35 gazeteci ve 15 dağıtımcı Nisan 2014’e cezaevinde girdi. Gazetecilerin 22’si ve 15 dağıtımcının tamamı Kürt medyasından; TMK ile TCK kapsamında “örgüt” bağlantılı olarak hapiste bulunuyor.
35 gazeteciden 22’si ‘Kürdistan Topluluklar Birliği-Türkiye’ (KCK), ‘PKK’ ve ‘DYG’; 4’ü ‘Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’ (DHKP-C); 4’ü ‘Marksist Leninist Komünist Partisi’ (MLKP); biri ‘Direniş Hareketi’, biri de İBDA-C davalarından hapiste, bir gazetecinin örgütü bilinmiyor. Bir gazeteci Gezi Direnişi operasyonları ile bir gazeteci de “casusluk” iddiasıyla hapiste.
35 gazeteciden 17’si hükümlü, 17’sinin davası sürüyor; biri iddianame bekliyor. İsnat edilen suçlar arasında “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” ve/veya “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” de bulunuyor. Bazı gazeteciler ise “silahlı ya da silahsız örgüt kurmak”, “sevk ve idare etmek”, “üye olmak” suçlaması ile yargılanıyor ve hakkında hüküm verilenler var.
Gazeteci Cinayetleri / Yargılama
Dink’in iki dosyası birleşebilir: Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007 tarihinde öldürülmesinde sorumluluğu olduğu gerekçesiyle dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Albay Ali Öz’ü yargıladığı davanın İstanbul’daki ana davayla birleştirilmesi için İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılmasına karar verdi (20 Mart).
Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Kemal Alver, cinayette ihmalleri olduğu iddiasıyla yargılanan jandarma görevlilerine ilişkin Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen dava dosyasının henüz Yargıtay’dan dönmediğini belirtti.
Dink dosyası mahkeme değiştirdi: 6526 Sayılı Kanunla Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin kaldırılmasından sonra, İstanbul Özel yetkili 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin elindeki Hrant Dink cinayeti dosyası İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verildi (18 Mart).
Dink tazminatı sanıklardan istendi: İçişleri Bakanlığı, Dink cinayetinden Dink Ailesi’ne ödediği 1 milyon 659 bin 765 liralık tazminatın Dink davasının sanıkları Yasin Hayal, Ersin Yolcu, Ahmet İskender ve Ogün Samast’tan tahsili için dava açılmasına karar verdi (9 Mart).
Dosya AYM’ye gitti: Hrant Dink cinayetinde sorumlulukları bulunduğu gerekçesiyle yargılanmaları istenen İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul Emniyeti görevlileri ve Vali yardımcısı Ergün Güngör’ün de aralarında olduğu kamu görevlilerine soruşturma açılmaması Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Başvuruda, “kamu görevlileri korundu” denildi (7 Mart).
Tuncel’e tahliye: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Dink cinayeti sanığı ve eski polis muhbiri Erhan Tuncel’i, tutuklu beş yılla sınırlandıran düzenleme gereği tahliye etti (7 Mart).
Zirve mütalaasında Dink cinayeti: Malatya’da üç kişinin öldürüldüğü Zirve Yayınevi katliamıyla ilgili esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, olayın Hrant Dink ve Rahip Santoro cinayetleriyle bağlantılı olduğunu ve Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi’ne (TUSHAD) bağlı farklı kollarca işlendiğini iddia etti (1 Mart).
Akyürek ve Altay için yeni suç duyurusu: Dink Ailesi avukatları, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdikleri bir dilekçeyle, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu raporu ve sanık Erhan Tuncel’in İstanbul’daki ana dava kapsamında verdiği yeni ifadeler doğrultusunda, dönemin Trabzon Emniyet Müdürleri Ramazan Akyürek ve Reşat Altay ile sorumlu müdür ve polisler hakkında dava açılması istediler (21 Şubat).
Dilekçede, Hasin Hayal’in İstanbul’a kroki çizmek için gittiği 3 Ağustos 2006 – 27 Eylül 2006 tarihleri için dinleme kararı alınmadığı, Hayal ve Tuncel’ın telefonlarının cinayet öncesi için dinlenmesi için karar alınmasına karşın görüşmelerin çözülmediği, ilk suikastçi olarak planlandığı bilinen Zeynel Abidin Yavuz’un Kocaeli’ne çıkışının da takip edilmediğine de yer verildi; “Tuncel’in McDonald’s bombalanmasından sonra muhbir yapılarak yargılanmaktan kurtarıldığına ilişkin iddialar nedeniyle Trabzon Emniyet görevlileri hakkında takipsizlikle biten soruşturma yeniden açılmalıdır” denildi.
Etkisiz dava, etkisiz soruşturma: Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in yeniden görülen davasının dördüncü duruşması İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü (12 Şubat).
Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu “Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer cinayetten sorumludur ancak tek sorumlular onlar değil. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı, İstihbarat Daire Başkanlığı görevlileri dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler ile Vali Yardımcısı Ergün Güngör, MİT İstanbul Bölge Başkanlığı görevlileri ve istihbarattan bilgisi varsa Sabri Uzun da soruşturulmalıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Dink vs Türkiye kararında kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma yürütülmediği hükmüne rağmen sorumlular soruşturulmadı.” dedi. Duruşmaya sanıklardan Osman Hayal ile Tuncay Uzundal katıldı. Tutuklu sanıklar Erhan Tuncel ile Yasin Hayal’e ise telekonferans sistemiyle bağlanılarak beyanları alındı. Hakkında yakalama kararı olan Ahmet İskender ise bulunamadı.
Tuncel, “Davada sanık yapılmam skandaldır” derken Dink’in fotoğraflarını Tuncel’in verdiğini hatırlatan Hayal, “Bu azmettirmektir” diye konuştu. Mahkeme, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve Terörle Mücadele Kanunu 10. Madde ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Hrant Dink cinayeti ile ilgili yürütülen soruşturmanın akıbetinin öğrenilmesine karar verdi.
Öz dosyası Yargıtay’ı bekliyor: Hrant Dink cinayetinde sorumluluğu olduğu gerekçesiyle dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Albay Ali Öz hakkındaki Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın görülmesine devam edildi (11 Şubat).
Mahkeme, dosyanın Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi dosyasıyla birleştirip birleştirmeyeceğine karar vermek için Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin elindeki dosyanın Yargıtay’dan dönmesinin beklendiğini açıkladı.
Dink soruşturması Savcı İnam’da: 25 Aralık yolsuzluk operasyonun emrini vermesinin ardından Hrant Dink cinayeti soruşturmasından alınan Savcısı Muammer Akkaş’ın yerine dosyaya İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı Murat İnam bakacak (9 Şubat).
Sanığa tutukluluk tazminatı: Dink cinayeti davasında “örgüt üyesi olmak” ve “örgüte yardım etmek” iddiasıyla yargılanıp beraat eden Trabzon Alperen Ocakları Başkanı Mustafa Öztürk 22 ay cezaevinde kaldığı için 2 bin 400 lira tazminat kazandı (7 Şubat).
CHP Meclis Araştırması istedi: CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Dink Davası’nda cinayet kapsamına alınmayan hususları TBMM’nin inceleyip raporlaması ve davanın adalet lehine sonuçlanması amacıyla Meclis Araştırması istedi (20 Ocak).
Hrant Dink Caddesi için teklif: CHP milletvekili Tanrıkulu, Şişli’de bir caddeye Hrant Dink adının verilmesi için Meclis’e kanun teklifi sundu.
Adalet yere düştü: Gazeteci Hrant Dink cinayeti, 7. yılında on binlerce kişinin katıldığı ve Taksim Meydanı’ndan öldürüldüğü Agos gazetesinin önüne kadar süren bir yürüyüşle protesto edildi (19 Ocak).
Agos gazetesinin penceresinden kalabalık kitleye bir basın açıklaması okuyan Gülten Kaya, “Kardeşimiz Hrant, bizler, burada olanlar, kardeşlerin ve arkadaşların, tam yedi yıl önce senin ayakkabılarını giydik ve öyle basıyoruz yere. Senin muhteşem aklına soruyoruz şimdi; adalet yere düştüğünde insanlık hangi pusulayla bulur yönünü?… İstihbaratıyla, güvenlik birimiyle, medyasıyla artık tanıdığımız korunaklı bir şemsiyenin altında gayet nizami bir cinayet işlediler” dedi. Anmaya HDP eşbaşkanları Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü, HDP eşbaşkan yardımcısı Sırrı Süreyya Önder, CHP Genel Başkan yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CHP Grupbaşkanvekili Akif Hamzaçebi, CHP milletvekilleri Şafak Pavey ve Melda Onur da katıldı. Anma sırasında bazı trafik polislerinin beyaz bere takması, cinayeti işledikten sonra beyaz bereli Ogün Samast’ı çağrıştırdığı için tepki çekti.
