Türkiye gündeminde şok etkisi yaratan Rıza Sarraf’ın ABD’de tutuklanmasının arka planını Temmuz ayında Hürriyet gazetesinden Tolga Tanış yazmıştı. Bugün eski AKP Milletvekili Feyzi İşbaşaran da Rıza Sarraf’ın tutuklanmasına dair bazı yorumlar yaptı. Tolga Tanış’ın ve Feyzi İşbaşaran’ın Rıza Sarraf’ın tutuklanmasına dair yazdıklarını derledik.
Türkiye gündeminde şok etkisi yaratan Rıza Sarraf’ın ABD’de tutuklanmasının arka planını geçtiğimiz Temmuz ayında Hürriyet gazetesinden Tolga Tanış yazmıştı. Bugün eski AKP Milletvekili Feyzi İşbaşaran da Rıza Sarraf’ın tutuklanmasına dair bazı yorumlar yaptı. Tolga Tanış’ın ve Feyzi İşbaşaran’ın Rıza Sarraf’ın tutuklanmasına dair söylediklerini derledik.
Tolga Tanış’ın “Zarrablara veda” başlıklı yazısı:
''Bu fotoğrafa lütfen iyi bakın.
Zira hafta başı İran ve uluslararası toplumun Viyana'da imzaladıkları nükleer anlaşmanın sonuçları, bu pozun arkasında yatan dinamiği anlamazsak eksik kalır.
Elini sol kulağına götürüp oturduğu sandalyeden hafif öne doğru kaykılarak yanında oturduğu kişilerle konuşmaya çalışan karenin içindeki adam, iki yıl öncesine kadar İran'ın en güçlü figürlerinden biri olan Hossein Zarrab.
Soyadı tanıdık mı geldi?
Evet öyle, 1984 doğumlu bizim meşhur Reza'nınkiyle aynı.
Çünkü Hossein Zarrab, Reza'nın babası.
İşlerini yürütürken, ortada görünmeye meraklı oğlunun arkasında gizlenen ve fotoğrafı yayınlanmayan esrarengiz işadamı.
Yanındaki kişiler de o bahsettiğim gücü kendisine sağlayan, 2005'ten 2013'e kadar İran'ı yöneten eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın adamları.
En başta, Hossein Zarrab'ın yanında oturan Ahmedinejad'ın madencilik danışmanı…
Peki bu fotoğraf niye mi önemli?
Çünkü bu kare, Reza Zarrab gibi daha 31 yaşında bir genci İran'da en az 16 şirketin yönetim kurulu üyeliğine taşıyan, Türkiye gibi G-20 üyesi kocaman bir ülkenin ekonomisini fiktif işlemlerle manipüle eden rüşvete dayalı çarpık bir düzenin resmi de ondan.
*
Hikâye ne kadar karmaşık gözükse de çok basit aslında.
Ahmedinejad 2005'te başa geldikten sonra İran'ın nükleer programını tekrar aktif hale getirdi.
Uluslararası toplum, bunun üzerine denetime açmadığı program yüzünden 2006'dan sonra İran'a katı bir yaptırım rejimi uygulamaya başladı.
Tahran geri adım atmadıkça uygulamayı zamanla sertleştirdi.
İran ekonomisi bundan büyük darbe yiyince, Tahran'daki Ahmedinejad yönetimi yaptırımları aşındıracak yollar bulmaya çalıştı.
Bunun için şimdi İran'da hapiste olan Babek Zencani ve onun bölgede birlikte çalıştığı, görünen yüzü Reza Zarrab olan ağlar oluştu.
Bu kişiler, İran'ın ABD tarafından yaptırıma tabi tutulan petrol ve doğalgazını satmak, yine ABD'nin kara listesine aldığı İran Merkez Bankası'nın para hareketlerini sağlamak için hiçbir uluslararası iş tecrübeleri olmadığı halde, 100 milyarlarca dolarlık devasa bir kayıt dışı ekonomi yarattılar.
Bu kayıt dışılık, bölge ülkelerini rüşvet bataklığına sürüklediği gibi, IŞİD gibi yasadışı örgütlerin de faydalanabileceği kontrol dışı bir finans düzeni yarattı.
İş büyüdü büyüdü, kayıt dışı ortam günün sonunda gelip hem İran'ın hem ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit eden bir noktaya ulaştı.
Ve iki taraf da, en sonunda bir masanın etrafında oturup uzlaşmaya, bu aptallığa bir son vermeye karar verdi.
İşin 1979 İran Devrimi'ne kadar uzanan, ABD ve İran arasındaki düşmanlığa bağlı bir boyutu da var elbette.
Dolayısıyla bu anlaşmadan sonra bölgenin uluslararası dengelerinde yaşanacak dönüşüm de meselenin bir diğer yönü.
Ama bu tarihi anlaşmaya nasıl ulaşıldı, denildiğinde asıl motivasyonun anlattığım döngü olduğundan emin olabilirsiniz.
Reza'ın babasının Ahmedinejad'ın adamlarına kulak kesildiği o fotoğrafın neden önemli olduğunu da böylece kavrayabilirsiniz.
