Ünlü Oz Büyücüsü filminin müziklerinden ‘Cadı Öldü’ (The Witch is Dead) isimli şarkı internet sitelerinde birkaç gündür indirme rekorları kırıyor. Şarkının rekor kırıyor olmasının sebeb-i hikmeti İngiltere eski başbakanlarından Margaret Thatcher’in ölümü. Nasıl ki sınıf düşmanı olmasına rağmen bir kadının başbakan oluşuna ilişkin yapılan olumlu açıklamaları anlamlı bulmamak gerekiyorsa, aynı şekilde Thatcher’ın ölümünden sonra ima edilen ‘cadı’ sıfatının cinsiyetçiliğine de pirim vermemek gerek. Oysa Tahtcher’ı ‘Thatcher’ yapan çok daha derin, bütünlüklü ve politik yönelimlerinin dünya ölçeğindeki sınıf karşıtlığı ve uygulamalarıdır.
Neoliberalizmde Thatcher eli
50’li ve 60’lı yıllarda Latin Amerika ve Avrupa’da kavramsal olarak kullanılmaya başlayan neokonservatizm, 70’li yıllarda ortaya çıkan ekonomik kriz ile birlikte somut yaşamsal alan buldu. 70’ler boyunca doğrudan Keynesyen refah anlayışını hedef alan muhafazakâr fikirler yeni sağın fikirleri olarak başlangıçta ABD ve İngiltere’de derin etki yaratmış, sonrasında kıta Avrupası ve diğer Batılı devletlerde etkili olmuştur.Neoliberalizmin siyasal alanda dolaşıma girmesi ise, 1980’li yıllarla birlikte Thatcher ve Reagan tarafından temsil edilen ‘yeni sağ/muhafazakar’ anlayışın iktidarda olduğu döneme denk düşer. Bu yıllarda Batı ülkelerinde devletin ekonomik yatırımlardan çekilmesi, özelleştirme, serbest pazar ekonomisinin desteklenmesi ve işçi kazanımlarının törpülenmesi olarak kendisini gösteren neoliberalizm İngiltere’de Thatcher eliyle uygulamaya konuldu. Neoliberal politikaların ilk öncüsü olarak, devlete ait kurumları büyük çapta özelleştirmelere açtı. Telekomünikasyon, petrol, havacılık alanlarını, içme suyu ve elektrik sağlayan yerel kurumları sermayenin hizmetine sundu.
İşçi ve sosyalist düşmanı
Britanya sömürgeciliğine karşı direniş gösteren IRA militanları 1981’de Kuzey İrlanda’da cezaevlerindeyken direnişe geçmişti.Tek tip üniforma giymemek, cezaevinde köle gibi çalıştırılmamak, haftada bir ziyaretçi kabul edebilmek, diğer mahkumlarla görüşebilmek istiyorlardı.Thatcher, talepleri kesin bir dille reddedince açlık grevi başladı. Direnişin simgelerinden biri 27 yaşındaki Bobby Sands’ti. Sands, direnişinin 66. günü, 39 kiloya düşmüş olarak can verdi. Ardından 9 mahkum daha açlık grevinde öldü. Kuzey İrlanda kana bulandı.
Ülkesi içinde sol muhalefete, uluslar arası alanda ise SSCB ve Blok ülkelerine karşı sağ, muhafazakar politikaların taviz vermeksizin uygulayıcısı oldu. Bu tavrıyla ‘Demir Lady’ ünvanını hakkıyla kazandı.
1984’deki maden işçileri grevinin bir yıl sürmesini, böylece sendika bütçesinin çökerek başarı elde edemeden greve son vermek zorunda kalmasını sağladı. Grev, Britanya sendikaları üzerindeki etkisi anlamında bir eşik noktası olarak tanımlanabilir. Bu grevlerden sonra sendikalar ’70 öncesi gücüne asla kavuşamadı. Sendikalı işçi oranı düştü, grevlerin etkisini azaltmak amacıyla yürürlüğe sokulan hukuki düzenlemeler kalıcı hale geldi. Toplum diye bir şeyin olmadığını savunan Thatcher ‘kadın ve erkeklerden oluşan aile ve bireyler vardır’ mealindeki açıklamaları ile hem muhafazakar/homofobik söylemin arkasında dururken, hem de toplum olmadığı vurgusu ile uyumlu bir şekilde örgütlenmeyi yok sayan mantığı ile İngiltere’deki sendikal hayatı felce uğratmıştır.
Yine onun döneminde İngiltere’deki ortalama gelir artarken zengin ile fakir arasındaki fark da arttı: 1990’a gelindiğinde en zengin yüzde 1, tüm kazançların yüzde 10’una sahipti. Şirketlerin işletme modellerinde yeni düzenlemelere gitmesiyle İngiltere’de işsizlik 1970’ler boyunca arttı; ancak Thatcher’ın 1979-1982 yılları arasında 3 milyonu aştı. İşsizlik oranı 1979’da yüzde 5.3’lerde seyrederken, 1990 Kasım’ında yüzde 9.5’ti.
Başta kömür üretiminin, sendikalara karşı atılan sert adımların etkisiyle sekteye uğraması sonucunda imalat odaklı ekonomi çöktü, on binlerce kişi işsiz kaldı. Bunun yerine hizmet sektörü sermayeye açıldı. İmalatın, toplam gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 17.62’den, yüzde 15.18’e geriledi.
Bir başka icraat olarak, 7 ile 11 yaş arasında çocuklara dağıtılan ücretsiz sütü kaldırdığında kamuoyunda lakabı süt hırsızına çıktı.
Thatcher’dan Erdoğan’a, Erdoğan’dan Thatcher’a
Tayyip Erdoğan İngiltere Başbakanı David Cameron’a gönderdiği taziye mesajında Thatcher’dan övgüyle söz ediyor. Onun sadece ülkesinin değil, Avrupa ve dünya siyaset tarihinin en etkili liderlerden biri olduğunu, cesareti, azim ve kararlılığıyla birçok siyasetçi için ilham kaynağı olmaya devam edeceğini bildiriyor. Thatcher’dan Erdoğan’a miras kalanları bu yazıda sıraladık. Erdoğan’dan Thatcher’a da bunca övgü ile söz etmek düşerdi.