Dink soruşturması savcısız: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Hrant Dink cinayetinde kamu görevlileri ile ilgili soruşturmayı yürüten Savcı Muammer Akkış’ın HSYK kararıyla Tekirdağ’da görevlendirilmesi üzerine suikastla ilgili yeni bir savcı görevlendirmesi gerekecek (17 Ocak).
Raporlu Uzun ifade vermedi: Hrant Dink cinayeti kapsamında ifade vermesi beklenen Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun’un, sağlık nedenleriyle aldığı 18 günlük raporun süresi bitti (16 Ocak).
Hayal ve Yavuz ifade için yakalandı: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ifadelerinin alınması için yakalama kararı çıkarttığı tutuksuz sanıklar Osman Hayal veZeynel Abidin Yavuz yakalandı (7 Ocak).
İfade veremeyen sanıklar Hayal ve Yavuz, sevk edildikleri Nöbetçi Mahkeme tarafından tutuklanarak Trabzon Bahçecik E Tipi Cezaevi’ne gönderildi. Buradan görüntülü olarak sorgu ve işlemlerinin yapılmasını sağlayan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) sayesinde, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince ifadeleri alınan iki sanık serbest bırakıldı. Yargıtay’ın mahkemenin kararını bozması konusunda ifadeleri alınan iki sanık parasızlıktan İstanbul’daki davaya katılmadıklarını söylediler.
Mahkeme ifade almakta bile zorlanıyor: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Dink Cinayeti davasında, tutuksuz sanıklar Osman Hayalve Zeynel Abidin Yavuz hakkında ifadelerinin alınması için yakalama kararı çıkarttı (7 Ocak).
Mahkeme, duruşmalardan vareste tutulmak isteyen tutuklu sanık Erhan Tuncel’in talebini reddetti. Tuncel, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç’e yazdığı mektubu mahkemeye de sundu. Tutuksuz sanık Tuncay Uzundal ise, Mc.Donalds’ın bombalanması olayıyla ilgili bir ilişkisinin olmadığını, Dink cinayeti ile ilgili tek ilişkisinin ise o dönemde Tuncel ile aynı evde kalmaları olduğunu söyledi.
Dink ailesi avukatlarından Fethiye Çetin ise son yolsuzluk operasyonu ile görevden alınan kamu görevlilerine değindi; “Bu dosya yeniden ele alınmalıdır. Son dönemde yaşananlar davanın başından beri söylediklerimizi doğrular, itirazlarımızı geçerli kılar niteliktedir. Davanın esasına henüz gelinemediği için somut taleplerimizi sunmayacağız. Ancak İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan, Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan, Genelkurmay Başkanlığı’ndan istediğimiz bilgiler doğru aktarılmamıştır” dedi.
Mahkeme, Yasin Hayal, Ersin Yolcu ve Tuncel’in gelecek duruşmada bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla beyanlarının alınmasına karar verdi. Mahkeme bir önceki duruşmada da sanık Ahmet İskender hakkında yakalama kararı çıkartmıştı. Dava 12 Şubat’ta sürecek.
Yazar Ahmet Ümit, Hrant’ın Arkadaşları Grubu adına okuduğu basın açıklamasında, “Vur diyenler yargılanmadıkça adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Muammer Aksoy cinayeti
Muammer Aksoy anıldı: Ankara Üniversitesi öğretim üyesi ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Muammer Aksoy ölümünün 24. Yılında Ankara Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki mezarı başında anıldı (31 Ocak).
TGC Mumcu’yu andı: 24 Ocak 1993’te Ankara’daki evinin önünde aracına yerleştirilen bombanın patlamacı sonucu yaşamını yitiren Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu ölümünün 21. yılında, Ankara’da öldürüldüğü sokakta ve İstanbul Şişli’de anıtının önünde anıldı. TGC, Mumcu’yu “Meslekte iz bırakanlar” toplantısıyla da andı (24 Ocak).
Güney Marmara’da Yaşam gazetesi genel yayın yönetmeni Cihan Hayırsevener’in 18 Aralık 2009’da öldürülmesiyle ilgili dava Yargıtay kararını bekliyor.
İstanbul 10. Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesi, 1 Ağustos 2013’te, tutuklu sanık İhsan Kuruoğlu’nu cinayeti azmettirmekten 17 yıla, silahlı suç örgütü kurmak’ ve ihaleye fesat karıştırmaktan da 10 yıl hapse mahkum etmişti.
Tetikçi Serkan Erakkuş müebbet, vur emrini taşıyan avukat Ferda Dündar 7 yıl 6 ay, Kuruoğlu Ailesinden Osman ve İlbey Kuruoğlu ile gazeteci Engin Arıcan ‘2 yıl 8’er ay hapis cezası almıştı.
Gazeteci ve aydın Musa Anter’in öldürülmesi ve Orhan Miroğlu’nun yaralanmasıyla ilgili davanın görülmesine Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi (24 Ocak).
Mahkeme, MİT’ten Musa Anter ile ilgili arşivleri istedi; “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın sosyal güvenlik kayıtlarını Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan istedi; bu kişiye ait Hasan Tanrıkulu ismine ait tüm pasaport ve silah ruhsatı verilip verilmediğini Emniyet Genel Müdürlüğü’nden soracak. Ayrıca, İsveç’te yaşayan eski JİTEMCİ ve itirafçı sanık Aziz Turan’ın (Abdulkadir Aygan) ifadesinin SEGBİS üzerinden alınmasına karar verdi.
“Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım, hakkında yakalama kararı bulunan Abdulkadir Aygan (Aziz Turan) ve Albay Savaş Gevrekçi ile tek tutuklu sanık Hamit Yıldırım, “Taammüden cinayet işlemek”ten ağırlaştırılmış ömür boyu, “Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik”ten de 20 yıla kadar hapisle yargılanıyorlar.
Hapis gazeteciler tablosu için tıklayınız.
Ergenekon / Tahliye edilenler: Tuncay Özkan (Kanal Biz TV sahibi), Hikmet Çiçek (Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni), Mehmet Deniz Yıldırım (Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni), Turan Özlü (Ulusal Kanal genel yayın yönetmeni, Merdan Yanardağ (Yurt gazetesi Genel Yayın Yönetmeni), Prof. Dr. Yalçın Küçük (OdaTV yazarı).
KCK – PKK – DYG / Hükümlüler: Ali Konar (Azadiya Welat Elazığ temsilcisi – 7 yıl 6 ay), Faysal Tunç (DİHA Şırnak muhabiri – 12 yıl, 6 ay), Ferhat Çiftçi (Azadiya Welat Antep temsilcisi – 22 yıl, 8 ay), Hamit Dilbahar/Duman (Azadiya Welat yazarı-16 yıl), Kamuran Sunbat (DİHA Çukurova eski muhabiri – 11 yıl, 11 ay), Kenan Karavil (Radyo Dünya Yönetmeni – 19 yıl, 9 ay), Murat İlhan (Azadiya Welat Diyarbakır muhabiri – 6 yıl, 3 ay), Nuri Yeşil (Azadiya Welat Tunceli temsilcisi – 1 yıl, 7 ay), Sevcan Atak (Özgür Halk dergisi editörü – 7 yıl, 6 ay), Seyithan Akyüz(Azadiya Welat Adana temsilcisi – 22 yıl, 6 ay), Şahabettin Demir (DİHA Van muhabiri – 4 yıl).
KCK – PKK – DYG / Yargılananlar: Abdullah Çetin (DİHA Siirt muhabiri), Ahmet Birsin (Gün TV genel müdürü), Ertuş Bozkurt (Fırat Dağıtım çalışanı, muhabir), Hasan Özgüneş (Azadiya Welat yazarı), Nurettin Fırat (Özgür Gündem yazarı), Ramazan Pekgöz (DİHA Diyarbakır editörü), Sebahattin Sürmeli (Özgür Halk dergisi editörü), Tayyip Temel (Azadiya Welat eski genel yayın yönetmeni), Turabi Kişin (Özgür Gündem eski editörü),Yüksel Genç (Özgür Gündem yazarı),Cüneyt Hacıoğlu (DİHA Uludere muhabiri).
KCK-PKK-DYG / Tahliye olanlar: Nahide Ermiş (Demokratik Modernite yayın kurulu üyesi), Dilek Demirel (Özgür Gündem eski editörü), Ayşe Oyman (Özgür Gündem editörü), Sibel Güler (Özgür Gündem eski editörü), Cengiz Kapmaz (Özgür Gündem yazarı), Sultan Şaman (Heviya Jine editörü), Semiha Alankuş (DİHA Diyarbakır editörü), Nevin Erdemir (Özgür Gündem Editörü), Kenan Kırkaya (DİHA Ankara temsilcisi), Mazlum Özdemir (DİHA Diyarbakır muhabiri), Mehmet Emin Yıldırım (Azadiya Welat genel yayın yönetmeni), Hüseyin Deniz (Evrensel muhabiri),
DHKP-C/Hükümlü: Mustafa Gök (Emek ve Adalet dergisi Ankara temsilcisi – ömür boyu hapis).
