Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin belediye eşbaşkanları toplantısında konuştu. Balgat’ta bulunan parti genel merkezindeki toplantıya DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra MYK üyeleri de katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını DEM Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki yaptı.
Ardından konuşan Tülay Hatimoğulları ise seçim sürecinde yaşanan ihlalleri hatırlattı. Belediyelere kayyım atanmasına da değinen Hatimoğulları şunları söyledi:
“Türkiye’nin batısı keşke tanışmasaydı ama Esenyurt’a atanan kayyımla Türkiye batısı da DEM Parti dışındaki belediyeler de kayyım gerçeğiyle yüz yüze geldi. Şuan Türkiye halkları isterse AKP ve MHP’ye oy veren seçmen de kayyım rejimine ve sistemine artık karşı çıkmaktadır. Kayyım rejimiyle yetinmeyen bu anlayış belediyeleri çalıştırmamak hizmet üretmemek bakın seçtiğiniz belediyeler hizmet üretmiyor algısını yaratmak daha neler yaptılar. Tasarruf genelgesi yayınladılar. Bu genelge ile yurttaşlarımızın hakkı olan bütçeyi kısıtlama yöntemine gittiler.”
‘SGK borçları üzerinden belediyeleri yeni bir kıskacın içine almaya çalışıyorlar’
“Yıllar boyunca kayyımlara sınırsız olarak sundukları kredilerin geri ödemelerini kayyımların döneminde talep etmediler, şimdi belediyeleri bizler yönetirken birden akıllarına belediyelerin kredi borçları geldi ve bizden tahsil etmeye kalkıyorlar. Kayyımlar aldıkları kredileri çalıp çırptılar faturasını halka ödetiyorlar. Şimdi de SGK borçları üzerinden belediyeleri yeni bir kıskacın içine almaya çalışıyorlar. Tüm bunları AKP’li olmayan belediyeleri hizmet üretemeyen bir konuma sokmaktır. Gerçekten tarihte böylesi ağır bir düşmanlığı böylesi derin bir düşmanlığı görmedik.”
Asgari ücret
Hatimoğulları, açıklanan asgari ücretle ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dün akşam biliyorsunuz apar topar asgari ücret belirlendi. Formalite icabı gerçekleştirdiler bu toplantıları, hepimiz biliyoruz bunu. Dün asgari ücreti belirlediklerinde işçi temsilcilerinin olmadığı bir masada belirlediler. Ve sonuç 22 bin 104 TL. İşte insanların bir senedir beklediği, insanların gece gündüz açlık çektiği bir dönemde geçtiğimiz sene zaten asgari ücret 2. kez artırılması gerekirken; arttırılmadı ve bir yıldır olan beklentinin sonucu ne yazık ki bu rakam. Bakın yüzde 30 gerçekleştirildi. Yeni yılda vergi, harç ve cezalar yüzde 43.93 arttı ama asgari yüzde 30 zam yapıldı. TÜİK’in kağıt üstünde sarayda belirlediği enflasyon rakamı şu an yüzde 45. ENAG’ın yani gerçek olarak enflasyon oranına baktığımızda; bunun neredeyse 2 katı olan bir dönemde hayat pahalılığının, gıdaların, kiraların, faturaların bu kadar arttığı bir dönemde asgari yüzde 30 arttırılıyor. Bu insafsızlığın daniskasıdır. Bu iktidarın yurttaşlarına, açlık ve yoksulluk sınırındaki 50 milyon yurttaşına cezasıdır. Bu asgari ücretli sen öl yaşama demenin adıdır. Bu açlığın ve sefaletin ücretidir. Bunu kabul etmemiz asla mümkün değildir.”
‘Demokratik bir Suriye inşa edilirse Türkiye güvende olur’
Suriye’deki gelişmelere ilişkin de Hatimoğulları, şunları dile getirdi:
“Şimdi Suriye’deki bu gelişmeler ışığında Türkiye’deki mevcut iktidar ne yapmaya çalışıyor? Rojava’nın kazanımların yok saymaya, yok etmeye çalışıyor. Bununla ilgili sahada askeri faaliyetin yanı sıra yine yürüttükleri diplomasi ile bunu yapmaya çalışıyorlar. Biz çağrımızı her fırsatta yeniledik. Suriye ‘de yeni dönemde tesis edilmesi gereken rejim demokratik bir Suriye anlayışıyla şekillenmelidir. Oradaki bütün farklıkları Kürdü, Arabı, Ermeniyi Hristiyanı ez cümle mevcut halkların inançların varlığını tanıyan onların dilini kültürünü inancını yaşam tarzını tanıyan bir demokratik Suriye’nin inşa edilmesi elzem ve acildir.
