Halkların Avrupa Kongresi – Avrupa (HDK-A) tanışma toplantıları, başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa’da sürüyor. Stutgart’taki toplantıda HDK Eş sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ve NAV-DEM Eş başkanı Fatoş Göksungur konuşmacıydı.
Hüseyin Şenol/Stuttgart
Başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülke ve kentlerinde, Mart ayından bu yana “HDK-Avrupa” panelleri düzenleniyor. Bu panellerde kurulmak istenen “Halkların Demokratik Kongresi” HDK Avrupa‘ın tanıtımı yapılmakta.
Bu çerçevede, 26 Nisan Stuttgart Demokratik Kürt Toplum Merkezi (DKTM)‘de, HDK-A Stuttgart Girişimcileri tarafından düzenlenen panele, iş günü olmasına rağmen yoğun bir ilgi olması dikkat çekti.
Moderatörlüğünü, aynı zamanda HDK-A Kurucu Girişimcileri arasında yer alan Almanya Göçmen İşçiler Federasyonu (AGİF) temsilcisi Gazeteci Necati Abay’ın yaptığı panele, HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ve NAV-DEM Eşbaşkanı Fatoş Göksungur panelist olarak katıldılar.
Bu panel, Mart ayında başlayan ve devam eden paneller serisinin, 22 Nisan’dan itibarem de Koçyiğit ile devam eden tekrarı niteliğindeydi. Yani, en önemli özelliği, Türkiye HDK’den ve Avrupa HDK-A Girişimcilerin aynı panelde konuşmacı olarak, devrimci, demokrat ve yurtseverler ile genel olarak halklarımızla biraraya gelmesi oldu.
22 Nisan’da HDK-A’nın „Almanya Tanıtım Toplantılarının“ devamı için gelen, Hamburg, Berlin, Hildesheim, Frankfurt ve Stuttgart şehirlerinde de paneller konuşmacı olarak katılan HDK Eş sözcüsü Koçyiğit ile düzenlenen bir bölüm ve paneller serisi niteliği taşıdı. Her şehirde, Koçyiğit ile birlikte, HDK-A Girişimi’nde yer alan, farklı oluşumlardan bir konuşmacı da yer aldı. Koçyiğit ile tanıtım toplantıları, Avrupa‘nın diğer ülkelerinde de olmak üzere, Mayıs ayında da devam edecek.
Kuruluş çalışmasını, geçtiğimiz Şubat ayında Köln’de gerçekleştirilen ve çok sayıda kurum ve kişinin katıldığı Avrupa çapındaki toplantıyla başlatan, Halkların Avrupa Kongresi – Avrupa (HDK-A) tanışma toplantıları başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa’da devam edecek.
8 Mayıs’ta Brüksel’de gerçekleştirilecek olan ve içinde tüm Avrupa’dan temsilcilerin yer aldığı “HDK Avrupa Örgütlenme Komisyonu” toplantısına ise HDK’nin eş sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Ertuğrul Kürkçü de gelecek.
Göksungur: Almanya lokomotif olmalı
Stuttgart’taki panelin ilk konuşmacısı Göksungur, şunları söyledi: “Almanya’da örgütlenme çok aktif bir şekilde yürütülmeli. Almanya bu örgütlenme konusunda diğer ülkelerdeki örgütlenmenin lokomotifi olma özelliğini taşımalı. Neden HDK-A, diye sorumuzun cevabı Kürdistan’da tekçi, imhacı zihniyetin halklara işlediği katliamlar ve soykırımı karşısında tavır almamız, örgütlenmemiz… Şimdiye kadar Avrupa’da yaşayanlar olarak bu katliam ve soykırımlara gerekli olan tepkimizi örgütlü bir şekilde veremedik. Yeterince etkileyici politika yürütemedik. Onun için HDK-A’nın bünyesinde burada da örgütlenmemiz gereği ve zorunluğu var. Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi ABDEM şimdiye kadar belirli çalışma yürüttüyse de yerele inemedi ve yeterlice tüm kesimleri bir araya getirip örgütleyemedi. Avrupa’daki göçmenlik, dil, kadın, gençlik, çalışanların iş sorunları ile Alevi inanç sorunlarının hâlâ diyalog geliştirilerek çözülememesi de HDK-A örgütlenmesini gerekli ve zorunlu kılıyor…”
Kılıç Koçyiğit: HDK-A, Türkiye’deki HDK’ye büyük katlı sağlayacak
Toplantının Türkiye’den gelen panalisti HDK Eş sözcüsü Gülistan Kılıç’ın büyük ilgi gören konuşması özetle şöyleydi: „Fransız ihtilali sonrası milliyetçilik akımının gelişmesi sonucunda; bir çok imparatorluk yıkılarak yerlerini daha küçük ulus devletler aldı. Bu devletlerin genel kuruluş mantığı ‘teklikler’ üzerine inşa edilmiş olmalarıydı. Bu süreç Osmanlı İmparatorluğunu da aynı şekilde etkiledi. Osmanlı İmparatorluğunun yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti de benzer bir süreçten geçerek kendini bu “teklik”ler mantığı ile inşa etti. Bugün yaşadığımız birçok sorunun kaynağında da bu tekçi ulus devlet mantığının yattığını söyliyebiliriz.