DHKP-C/Yargılananlar: Gamze Keşkek (Tavır Dergisi genel yayın yönetmeni), Kaan Ünsal (Yürüyüş Dergisi muhabiri), Naciye Yavuz(Yürüyüş Dergisi muhabiri).
DHKP-C/Tahliye edilenler: Deniz Kısmetli (Halkın Günlüğü gazetesi İzmir temsilcisi), Mustafa Doğru (Yürüyüş Dergisi sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü), Fatih Özgür Aydın (Artı İvme Dergisi yazı işleri müdürü), Yeliz Kılıç (Yürüyüş Dergisi muhabiri), Veysel Şahin (Tavır dergisi yazarı, Yayın danışmanı).
MLKP / Hükümlüler: Erdal Süsem (Eylül Hapishane dergisi editörü – ömür boyu hapis) ve Hatice Duman (Atılım Dergisi sahibi ve yazı işleri müdürü – ömür boyu hapis).
MLKP / Yargılananlar: Füsun Erdoğan (Özgür Radyo genel yayın koordinatörü- müebbet hapis, 789 yıl 7 Ay hapis, 1.263,320 TL para cezası); Bayram Namaz (Atılım dergisi yazarı- müebbet hapis),
Direniş/ Hükümlü: Erol Zavar (Odak dergisi yazı işleri müdürü).
İBDA-C /Hükümlü: Şükrü Sak (Akıncı Yol dergisi genel yayın yönetmeni)
Meçhul suç örgütü: Mikdat Algül (Mezitli FM genel yayın yönetmeni ): 65 yıl ceza aldı, dosyası Yargıtay’da. Ama örgüt adı geçmiyor.
Yurt gazetesi, Hatay’daki Asi gazetesi ve Suriye Devlet Televizyonu Hatay muhabiri Hasan Kabakulak “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme” iddiasıyla yargılanıyor.
Gezi eylemleri/ Yargılananlar: Sami Tunca (Yeni Evrede Mücadele Birliği Dergisi yazı işleri müdürü)
Gezi eylemleri/ tahliye edilenler: Çetin Kirsiz (ÖzgürGelecek muhabiri)
15 dağıtımcı ve çalışanın tamamı ‘KCK-PKK-DYG’ davalarından cezaevinde bulunuyor. Dağıtımcıların beşi hükümlü, sekizi yargılanıyor, ikisi iddianame bekliyor, beşinin ise hukuki bilgilerine ulaşılamıyor.
Dağıtımcı ve çalışanların tablosu için tıklayınız.
KCK-PKK-DYG / Hükümlüler: Cengiz Doğan (Fırat Dağıtım – Azadiya Welat Nusaybin çalışanı – 3 yıl, 7 ay), Mikail Çağrıcı (Azadiya Welat Adana dağıtımcısı, müebbet), Sibel Mustafaoğlu (Fırat Dağıtım Antep çalışanı – 21 yıl, 6 ay), Veysi Arancak (Fırat Dağıtım İstanbul çalışanı – 9 yıl, 8 ay, 15 gün), Salman Akpınar (Fırat dağıtım çalışanı- İki kez müebbet ve 7 yıl 8 ay).
KCK-PKK-DYG / Yargılananlar: Ali Ertuğrul (Azadiya Welat Şırnak dağıtımcısı), Davut Uçar (Özgür Gündem satış ve pazarlama sorumlusu), Nazdar Ecevit (Azadiya Welat Şırnak dağıtımcısı), Ramazan Dinç (Özgür Halk Diyarbakır çalışanı), Savaş Aslan (Azadiya Welat Adana dağıtımcısı), Serdar Ay (Fırat Dağıtım Diyarbakır dağıtımcısı), Ufuk Demir (Fırat Dağıtım Iğdır eski çalışanı), Mikail Barut (Fırat Dağıtım eski çalışanı).
KCK-PKK-DYG / İddianamesi açıklanmayanlar: Mahmut Tutal (Azadiya Welat çalışanı), Uygar Arslan (Fırat Dağıtım çalışanı)
KCK-PKK-DYG / Tahliye olanlar: Haydar Tekin (Fırat Dağıtım eski çalışanı), Şeyhmus Fidan (Fırat Dağıtım İstanbul çalışanı),
DHKPC/ Tahliye olanlar: Doğan Karataştan (Yürüyüş Dergisi çalışanı)
*Azadiya Welat çalışanı Gökhan Gümüş, Hasan Pişkin, Sabri Acar, Fırat Dağıtım Batman çalışanı Mevlüt Ayağ ve Özgür Halk dağıtımcısı Hayri Bal hakkında hukuki bilgilere ulaşılamıyor.
KCK Basın’da sekiz tahliye: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 20 Aralık 2011’den beri tutuklu bulunan ve KCK Basın Komitesi’ne bağlı “örgüt üyeleri” oldukları iddiasıyla yargılanan 15 medya çalışanından sekizini “tutuklu kaldıkları süreyi ve delil durumunu” dikkate alarak tahliye etti (27 Mart).
Semiha Alankuş ve Nevin Erdemir Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden; Kenan Kırkaya, Mazlum Özdemir, Mehmet Emin Yıldırım, Hüseyin Deniz, Haydar Tekin, Şehmus Fidan Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nden serbest bırakıldı.
Ancak mahkeme, medya çalışanları Turabi Kişin, Ramazan Peköz, Ertuş Bozkurt, Nuri Fırat, Davut Uçar, Mikail Barut ve Yüksel Genç’i, “tutukluları makul süreyi aşmadığı, kaçabilecekleri ve atılı suçun ağırlığı” gibi gerekçelerle tahliye etmeyi reddetti. Mahkeme, İsmet Kayhan ve Şerafettin Sürmeli’nin yakalanmasını bekliyor. Yargılamaya 10 Temmuz’da devam edilecek.
DHKPC davasında dört tahliye: İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, DHKPC davasından yargılanan Artı İvme dergisi yazı işleri müdürü Fatih Özgür Aydın ve Yürüyüş dergisi çalışanı Doğan Karataştan’ı tahliye etti.
Mahkeme, 18 Ocak 2013’te İdil Kültür Merkezi’ne yönelik polis baskınından sonra tutuklanan Tavır dergisi çalışanı Veysel Şahin ve Yeliz Kılıç’ı 27 Mart’ta tahliye etti. Davaları 29 Nisan’da sürecek.
Kapmaz’a tahliye: İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu PKK lideri Abdullah Öcalan’ın dokuz avukatını ve “örgüt yöneticiliği”nden yargılanan gazeteci Cengiz Kapmaz’ı, tutukluluk sürelerini göz önünde bulundurarak ve “delilleri karartma şüpheleri olmadığı”na kanaat getirerek tahliye etti (18 Mart).
Ergenekon’da altı tahliye ve yurtdışı yasağı: İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davasından 6 yıldır süren gazeteci-yazar Tuncay Özkan, Aydınlık gazetesi yazarı Hikmet Çiçek’i tutukluluk süresini beş yılla sınırlandıran düzenleme kabul edildikten sonra “tutuklu kaldıkları süreyi” göz önünde bulundurarak tahliye etti (10 Mart).
Mahkemeler, Ergenekon davasından mahkum olan gazeteci-yazar Prof. Dr. Yalçın Küçük ve yurt gazetesi genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ’ı da “gerekçeli kararları 7,5 aydır yazılmamasının hak ihlali oluşturduğu” gerekçesiyle tahliye ettiler. İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesi de, 9 Kasım 2009’da tutuklanan Ergenekon davası sanığı eski Aydınlık dergisi genel yayın yönetmeni Deniz Yıldırım’ı tahliye etti. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Ağustos 2011’de tutuklanan Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Turhan Özlü’yü yurt dışına çıkış yasağı koyarak tahliye etti (11 Mart).
Tahliyeler, Ergenekon davasında ceza alan, ancak gerekçeli karar yedi aydır yazılmadığı için Yargıtay’da temyiz incelemesi yapılamayan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile ilgili Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı vermesinin ardından geldi.
Demiral, Oyman ve Güler’e tahliye: İstanbul özel yetkili 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 18’i tutuklu, 46 gazetecinin yargılandığı KCK Basın Davası’nda Özgür Gündem editörü Dilek Demiral, Ayşe Oyman ve Sibel Güler’in tahliyesine karar verdi (3 Mart).
Kısmetli’ye tahliye: İzmir Ağır Ceza Mahkemesi, 22 kişinin yargılandığı davada aralarında Halkın Günlüğü gazetesi İzmir muhabiri Deniz Kısmetli’nin de olduğu 13’ü tutuklu sanığı tahliye etti (26 Şubat).
Şaman’a tahliye: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 40 kişinin yargılandığı Batman KCK Davası’nın 15. duruşmasında aralarında Heviya Jine editörü Sultan Şaman’ın da olduğu üç kişiyi tahliye etti (18 Şubat). Davadan DİHA Batman muhabiri Gülsen Aslan ve Azadiya Welat dağıtımcısı Şafak Çelen ve 38 sanık daha hapis istemiyle yargılanıyor. Aslan ve Çelen 15 Ekim 2012’deki ilk duruşmada tahliye olmuştu. Sanıklar “örgüt yöneticiliği” (TCK 314/1) ile suçlanıyor.
