Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Reyhanlı katliamının 2. yıldönümüne ilişkin yayımladığı açıklamada yaşanan katliamın unutulmayacağını, sorumluların biran önce bulunup cezalandırılması gerektiğini belirtti.
Dönemin Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ın “52 Sünni vatandaşımız katledildi” diyerek bilinçli bir mezhep ayrışması yaratmaya çalıştığı belirtilen açıklamada, bu provokasyonun önüne Hatay’da yaşayan Alevi ve Sünni halkın duyarlılığı ve sağduyusu sayesinde geçildiğine dikkat çekildi ve “Halkın aklı dönemin Başbakanının önündeydi.” denildi.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:
Bugün Türkiye tarihinin en korkunç ve karanlık katliamlarından biri olan Reyhanlı katliamının 2. yıldönümü. 52 insanımızın hayatını kaybettiği, 146 kişinin yaralandığı Reyhanlı katliamını gerçekleştirenleri bir kez daha kınıyor, sorumluları hesap verinceye kadar mücadelemizi devam ettireceğimizi belirtiyoruz.
Reyhanlı katliamı Suriye’de devam etmekte olan emperyalizm destekli iç savaşın Türkiye’ye en ağır yansımasıdır. Dünyanın dört bir yanından toplanıp bir ABD projesi ve Suudi Arabistan, Katar, Türkiye uygulaması olarak Suriye’ye yönlendirilen cihatçı çetelerin Suriye’deki Alevilere, Hıristiyanlara, kendilerini desteklemeyen Sünni Müslümanlara ve Rojava’da Kürt Halkına yönelik yaptıkları katliamın Türkiye’ye taşmasını hedefleyen büyük bir provokasyon girişimidir.
AKP iktidarı ve Türk sermayesi emperyal güçlerin yeni Ortadoğu planlamasında pastadan daha fazla pay kapabilmek için bölge halklarını düşmanlaştırıcı, mezhepçi, savaş kışkırtıcısı bir dış politika izledi. O nedenle de Reyhanlı katliamı benzeri provokasyonların düzenlenmesine göz yumdu, destekledi, rol aldı ve AKP hala bu politikalarda ısrar ediyor.
Reyhanlı katliamı, Suriye’ye direk müdahale edilmesinin zemini olarak tasarlanmış ve cihatçı çetelere yaptırılmıştır. Ana akım ve yandaş medya hemen katliamı Esat ve Esatçı Alevilerin yaptığına dair iddialarda bulunsa da, bu korkunç katliam gerçekleştirildiği andan itibaren sokakta hangi vatandaşa sorsanız size kanlı provokasyonun gerçek sorumlularını söyler durumdaydı.
Katliamın hemen ardından dönemin Başbakanı Recep Tayip Erdoğan tarafından “52 Sünni vatandaşımız katledildi” şeklinde bilinçli bir tanımlama yapılarak mezhep çatışması adeta teşvik edildi. Bu kirli provokasyona ve devletin başbakanı tarafından yapılan kışkırtmalara rağmen bölgede böyle bir çatışmanın yaşanmaması Hatay’da yaşayan Alevi ve Sünni halkın duyarlılığı ve sağduyusu sayesindedir. Halkın aklı dönemin Başbakanının önündeydi.
Suriye’de emperyalist güçlerin cihatçı çeteler eliyle sürdürdüğü vekâlet savaşı korkunç boyutlara ulaştı. Şu ana kadar resmi olarak kayıtlara geçen ölü sayısı 300 bini, göç etmek zorunda kalanların sayısı ise 7-8 milyonu buldu. Bu göçün 2 milyonun üzerindeki kısmı Türkiye topraklarına doğru yaşandı.
Suriye’ye en uzun sınıra sahip olan Türkiye’nin cihatçı çetelere verdiği destek sözde azaltılıyor gibi görünse de aslında artarak devam ediyor. Kısa bir süre önce gerçekleşen İdlip operasyonu, İştabrak katliamı Antakya Operasyon Odalarından yönetildi. Yine bir ABD planlaması ve Suudi Arabistan, Katar, Türkiye işbirliğiyle hayata geçirilen “Cihatçı çeteleri eğit-donat-saldırt projesi” yeni katliamlara yol açmaya devam ediyor. Daha geçen günlerde İştabrak’ta Suriye’nin Alevi vatandaşlarına yönelik gerçekleştirilen katliamın bu “eğitilmiş-donatılmış” çetelerce yapıldığını dünya alem biliyor! Hatay Serinyol’da, Kırşehir’de eğit-donat adı altında eğitilenler cihatçı çeteler, masum sivilleri katletmek için sınırlardan özel hizmetler araçlarıyla, silahları plakasız TIR’larla taşınıyor.
Türkiye, özellikle de sınır illeri savaş atmosferinde bir yaşam sürüyor. Son günlerde gerçek yüzü deşifre oldukça güç kaybeden, 7 Haziran seçimlerinde kaybetme riskini gören AKP yeni savaş senaryolarını piyasaya sürüyor. İktidarı kaybederlerse uluslar arası savaş mahkemelerinde yargılanacaklarını çok iyi bilen AKP yöneticileri Suriye’ye müdahaleyi gündeme getirerek adeta “bizden sonrası tufan” diyorlar. AKP, Türkiye’nin ve bölgenin felaketi olacak bir süreci başlatmayı gündemi almış görünüyor. Başından beri fiili olarak Suriye iç savaşının parçası olan Türkiye Devletinin resmi olarak da böyle bir müdahaleyi gerçekleştirmesi bölgedeki kaosun daha da büyümesine yol açacaktır. 7 Haziran seçimleri arifesinde provokasyonları arttırma eğiliminde olan AKP ve onun hesabına çalışan servislerin yeni katliamlar projeleri üzerinde çalıştıklarından hiç şüphemiz yok! Ancak bir kez daha uyarıyoruz ki tüm bu provokasyonların hesabı mutlaka sorulacaktır! Kendinizi kurtarmak için girişeceğiniz kanlı maceralar sizin o kan denizinde boğulmanızın da önünü açacaktır! AKP derhal bu politikalardan vazgeçmeli, halklarımız da seçimlerde AKP’ye gereken cevabı vererek savaşın mı barışın mı yanında olduğunu ortaya koymalıdır.
Bölgemiz üzerinde bunca kirli politika uygulanır ve halklarımız birbirleriyle savaştırılırken artık bölge halklarının da kendi kaderlerini ellerine alma, emperyalistlere, yerli işbirlikçilerine ve bölge diktatörlerine karşı birleşik bir mücadeleyi örme zamanı gelmiş ve geçmektedir. Doğusuyla batısıyla tüm emperyalist güçler birbirleriyle ve bölge yönetimleriyle ittifaklar, koalisyonlar kurarak hayatlarımıza kastetmelerini ve geleceğimizi gasp etmelerini engellemenin biricik yolu olarak bölge halklarının hala kendi birleşik kurtuluş ve özgürlük mücadelesini örgütlemesi günün acil sorunu haline gelmiştir.
Türkiye’de ve bölgede halkların barış içerisinde, eşit ve özgürce bir arada yeni bir yaşam inşa etmeye başlaması için; yeni Reyhanlı, İştabrak, Maan, İdlip, Rakka, Şengal, Kobane katliamlarının yaşanmasını engellemek için; Yaşasın halkların eşitlik, kardeşlik, kurtuluş ve özgürlük için birleşik mücadelesi!