Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasına 17 Haziran 2021 tarihinde silahlı saldırıda bulunan Onur Gencer, parti çalışanı Deniz Poyraz’ı katletti. Katliamın üzerinden 3 yıl yıl geçerken, yargılama sürecinde arka perdesi aydınlatılmadı, işlenen suç karanlıkta bırakıldı.
İhbar üzerine olay yerine intikal eden polisler, dakikalarca müdahale etmezken daha sonra aşağı inen Gencer’i “adın ne abicim” diyerek gözaltına aldı. 24 saat dahi gözaltında tutulmayan Gencer, apar topar tutuklatılarak Şakran Cezaevi’ne gönderildi. Dava 7’nci duruşmada karara bağlanırken, gözaltı sürecinden yargılamanın sonuna kadar ne failin arkasındaki güçler açığa çıkarıldı ne de var olan deliller aydınlatıldı. Poyraz ailesi ve dava avukatlarının katliamın perde arkasının aydınlatılmasına dair talepleri mahkeme tarafından her defasında reddedildi.
Katliamın yıldönümü dolayısıyla ilk duruşmadan karar duruşmasına kadarki süreçte yaşananları derledik.
7 duruşmada neler yaşandı?
İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yargılanan Gencer’in ilk duruşması 29 Aralık 2021’de görüldü. Delillerin toplanması için Onur Gencer’in telefonla görüştüğü tüm isimlerin araştırılması, görüştüğü kimi kişilerin tanık değil, sanık olarak yargılanması, katliamdan hemen sonra Gencer’in ailesine teslim edilen telefonun tekrar incelenmesi dahil yüzlerce dilekçe verildi. Ancak tüm talepler mahkeme heyeti tarafından reddedilirken, Gencer’in talepleri bir bir kabul edildi.
İlk iki duruşmada sanığa soru sorma fırsatı bulamayan avukatlar, 3’üncü duruşmada soru sormayı planlarken, Gencer isteği üzerine Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı. Aynı duruşmada mahkeme heyeti tarafından yetki belgeli avukatların söz kuramayacağı üzerine bir tartışma başlatıldı. Bunun üzerine dava avukatları reddi hakim talebinde bulundu ancak talep İzmir 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.
4’üncü duruşmada soru sorabilindi
Avukatlar, 18 Temmuz 2022’de görülen 4’üncü duruşmada katil Gencer’e hazırladıkları 300’ü aşkın soruyu sorabildi. Ancak avukatların neredeyse tüm soruları Gencer tarafından yanıtsız bırakıldı. Özellikle silah alınan av bayisinin sahibi Metin Dönener’in olaydan iki hafta önce Gencer’i tanıdığını söylemesine rağmen 8 ay öncesine ait ortaya çıkan telefon kayıtları dikkat çekti.
Mahkeme başkanı değişti
Davanın 12 Ekim 2022’de görülen 5’inci duruşma öncesi mahkeme heyeti başkanı değişti. Yeni heyet başkanı da avukatların tüm taleplerini reddetti ve yetki belgeli avukatların söz kurmasına izin vermedi. Bunun üzerine duruşma salonunda gerginlik yaşanırken, Onur Gencer’in önünden geçen kardeş Kamuran Poyraz’a tükürmesi tansiyonu yükseltti. Jandarma tepki gösteren kardeş Poyraz’ı darp etti. Yaşananlara sessiz kalan mahkeme heyeti ise, tutanak dahi tutmadı. Salonda gerilimin yükselmesi üzerine duruşmaya ara verildiği esnada polis duruşmadaki katılımcılara biber gazı ile saldırdı. Verilen aradan sonra da yaşanan gerilimi gerekçe gösteren mahkeme heyeti, duruşmayı erteleyerek, bir sonraki celsenin Aliağa Şakran Cezaevi Kampüsü’nde görülmesine karar verdi.
Avukatlar duruşma salonuna alınmadı
14 Ekim 2022’de görülen 6’ncı duruşma, heyetin aldığı kararla avukatsız başladı. Yetki belgesi bulunan avukatların ve izleyicilerin duruşma salonuna girmesi yasaklandı. Avukatların itiraz ve tepkisi sonrası askerler, avukatlara ve izleyicilere biber gazı ve TOMA ile saldırdı. Tüm itirazları reddeden mahkeme heyeti, müşteki avukatları olmadan tanıklar dinlendi, ardından savcıdan mütalaasını açıklaması istendi.
Karar duruşması
Duruşmanın 27 Aralık 2022’de görülen karar duruşmasına yine avukat, izleyici ve basın çalışanları alınmadı. Mahkeme heyeti ile görüşmek için yerleşke içerisine giden Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ve dava avukatlarına üst arama dayatmasında bulunuldu. Ancak bunu kabul etmeyen avukatlar duruşma salonuna giremedi. Dava avukatlarının duruşma öncesi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında olayın siyasi azmettiricisi olarak hakkında ek iddianame hazırlanması gibi onlarca talebi yine reddedildi. Duruşmaya, müşteki avukatları bulunmadan devam eden heyet, Gencer’e “Tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, “Mala zarar verme” suçundan 4 yıl, “Konut dokunulmazlığını ihlal” suçundan 2 yıl , “Ateşli silahlar kanununa muhalefet” suçundan ise 3 yıl hapis cezası verdi.
