Türkiye’de Suriyelilere yönelik ırkçı saldırılar alevlenirken, sosyalistlerin ve demokrasi güçlerinin mülteci politikalarını inceledik. Sosyalistler en temel hak olarak mültecilerin insanca yaşam hakkını sonuna kadar savunurken, istedikleri ülkede yaşama haklarını destekliyor.
Siyasi Haber
Sosyalist örgüt ve partilerin açıklamalarından ve programlarından alıntıladığımız bölümlerle, mülteci politikasına bakış açıları başlıca şöyle:
SYKP Irkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı ödünsüzce savaşır
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) programında Göçmenler başlığı altından alıntıladığımız bölüm şöyle:
Her insanın kendi ülkesinde insanca yaşam koşulları altında, hiçbir türde baskı altında kalmaksızın yaşaması vazgeçilmez, tartışılmaz bir haktır. Ancak herhangi bir nedenle ülkesinde barınamayıp başka bir ülkeye giden insanlara, orada insanca ve onurlu biçimde yaşama olanaklarının sağlanması da yine tartışma götürmez bir haktır. Keza can güvenliğinin olmaması, çeşitli türden baskılar, açlık ve yoksulluk nedeniyle yurdundan ayrılmak zorunda kalan insanların önünün devlet sınırlarıyla kesilmesi, sınırı herhangi bir şekilde geçenlere asgari yaşam koşullarının sağlanmaması veya bu insanların geri gönderilmesi gayrimeşru ve ahlak dışıdır.
SYKP, enternasyonalist bir parti olarak, tüm göçmen işçi ve mültecilerin kendi uygun gördükleri ülkelere erişebilme hakkını, gittikleri yerde insanca ve onurluca yaşama, çalışma, eğitim ve sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanma, kültürlerini yaşayıp yaşatma, siyasal yaşama katılma olanaklarının sağlanmasını savunur; bu uğurda mücadele etmeyi temel görevlerinden sayar. Irkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı ödünsüzce savaşır.
ÖDP: Göçmenler yaşamın her alanında eşit haklara sahip olmalıdır
Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin programında bulunan mülteci politikası ise şöyle:
Göçmenler yaşadıkları ülkelerde siyasal ve toplumsal yaşamın her alanında eşit haklara sahip olmalıdır.
Göç alan ülkelerde gelişen ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı mücadele edilmeli, bu amaçla mücadele eden demokratik göçmen hareketleri desteklenmelidir.
Türkiyeli göçmenlerin Türkiye‘deki seçimlere bulundukları yerlerde doğrudan oy kullanarak katılma hakları sağlanmalı, göçmenlere kendi temsilcilerini seçme imkânları sağlanmalıdır.
Göçmen kadınların, göç ettikleri ülkelerde ayrımcılığa uğramalarına karşı çıkılmalı, bedenlerini kullanarak yaşamaya mecbur bırakılmalarına ve fuhuş sektörüne karşı mücadele edilmelidir.
ESP: Göçmenlere karşı insan onuruna uygun tutumlar
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) programından: İşçilerin ve tüm ezilenlerin, ekonomik, siyasal ve toplumsal çıkarlarını savundukları ya da ulusal özgürlük mücadelesi yürüttükleri ülkede can güvenlikleri tehdit edildiği, işkenceye uğrayacakları veya bilimsel, sanatsal çalışmaları engellendiği için ya da savaş nedeniyle iltica talebinde bulunanların istemleri kabul edilecek, ekonomik nedenlerle göç etmek zorunda kalmış olanların sorunlarına uygun çözümler bulunması, barınma, beslenme, sağlık, eğitim ve iş ihtiyaçlarını karşılayacak politikalar geliştirilmesi esas alınacaktır.
'HDP Mültecilerin partisidir'
HDP'nin programından alıntıladığımız bölüm şöyle: Partimiz, tüm demokratik muhalefet güçlerinin mücadele alanlarını, ortak mücadele alanı olarak görür ve buradan güç alır. Ezilenlerin ve sömürülenlerin; işçilerin, emekçilerin, yoksulların, farklı ulus, dil, kültür ve inançlardan tüm halkların, göçmenlerin, mültecilerin, kadınların, köylülerin, gençlerin, emeklilerin, engellilerin, LGBT bireylerin, küçük esnafın, dışlanan ve yok sayılan bütün halkların ve inanç topluluklarının, yaşam alanları tahrip edilenlerin buluştuğu ortak mücadele partisidir.
