Binlerce yıllık tarihe sahip olan Diyarbakır’ın Sur İlçesi, çok sayıda tescilli tarihi ve kültürel yapıları barındırıyordu. TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu’nun yıkıma dair hazırladığı rapora göre çatışmalı süreçle başlayan yıkım, operasyonlardan sonra büyük boyutlara ulaşarak, neredeyse Sur’un yarısının yıkılmasıyla sonuçlandı.
TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu, Sur’da yaşanan yıkıma ilişkin raporunu yayımladı.
Yarı resmi devlet kuruluşu sayılan TMMOB’un mahallelerde inceleme yapmasına izin verilmediği belirtilen raporda, uydu görüntüleri üzerinden Sur’da yaşanan yıkımının boyutu gözler önüne serildi. Açıklanan rapora göre operasyonların bittiği 9 Mart 2016’dan hemen sonra uydu görüntüleri üzerinden tespit edilen verilere göre yasaklı mahallelerin yüzde 15 civarında yıkıldığı görülürken, 5 ay sonra yıkımın yüzde 30 civarına yükseldiği, 16 ay sonra ise yıkımın yüzde 72 oranına kadar yükseldiği görülüyor.
Yıkımın daha çok operasyonlardan sonra yapıldığı belirtilen raporda, 59 tescilli yapının yıkıldığına dikkat çekildi. 10 Temmuz 2017 tarihinde kaydedilen uydu görüntülerine göre Cevatpaşa Mahallesi yüzde 36, Dabanoğlu Mahallesi yüzde 39, Savaş Mahallesi yüzde 40, Cemal Yılmaz Mahallesi yüzde 68, Fatihpaşa Mahallesi yüzde 92 ve Hasırlı Mahallesi yüzde 97 oranında yıkıldı.
‘Tarihi yapılar yıkılıp karakol inşa edilecek’
Çatışmalar olmasa bile Bakanlar Kurulu Kararıyla Sur’un acele kamulaştırma kararı içine alındığı ve bu şekilde yıkılacağı belirtilen raporda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Sur’a yapılacak 6 karakol ve genişletme çalışmasıyla da yıkılan tescilli yapıların yine yıkılmak zorunda kalacağı dile getirildi.
Raporda sosyal medyada paylaşılan görüntülere değinilerek, Kurşunlu Camii, Hacı Hamit Camii, Paşa Hamamı, Mehmet Uzun Evi, Ermeni Katolik Kilisesi, Dört Ayaklı Minare gibi kimi tescilli yapıların ağır hasarlı olduğu ve yapılan bütün açıklamalar, itirazlar, açılan davalara rağmen alana girilemediği ve tahribatlarda artışın önüne geçilemediği aktarıldı.
Makina Mühendisleri Odası’nda açıklanan rapor öncesi açıklama yapan TMMOB Diyarbakır İKK sekreteri Mehmet Orak, bugün sadece Sur için hazırladıkları raporu açıklayacaklarını, ilerleyen günlerde ise bölge illerinde yıkılan diğer tarihi yapılar için de geniş bir rapor hazırlayacaklarını söyledi. Rapor hazırlamalarının görevleri olduğunu belirten Orak, “Bu raporları ortaya çıkarmadığımız zaman tarih önünde bu sorumluluktan kaçmış olacağız” dedi.
‘Şirketler uydu görüntülerini vermiyor’
Rapora dair değerlendirme yapan Mimarlar Odası Diyarbakır Yönetim Kurulu Üyesi Herdem Doğrul, Sur’daki yasağın 2. yılını doldurduğunu söyledi. Alana hiçbir şekilde girişlerine izin verilmediğini belirten Doğrul, “Doğrudan tespit yapabilmemiz çok sınırlı oldu. Raporun esas verileri uydu görüntüleri üzerinden hazırlandı. Uydu görüntüleri gerçekliği bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor” dedi.