*
Çoğu çelik üretimi yapan, Sanaye Foulad Kaveh, Foulaz Sazan Nasr Tikme Dash, Foulad Gostaran Qaem Sahand, Foulad Sadid Tikme Dash, Sanaye Fould Qaem Tikme Dash, Sanaye Foulad Kave Tikme Dash, Sanaye Navard Mehr Tikme Dash, Sanaye Zob Alqadir Tikme Dash, Azar Sahand Tikme Dash gibi Reza, babası Hossein ve kız kardeşi Sheyda'nın yönetim kurulunda oldukları İran'daki şirketler şimdi bu anlaşmadan nasıl etkilenecek göreceğiz.
Ama yaptırımların yarattığı karaborsadan en fazla yararlanan kurum İslami Devrim Muhafızları Ordusu (İDMO), şimdi işlerini yeniden yasal zemine çekince oluşacakları tahmin etmek elbette güç değil.
Yılda 400 milyar dolarlık bir milli gelire sahip İran ekonomisinde her sene 10-12 milyar dolar ciro yapan İDMO'nun sahip olduğu şirketler düzenlerini değiştirecek…
Ve yaptırım rejimi olmayınca, yaptırımları aşmak için kullandıkları karanlık adamlara da ihtiyaç duymayacaklardır.
İDMO'nun ekonomik faaliyetleri kayıt altında ilerledikçe de, sertlik yanlısı Ahmedinejadlar, onların adamları Zarrablar fotoğraftan yavaş yavaş silineceklerdir.
*
Bu fotoğrafa iyi bakın.
Çünkü bu kare kendini temizleyen bölgenin arşivinde kalan, eski çarpık sistemin en güzel özetidir.
Zencani bu yüzden hapiste.
Ahmedinejad bu yüzden etekleri tutuşmuş bir halde Türkiye'ye gelip duruyor.
Ortadoğu bu yüzden kaynıyor.''
Eski AKP Milletvekili Feyzi İşbaşaran’ın açıklamaları:
''Kimse Rıza Sarraf'ın, Miami'de hava güzel, birkaç gün tatil yapıp denize girerim diye gittiğini sanmasın. Sarraf o kadar aptal olamaz. Babek Zencani'nin İran'da yargılanmasından beri Sarraf tedirgindi. Zencani idam cezasını alınca Sarraf, harekete geçti. Basından takip etmişsiniz, Sarraf'ın boşanma meselesi ve mallarını satması gündemdeydi. Zarrab İstanbul'da diken üstündeydi.
Sarraf’ı İstanbul'da ölüm korkusu sarmıştı. O'nu koruyan güç O'nu mafyaya teslim etmişti. Hem mafyayı doyurmak, hem de denileni yapmak. Sarraf’ı koruyan güç, izleri silmek için Sarraf'ı ortadan kaldıracaktı. Sarraf'ın yaşaması artık zarar veriyordu. Mafya zaten ensesindeydi. İstanbul'da, büyük para kazananların hepsinin hayatı tehlikede. Hele Sarraf gibilerin milyar dolarlarla İstanbul'da yaşaması imkansız. Sarraf, yolun sonuna geldiğini gördü, değil Amerika’ya, Avrupa'ya bile gidemiyordu.
Büyük ihtimalle Amerika ile irtibata geçti. Çünkü sorun ABD. Sarraf’ın ABD-Miami'ye indiğinde FBI'nın kendisini tutuklayacağını bilmemesi imkansız. Belli ki, arada CIA-FBI'ın adamları var. FBI, Sarraf'ı konuşturacak. Sarraf da konuşmak için gitti zaten. Sarraf konuşursa, az ceza alır ve servetinin bir kısmını kurtarır. Büyük ihtimalle Sarraf Amerika'ya tüm bilgileri, bağlantılarını verecek. Bunun karşılığında kefaletle bırakırlar.
Amerika, Sarraf'dan bilgileri aldıktan sonra kefaletle bırakır, ama Amerika'dan çıkamaz. Sarraf da onu istiyor zaten. Sarraf, karakter olarak zayıf biri. Türkiye'de tutuklandığında hemen dışarıya haber göndermişti. ‘‘Beni çıkarmazsanız konuşurum’’ demişti. Sarraf konuşursa ne olur ? Türkiye'deki 17-25 Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu uluslararası davaya dönüşür.
Türkiye'deki bazı siyasilerin ve İran'daki bazı mollaların para trafiği ortaya saçılır. İran'da, Ahmed-i Nejat kilit isim olacak. Sarraf'ın konuşması ile İran'da üst düzey tutuklamalar olur. Bu tutuklamalar Hasan Ruhani'yi çok rahatlatacak. ABD Ruhani ile çalışacak. Sarraf, Türkiye ve Türk siyasetçilerle ilgili net bilgiler verir. Türk siyasetçiler Sarraf'ın suçlandığı konuların tam göbeğinde olur. Suçlama çok büyük ve uluslararası suçlar. Atatürk havalimanı antreposundaki CIA Operasyonlarının hepsi ortaya dökülür.
Türkiye'de, hukuk şapa oturdu. Türkiye, kesemediği göbeğini Amerika kesti. Bu siyaset veya siyasetsizlik bir yerde bitecekti. Buraya kadar. Netice itibariyle, sarraf Türkiye'den kaçtı ve Amerika'ya sığındı. Sarraf canını kurtardı, gerisi düşünsün. sarraf, Türkiye'den mi gitti? Dubai'den alındı mı ? Onu da bir iki gün içinde öğreniriz.''