Dosya Yargıtay’da
Karara karşı hem Deniz Poyraz ailesinin avukatları hem savcı hem de Gencer’in avukatı Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi, Poyraz ailesinin avukatları tarafından yapılan başvuruyu 19 Ekim 2023’te esastan reddetti. Dava avukatları bunun üzerine Yargıtay’a itirazda bulundu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, karara dair yapılan itirazların reddini istedi. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi’ne gönderilen mütalaada, avukatların delillerin toplanmadığı, etkili bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmediği yönündeki başvurularının reddedilmesini istedi. Dosya halen Yargıtay’da.
Dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, dava sürecini değerlendirdi.
Soruşturma da yargılama da eksik
Katilin 18 saat gözaltında tutulmasının dahi sürecin etkin bir şekilde yürütülmediğinin göstergesi olduğunu belirten Aslan Ağaç, “Taleplerine rağmen dosya savcısının yüzeysel bir soruşturmayla iddianame hazırladı. 7 celsede de yargılama süreci bitirildi. Soruşturma aşamasındaki tüm eksikleri yargılama aşamasında dile getirmemize rağmen mahkeme heyeti, hakikat arayışını yetki belgesi tartışmasına gömdü. Avukatlar duruşma salonundan uzak tutuldu. Son iki duruşmada ise ne avukatlar ne de katılımcılar içeriye alınmadı. Olmadığımız duruşmada yargılama süreci sonlandırıldı” diye belirtti.
İstinafa yaptıkları itirazların dikkate dahi alınmadığını ve bir ayda kararın verildiğini söyleyen Aslan Ağaç, “Dosyanın kapağı dahi açılmadan gerekçesiz bir şekilde katile verilen ceza onandı. İtirazlarımızın tamamı göz ardı edildi. Dosya şuan Yargıtay 1’inci Dairesi’nde. Geçtiğimiz günlerde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tebligatnamesi geldi. Bu tebligatnamede itirazlarımız ve temyiz gerekçelerine ayrıntılı bir şekilde yer verilerek, taleplerimizin esastan reddedildiğine yer verilmiş. Dosyanın Yargıtay’da karara çıkmasını bekliyoruz” dedi.
“Siyasi failler açığa çıkarılmalı”
Gerçek bir yargılama için hem yerel mahkeme hem de istinaf sürecindeki hukuka aykırılıkların Yargıtay tarafından tespit edilmesi gerektiğinin altını çizen Aslan Ağaç, “İlk derece mahkemesi her hangi bir yargılama faaliyeti yürütmedi. Sadece silahı ile olay yerinde yakalanmış bir kişi hakkında hüküm kurdu. Kurulan hükümde eksik. Bunun öncelikle bir yargılama faaliyetine dönüşmesi lazım. Çünkü ceza yargılamasının temel ilkesi; olayın arkasında ne olup bittiğini ararsınız. O nedenle Yargıtay’ın böyle bir yargılamanın önünü açmasını bekliyorum. Dosyanın bozularak ilk derece mahkemesine gönderilmesi ve olayın bir bütün olarak siyasi failleriyle birlikte açığa çıkartılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Yüzyıllık Cumhuriyet döneminde gerçek bir hukuk sisteminin olmadığını dile getiren Aslan Ağaç, “Adaleti ve hakikati arayan bir sisteme sahip değiliz. Usuller ve yasalar itibariyle evet bir eksiklik olmayabilir. Ancak yargılama faaliyetini yöneten zihniyet, gerçek adaletin erişimini engelleyen bir mekanizmaya dönüşmüş. Hukuk adı altında hukuksuzluklar gerçekleşiyor. Gerçek bir hukuk ve yasaları işlemiş olsaydık, hem soruşturma hem de yargılama aşamasında adil yargılanma ilkesini esas alırdık. Gerçek bir yargılama olsaydı sanıkla birlikte azmettirenler ve siyasi ayağı açığa çıkartılırdı. Hakikat aranmadığı için ne siyasi ayağı ne de sanığa yardım eden azmettiriciler açığa çıkartılmadı” diye belirtti.
“MHP mercek altına alınmalı”
Katil Gencer’in MHP Ülkü Ocakları başkanıyla yaptığı yazışmaların ortaya çıktığına dikkati çeken Aslan Ağaç, şunları belirtti: “Bu yazışmalarda MHP Genel Merkezi işaret ediliyor. Bu noktada ele aldığımızda bu işin asli faillerinin MHP Genel Merkez’inde aranması gerektiği kanaatindeyim. Deniz Poyraz katliamının siyasi ayağında MHP, mercek altına alınmalıdır.”
(Semra Turan/MA)