Halkevleri: Savaş mağduru Suriye halkının sorunları bizim sorunlarımızdır
Halkevleri’nin Suriyelilere yönelik ırkçılığa dair açıklamasından:
Savaştan en çok etkilenen kadınlardır. Suriyeli kadınların yaşamları güvence altına alınmalı; şiddet, evliliğe ve fuhuşa zorlama, cinsel saldırılar ağır biçimde cezalandırılmalıdır.
Halkevleri olarak, AKP’nin savaş suçlarını örtmesine de bu ülke topraklarında göçmen düşmanlığının ve şovenizmin kışkırtılmasına da, IŞİD başta olmak üzere cihatçı çetelerin illerimizde, mahallelerimizde cirit atmasına da izin vermeyeceğiz. Savaş mağduru Suriye halkının sorunları bizim sorunlarımızdır.
AKP’den işlediği savaş suçlarının hesabını soracak, Türk, Kürt, Arap bütün Ortadoğu halklarıyla omuz omuza mücadele ederek halkların kardeşçe ve barış içinde yaşadığı bir Ortadoğu kuracağız.
DSİP: Suriyeliler 'mülteci' statüsünde tanınmalıdır
DSİP’in ‘mülteci statüsü’ talebini ilettiği bildirisinden: Biz de burada "Suriyeli mülteciler kardeşimizdir" diyerek eyleme geçenler olarak, herkesi mültecilere uygulanan devlet politikalarına ve polis şiddetine karşı çıkmaya ve dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz.
Hükümetten, ölümleri durdurmak için Suriyelilere sınırları açmasını, sığınmacıları "misafir" olarak kabul etmeyi ve geçici statüler vermeyi bırakıp "mülteci" olarak tanımasını talep ediyoruz.
SEP: Yapmamız gereken Suriyeli emekçileri kazanmaktır
Sosyalist Emekçiler Partisi Girişimi’nin Suriyeliler kapsamak gerektiğini aktardığı basın açıklaması:
Sosyalist Emekçiler Partisi Girişimi olarak, AKP’nin Suriyelilere yönelik oy hesaplarından kaynaklı kaygıları elbette ki anlamaktayız. Ancak bu tür ayrımcı, dışlayıcı tutumlar tam da korkulanın gerçekleşmesine hizmet edecek; onları AKP’nin kucağına itecektir. Suriyeliler artık Türkiye’nin bir gerçekliğidir ve Türkiye emekçi sınıfının bir parçasıdır. Onları AKP’nin etkisi altına terk etmek mümkün değildir. Yapmamız gereken, Suriyeli göçmenleri ayrımcı söylemlerle dışlamak değil; gariban Suriyeli emekçileri kazanmaktır. Şayet doğru araçlarla göçmenlere temas edilirse Suriyeli emekçiler, toplumsal eşitlik, halkların kardeşliği ve sosyalizm mücadelesinin genel amaçlarını anlayacaklardır.
EMEP: Suriyelilerin vatandaşlık hakkından yararlanması AKP'ye yedeklenmesinin önünü kesecektir
Emek Partisi’nden İhsan Çaralan’ın köşe yazısında ise mülteci politikasından şöyle bahsedilmiş:
Bunun için Suriyeli göçmenlere mültecilik hakkı tanınması ve istedikleri ülkeye gitmelerinin önünün açılması sağlanırken, Türkiye’de kalan göçmenlerin de “nitelikli meslek” ve benzeri şartı olmadan vatandaşlık hakkından yararlanmasının sağlanması için mücadele önemli olacaktır. Göçmenlerin hem AKP’ye yedeklenmesinin hem de kimi bölgelerde nüfus bileşimiyle oynanmasının önünün kesilmesi de böyle mümkün olabilecektir. Burada belirleyici olan AKP’nin niyetleri değil, göçmenlerin talepleridir. Göçmenlerin ve vatandaşlık hakkı tanınmasından sonra da yeni vatandaşların, Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin parçası olarak, emek cephesinin bir bileşeni haline gelmelerinin yolu da bu taleplerin arkasında durmaktan geçmektedir.
Burada görev sınıfın ileri kesimlerine, mücadeleci sendikacılara, sınıf partisine düşmektedir. Eğer enternasyonalist tutumun gereğini yapan bir mücadele örgütlenemezse, Erdoğan-AKP yönetimi, Suriyeli göçmenlerin taleplerini istismar ederek istediğinden fazlasını bile elde edebilir.