Sinop’ta kurulması planlanan, Sinop Nükleer Santrali’nin ÇED raporuna karşı açılan davanın tarihi karar duruşması Samsun’da başladı.
Sinop’ta kurulması planlanan, Sinop Nükleer Santrali’nin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna karşı açılan davanın tarihi karar duruşması Samsun 3. İdare Mahkemesinde başladı. Duruşmada konuşan Avukat Mehmet Horuş, “Apartman yapar gibi nükleer santral yapacaklar. Sizden talebimiz; bu bir ÇED raporu değil. Buna bir hukukilik kazandırın. İptalini talep ediyoruz” dedi.
Duruşma için pek çok ilden yaşam hakkı savunucuları, nükleer karşıtı platform üyeleri, akademisyenler ve meslek odası temsilcileri Samsun’a geldi. Duruşma öncesi çevre illerden gelenler salonu doldururken duruşmada söz alan çok sayıda avukat ÇED raporundaki eksikliklere dikkat çekip santralin yaratacağı risklere dikkat çekerek projenin iptali yönünde karar verilmesini istedi.
Duruşmada söz alan Av. Mehmet Horuş, “Atıklar meselesi konuşulmadan, su konusu konuşulmadan ÇED raporundan bahsedilemez” diyerek rapordaki eksikliklere dikkat çekti. “Nükleerin etki alanı tüm dünyadır” diyerek projeden sadece Sinop ve çevresinin etkilenmeyeceğine vurgu yapan Horuş, “Sismik veriler raporda gizleniyor. Bu veriler bilirkişi raporunda mevcut. Apartman yapar gibi nükleer santral yapacaklar. Sizden talebimiz bu bir ÇED raporu değil, buna bir hukukilik kazandırın” çağrısında bulundu.
Kanser riski bilirkişi raporunda var, ÇED raporunda yok
Duruşmada söz alarak nükleerin insan sağlığı açısından yaratabileceği zararlara dikkat çeken TTB avukatı Verda Ersoy, “Sağlık açısından radyolojik ve radyolojik olmayan zararları fazlasıyla mevcut. Kansere kesin neden olan maddeler bilirkişi tarafından rapor edilmiştir” dedi. Bilirkişi raporundaki risklerin ÇED raporunda dikkate alınmadığını vurgulayan Ersoy, “Çernobil’de çıkan yangın 13 günde söndürülebildi. Üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen Fukuşima bölgesine geri dönüşlere hâlâ izin verilmiyor. Düşünmek lazım” ifadelerini kullandı. Atık depolamaları nasıl olacak, Olası bir depremde radyoaktif salınım nasıl engellenecek gibi soruların yanıtlarına da raporda yer verilmediğini söyleyen Ersoy, buna karşın raporda yer alan “Sağlık sektörüne katkı sunacak” ifadesine de şöyle yanıt verdi: “Daha çok hasta ve daha çok hastalık ile mi katkı sunulacaktır? Eksik bir rapor. ÇED raporunun iptalini talep ediyoruz.”
‘İşçi sağlığı önlemleri yetersiz’
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) avukatı Sanem Küçükarzuman; “Bilirkişi raporunda projenin koruma alanı olan bölgeler üzerinde uzun dönemde yapacağı tahribat belirtilmiştir. ÇED raporu bir inşaata izin verirmişçesine hazırlanmıştır” diyerek raporu eleştirdi. Nükleer santralin ülkenin enerji ihtiyacını karşılayacağı yönündeki tezlere de itiraz eden Küçükarzuman, “Ülkemizde yenilenebilir enerjinin çok düşük bir oranı kullanılmaktadır” dedi.
KESK avukatı Pınar Akdemir ise raporda işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından alınan önlemlerin de yetersizliği olduğunun görüldüğüne dikkat çekti. Şantiye alanında çalışacak işçilerin radyasyona maruz kalma ölçümlerinin nasıl yapılacağına dair eksiklikler olduğunu söyleyen Akdemir, “ÇED raporuna göre 480 bin ağaç yok edilmiş. Bunun doğruluğu tartışılır. Yaşanabilecek olan orman yangınlarına dair önlemler ÇED raporunda yer almamaktadır” dedi.
‘Gelecek kuşaklara miras nükleer atık olacak’
ÇED raporunda güvenlik analizinin de eksik olduğunu vurgulayan Avukat Arif Ali Cangı, “Bu raporla bırakın nükleeri daha basit bir şey dahi yapılmaz. ÇED raporu nükleer santrali pazarlama raporudur” dedi. Dünyada nükleer atıkların bertarafı konusuna çözüm üretilemediğini söyleyen Cangı, bu atıkların 210 bin yıl yok olmadığını vurguladı. Nükleer santralin gelecek nesillere nükleer atık mırası anlamına geldiğini söyleyen Cangı, “Sinoplular ÇED sürecinde halkın katılım toplantı binalarına dahi yaklaştırılmadı. Vereceğiniz karar, nükleer santral kararı değil aynı zamanda tarihsel bir sorumluluktur. Gelecek kuşakların da yararı gözetilmelidir” ifadelerini kullandı.Avukat Eşber Yağmurdereli ise “Nükleer santrale yapacağınız maliyeti güneşe, rüzgara, temiz enerjiye yapmıyorsunuz. Siz neden miadı dolmuş bir enerji türüne yatırım yapıyorsunuz?” diyerek yenilenebilir enerji yatırımlarını gündeme getirdi.
Nükleer üretiminin dünya barışı açısından da tehdit yarattığına dikkat çeken Yağmurdereli, “Nükleer silahla elektrik enerji üretim mekanizmaları arasında çok küçük farklar var” uyarısında bulundu.
Davacı avukatların ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı avukatları ÇED raporunu savunmak üzere söz aldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı avukatı, nükleer inşaatı için bugüne kadar 480 bin ağacın kesildiği santral kurulum alanının küçük olduğunu savundu.
Bilirkişi olumsuz görüş bildirmişti
Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Bileşenleri ile birlikte Sinoplu vatandaşlar, Sinop ve Ayancık Belediyeleri, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), KESK, TEMA Vakfı ve çok sayıda demokratik kitle örgütü ile birlikte Bakanlığın hukuksuz ÇED uygulamasına karşı, 2 Ekim 2020 tarihinde yargı yoluna başvurmuştu. Samsun 2. ve 3. Bölge idare mahkemelerinde Sinop Nükleer Santralı ÇED İptali talebiyle açılan davalar için mahkeme tarafından 15 bilim insanından oluşan Bilirkişi Kurulu ataması yapıldı ve bilirkişiler tarafından yapılan değerlendirme sonucunda da 250 sayfadan oluşan bir rapor hazırlandı.
Bilirkişilerce hazırlanan raporda, nükleer atıklara ilişkin bir çözümün sunulmadığı, santralda yer seçiminin hatalı olduğu ve herhangi bir kaza durumunda tahliye işlemlerinin yapılamasının güçlüğünün ortaya koyulduğu ifade edildi. Raporun sonuç ve kanaat bölümünde bilirkişiler 24 ana başlıktan 18’inde, 102 alt başlıktan 90’ında olumsuz görüş bildirdi.
(Evrensel)