Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi Merkez Yürütme Kurulu, bir basın açıklaması yaparak katledilişlerinin 43. yılında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, ve Hüseyin İnan’ın “şahsi hiçbir çıkar gözetmeden” çıktıkları yolda ölümsüzleştikleri kaydedildi.
SYKP MYK tarafından yapılan açıklama şöyle:
“Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın Ankara Merkez Kapalı Cezaevi avlusunda asılışlarının üzerinden 43 yıl geçti. 6 Mayıs 1972’de sehpaya çıkan THKO önderleri, Pir Sultan’dan Seyit Rıza’ya ilmeği boynuna kendisi geçirerek cellatları utandıran, ölümü mücadelenin bir anı haline getiren direnç geleneğini geleceğe taşıyacak şiarlarını haykırarak ölüme yürüdüler.
Deniz Gezmiş, “Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizm-Leninizm’in yüce ideolojisi. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi. Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın işçiler, köylüler” sözleriyle karşıladı ölümü.
Yusuf Aslan’ın ölüme yürüyüşündeki son sözleri ise; “Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika’nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm” oldu.
Hüseyin İnan ise, “Ben şahsî hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm” dedi idam sehpasında.
71 cuntası, Denizleri asarak, bu topraklardaki sosyalizm mücadelesini sona erdireceklerini sandı, ancak yanıldı. Deniz Gezmiş’in, Yusuf Aslan’ın ve Hüseyin İnan’ın 6 Mayıs günü haykırdıkları sloganlar bu toprakların meydanlarında, eylem alanlarında yankılanmaya devam ediyor.
“Üç fidan”ın bugüne bıraktığı miraslardan birisi, ihtilalci bir devrimci anlayıştır. Bu anlayışla, işçi sınıfının ve tüm ezilen halkların yüreğinde, bilincinde yer edinerek, iradeleri ve kararlılıkları ile kitlelere örnek olarak, izlerini takip eden binlerce devrimciye esin kaynağı oldular. Onlar uzlaşmazlığın, mücadelede kararlılığının, olanaksızlık ve güçsüzlükler karşısında boyun eğmemenin simgeleri, “şahsi bir çıkar gözetmeden” verilen devrimci mücadelenin bayrağı oldular.
Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in bıraktığı bir diğer miras ise emperyalizme ve onun işbirlikçilerine karşı sergiledikleri duruştur. Anti-emperyalist mücadeleyi devrimci kararlılıkla sürdürmüşlerdir. Anti-emperyalist hat, Türkiye’deki devrimci mücadelenin temel motiflerinden biri olarak, Türkiye kapitalizmi ve emperyalist ilişkilerdeki yerine dair derinlikli tartışmalarla sürdü. Ve bugün başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada emperyalist saldırganlık karşısında durmaya devam ediyor. Denizler, emperyalizme karşı verilmesi gereken militan mücadelenin simgeleri olmuşlardır.
Denizler’in mücadelesi bugün açısından bir çok yanlış kavrayışla gerçek niteliğinden koparılmaya çalışılmaktadır. Deniz’in idam sehpasında haykırdığı “Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi” sloganı, onları, bugün dahi Kürt halkının özgürlük mücadelesinden ayrıştırmaya çalışan zihniyete verilmiş bir cevaptır. Onlar enternasyonalist sosyalist mücadele çizgisinin tohumlarını ekenlerden olmuşlardır.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, emperyalistlere ve onların işbirlikçilerine karşı, işçi sınıfının ve ezilen halkların kurtuluş mücadelesi için yaşamış, bu mücadele için ölmüşlerdir. Onları asanların iktidarı bugün başka adlara ve başka biçimlere bürünerek devam etmektedir. Emperyalizm ve onun işbirlikçisi AKP hükümeti, ezilenleri savaş ve yoksulluğa sürüklemektedir. 6 Mayıs 1972’nin üzerinden tam 43 yıl geçmiş olmasına rağmen, Deniz, Yusuf ve Hüseyin; ihtilalci-devrimci mücadele anlayışlarıyla, militan anti-emperyalist çizgisiyle ve enternasyonalist sosyalist vurgularıyla bugüne ışık tutmaya devam ediyor.
THKP-C’li Mahir Çayan ve yoldaşlarını Kızıldere’ye çıkaran devrimci dayanışma ruhuyla Deniz, Yusuf ve Hüseyin şahsında katledilen tüm devrimcileri bir kez daha anıyoruz.
İşçi sınıfının ve ezilen halkların kurtuluş mücadelesi uğrunda ölümsüzleşenlere selam olsun!”