Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır programı kapsamında esnaf ziyareti esnasında tepkiyle karşılaştı. Davutoğlu’na Sur’un yıkıldığı dönem kendisinin Başbakan olduğunu hatırlatıldı.
Diyarbakır programı kapsamında “Geleceğimizin İnşası Toplantıları: Kürt Meselesi” toplantısına katılan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Sur ilçesindeki dükkânları ziyareti esnasında, esnafla sohbet ederken tepkiyle karşılaştı. Bir yurttaş, “Siz bizim evimizi yıktınız, evimizi sizden isteyeceğiz,” diyerek Davutoğlu’na çıkıştı.
“Restorasyon çalışmalarını doğru bulmadım”
Sur’a düzenlenen operasyonlar sürecinde başbakanlık görevini sürdüren ve “Sur’u Toledo gibi yapacağız,” diyen Davutoğlu, 11-12 Haziran’da düzenlenen “Geleceğimizin İnşası Toplantıları: Kürt Meselesi” toplantısında ise Sur’da yapılan restorasyon çalışmalarını doğru bulmadığını söyledi.
Davutoğlu, kendisine Sur’da ev almak istemesinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
“Eğer ben Başbakan olarak devam etseydim, Sur’a üçüncü başbakanlık ofisi açıp orada bir ev alacaktım ve tatillerimi Diyarbakır Sur ve Konya’da geçirecektim. Sur’da yapılan restorasyon çalışmalarını da doğru bulmadım. Benim tahayyül ettiğim Sur ile yapılan arasında çok fark var. Bunu daha önce de dile getirdim,” dedi.
Tahir Elçi’nin öldürülmesi
Toplantıda, Davutoğlu’na yöneltilen sorulardan biri de Tahir Elçi’nin öldürülmesine dair süreç ile ilgiliydi. Tahir Elçi ailesinin avukatları, “Tahir Elçi siyasi bir suikasta kurban gitti,” diyen Ahmet Davutoğlu’nun davada tanık olarak dinlenmesi talebiyle dilekçe vermişti.
Gazetecilerin sorduğu “Mahkeme çağırırsa ifade verir misiniz?” sorusuna Davutoğlu şöyle yanıt verdi:
“Sadece rahmetli Tahir Elçi ile ilgili değil. Yasamadan ya da kamuoyundan ne sorulmuşsa açık yüreklilikle cevap verdim. Bu konuda bir soru gelirse cevap veririm. Başbakanlıkta olduğum dönemde Tahir Elçi’ye yapılan bu alçakça saldırının aydınlatılması için ne gerekiyorsa yapılması yönünde talimatlar verdim.
Büyük üzüntü duydum. Buradan bir kez daha lanetliyorum. Elimden ne geliyorsa yaparım. O zaman da talimatlar vermiştim. Zaten bir müddet sonra başbakanlıktan ayrıldım. Olayı takip etme şansım olmadı. Eğer devam etmiş olsaydım, sonuna kadar takipçisi olurdum.”
(Bianet)