Bu mantık her toplumsal kesimi, etnik grupları, inanç topluluklarını bir birinin karşıtı olarak kurgulamış ve her zaman birinin aleyhine diğer kesimi kullanmış yada kışkırtmıştır. Bu sistemini yaşatmak içinde birçok kurumu ideolojik bir aygıt olarak kullanmıştır. (Eğitim, sağlık, askerlik, hukuk vb.) Bu ideolojik yapılanmanın yüzyıllık tarihi bu nedenlerle aynı zamanda katliamlar tarihidir. Ermeni halkına yönelik uygulanan katliam ile Dersim halkına karşı uygulanan katliam yada Maraş, Sivas ve Çorum’da Alevilere karşı uygulanan katliamlar ile bugün Cizre, Sur, Silopi’de uygulananlar aynı ideolojik yaklaşımın sonucudur. Bu ideoloji kendini; “tek din, tek millet, tek cins (erkek), tek bayrak” üzerine kuruyor.
Bu ideolojik yapılanmaya karşı geliştirilen ‘demokratik ulus’ paradigması ise; bütün farklılıkların özgünlüklerini koruyarak; kendinilerini eşit ve özgür olarak ifade edebilecekleri bir demokratik sistemi öneriyor. Bu sistemde çoğunluk; azınlık üzerinde, erkek; kadın ve LGBTİ bireyleri üzerinde, insan; doğa üzerinde hakimiyet kuramıyacak. Herkes sisteme eşit ve özgür olarak katılım sağlıyacaktır. Yani çoğunlukçu değil çoğulcu bir sistemdir. Demokratik ulus paradigması radikal demokrasiyi esas alıyor. Temsili demokrasinin ve onun sistemi olan parlamentonun toplumun sorunlarını çözme de yetersiz kalması, yetkiyi halktan almasına rağmen; karar alma mekanizmalarının halktan kopuk olması ve karardan etkilenlerin aleyhine birçok düzenlemenin yapılıyor olması aslında mevcut sisteme ilk elden sayacağımız eleştirilerdir.
Bu eleştirilere çözüm olarak da yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yani demokratik özerk bir sistemi öneriyoruz. Yani Ağrı ili, hakında alınacak bir karara Ağrı‘da yaşayanların, Edirne hakında bir karar alındığında Edirne‘de yaşayan halkların karar vermesini benimsiyor. Alevilerin etkileneceği kararları Alevilerin, Kürtlerin yada Çerkezlerin vb. etkileneceği kararları da bu halkların vermesini öneriyor. 2011 yılında kurulan HDK de, kendisini demokratik ulus paradigması çerçevesinde kurgulamış, tüzük ve programını bu doğrultuda yazmıştır. HDK farklılıkların bir arada olduğu örgütlenmenin adıdır. HDK bir projedir. Bir birlikte yaşama projesidir. Bu projenin mimarı da sayın Abdullah Öcalan’dır. Bu proje Kürt siyasal hareketi ile Türkiye’deki sol, sosyalist, devrimci yapıların stratejik birlikteliğinin adıdır. Bu gelip geçici, dönemsel bir birliktelik değildir. Kürt siyasal hareketinin Türkiye halkları ile birlikte yaşama iradesinin en somut göstergesidir. Bu anlamıyla da çok kıymetlidir.
Bu birliktelik Türkiye ile Kürdistanın kader birlikteliğini ve Kürdistanın özgürlüğünün ve demokrasisinin Türkiyenin Özgürlüğü ve demokrasisi ile olan iç içeliğine de bir çözüm yoludur. Yani birlikte birleşik bir mücadelenin olmazsa olmaz olması ve ancak birlikte birleşik bir mücadele yürütülürse başarı elde edileceği gerçeğine de bir cevaptır. Sadece eleştiren, tesbitler yapan pozisyondan (bütün devrimci dinamikler birleşmeli, solun en büyük sorunu birleşememek, bütün ezilenler birleşmeli, ezen ulusun işçileri ezilen ulusların işçileri ile birlikte mücadele yürütülmesi vb.) bu tesbitlerin pratiğini sergileyecek zemininin adıdır.
