SEÇTİKLERİMİZ – Çiğdem Toker’in Cumhuriyet’teki yazısı: “Alıcı Demirören, 675 milyon dolar için Ziraat’e iki yıl boyunca tek kuruş ödemeyecek. Unutmadan: İki yıl ödemesiz demek, ilk ödemenin 2020’de başlaması demek. 2020’de başlaması ise seçimler sonrası demek… Gerisi Allah kerim.”
ÇİĞDEM TOKER
Doğan Medya’nın Demirören Grubu’na satış operasyonunun pek çok ciddi unsur ve sonucu mevcut.
Bunlardan biri gazetecilik bakımından fazla hazin.
Ülke tarihinin en sarsıcı el değiştirmelerinden biri gerçekleşiyor.
Bu el değiştirmenin iki tarafı da medya ile iştigal ediyor.
Fakat bu tarihsel gelişme, iki grubun o günlerde basılan yüzlerce sayfasından birinin bir köşesinde dahi 5N1K kurallarına uygun biçimde haberleşemiyor.
Gazetecilik zamanlarında, şefin “Perde arkasına bakalım” diye muhabirin ensesinde boza pişireceği tipteki bu olayda, temel unsurlar saklı kalıyor.
Satışın gerçek nedeni, zamanlaması, satışın finansmanı gibi temel unsurlar, iki grubun dışındaki mecralarda çalışan gazetecilerin mesaisiyle günışığına çıkabiliyor.
Halkın haber alma hakkına uygun biçimde asgari unsurlarıyla haberleştirmek gibi bir sorumluluğun duyulduğunu görmek kuşkusuz iyi.
Fakat son gün dahi kendi haberini yazamayan bir medyanın korkusu hiçbir şeye benzemiyor.
Sonrası Allah kerim değil mi?
Doğan Medya’nın satılacağını, satışın Ziraat Bankası kredisiyle yapılacağını ilk T24’te okuduk.
Önceki akşam da OdaTv, iki yıl ödemesiz 700 milyon dolar kredi kullandırıldığını yazdı.
Nihayet dün yine T24’te tutarın 675 milyon dolar, iki yıl ödemesiz ve düşük faizli olduğunu öğrendik.
Siz maaşlı çalışanlar; geçen sene kullandığınız 3 bin liralık bireysel kredi taksiti ödeme korkusunu, biraz gecikirseniz şubeden gelecek telefonu, sıradan vatandaş olarak bozulacak kredi sicil notunuzu düşünedurun daha.
Alıcı Demirören, 675 milyon dolar için Ziraat’e iki yıl boyunca tek kuruş ödemeyecek.
Yeter ki 2019’a kadar geçecek sürede AKP iktidarını eleştiren bir haber eksik olsun, yanlış icraatı nedeniyle bir bakana canlı yayında soru sorulmasın.
İktidarın yedi yirmi dört övülmesinin sevabının yanında kamu bankasının zarara uğratılmasının ne önemi olabilir.
Unutmadan: İki yıl ödemesiz demek, ilk ödemenin 2020’de başlaması demek.
2020’de başlaması ise seçimler sonrası demek…
Gerisi Allah kerim.
Sayıştay raporundaki tesadüf
Sayıştay’ın Ziraat Bankası 2016 raporundan bir veri. Kısaca TOA diye anılan Tasfiye Olunacak Alacak hesaplarında yer alan ticari kredilere dair.
Raporda, diğer kredi türlerine kıyasla, ticari kredilerin takibe intikal etme oranının çok daha yüksek olduğu vurgulanıyor.
Açalım: Bireysel kredilerin yüzde 1.2’si, tarımsal kredilerin yüzde 1.4’ü takibe intikal ederken, ticari kredilerin yüzde 2.2’si takibe intikal etmiş.
Türkçesi, sade vatandaş ve çiftçi, borcuna şirketlere kıyasla daha sadık.
Raporun bu bölümünde Banka’nın TOA hesaplarında yer alan ticari krediler için 2.8 milyar TL karşılık ayırdığı belirtilmiş. İlginçtir, bu tutar Doğan Yayıncılık’ı satın almak için Demirören’e Ziraat Bankası’ndan kullandırılan kredinin TL karşılığına yakın.
BDDK, RK ne diyor?
Şu ana kadar bu büyüklükteki bir ticari/hukuki operasyonun tarafları konumundaki kurumlardan tek açıklama duydunuz mu?
Mesela BDDK “Bu devir bankacılık kural ve teamüllerine tamamen uygundur” diyebilir mi?
Bu kredinin türü nedir?
Rekabet Kurulu “Bu devirde rekabet hukuku mevzuatı açısından hiçbir sorun yoktur. Kimse hâkim durumunu kötüye kullanmamaktadır, gelecekte de kullanmayacaktır” mı demektedir?
Sabah-ATV TMSF üzerinden satılırken Hürriyet gazetesinde muhabirdim. Vakıfbank ile Halkbank’tan 375’er milyon dolar olmak üzere toplam 750 milyon dolar krediyle satın aldırtılan Sabah-ATV devrinden sonra bir tartışma çıktı.
Bankacılık teamülleri açısından bu kredi ne için verilmişti? Proje kredisi mi işletme kredisi miydi?
Şimdi aynı soru Doğan Medya Grubu’nun satışında kullandırılan kredi için de sorulabilir. Bu kredi bankacılık usul ve teamüllerine uygun mudur? Niteliği itibarıyla ne kredisidir? Proje veya işletme?
Ziraat Bankası’nın baktığı kriterler nelerdir?
Ziraat’ın tüm sermayesi Varlık Fonu’nda
Ziraat Bankası’nın geçen yıl Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) devredildiğini biliyorduk.
Fakat bu devrin tamamlayıcı işlemini atlamışız.
Geçen eylülde Ziraat Bankası’nın sermayesinde bulunan 5 milyar 600 milyon TL’lik Hazine’ye ait bütün hisseler TVF’ye aktarılmış. 21 Eylül 2017 tarihli Ticaret Sicili gazetesinde yayımlanmış.
Bu bilgi Banka’nın 2017 yılı Faaliyet Raporu’nda yer alıyor. Yani, Hazine artık Ziraat’ın hissedarı değil. Ziraat Bankası’nın 5 milyar 600 milyon TL’lik hisselerinin tamamı geçen eylülden bu yana vekâletle yönetilen, asil başkanı olmayan TVF’de. Dolayısıyla “Ziraat artık bir kamu bankası değil. Bütün hisseleri ticaret hukukuna tabi özel bir şirkette” diyebilir birileri. O zaman da biz onlara “TVF’nin sermayesini kim verdi” diye soralım.