İki aylık periyotlarla çıkan sosyalist-kültür dergisi, Siyaset’in 35. sayısı olan, Haziran-Temmuz sayısı ‘Celaliyim, celalisin, celali’ başlığıyla çıktı. Derginin ön kapağında Van Gogh’un ‘Sarı Gökyüzü ve Güneş ile Zeytin Ağaçları’ resmi var.
Dergide, üç sayıdır sürdürülen ‘Ekim Devrimi 100 yaşında’ bölümünde, Samuel Farber’in, ‘‘Demokratik Sovyetlerin yükselişi ve düşüşü’ adlı yazısı Burak Demiryakan’ın çevirisiyle yer alıyor. Derginin bu sayısında, Mustafa Çeçen: ‘olağanüstü devlet biçimi olarak yeni türkiye’ adlı yazısıyla; Mahir Sayın: ‘Milli görüş’ten taşeronluğa bir “proje” olarak AKP’ başlıklı yazısıyla; Onur Hamzaoğlu: ‘Koşullarımız, olanaklarımız ve ödevlerimiz’ başlıklı yazısıyla; SYKP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları: ‘21. yüzyılın firavunlarını barış, demokrasi, özgürlük güçleri yıkacak’ başlıklı yazısıyla; Bereket Kar: ‘Filistin’de açlık grevleri ve Hamas’ın yeni yönelimi…’ başlıklı yazısıyla; Yasin Durak: ‘Perilere inanır mısınız?’ yazısıyla yer alıyor
***
Dergide Reha Keskin’in Fatma Bostan Ünsal ile yaptığı, ‘Hakk’ın yanında olmak’ başlıklı bir röportaj yer alıyor. Fatma Bostan Ünsal, AKP’nin 64 kişilik kurucuları arasında yer almıştı ve AKP içinde çeşitli görevler üstlenmişti. Ünsal, Muş Alparslan Üniversitesi’nde akademisyen olarak görev yaparken “Bu Suça Ortak Olmayacağız” metnine imza attı. Ardından hem AKP’den hem de üniversitedeki görevinden ihraç edildi. Reha Keskin, Ünsal ile geçmişten günümüze AKP’nin politikalarını, OHAL’i, KHK’ları, 16 Nisan’da gerçekleşen referandumu, Türkiye’de kadın olmayı konuştu.
Derginin bu sayısı için Yılmaz Yücel, HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ile bir röportaj yaptı. Yılmaz Yücel ‘Türkiye’nin uluslararası meşruiyeti’ başlıklı röportajında Ertuğrul Kürkçü’yle Türkiye’nin dış politikası ve uluslararası ilişkiler zeminindeki yeni konumlanışı üzerine konuştu.
Ekin Demir, HDP Örgütlenmeden Sorumlu Eşgenel Başkan Yardımcısı ve Van Milletvekili Nadir Yıldırım ile referandum sonrası Türkiye ve Ortadoğu’daki gelişmeler ile toplumsal muhalefetin geleceğini konuştu. Söyleşi, dergide ‘Demokratik cumhuriyet için
demokratik direniş’ başlığıyla yer alıyor.
Göksel Ilgın, KHK ile ihraç edilen akademisyenlerle ‘Akademide bir koltuk ve hakikât’ başlığıyla buluştu. Sokak Akademisi’nin “eyleyici”leri arasında yer alan dergi yazarlarından Göksel Ilgın, Siyaset için sokağın akademisyenleriyle; Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden ihraç edilen Nejla Kurul, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden ihraç edilen Süreyya Karacabey, Yasin Durak, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden ihraç edilen Kamuran Akın, Hukuk Fakültesi’nden ihraç edilen Cenk Yiğiter ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Mehmet Mutlu ile bir araya geldi. Söyleşi, Türkiye tarihinin ihlal karnesine, ayaklar altına alınan cübbelerin fotoğrafıyla geçen akademik tasfiyenin ardından; sokaklarda filizlenen bir direniş hattına, “Sokak Akademisi”ne, akademinin, memleketin, sokağın ahvaline ışık tutuyor.
Derginin yayın kurulundan Deniz Tunçel ve Hikmet Sarıoğlu, Hayır diyen kadınlarla söyleşti. ‘Hayır’ı kadınlar kazandı’ başlıklı röportaja; Nar Kadın Dayanışması’ndan Dilara Yücetepe, Hayır Diyen Kadınlar’dan Feray Mertoğlu ve Hak ve Adalet Platformu’ndan Süheyla Ayhan katıldı. Tunçel ve Sarıoğlu kadınlarla yapılan röportajda ; “Hayır” kampanyalarını, farklı “Hayır”ların güzelliğini, kadınların “Hayır”ının referandum sonrasında da sürdüğünü ve hep birlikte kazandığımız cesaretimizi konuştular.
Leyla Uyar, son aylarda oldukça yoğun bir şekilde gündem olan Kerkük meselesini, Süleymaniye’de Kürt siyasetinin önemli isimleriyle konuştu. Leyla Uyar’ın söyleşisine Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Kerkük Dış İlişkiler Sorumlusu Hoşyar Abdurrahman Ahmed, Kürdistan Emekçiler Partisi Kerkük Sözcüsü Şivan Muhammed Kerim, Kürdistan Komünist Partisi Kerkük Sorumlusu Şeyh Sadık ve Goran Hareketi Kerkük İl Başkanı Yardımcısı Muhammed Golderey ve Kürdistan Özgür Toplum Hareketi Yönetim Kurulu Üyesi Mamosta Aso katılmış.