Kirsiz serbest: Gezi eylemleri sırasında 25 Haziran 2013’te Erzincan’da gözaltına alınıp tutuklanan ve Erzurum’da hakim karşısına çıkarılan sekiz genç eğitimleri aksamaması için tahliye edildi (10 Şubat).
Tahliye edilenler arasında, Yeni Demokrat Gençlik bürosunda gözaltına alınan Çetin Kirsiz de bulunuyor. CHP milletvekili Hüseyin Aygün, “Gezi’nin suç olmadığı teyit edilmiş oldu. İç barış açısından da sevindirici, memnun olduk” dedi.
Karafazlı’ya bir hafta hapis: İHD Rize Şube başkanı ve Nabız gazetesi sahibi Gençağa Karafazlı, Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin “suç örgütü kurmak”tan verilen iki yıllık hapis cezasını onaması üzerine bir haftalığına Rize Kalkandere L Tipi Cezaevi’ne girdi (25 Ocak).
Bir hafta sonra tahliye olan Karafazlı, 16 Haziran 2009’da da tutuklanmış ve ilk duruşmasının görüldüğü 3 Ağustos 2010’da tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti.
Nahide Ermiş’e tahliye: İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 19’u tutuklu 56 basını çalışanının KCK Basın Komitesi’ne üye olmaktan yargılandığı dava Demokratik Modernite gazetesi yayın kurulu üyesi gazeteci Nahide Ermiş’i tahliye etti (14 Ocak).
Doğru’ya tahliye: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, gizli tanık “Ateş” ve “Çelik”in dinlendiği DHPKPC Davası’nın ikinci duruşmasında Yürüyüş dergisi sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Doğru ve yedi tutuklu sanığın tahliyesi karar verdi (14 Ocak).
Gözaltılar
Aytaç’a gözaltı: Anayasal düzene karşı işlenen suçlar soruşturma bürosundan Ankara Cumhuriyet Savcısı Tekin Küçük, Başbakanın şikayetinden saatler sonra terörle mücadele şubesine Polis Akademisi üyesi ve Taraf gazetesi eski yazarı Önder Aytaç’ın gözaltına alınması talimatı verdi (29 Mart).
Aytaç, polis tarafından evinden arandığı haberini alınca 28 Mart gecesi Ankara Emniyetine gitti ve Terörle mücadele şubesinde, 26 Mart akşamı Samanyolu Haber TV’de yaptığı açıklamalarla “dinleme kayıtlarından haberdar olduğu intibası uyandırdığı” gerekçesiyle sorgulandı.
Zaman muhabirine gözaltı: Polis, Zaman gazetesi muhabiri Derviş Genç’i, daha önce Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Mustafa Varank’ın fotoğrafını çektiği ve konuşmasını kaydettiği gerekçesiyle gözaltına aldı (29 Mart).
İstanbul Sarıyer’deki miting sırasında Genç’in yanına gelen polis, hakkında şikayet olduğunu, karakola gelmesi gerektiğini söyledi. Gazeteci, İstinye Polis Merkezi’nde ifade verdikten sonra serbest kaldı.
Şiddete tepkiden Yıldırım’a gözaltı: Gazeteci Rahmi Yıldırım, polis şiddetiyle yaşamını yitiren Berkin Elvan için Ankara’da düzenlenen eylemler sırasında yine polis şiddetine tepki gösterince gözaltına alındı (12 Mart).
TGS ve ÇGD eski yetkilisi Yıldırım ve DİSK Uluslararası İlişkiler Dairesi Müdürü Kıvanç Eliaçık ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı.
Hürriyet muhabirine gözaltı: Hürriyet gazetesi muhabiri Fevzi Kızılkoyun, neredeyse her gün emniyet birimlerine uğradığı halde, Başbakanın mitingini takip etmek için gittiği Şanlıurfa’da “hakaret” gerekçesiyle aylardır hakkında arama kararı olduğu iddiasıyla otel odasından gözaltına alındı (10 Mart).
2013’te Çorum’da böbrek ticaretiyle ilgili bir haber nedeniyle gözaltına alındığını belirten Kızılkoyun, Şanlıurfa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldıktan sonra serbest bırakıldı.
Muhabire gözaltı: İstanbul Taksim’de İnternet Kanunu’nu protesto eden kitleye polisin ağır müdahalesi sırasında Kaldıraç dergisi muhabiri Orhan Esen de gözaltına alındı (22 Şubat).
Üç gazeteciye sınırda gözaltı: Gazeteci Mevlüt Yüksel, A Haber kameramanı Mutlu Şimşek ve Sabah muhabiri Adsız Günebakan Kilis’in Yavuzlu Beldesi sınırında gözaltına alındı (4 Şubat).
Mayınlı bölgeye girerek izinsiz çekim yapmakla suçlanan üç haberci, beş saat süreyle karakolda tutulduktan sonra serbest bırakıldı.
Üç haberciye Adana’da gözaltı: Adana’da polis, silah ve mühimmat bulunduğu ihbarıyla durdurduğu TIR’ları ararken, kontrol altında tuttuğu beş kilometrelik kordonun içinde kalan DHA, AA ve Başkent TV muhabirlerini gözaltına alındı (19 Ocak).
Gazetecilerin çektiği fotoğraf ve görüntü kayıtlarının bulunduğu hafıza kartlarını alan polis, daha sonra muhabirleri serbest bıraktı, ancak hafıza kartlarını iade etmedi. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir, halkın haber alma hakkının çiğnendiğini, yetkililerden de hiçbir açıklama yapılmadığını söyledi.
Önder’den Aysever’e sözlü saldırı: HDP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sırrı Süreyya Önder, Twitter üzerinden kendisini “Postacı Sırrı demokrat değil mi?” “İstanbul un truva atı kim?“ mesajlarıyla eleştiren gazeteci yazar Enver Aysever’i arayarak sözlü saldırıda bulundu (27 Mart).
Muhalif basına kapatma tehdidi: Bolu Gündem, Bolu Olay ve Bolu Havadis gazetelerinde inceleme yapan Bolu Belediyesi’ne bağlı zabıtalar, 30 Mart Yerel Seçimler öncesi, Bolu Gündem ve Bolu Havadis gazetelerini “iş yeri açma ruhsatı olmadığı” iddiasıyla kapatma kararı aldı (24 Mart).
Gazetecilerse iş yeri ruhsatı için üç yıl önce başvurduklarını, belediyeden haber çıkmadığını ifade ettiler. Bolu Gündem gazetesi muhabiri Özge Elçi de kapatılma kararının muhalif yerel basını hedef aldığını açıkladı. Mühürleme yapılacağı yönündeki haberler üzerine CHP milletvekili Tanju Özcan, CHP Belediye Başkan Adayı Mehtap Özcan Mısırlıoğlu, MHP Belediye Başkan Adayı Şükrü Gülez ve 200 kadar kişi 25 Mart’ta Bolu Gündem gazetesi önünde eylem yaptı. Kapatma kararı ertelendi.
TV ekibine Gezi sansürü: Polis, Kanaltürk televizyonu ekibine Gezi Parkı’nda hukukçu Can Atalay ile röportaj yapmasına izin vermedi (19 Mart).
Hukukçu çevresinde biriken polislere böyle bir yasağın hukuksuz olduğunu söylemesine karşın polisler, Biz de emir kuluyuz, bizce de saçma ama amirlerimize bildirmek zorundayız. Gerekirse gözaltına alırız” dediler.
Doğan Grubu’na suçlama: Başbakan Erdoğan, TRT Haber’de katıldığı programda Gezi eylemleri sırasında ekmek almaya giderken polisin sıktığı gaz kapsülüyle hayatını kaydeden 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın ailesini ve Doğan Grubu’nu hedef aldı (19 Mart).
Erdoğan, “Ekmek almaya giden bir çocuğun elinde sapan, yüzünde poşunun ne işi var. Çocuğun annesinin açıklaması enterasan. Çocuğumun katili Başbakan’dır diyor. Çocuğunun mezarına misket atıyor. Cebinden demir bilyeler, patlayıcılar çıkıyor. Enterasan bir durum. Malum medya, Doğan Grubu, isimi açıkça veriyorum artık” diye konuştu.
Kimliklere el kondu: Kocaeli Valiliği Başbakanın 15 Mart’taki mitingini izleyecek gazetecilerin kimliklerine 36 saat süreyle el koydu (14 Mart).
Evrensel muhabirine saldırı: Dokuz Eylül Üniversitesi Dokuz Çeşmeler Kampüsü’nde özel güvenlik elemanları, öğrencilere yönelik sert müdahaleyi izleyen Günlük Evrensel gazetesi muhabiri Metehan Ud’u da, yakasında basın kartı olmasına rağmen darp etti (13 Mart).
