birkaç uyduya sahip olduğu soğuk savaş dönemine ait. Oysa bugün, birçok ülke ve özel şirketin uzayda daha önce hiç olmadığı kadar iştahlı ve istilacı bir çaba içinde oldukları görülüyor.
Öte yandan boğazına kadar kirlilikle boğuşan gezegenimizin şimdi de Güneş Sistemi’nin hurdalığına dönüşme yolunda ilerlediğine tanık oluyoruz.
İyi haber ise ESA ve bazı üye ülkelerin en kısa sürede bir “Sıfır Enkaz Sözleşmesi'” imzalayarak yörüngedeki enkaz sorununu çözmeyi taahhüt etmiş olmaları.
Daha her şeyin başındayız ve biliyoruz ki süreç, iyi ya da kötü, bizim tercihlerimize göre şekillenecek!
Kaynakça:
https://earth.org/space-junk-what-is-it-what-can-we-do-about-it/
https://www.livescience.com/what-is-space-junk
https://www.scientificamerican.com/article/there-is-too-much-trash-in-space
https://www.esa.int/Space_Safety/Space_Debris/
About_space_debris#:~:text=The%20first%2Dever%20accidental%20in,collided%20at%201