Küçük Armutlu’da öldürülen Dilek Doğan ve Yılmaz Öztürk’ün ve birçok toplumsal davanın avukatlığını yapan Cemal Yücel’le dava süreçlerini ve Türkiye’de hukukun işleyişini Özgür Deniz Özdirek konuştu.
Derginin editör yazısı ise şöyle:
Meşru değil… resmi!
17 Nisan’da güneşli bir pazartesiye uyanamadık. Devletin tüm olanaklarının “Evet” için seferber edilmesi bir tarafa, olası aksi tüm durumlara hazırlık yapılmıştı. Bir seçimde yapılabilecek her türlü hilenin yapıldığı, bunun da yetmediği durumda en son devreye YSK girdi. Ne uluslararası gözlemciler ne hukuk ne siyasi etik… Her şeyini başkanlık rejiminin ufkuna bağlayanlar “Hayır”ın resmen kazanmasının bedeline katlanamazlardı. Halkın oylarına el konuldu. Resmi sonuçlara göre yeni anayasa yüzde elli birle kabul edildi; ana muhalefet mahkemelere, halk sokağa koştu; resmi olan biz değiliz, sen de meşru değilsin… Ya da resmi olan sizsiniz ama meşru olan biziz.
“Hayır” daha bitmedi…
Halkların isyanı bitmez… Referandum sonuçları ile halklar yeni hamlesini nasıl sürdüreceğini, nasıl yan yana geleceğini konuşurken tüm tarihi arkasına alıyor. Eylemek için tarih gerekmiyor. Tarih eyleme siniyor, eyleme öğretiyor. Halklar toparlanıyor… Gitmiyor… Her fermana bir isyan gerekiyor… Fermanın adı şimdilerde KHK oluyor. Ferman yayınlanıyor… Halk celalleniyor…
Kuyucu Murat geleneği
Osmanlı’da oyun bitmez… Osman-lı’da oyun çok… Yeni anayasa maddelerini resmen geçirseler de elde ettikleri sonuç bıçak sırtı bir sonuç olunca bir düşündüler; “Bu kazdığımız kuyuya biz düşebiliriz” dediler. Madem bu kuyuyu açtık, dolduralım… Kuyucu Murat görev başına! Ne zaman Anadolu bir isyana dursa bu Kuyucu Murat’lar peyda oluverir. En iyi bildikleri şeydir kuyu açmak, kuyu doldurmak…
Yozgat’ta, Tokat’ta Celal var… Bolu’da Köroğlu… Sivas’ın, Maraş’ın Karayazıcı’sı var… Anadolu’nun isyancıları var… Dahası var… Çok var… Onlar da Kuyucu Murat… İsyancı öldürmek, bir gelenek… İsyancı olma ihtimali olanı öldürmek bir Kuyucu Murat geleneği… Çoluk, çocuk, genç, yaşlı… İsyancılar ve isyan potansiyeli olanlar tez kuyulara…
Ancak bu böyle gitmez…
Tarih sürüyor… Yeni “Kuyucu Mu-rat’lar” faşizmin kurumsallaşması için kuyu açadursunlar… Başka çareleri yok… Korkunun da ecele faydası… Ankara’da İnsan Hakları Anıtı’nın yanı başında kuyu açmaya, Veli Saçılık’ı içine atmaya çalıştınız… Nuriye ve Semih’e yol arkadaşı olmuş Celali’yi… Ama tarihe bakın… Haziranın tarihine… 15-16 Haziran’da geleceğin kurucularının, tarihi eline aldığı şanlı direniş günlerine… Kapitalizmin gölgesini satamadığı ağaçları kesmeye çalıştığı yerde, Gezi’de başlayıp Haziran’a ve oradan tüm geleceğimize yayılan isyan ve komün günlerine… Ve yine bugün bir haziranda hâlâ… Ankara’nın göbeğinde “İnsan Hakları Anıtı” etrafında tarihi sürdüren Celali’lere bakın… “KHK’ler sizin, direniş bizim!” diyen memleketin tüm meydanlarında Celali’ler; ekmeksiz, susuz, aşksız bırakmaya çalıştığınız tüm Celaliler toparlanıyor. Gitmiyor. Haziran, gökkuşağı bayraklı Celaliler ile sarmaş dolaş günlerine hazırlanıyor. Onur Yürüyüşü’ne… Velev ki ibneyiz… Velev ki Celali’yiz…
Haziran, tarihin sayfalarında nice Celali’yi akışkan sonsuzluğa uğurladı… Ve bu hazirana gelen günlerde yine tarihin yapıcıları Rakka’da, Diyarbakır’da akışkan sonsuzluğa yürüdüler…
Yürüyüş tarihle birlikte, tarihi arkasına alarak, yeniden tarih yazarak sürüyor… Celali’ler bitmiyor…
Ege’de zeytin ağaçlarına, Kütah-ya’da, Karadeniz’de yeşile, yaylalara saldırdınız! Yeşil yol değil yaylalar kardeştir…
Kaç Kuyucu Murat yaratırsanız yaratın, kaç kuyu açarsanız açın artık…
Çünkü;
Şelaleye düşmüştür
Zeytinin dalı
Celali’yim
Celali’sin
Celali…*
* Cemal Süreya, Kısa Türkiye Tarihi
şelaleye düşmüştür zeytinin dalı….