Ezilen yok sayılan her toplumsal kesim;kadınlar, lgbti bireyleri, inançlar,etnik gruplar, ekolojik yıkıma karşı olanlar, gençler, emekçiler,kendini hiçbir siyasal ideolojiye ait hissetmeyen bireyler HDK içinde kendini özgür olarak ifade ve temsil imkanlarına sahiptir. HDK bu bakış açısı ile Türkiye deki siyaset yapma biçimine de tarihsel bir müdahaledir.
Parlemenyoya indirgenen ve toplum katılımını minimize eden siyaset yapma biçimine esastan bir itirazdır. Toplumun elinden alınan siyaset yapma, kendisine dair, yaşadığı yere ve ülkeye dair kararlara etkin, bire bir katılma engellerine karşı, meclis tarzı örgütlenme perspektifi ile hareket ederek toplumu asıl güç yapmanın mücadelesini yürütür. Toplumun örgütlülüğü ne kadar güçlü ise demokrasi ve özgürlük mücadelesinin de o kadar güçlü olacağının bilinciyle ana eksenine meclis çalışmalarını koyar. Avrupa da da aynı perspektif ile kurulmuş bir HDK’nin, hem Türkiye, hem Kürdistan, hem de Avrupa’ya ilişkin yönleri olacaktır.
Türkiye ve Kürdistan daki genel demokrasi ve özgürlük mücadelesine katkısı olmakla beraber,Avrupa da yaşanan sorunlara da çözüm gücü olmak zorundadır. Bugün Avrupa’da yaşayan Halklarımızın bir çok başlıkta sorunları vardır. Göçmenlik başlı başına bu sorun başlıklarından birini oluşturuyor. Burda her halktan göçmenleri örgütlemeyi ve onların sorunlarına çözüm geliştirmeyi kendine dert edinmelidir. Avrupa’daki HDK’lilerin yaşadıkları ülkelerin, Türkiye’ye dönük politikalarına güçlü itirazlar geliştirmesi, demokratik kamuoyunu etkin kılacak yol ve yöntemleri bulması ve halkın itirazlarının örgütlü ifadesinin sesi olması hayatidir.
Bugün böyle bir örgütlülük Avrupa ülkelerinin ikircikli politikalarını değiştirmesine, AKP’nin uyguladığı kirli politikaların eleştirisi ve engellenmesinde caydırıcı rol oynuyacaktır. Biz bu perspektif ile örgütlenecek bir HDK Avrupa yapılanmasının bizlere, yani Türkiye’deki HDK’ye de büyük katkı sağlıyacağını düşünüyoruz. Ama tabiki bu kararı burda, yani Avrupa’da yaşayan halklarımızın kendisi vermelidir. Biz her koşulda katkı sunmaya ve birlikte mücadeleye hazırız.”
Türkiye ve Avrupa örgütlenmeleri arasında etkileşim
HDK-A Stuttgart Girişimcilerinin düzenlediği programa destek veren veya içinde yer alan, Dersim Soykırıma Karşıt Derneği, DKTM, AABF, SYKP, AGİF, SKB gibi kurum temsilcileri de toplantıda hazır bulundu.
Her iki konuşmacı da, örgütlenmenin Türkiye ile iltişim ve etkileşimine değindiği toplantıda, Göksungur’un “HDK-A’nın, Türkiye HDK’si ile istişare içinde yürümesi gerekir” ve Kılıç Koçyiğit’in de “Avrupa’da da kurulacak güçlü bir HDK-A, Türkiye’ye de moral destek olacak, farklı bir ivme kazandıracak” dedi. Yine her iki konuşmacı da, Avrupa’da kurulacak olan güçlü bir HDK-A’nın hem Türkiye halklarıyla danışma mücadelesinde, hem de Avrupa’da yaşayan Türkiyeli ve Kürdistanlıların göçmen ve azınlık mücadelesinde önemli olacağını, yaptırım gününün büyük olacağına değindiler.
Panelistler, sunumlarından sonra kendilerine yöneltilen tüm sorunlara yanıt verdiler.
Panelin moderatörü gazeteci Necati Abay da, toplantı sonunda, tüm devrimci, demokrat, ilerici, yurtsever ve tüm duyarlı kurum ve bireylerin HDK-A Stuttgart Girişimi’ne destek vermeleri ve bizzat katılmaları çağrısını yineledi.