Görevliler, dudağı patlayan ve gözlüğü kırılan Ud’un kamerasını alarak uzaklaştılar. Bir süre sonra kameranın parçaları bulundu. Polis haber izleyen DİHA İzmir muhabiri Ezgi Gündüz’ü de gözaltına almak istedi.
Üç haberci TOMA hedefi: Ankara Tuzluçayır’da Berkin Elvan’ın ölümüne karşı yapılan eylemi takip eden DİHA muhabiri Zuhal Atlan ile Kanal D muhabiri Özgen Bingöl ve kameraman Hüseyin Çözen’e TOMA’dan tazyikli su sıkıldı (13 Mart).
Dört haberciye saldırı: Kanal7/24 spikeri Ece Zeraycan ve editör Ali Kemal Erdem, İstanbul’daki Berkin Elvan cinayetini protesto eden kitleyi haberleştirirken polisin sıktığı yoğun gazdan etkilenerek Şişli Etfal Hastanesi’ne kaldırıldı (12 Mart).
Ankara’da Hürriyet gazetesi foto muhabiri Selahattin Sönmez ve muhabir Mert Gökhan Koç, polisin plastik mermili, biber gazlı ve tazyikli sulu saldırısına uğradı.
Üç haberciye saldırı: Ankara’da Berkin Elvan’ın ölümüyle ilgili protestoları izleyen Vatan gazetesi muhabiri Çınar Livane Özer’in kafasına polis kalkanla vurdu ve küfür etti ANKA haber ajansı muhabiri Meltem Aslan da darp edildi; saçlarından sürüklendi. Birgün Gazetesi muhabiri Recep Yılmaz fotoğraf çektiği sırada sık sık polisin hakaretlerine maruz kaldı.
İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde polis habercilerin üzerine basınçlı ve gazlı su sıktı. Sol gazetesi muhabiri Elif Örnek fotoğraf çekerken polislerce engellendi.
Adana’da eylemleri izleyen DİHA muhabiri Hamdullah Kesen’e polis aracı çarptı. Görgü tanıkları ayağı kırılan Kesen’in kasıtlı olarak hedef alındığını savundular.
Baransu’ya gözaltı: Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu hakkında yakalama kararı bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alındı (11 Mart).
Kütahyalı’ya saldırı: Berkin Elvan’ın ölümünü protesto eden eylemciler, Yenibosna’dan geçtiği sırada Sabah gazetesi yazarı ve Beyaz TV yorumcusu Rasim Ozan Kütahyalı’nın aracına taşla saldırdı (11 Mart).
Agos sitesine yine saldırı: Agos gazetesine ait İnternet sitesi bir kez daha siber saldırıya uğradı (11 Mart). Gazete yetkilileri, hackerların gazete veri tabanına sızmamaları için önlem olarak sitenin geçici olarak erişime kapatılmak zorunda kalındığını açıkladılar.
Hatay’da yerel gazeteye baskın: Hatay’da 20 kişilik bir grup, yerel 10. Köy gazetesini basarak gazetelere el koydu, dağıtımını engelledi. Gazete, AKP’nin Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sadullah Ergin ve Başbakan Erdoğan’ı eleştiren bir manşetle çıkıyordu (10 Mart).
Özdemir ve Çalışlar “terörist” oldu: Bolu F Tipi Cezaevi’nde kalan hükümlülerin Radikal gazetesi yazarları Oral Çalışlar ve Cüneyt Özdemir’e göndermek istedikleri mektuplar, “sakıncalı” diyerek ulaştırmadı. Bolu Savcılığı’ndan görüş aldıktan sonra itirazı reddeden Bolu İnfaz Hakimliği, “terör örgütü mensuplarının haberleşmesini sağlayan mektup hükümlüye verilmez” gerekçesine sarıldı (10 Mart).
İHA ekibine saldırı: Erzurum Palandöken’de geçen ay yaşanan telesiyej arızasını haberleştiren İHA ekibinden Haber Müdürü Ahmet Akbuğa, kameraman Mehmet Yılmaz ve muhabir Özge Bozo, toplantıyı izlemek için geldikleri Polat Renaissance Oteli’nde özel güvenlikçilerin saldırısına uğradılar (10 Mart).
Görevliler, “Neden bunu haber yaptınız. Otelimize zarar verdiniz” diyerek önce habercileri dışarı çıkarmak istedi, itiraz üzerine de onları hedef aldı. Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti (DAGC) saldırıyı kınadı.
Evrensel editörüne saldırı: Günlük Evrensel gazetesi yazarı ve İnternet Sitesi editörü Mithat Fabian Sözmen, İstanbul Samatya’daki evinin önünde yüzü maskeli bir kişinin saldırısına uğradı (7 Mart).
Sözmen, “Onlarca gazetecinin cezaevinde olduğu, sansürün kol gezdiği, sendikasızlığın norm haline getirildiği bir ülkede basın özgürlüğünden bahsedilemez. Gazetecilerin bizzat başbakan ağzıyla hedef haline getirildiği bir ülkede Hrant Dink gibi gazeteci suikastlarının önüne geçilemez” dedi. Yayın Yönetmeni Fatih Polat da, olayın peşini bırakmayacaklarını açıkladı.
Pankart açan yurttaşa işkence: İbrahim Alıcı adlı yurttaş, Başbakan Erdoğan’ın 3 Mart’ta gerçekleştirdiği Osmaniye mitinginde açtığı “Hırsız Var” pankartı nedeniyle gözaltında Başbakanın korumalarınca darp edildiğini savundu (5 Mart).
İki yıldır işsiz olan Alıcı, ellerinin arkadan kelepçelendiğini, yaklaşık bir saat boyunca copla darp edildiğini ve kafasına da silah dayandığını söyledi.
AA’dan Arınç’a sansür: Anadolu Ajansı, CNN Türk’te katıldığı Ankara Günlüğü programında 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması ve sonrasında yaşananları değerlendiren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamalarını sansürledi (3 Mart).
Arınç, Meclis Başkanlığı’nın ardından satın aldığı evin öyküsünü anlatırken “İnşaat halindeyken bir eve girdik. Elimdekiler evin yarısını bile ödemeye yetmedi, ayda 7 bin lira ödemek suretiyle kredi çektim. Çok laf yalansız çok mal haramsız olmaz derler. Yine bir laf daha var, ‘Fakirler zenginlerden şu kadar yıl önce cennete gidecek’ derler. Yani zenginin işi zor. Hele helalinden değilse çok zor” dedi. Bu sözler ajansın yedi bölüm halinde abonelerine servis ettiği haberlerde yer almadı.
Üç haberciye saldırı: İzmir Çiğli’de toplanmayan çöpler yüzünden basın açıklaması yapmak isteyen AKP Çiğli Belediye Başkan adayı Adnan Yılmaz’ı takip eden İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabiri Ceren Atmaca, kameraman Ali Gözeten ile Ege Postası gazetesinden Onur Çakı bir grubun saldırısına uğradı (28 Şubat).
TGS İzmir Şube Başkanı Halil Hüner, “Gazetecilere yapılan her saldırı, demokrasiye, özgürlüğe ve halkın haber alma hakkına yapılan saldırıdır” diyerek saldırıyı kınadı.
Yarın gazetesini basmadılar: İhlas Matbaacılık Şirketi, Yarın gazetesinin Başbakan Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan atasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmesine yer verdiği “Yerimiz Kalmadı” başlıklı 123. sayıyı basmadı (26 Şubat).
Gazete yönetimi, “Basının engellenmesi, sansürün matbaalara kadar işlediğinin bir göstergesidir” açıklaması yaptı.
Sendikacı Kuleli ve Cömert’e saldırı: TGS Genel Sekreteri ve Günlük Evrensel gazetesi yazarı Mustafa Kuleli ve Hasan Cömert gece İstanbul Kurtuluş’ta kimliği henüz belirlenemeyen üç kişinin saldırısına uğradı (26 Şubat).
Alman Hastanesi’nde başına beş dikiş atılan Kuleli, Twitter hesabından, “Sağlık durumum iyi, dinleniyorum. Saldırının arkasındakilere dair kuvvetli şüphelerimiz var. Şimdilik susuyoruz. Gerçekler açığa çıkacak ve hesabını mutlaka soracağız. Gazetecilerin örgütlenmesinden rahatsız oluyorlar. Medya çalışanları dayanışmadan gelen güçleriyle onlara gereken cevabı verecektir” mesajını paylaştı.
İki gazeteciye saldırı: İzmir Urla’da seçim bürosu açılışı yapan HDP’lilere saldıran aşırı milliyetçi grup haberi izleyen DİHA ve Evrensel muhabirlerine de saldırdı (25 Şubat).
TRT tarafsızmış: Başbakan Yardımcısı ve basından sorumlu Bakan Bülent Arınç, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesine verdiği yanıtta TRT’de haberlerde ve yayında iktidar partisinin yanı sıra muhalefete de yer verildiğini belirterek “AK Parti’nin etkinliklerinin canlı yayınlanması konusunda hükümetin herhangi bir direktifi bulunmuyor” dedi (25 Şubat).