TMMOB İl Koordinasyon Sözcüsü Mehmet Orak, şirketlerin kendilerine Sur’un uydu görüntülerini vermediğini belirterek şirketlere baskı uygulandığını söyledi. Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Yöneticisi Herdem Doğrul, alandan doğrudan bir tespit çalışması yapamadıklarını, ancak alana girip çıkabilen işçiler ve benzeri çalışanlar ile güçlükle elde ettikleri uydu görüntüleri üzerinden veri topladıklarını kaydetti.
‘Operasyondan sonra yıkım arttı’
13 Ekim 2015’te biten yasaktan sonra ara ara Mart ayına kadar devam çatışmalardan bugüne kadar gelinen süreçte Sur’daki yıkımda ciddi farkların olduğunu ifade eden Doğrul, “Sur’da yaşanan tahribatın esas kaynağı Sur’da yaşanan çatışma değil, çatışmanın bitmesinden sonra Sur’da yürütülen yıkım çalışmasıdır. 10 Mayıs 2016 tarihli uydu görüntüsü ile 11 Temmuz 2017 arasındaki hasar arasında yaklaşık 7-8 kat bir fark var. Gelinen noktada yasaklı 6 mahallenin alansal olarak yüzde 72’si yıkılmış. Alanda tescilli yapılarla beraber hiçbir şey kalmamış” dedi.
Yıkım çalışmasının çok planlı giden bir çalışma olmadığını dile getiren Doğrul, “Ciddi bocalama dönemleri oldu. Çatışmalardan hemen sonra Sur’da kepçelerle, hafriyat kamyonlarıyla çalışmalar başladı” dedi. Çatışmaların Sur’a girmenin yöntemi olarak belirlendiğini belirten Doğrul, “Hasırlı Mahallesi’nin tamamı haritadan silinmiş durumda. Hasırlı Mahallesinde bir askeri yöntem olarak denenen yıkım çalışması o tarihten sonra da aralıksız olarak devam etti. Bu süreçte bu yıkımı durdurmaya gücümüz yetmedi. Bu raporu Sur halkına mahcubiyetle hazırlıyoruz. Bunun bize yüklediği sorumluluk çok ağır. Diğer yasakların olduğu yerleri de içine alan daha kapsamlı bir raporu açıklayacağız” dedi.
‘Sur çatışma olmasa da yıkılacaktı’
Sur’daki yeni yapılan yapılaşmaya dair değerlendirmeler yapan Doğrul, “Sur’un öyle bir yapısı var ki diğer kentlere benzemiyor. Sur’da yıktığınız şeyin yerine yeni bir şey yapmanız çok zor. Bir defa Sur’un sokaklarının havasını solumuş birinin yeni yapılarla tatmin olması, ikna olması mümkün değil. Dolayısıyla Sur’da çalışma yürüten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Sur’da çok ciddi şekilde bocalayacağına, yapmak istediği şeyin altında kalacağına inanıyoruz. Sur’un kendisi buna izin vermeyecek. Örneğin Sur’da yapılan revize planlarıyla sokak genişletme çalışmaları yapıldı. Sur’da hiç çatışma olmasaydı, sadece bu sokak genişletme çalışmaları yüzünden Sur’un sokak dokusu bozulacak, 59 tescilli yapı yıkılacaktı” dedi. Gelinen noktaya ‘kentsel dönüşüm’ denilse de yıkılan mahallelerin bir daha eski kültürel dokusu inşa edilmemek üzere yıkıldığını ifade eden Doğrul, “Acele kamulaştırma kararıyla Sur’un yüzde 82’sinin yıkılacağı öngörülüyor. Bunun dışında olan kısım ise daha önce kamulaştırılan alanlar. Sur’un tamamının yıkılıp yapılması demek bu” diye konuştu.
Sur halkının menfaatinin düşünülmediğini söyleyen Doğru, “Kamulaştırma bedellerine ve yeni inşaat edilen satış bedellerine bakınca iktidar nezdinde, Sur’dan göç eden Sur halkı Sur’a geri gelmemelidir. 100 metre kare evi olan bir vatandaşın evi 40 bin lira kamulaştırma bedeliyle yeni ev almak isterse 250 bin ödemesi gerekiyor. Zaten mağdur, oradan göç etmiş, elini başına yıkmışsınız” dedi.
(Evrensel/Cumhuriyet)