Suriye’de 2011’de protestolar başladığında birçok kişi önce Kürtlerin ayaklanacağı tahminini yapıyordu.
Ülke içindeki en politik ve örgütlü kesim oldukları için Kürtlerin ayaklanmanın silahlı kısmında etkin olmaları beklendi.
Kürtler ise, genellikle kendilerine saldırı olmadıkça çatışmadan uzak durdu ve siyasi mücadeleye ağırlık verdi.
2014 yılı ocak ayında Suriye’nin kuzeyinde fiilen kurulan ‘Demokratik Özerk Yönetim’ bünyesinde üç kanton ilan edildi.
Bu gelişmeden sonra yeni tahminler ve sorular birbirini kovalamaya devam etti.
Kürtler bağımsızlık mı ilan etti? Kantonlarda Şam’a bağlı devlet kurumlarının ne işi var? Suriye ordusu ile niye çatışmıyorlar? Kürtler Esad yönetimi ile anlaştı mı? Madem Şam ile çatışmayacak, anlaşacaklardı, neden bağımsızlık ilan ettiler? Kürt özerk yönetimi mi, bağımsız Kürt devleti mi?
Suriye Kürtleriyle ile ilgili sorular bitecek gibi de görünmüyor.
‘Suriye toprağını vatan toprağı olarak savunma kararı aldık’
Bütün bu konuları, ilan edilen üç kantondan biri olan Cizire Kantonu Başkanı Ekrem Heso ile konuştuk.
Heso, “bağımsız devlet kuracak mısınız?” sorusuna “Biz, Demokratik Özerk Yönetim olarak Suriye topraklarının bir parçasıyız. Çoklu sistemi kabul eden ve destekleyen bütün onurlu muhaliflerden yanayız. Suriye toprağının her yerini, sahip olduğumuz her türlü güçle vatan toprağı olarak savunma kararı aldık” cevabını verdi.
Heso’nun vurguladığı “çoklu sistem” özerk yönetimi ve kantonları şekillendiren sistemin de esasını oluşturuyor.
Suriye ve Irak’ta uzun yıllar iktidarda olan ve devlet ideolojisine dönüşen BAAS çizgisi Arap milliyetçiliği ve Arap
Birliği’ne dayanıyor.
Bu nedenle yerel yönetim mekanizmaları oluşturmak ve bu oluşumlarda bir Kürt’ün Kürtleri temsilen bulunması gibi girişimler imkânsızdı.
‘Demokratik Özerk Yönetim’de idarecilerin bölgedeki demografik yapıyı eşit temsil etmesinin hedeflendiği belirtiliyor.
Mesela Cizire Kantonu Başkanı Heso bir Kürt, yardımcılarından biri Arap, diğeri Süryani.
‘Demokratik Özerk Yönetim’ içinde birbirine düşman kamplar da çatışmadan birarada yaşıyor. Özerk yönetim ve kantonlar çoğulcu katılımı hedeflese de ortaya çıkan sistemin büyük oranda bölgedeki Kürtlerin katkıları ile gerçekleştiği söylenebilir.
Kürtlerin Suriye içinde uzun süredir politik mücadele veren kesim olduğunu hatırlatmakta da fayda var.
Özerk yönetime giden süreçte Suriye Kürtleri, demokratik haklarının tanınmasını öncelik olarak gören bir hedef çerçevesinde politika belirledi.
Hedefin, bulunulan yerde çoğulcu, katılımcı, demokratik bir dönüşüm sağlamak olduğu belirtiliyor.
Neden ‘Kürt Yönetimi’ değil?
Suriye Kürtleri, özerk yönetimin de omurgası durumundalar.
Peki neden ‘Kürt Özerk Yönetimi’ yerine ‘Demokratik Özerk Yönetim’ ilan ettiler?
Öncelikle bölgenin demografik yapısı oldukça karışık. Araplar, Kürtler, Süryaniler, Türkmenler gibi pek çok kesimden insan aynı bölgede yaşıyor. Arap milliyetçiliği, Araplar üzerinde hala etkin.
Bunun yanında Kürtlerin bulunduğu coğrafi bölgenin bir tarafında Türkiye diğer tarafında Suriye bulunuyor.
Ayrıca bölgede bazı yerlerde petrol bulunması ve coğrafyanın Irak’taki petrol bölgelerine yakın olması da yeni krizler doğurmaya müsait.
Suriye’nin kuzeyinde merkezi Şam’da olan kamu kurumları var.
Zira amaç, devletin yıkılması ya da ordunun dağılması değil demokratik bir şekilde yeniden dizayn edilmesi olarak aktarılıyor.
Bu nedenle özerk yönetim bazı Kürt çevrelerin “Rojava devrimi bu mu?” eleştirilerine maruz kalıyor.
‘Türkiye ile temas kurmaya çalıştık’
Peki Suriye’nin kuzeyindeki fiili özerk yönetim neden Türkiye’den büyük tepki alıyor?
Türkiye’nin kendilerini “bağımsız devlet kurmakla suçladığını”, bunu doğru olmadığını söyleyen Heso’ya göre, “Türkiye, Rojava devriminin ilerde Suriye krizinin çözümü için model olmasından korkuyor.”
Türkiye hükümeti ile temas kurmaya çalıştıklarını anlatan Heso, “Biz, olayların başında Demokratik Özerk Yönetim olarak Türkiye hükümetine bir dizi mesaj gönderdik, temaslarda bulunmaya çalıştık. Biz bölücü değiliz, kardeşlik elimizi uzattık” dedi.
Suriye içinde güvenli bölge oluşturulması ya da TSK’nın Cerablus’a girmesi hedeflerinin “imkansız” olduğunu savunuyor Heso.
‘Esad yönetimi ile ilişkimiz yok’
Türkiye’de hükümete yakın kaynaklar, Suriyeli Kürtlerin Esad’la anlaştığını öne sürüyor. Heso’ya göre, fiili özerk yönetimin böyle bir anlaşma yaptığı iddiası propaganda.
Heso, “Suriye ordusu veya rejimle hiçbir bağlantımız, temasımız yok ancak Rojava’da yerel halklar var. Özerk yönetimin bu halkların güvenliğini sağlayıp kamu hizmetleri gibi ihtiyaçlarını karşılama gibi yükümlülükleri vardır. Bir yerde rejim halkı savunamıyorsa o halkı savunmak bizim görevimizdir. Biz bütün Suriye halkını savunuyoruz. Bu durum bizimle rejim arasında bir bağlantı olduğu anlamına gelmiyor” diyor.
‘Demokratik Özerk Yönetim’ içindeki bölgeler IŞİD başta olmak üzere cihatçı örgütlerin tehdidi altında.
Kobani Kantonu, Cizire Kantonu içinde olduğu belirtilen Haseke kenti, son günlerde çatışmaların yaşandığı Afrin Kantonu gibi.
Kantonlarda yaşayanların ortak sorunu cihatçılar. Bu ortak düşman kantonlarda yaşayan farklı unsurları ya tamamen birleştirmiş ya da zorunlu ateşkese itmiş gibi görünüyor.
Bölgedeki siyasi dengenin nereye evrileceği bilinmez ancak Suriye’nin kuzeyindeki ‘Demokratik Özerk Yönetim’ Suriye’nin demokratikleşmesi için dikkat çekici bir dinamik olmaya aday gibi görünüyor.