Tanrıkulu’nun 6 Ocak’taki soru önergesini yanıtlayan Arınç, TRT yayınlarını, “Sayın Erdoğan’ın soru önergesinde bahsi geçen canlı yayını, sadece aday tanıtımını değil, o tarihlerde oldukça yoğun olan ülke gündemine ilişkin de gelişmeler hakkında halkı bilgilendirmek amacıyla yapılan açıklamalarını kapsamaktadır” sözleriyle savundu.
Mürsel Çoban’a gaz fişeği: İstanbul Kadıköy’de gerçekleşen eylemleri görüntüleyen Fotoğrafçı Mürsel Çoban, polisin tüfek ile attığı gaz fişeğiyle göğsünden yaralandı (25 Şubat).
7 bin mağdurlu telekulak iddiası: Star ve Yeni Şafak gazeteleri, TMK savcıları Adem Özcan ve Adnan Çimen’in “Devlet içinde çöreklenen paralel devletin” bir parçası olarak, “Selam Terör Örgütü” soruşturması kisvesi altında mahkemelerden aldığı izinlerle yedi binden fazla kişiyi dinlediğini iddia etti (24 Şubat).
“Tarihin en büyük telekulak olayı” başlıklı haberde, dinlenen onlarca gazeteci arasında yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, Yeni Şafak Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Hürriyet’in eski yayın yönetmeni ve yazarı Ertuğrul Özkök, Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert, gazeteciler Hüsnü Mahallli, Defne Samyeli, Barış Terkoğlu, Hakan Albayrak, Sevil Nuriyeva, Okan Müderrisoğlu’nun da adı geçiyor. Suçlanan savcılardan Adnan Çimen, iddiaları yalanladı; “Böyle 7 bin kişilik bir dinleme listesinden haberim yok” dedi.
Anadolu Ajansı, “paralel yapı”nın dinleme iddiasına ilişkin savcılığa suç duyurusunda bulunacağını açıkladı: “Türkiye Cumhuriyeti’nin köklü ulusal haber ajansına ve çalışanlarına yönelik asılsız ve hukuk dışı suç isnatlarına karşı her türlü hukuki yola başvurulacaktır”.
İki gazeteye plastik mermi: İstanbul Taksim’de İnternet Kanunu’nu protesto eden kitleye polisin ağır müdahalesi sonucu Ulusal Kanal muhabiri Özer Sürmeli başına, Kanal724 TV muhabiri Berna Şahin de yüzüne isabet eden plastik mermiyle yaralandı (22 Şubat).
Zaman ve Bugün’e ambargo yokmuş: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, RTÜK’ün Zaman ve Bugün gazetelerinin alımını durdurmadığını belirterek, “Gazete alımı yapılırken tasarruf genelgesi çerçevesinde sadece sayı olarak sınırlama yapılmaktadır” dedi (22 Şubat).
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini RTÜK Başkanlığı’nın bilgi notuyla yanıtlayan Arınç, “Gazete alımı yapılırken tasarruf genelgesi çerçevesinde sadece sayı olarak sınırlama yapılmaktadır” dedi.
Belgelere “müsvedde” yanıtı: Maliye Bakanlığı,fişleme konusunda haber yapan Bugün, Zaman ve Taraf gazetelerinin yayımladığı belgeleri “müsvedde”, haberi yayımlayan gazeteleri de “şer cephesi” olarak nitelendirdi (21 Şubat).
Aydın’da haberciye saldırı: Aydın24haber sitesinin sahibi ve aynı zamanda Milliyet gazetesi Aydın temsilcisi olan Servet Töz, Hasanefendi Mahallesi Erlaçin Parkı yakınlarına kimliği belirsiz üç kişinin saldırısına uğradı (17 Şubat).
Töz, “Haberden dönüyordum. Park yakınlarına geldiğimde arkamdan geldiğini fark ettiğim üç kişi başıma vurmaya başladı. Bir anda yere düştüm, gözlüğüm de kırıldı. Tekme ve yumruklarla vurup ‘bundan sonra yazdıklarına dikkat edersin’ diyerek uzaklaştılar. Yaralandığım ve fenalaştığım için saldırganların eşgalini tam belirleyemedim. Ama şüphelendiğim kişiler var” dedi. 22 Şubat’ta, şüpheli olarak iki üniversite öğrencisi yakalandı. Soruşturma sürüyor.
DİHA tabelası söküldü: DİHA Van Bölge Temsilciliği’nin tabelası kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce yerinden sökülerek götürüldü (17 Şubat).
Faruk Levent İş Merkezi’nde bulunan Ajansın tabelası son bir ay içinde üçüncü kez saldırıya uğramış oldu. Ajans, suç duyurusunda bulunacak.
DİHA muhabirine darp: Van’da özel harekat polislerinin, haber dönen DİHA Ajansı Van muhabiri Metin Kaplan’i durdurarak darp ettikleri iddia edildi. Küfür ve hakaretler yağdıran polislerin, haber materyallerini zorla kontrol ederek, muhabiri tutuklamakla tehdit ettikleri açıklandı (16 Şubat).
Kimlik ve basın kartına el konulan, GBT işleminin ardından serbest bırakılan Kaplan, yaşadıklarını “Telefonla konuştuğum esnada beni yanına çağırdı. Telefonu kapatmaya çalışırken kafamdan tutarak akrebe vurdu. Ona engel olmaya çalıştım. İki polis beni zırhlı araca çarptı. Diğeri fotoğraf makinemi aldı. ‘Siz bizim iyi fotoğraflarımızı iyi çekiyorsunuz. Bizi seviyorsunuz’ dedi” sözleriyle açıkladı.
Muhabire hakaret ve alıkoyma: DİHA muhabiri Kayser Tekin, Van’da 15 Şubat günü Süphan Mahallesi’nde çıkan olayları izlerken sivil polislerce alıkonuldu, hakarete maruz kaldı Muhabir basın kartını göstermesine karşın polis Tekin’in fotoğraf makinesine el koymak istedi (15 Şubat).
Polis iki haberciyi yaraladı: Ergenekon ve Balyoz davalarında uzun tutuklulukların protesto edildiği eylemi izleyen Halk TV kameramanı Özbey Özay’ın plastik mermiyle, Ulusal Kanal muhabiri Hüsna Sarı da tazyikli suyla yaralandı. İki haberci tedavi altına alındı. (13 Şubat).
Başbakan azarladı, incindi: İspanya ziyareti sırasında Başbakan Erdoğan’a sorduğu sorulara karşılık sert tepki gören Zaman gazetesi muhabiri Ahmet Dönmez RS FM’de katıldığı bir programda incindiğini söyledi (12 Şubat).
Dönmez, “Özellikle şahsımı hedef alarak hakarete varan ifadeler kullanmasından rahatsız oldum. Dava açmayı düşünüyordum ama vazgeçtim” dedi. Muhabirin ATV-Sabah satışı, HaberTürk yayınına müdahale ve İzmir Urla’daki villalarla ilgili sorularına Erdoğan,“Dışa bağlı olduğunuz yer, size nasıl komuta ediyorsa, ona göre hareket ediyorsunuz… Fas’tan arama noktasında, evet aradım…Çok açık net ortada. Sadece hatırlatmayı yaptım, ve hatırlatmayı yaptığım şahıslarda, kendi altyazı ile alakalı olarak, bize yapılan hakaretlerle ilgili, yurtdışında olan bir başbakana karşı, bu tür hakaretlerin yapıldığı bir konuşmayı kalkıp kendilerine söyledim, kendileri de gerekli uygulamayı yaptılar” diyerek sert tepki göstermişti.
Altaylı baskıyı anlattı: CNNTürk’te Cüneyt Özdemir’in 5N1K programına katılan HaberTürk gazetesi yayın yönetmeni Fatih Altaylı, İlk defa medyaya baskının etiyle kemiğiyle ortaya çıkmasıdır bu” dedi (10 Şubat).
Altaylı, anket manipülasyonuyla ilgili de, “Direndim işte, değiştirmedim ki, aynen koydum anketi” dedi. Başbakanın telefonda sinirlendiği ve üç çalışanın işten çıkarılmasıyla sonuçlanan sağlık haberiyle ilgili olarak Altaylı, “İstediklerini yapmamış ki telefonları geliyor… Ben işten atmadım ama daha sonra bu arkadaşlar daha üst otoritelerce işten atılmış. İsyan etmekten başka n yapabilirsin. Çok mutlu olacaklarsa istifa edeyim” dedi.
Dört haberciye polis şiddeti: İnternet Kanunu protestolarını Taksim’de izleyen en az dört gazeteci polis şiddetiyle yaralandı (8 Şubat).
Sözcü muhabiri Eda Sönmez, polisin yoğun gaz kullanımından dolayı Demirören AVM önünde fenalaşınca Şişli Etfal Hastanesi’ne kaldırıldı. Bir polis, Halk TV muhabiri Can Coşkun’u yumrukladı; haberci mikrofonunu göstererek tepki gösterdiyse de şiddet görmeye devam etti. haberci, meslektaşları polisi uzaklaştırdığı için kask numarasını alamadı. Polis, Kanal 7/24 muhabiri Ece Zereycan ve ETHA muhabiri Emrah İlingi’yi tartakladı. Kanal 7/24 muhabiri Berna Şahin görev yaparken polis engeliyle karşılaştı.
