Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim, Beşar Esad yönetiminin sona ermesinin ardından Suriye’de yaşanan gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ve Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın yakın zamanda Heyet-i Tahrir’uş Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el-Culani (Ahmed eş Şera) ile yaptıkları görüşmelere dikkat çeken Müslim, Türkiye’nin Suriye politikasını ve Kürtlere yönelik yaklaşımını yorumladı.
Kalın ve Fidan’ın Şam’a yaptıkları ziyaretin bölgedeki Kürt halkına yönelik yeni planların bir parçası olduğunu ifade eden Müslim, “Türkiye’nin Şam ile yaptığı görüşmelerde ne konuşulduğunu tam olarak bilemiyoruz. Ancak görünen o ki, Türkiye, ‘Aman Kürtlerle oturmayın, Özerk Yönetim’le herhangi bir ilişki kurmayın’ mesajını veriyor. Tüm politikalarının merkezinde Kürtlerin kazanımlarını engellemek yer alıyor” dedi.
“Türkiye, Suriye’yi mandası gibi görüyor”
Türkiye’nin politikalarını Fransa’nın Suriye üzerindeki manda yönetimine benzeten Müslim, Türkiye’nin Suriye’yi kontrolüne almak istediğini söyledi:
“Türkiye, terörizmden arındırılmış bir Suriye istediğini söylüyor. Ancak onların ‘terörist’ tanımı, Kürt halkı ve bölgede huzurla yaşayan Özerk Yönetim’e bağlı güçleri kapsıyor. Utanmadan YPG ve QSD’yi terörist olarak nitelendiriyorlar ve bunu bahane ederek Suriye’ye müdahale ediyorlar. Bu, kabul edilemez bir durumdur. Türkiye’nin politikaları geçmişte Fransa’nın Suriye üzerindeki manda yönetimine benziyor. Türkiye, bugün tüm gücüyle Suriye’yi kendi kontrolü altına almak istiyor. Ancak bu, ne halklar ne de Suriye’nin geleceği için kabul edilebilir.”
“HTŞ sözünü tuttu, Türkiye’ye bağlı gruplar saldırıyor”
Özerk yönetim ile HTŞ arasındaki görüşmelere de değinen Müslim, Kürtler ile HTŞ arasında bugüne kadar doğrudan bir çatışmanın yaşanmadığını belirtti. Salih Müslim, YPG ve YPJ’nin Suriye’ye bağlanması konusunda ise şöyle dedi:
“Kendilerinden gelen mesajlar, Kürtlere saldırmayacakları yönündeydi ve şimdiye kadar da bu sözlerini tuttular. Türkiye’nin güdümündeki gruplar ise sürekli bize saldırıyor. HTŞ’nin son dönemde yaptığı açıklamalar, Suriye’deki bütün silahlı güçlerin Suriye’ye bağlanması gerektiği yönündeydi. Bu görüşü tamamen reddetmiyoruz. Biz de Suriye’nin parçalanmasını istemiyoruz. Ancak bu durum, halkımıza yönelik tehditlerin kalkmasıyla mümkündür. Culani de Türkiye güdümündeki grupların varlığına karşı ve onları dağıtmak istiyor. Türkiye, elini Suriye’den çekerse ve burada ayrılık oluşturma çabalarına son verirse biz Culani ile anlaşabiliriz.”
“Saldırılar durursa silahlara gerek kalmaz”
Müslim, “QSD (SGD), YPG ve YPJ 2011 yılından sonra halkımıza ve kazanımlarımıza yönelik saldırılar sonucunda ortaya çıktı. Kendi topraklarımızda kendimizi savunmak için örgütlendik. Eğer bugün silah bırakılması isteniyorsa, bu ancak tehditlerin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olur. Halkımıza yönelik saldırılar durursa ve güvence verilirse silahlara gerek kalmaz. Ancak şu anda hâlâ tehdit altındayız ve bu nedenle savunmamızdan vazgeçemeyiz. Yalnızca Kürt halkının güvenliğini değil, aynı zamanda bölgede yaşayan Arap, Süryani, Türkmen ve diğer bütün halklar üzerinde tehdit ortadan kalkmalı. Kazanımlarımız hedefte olduğu sürece, kendimizi savunmak doğal bir hakkımızdır” diye devam etti.
“Tek bir ses olarak Şam’a gitmeyi hedefliyoruz”
ENKS ile devam eden görüşmelere de işaret eden Müslim, son olarak şöyle dedi: “Türkiye ile hareket eden ve bize uymayan ENKS ile görüşmelerimiz sürüyor. Koalisyon ve Sayın Mazlum Abdi ile bir araya geldiler, isteklerini dile getirdiler. İlerleyen süreçte diğer Kürt partileriyle de görüşmeler yapmayı planlıyoruz. Bütün halkları temsilen, tek bir ses olarak Şam’a gitmeyi hedefliyoruz. Yeni Suriye yönetimi ile sorunları çözmek istiyoruz. Biz de Suriye’nin bir parçasıyız ve çözüm sürecine dahil olmak istiyoruz. Kanunları birlikte çıkararak her şeyi resmi bir temele oturtabiliriz. Sorunları diyalogla çözmek, hepimiz için en sağlıklı yoldur.”