Demokratik ve barışçıl bir Suriye inşa edilirse; Türkiye o zaman daha çok güvende olur. Bu çağrımızı bir kez daha yapıyoruz. Sakın ola Kürt halkının Rojava’da elde ettiği fiili olarak yürüttüğü statüsünü elinden almaya kalkmayın. Zaten orada güçlü bir direniş devam ediyor. Türkiye’de de Suruç sınırı başta olmak üzere her yerde nöbet ve eylemlerimiz devam ediyor. Bu demokratik zemindeki eylemlerimiz devam edecek.”
İmralı ile görüşme talebi
“Yılan hikayesine çevrilen DEM Parti’nin İmralı ile görüşme talebi var. Haftalardır görüşme talebinde bulunmuş durumdayız ama bize henüz verilmiş bir yanıt yok. Buradan bir kez daha çağrımızı yineliyoruz; Türkiye’de barışı inşa etmeye ekmek tuz kadar ihtiyacımız var. Ülkenin içinden geçtiği ekonomik kriz ve yoksullukla mücadele etmek için de aynı zamanda barışa ihtiyacımız var. Kürt sorunun çözümüne ihtiyacımız var. Türkiye’nin demokratikleşmesi için onurlu barış ve demokratik zeminde Kürt sorununun çözümüne ihtiyacımız var. Biz çalışmalarımızı bu konuda daha çok derinleştiriyoruz, bu çalışmaları yaymak için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
Bu görüşme üzerinden sadece Kürt halkını değil, milyonları beklentiye sokan, batıyı da Türk’ü de beklentiye sokan bir anlaşışı kabul etmediğimizin altını çizmek istiyorum. Yapılması gereken acil olan şey İmralı kapılarının açılması, Sayın Öcalan ile görüşmenin sağlanması ve bu görüşme ile yetinilmeyerek bir barış projesinin nasıl hayata geçirtileceğinin çalışmalarının yürütülmesidir.”
‘Bütün siyasi partilerle görüştük’
“Biz iki eş genel başkan olarak; heyetlerimizle beraber parlamentoda gruba bulunan ve bulunmayan bütün siyasi partilerle iki temel gündemle görüştük. Birisi Kürt sorunun çözümü diğeri de kayyım atamaları. Bizler her iki konuda da hem parlamentoda grubu olan hem de olmayan bütün partilerle hem fikirdik. Kimi nüanslar olsa da herkes kayyımın asla olmaması gerektiğini, kayyımın insanların seçme ve seçilme hakkını elinden anti demokratik bir uygulama olduğunun altını defaatle çizdiler. En güçlü ve en somut mesajı da parlamento da 10 siyasi partinin kayyım yasasının ortadan kalkması için verdiği kanun teklifidir. Bu çok kıymetli, çok önemlidir. Biz çalışmaları bir yandan barış bir yanda kayyım gibi antidemokratik uygulamalara karşı yürütmeye devam ediyoruz.”
Bafıl Talabani ile görüşme
Irak Federal Kürdistan Bölgesi’nde yaptıkları temaslara ilişkin de bilgi veren Hatimoğulları, “YNK Başkanı Sayın Bafil Talabani ile görüştük. Sayın Talabani ile bu sorunları konuştuk. Ortaya çıkan en temel iki mesaj vardı; birisi Kürt halkının ulusal birliği. İkincisi ise bölge barışının tesis edilmesiyle ilgili oldukça güçlü mesajlar vardı. Bu görüşmede Kürt halkının kazanımlarının korunması ve büyütülmesi için bütün bunların öneminin altını çizdik. Sayın Bafil Talabani orada görüştüğümüz heyetiyle beraber Türkiye’deki Kürt halkına ve Kürt halkıyla bugüne kadar dayanışma içinde bulunan bütün Türkiye halklarına selamlarını iletti. Bu selamı sizlere iletmek bir borçtur benim için” dedi.
‘Bizler barış için mücadele edersek başarabiliriz’
Tülay Hatimoğulları barışın önemine de vurgu yaptı:
“Biz barış dedikçe; onlar İHA’larla, SİHA’larla saldırıyorlar. Nazım Daştan, Cihan Bilgin katledilen iki gazetecimiz. Onları saygıyla anıyorum. Biz barış dedikçe gözaltı ve tutuklamaları devam ettiriyorlar. Biz barış dedikçe hasta mahpuslar hapishanelerde can veriyor. Biz barış dedikçe Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecrit artıyor. Biz barış dedikçe Rojava’nın üzerindeki askeri operasyonlar artıyor ve biz barış dedikçe belediyelerimize kayyım atanıyor. Bunu pekala tersine çevirmek bizim elimizde. Daha çok örgütlenmek, daha çok çalışmak, daha çok bir arada olmak dayanışmak ve dayanışmayı büyütmek. Savaşa ve şiddete karşı barışı ve çatışmalara karşı barışı ve kardeşliği inşa etmekten başka bir seçeneğimiz yok. Burada bir kez daha altını çizeyim; bizler hep birlikte ekmek için ve barış için mücadele edersek başarabiliriz.” (MA)