Muhabir “terörist” oldu: MLKP davasından Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Ali Haydar Saygılı adlı mahkumun Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz’a 29 Ocak’ta gönderdiği cezaevi sorunlarını anlatan faks, “yasadışı terör örgütü üyelerinin birbirleriyle örgütsel amaçlı haberleşmesi” diye yasaklandı (4 Şubat).
Başbakandan muhabire azar: Başbakan Erdoğan, Almanya’ya giderken havalimanında kendisine soru soran Zaman gazetesi muhabirini azarladı (3 Şubat).
Muhabirin “Siyasetin yeniden dizayn edilmesiyle ilgili söylemleriniz var. Bugün de Zaman gazetesinde bir anket yayınlandı. AKP’nin oyu yüzde 34,6, cumhurbaşkanı olarak şahsınızın oyu yüzde 16. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün göreve davet edilmesiyle ilgili söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu Erdoğan şöyle yanıtlamıştı:
“Bunu değerlendirmeme gerek yok da, sen inanıyor musun buna? Senin mensubu olduğun gazete başka bir anket yayınlamıştı. Seninkine mi inanalım, buna mı inanalım? İşte bu anketin adı paralel yapı firmasının anketidir. Tamam? Bunlar duymaz uydururlar, dert başka. Bunlar kendilerine göre bu ülkede bir irade oluşturabileceklerini zannediyorlar. Bunu oluşturamayacaklar… Sevgili kardeşim sen ayrıntıları öğrenmişsin. Ben bu ayrıntıları bilmiyor. Beni de bir bilgilendirirsen çok daha mutlu olurum. Başbakanlık teftiş kurulu çok gizlilik kaydıyla, Ankara Başsavcılığı’na bunu gönderiyor. E şimdi bundan sizin haberiniz oluyor. İşte paralel devlet bu, paralel yapılanma bu.”
Atay’ın oyunu oynanmadı: “Redhack” soruşturmasında gözaltına alınan oyuncu Barış Atay’ın da rol aldığı “Kırmızı Yorgunları” adlı tiyatro oyununun sahne verilmeyerek sansürlendiği iddia edildi (31 Ocak).
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Daire Başkanı Ali Yeşildal oyun paralı olduğu zaman sahne için de para istendiğini belirterek, istenen bin 100 liranın yatırılmadığını bildirdi. Atay ise, “Sanata sansür ve yasak kabul edilemez. Gebze Osman Hamdi Bey Sahnesi’nde ‘Kırmızı Yorgunları’ oynayamayacaktır” açıklaması yaptı.
Tehdit, hakaret ve özür: Ankara Çamlıdere’nin AKP’li Belediye başkanı Hazım Caner Can, kendisi ve oğullarının üzerine 53 adet tapu kaydı bulunmasıyla ilgili telefonda sorular yönelten Taraf gazetesi muhabiri Hüseyin Özkaya’ya hakaret ve tehdit etti (31 Ocak).
Can, ardından yaptığı açıklamada, “Bir anlık öfkemle o küfrü ettim. Kendime yakıştıramadığım için özür diliyorum. Haber yapmazsanız sevinirim. Ama yaparsanız da bir şey söylemem” dedi.
Emniyet gazetecilere yasak: Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, 2013 yılı değerlendirme toplantısında yöneltilen “Adana Emniyet Müdürlüğü’ne bundan sonra basın mensuplarının alınıp alınmayacağı” sorusu üzerine, “Kolluk kuvvetlerinin basın mensuplarıyla muhatap olması, basın mensuplarıyla kolluk görevlilerinin diyalog kurmaları, bilgi alışverişinde bulunmaları, ilgili mevzuatın amir hükümleri doğrultusunda mümkün değildir… Hem il emniyet müdürlüğ��nün, hem de jandarmanın yapacağı açıklamaları ben yapacağım ya da görevlendirdiğim bir arkadaş yapacak” dedi (28 Ocak).
Agos sitesine ikinci saldırı: Agos gazetesinin İnternet sitesi ikinci kez saldırıya uğradı. Sayfaya, üçhilal.net mahlasıyla, “Sadece şunu anlamanızı istiyoruz, bu ülkedeki herkes kardeştir ayıranlar kalleştir. Türkler hiçbir zaman soykırım yapmamıştır. Zaten yapsaydı siz dünya üzerinde yaşamıyor olurdunuz” mesajı yazıldı (25 Ocak). Siteye de 20 Ocak’ta siber saldırı düzenlenmişti.
Agos’un sitesi hacklendi: Agos gazetesi yayın yönetmeni Hrant Dink’in 7. ölüm yıldönümünden bir gün sonra, gazeteye ait agos.com.tr sitesi hacklendi (20 Ocak).
Sabotaj sonunda, sitenin giriş sayfasına Mustafa Kemal Atatürk fotoğrafıyla birlikte, bir tehdit mesajı yer aldı.
Sansür protestosunda basına tehdit: İnternete sansürü yaygınlaştıracak yasa tasarısına karşı İstanbul’da düzenlenen protestolar sırasında polis, Taksim İstiklal Caddesi’ne girmek isteyen basın mensuplarına izin vermedi (18 Ocak).
Polis, Galatasaray’daki müdahale sırasında Birgün gazetesinden Elçin Yıldıray’ın fotoğraf makinesine el koymak istedi. Gerilim diğer gazetecilerin araya girmesiyle yatıştırıldı. Polisin bu sırada Taraf muhabiri Ayfer Çalıkıran’a “O makinayı kafanda parçalarım” dediği duyuldu.
Yazara tehdit iddiası: Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, Cemaati “Müslümanların yüz karası küresel şebekelerin maskarası”olarak nitelemesinden sonra tehdit telefonu aldığını yazdı; kendisine “Ayağını denk almazsan, o büyük dilini koparmasını biliriz” dendiğini savundu (17 Ocak).
Saldırganlara “öldürmeye teşebbüs”ten ceza: Siirt Ağır Ceza Mahkemesi, haftalık Siirt Birlik gazetesi sahibi Diya Yarayan’a saldırarak 2009’da ağır yaralanmasına neden oldukları gerekçesiyle dört sanığa 5 yıl 7’şer ay hapis cezası verdi (15 Ocak).
Yerel mahkeme, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin cezaları az bulmasının ardından yeniden yargılama yaparak, sopalı ve yüzü kar maskeli kişilere “ördürmeye teşebbüs”ten daha ağır cezalar verdi.
TBMM’de “ebeni öperdim” sözü: TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, “Siz olsaydınız Savcı Muammer Akkaş gibi mi davranırdınız?” sorusuna soran bir gazeteciye, Güney Koreli parlamenterlerinin yanında, gülerek “Ben olsaydım ebeni öperdim senin” dedi (9 Ocak).
Yürüyüşe polis şiddeti: Polis, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan, Sakine Cansız ve Leyla Söylemez’in Paris’te öldürülmesinin birinci yıldönümünde Galatasaray’dan Fransız Konsolosluğu’na yürümek isteyen kadınlara tazyikli su ve biber gazıyla saldırdı (9 Ocak).
AKP’den dört gazeteye akreditasyon: AK Parti Meclis Grubu, Samanyolu TV, Cihan Haber Ajansı, Bugün Gazetesi ve Zaman Gazetesi’ne akreditasyon uygulaması getirdi (8 Ocak).
Samanyolu TV parlamento muhabiri Ahmet Doğan, twitter’da “Akreditasyon skandalı ne yazık ki doğru. Parti grubuyla görüştüm ‘sizi bilgilendirme listesinden çıkardık’ diyerek duyurdu” diye yazdı.
Dört gazeteye satış yasağı iddiası: İstanbul’da metro istasyonlarında faaliyet gösteren Smart Cube adı büfelerden Günlük Evrensel, Sözcü, Yurt ve Aydınlık gazetelerine satış engeli çıkarıldığı iddia edildi (6 Ocak).
Büfe sorumlularına 3 Ocak akşamı SMS yoluyla “Arkadaşlar yarın sabah Sözcü, Evrensel, Yurt ve Aydınlık gazetelerini standa dizmeyin tezgah arkasına gözükmeyen bir yere kaldırın bu gazetelerin sorulması halinde ise kalmadı bitti diye müşteriye bilgi verilecek satmıyoruz denilecek akşam da geldiği gibi iadesini yapacaksınız” mesajı atıldığı gündeme geldi.
Smart Cube ise Facebook’tan, 1 Ocak itibariyle satışların takip edildiği sistemde güncelleme ve yedekleme yapıldığını, bunun sonucunda 28 ürünün barkodlarının sistemden silindiğini ve bunların arasında bahsi geçen gazetelerin de olduğunu ve sorunun giderildiğini savundu.
Gezi şiddetine ilk takipsizlik: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi eylemleri sırasında aralarında Ahmet Şık, Onur Erem ve Ender Ergün’ün da bulunduğu 12 kişinin polis şiddetiyle ilgili şikayetinde takipsizlik kararı verdi. Başsavcılık, iddialarla ilgili Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler hakkında “görevi kötüye kullanmak” iddiasıyla dava açacak ölçüde iddiasıyla ciddi delil bulunmadığını ileri sürdü (6 Ocak).
12 Haziran’da Taksim Meydanı’nda bulunan bir TOMA aracından atılan gaz kapsül Ahmet Şık’ın miğferine çarpmış ve hasar vermişti. Gazeteci, 31 Mayıs’ta da yakın mesafeden atılan kapsül nedeniyle başından yaralanmış ve hastaneye kaldırılmıştı. Son şikayetle ilgili soruşturmadan henüz sonuç çıkmadı. Onur Erem de, oturduğu Gümüşsuyu’nda ve çalıştığı Birgün gazetesinin bulunduğu Mecidiyeköy’de polisin aşırı gaz kullanımından dolayı sağlığının tehlikeye girdiği ve seyahat özgürlüğünün çiğnendiği gerekçesiyle şikayetçi olmuştu. Express dergisi yazarı Ender Ergün de, Talimhane’de aşırı gazdan etkilenerek baygınlık geçirmiş, yakın mesafeden polisin sıktığı plastik mermiyle yaralanmış ve satırlı saldırganların hedefi olmuştu.
Habercilere saldırdı ve özür: Afyonkarahisar’da yaşanan otel yangınını görüntülemek isteyen basın mensuplarına otel görevlileri saldırdı. Ardından otel yöneticileri Afyonkarahisar Gazetecileri Dayanışma Derneği’ni (AGD) ziyaret ederek saldırıya gerçekleştiren otel görevlileri adına özür dilediler (5 Ocak).
AGD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Abdioğulları ise, saldırının kendilerini derinden etkilediğini ve böyle bir olayın bir daha yaşanmaması konusunda ki temennilerini iletti.
CHP yazan gence gözaltı: Polis, İstanbul Çekmeköy’de duvara spreyle“CHP” yazan 15 yaşındaki bir genci gözaltına aldı. Genç, CHP Milletvekili Mahmut Tanal ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Meclis Üyesi Hüseyin Sağ’ın girişimleriyle serbest kaldı (5 Ocak).
RTÜK iddiayı reddetti: Türk Hava Yolları’nın ardından RTÜK’ün de, 17 Aralık’ta başlatılan yolsuzluk operasyonlarından sonra kurumsal olarak alınan gazeteler listesinden Zaman gazetesi ile Bugün gazetesini çıkardığı iddia edildi (4 Ocak)
İddiayı yalanlayan RTÜK, “kurumsal olarak elektronik medya takip hizmeti alıyoruz. Kurul üyeleri dışında, teşkilat birimlerine gazete alımı yapılmıyor. Üst Kurul üyelerine Bugün ve Zaman gazeteleri de alınıyor” dedi.
Başbakanın uçağında 12 gazete yok: Başbakan Erdoğan’ın Japonya, Singapur ve Malezya’yı kapsayan Uzakdoğu gezisinde en yüksek tirajlı üç gazete Zaman, Posta ve Hürriyet yer almadı (3 Ocak).
Gezi için Radikal, Hürriyet, Habertürk, Zaman, Milliyet, Vatan, Bugün, Taraf, Posta, Sözcü, Cumhuriyet ve Yurt gazeteleri akredite edilmezken, Özgür Gündem, Günlük Evrensel, Birgün ve Sol gazeteleri ise Başbakanlık gezileri için hiç akredite olamadılar.
Şarkı söyleri değişti mi? TRT’nin yılbaşı akşamı yer verdiği dizi ve filmlerde içki içilen sahnelerin buzlanmasının ardından şarkılardaki içkili bölümleri de değiştirmeye başladığı iddia edildi (2 Ocak).
Şarkıcı Zara’nın seslendirdiği ‘Taht Kurmuşsun Kalbime’ şarkısının, “Bırakamam seni ben, Yanımdan gidemezsin, Seviyorsan benimle, Oturup içeceksin” bölümünün “Oturup güleceksin” olarak değiştirdiği ileri sürüldü.
Soruşturmalar, Açılan / Süren Davalar, Kararlar
Sorumlu müdüre 16 yıl 3 ay hapis: Demokratik Ulus gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Arafat Dayan, TMK’nın 6/2 ve 7/2 maddelerine muhalefet ettiği gerekçesiyle 21 Kasım 2013, 21 Mayıs 2012 ve 17 Ekim 2012 tarihlerinde İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı üç dava kapsamında toplam 16 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edildi. Dayan, 24 Temmuz-24 Aralık 2012 döneminde çıkan haber, yazı ve fotoğraflar nedeniyle altı dava kapsamında yargılanıyor. Gazetecinin davası İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 15 Mayıs’ta sürecek.
Gazeteci, 25 Aralık 2012-11Şubat 2013 döneminde yayımlanan üç yayın nedeniyle de İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 5 Haziran’da hakim karşısına çıkacak.
Özgür Gündem davaları: Özgür Gündem gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Reyhan Çapan, 15 Ağustos 2012- 17 Ağustos 2013 döneminde çıkan gazete sayılarında TMK’nın ihlal edildiği iddiasıyla İstanbul 22 ve 23. Ağır Ceza Mahkemeleri’nde dört toplu dava kapsamında hapis istemiyle yargılanmaya 6 Mart’ta devam etti. 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki iki dosya 5 Haziran’da görülecekti. Ancak Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin kaldırılması sonucu dosyaları ele alacak yeni bir mahkeme belirlenecek.
Çapan, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, İstanbul 2. ve 38. Sulh Ceza Mahkemeleri’nde yargılandığı üç davada Basın Kanunu’nu ihlal ettiği iddiasıyla 6, 21 ve 28 Kasım 2013 tarihlerinde toplam 63 bin TL para cezasına mahkum edilmişti. Ayrıca, Yargıtay Ceza Dairesi de, Çapan hakkında İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 30 Temmuz ve 17 Ekim 2012’de verdiği toplam 4 yıl 7 aylık hapis cezasını onadı. İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 8 Kasım 2012’de verdiği 1 yıl 3 aylık hapis cezasıysa Yargıtay aşamasında bulunuyor.
Özgür Gündem gazetesinde 12 Mayıs 2012-24 Mart 2013 döneminde yayımlanan dokuz sayı için TMK’dan açılan soruşturmalarda takipsizlik kararı verildi.
Çapan, AKP milletvekili Mehmet Metiner, emekli Albay Atilla Uğur’un şikayetçi gözüktüğü iki dosyanın da içlerinde yer aldığı 11 dava kapsamında İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hapis istemiyle de yargılanıyor. Dosyaların çoğu haberlerde 18 yaşından küçüklerin kimliklerinin yayımlandığı gerekçesine dayanıyor.
Uslu ve Aytaç’a şikayet: Başbakan Erdoğan, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer’den sonra, Twitter hesaplarından yaptıkları paylaşımlar nedeniyle daha önce haklarında suç duyurusunda bulunduğu emniyet kökenli Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu ve aynı gazetenin eski yazarı Önder Aytaç hakkında da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu; Uslu ve Aytaç için yurtdışına çıkış yasağı istedi (30 Mart).
Başvuruda, “Uluslararası casusluk faaliyeti ile elde edilen gizli görüşme kayıtlarının Youtube’a konulan ‘konu başlığı’ ve şüphelilerin yürüttükleri psikolojik harp taktikleri içinde kullandıkları ‘Başçalan’ ismi ile yapılması ve en son bu casusluk olayını da sahiplenmeleri, casusluk faaliyeti hakkında önceden açıklamaları dikkate alındığında, bu suçun da olağan şüphelileri içinde olmaları muhtemeldir” deniliyor.
Şikayette, Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan “Suriye” konulu çok gizli toplantının ortam dinleme yoluyla ‘uluslararası casusluk’ faaliyeti kapsamında dinlendiğine de yer verildi.
Baro Youtube için yargıda: Ankara Barosu, 28 Mart’ta Suriye zirvesiyle ilgili bir toplantının ses kayıtları yayımlandığı gerekçesiyle Youtube sitesine yasak getiren TİB’in yetki gaspı yaptığını savunarak kararın iptali için Ankara İdare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma davası açtı (29 Mart).
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Vekili Büyükelçi Ömer Önhon, 15 ayrı içerik için “ulusal güvenliğe birinci derecede tehdit oluşturduğu” gerekçesiyle siteye erişim yasağı istemişti. Ancak TİB başvurusuyla alınan bu kararın 24 saat içinde sulh ceza hakiminin onayına sunulması gerekiyor. Ankara Sulh Ceza Hakimliği kararını 48 saat içinde vermesi gerekiyor. Başbakan Erdoğan bu hafta içinde NTV canlı yayınında, “Twitter’ın arkasında YouTube var” demişti.
Erdoğan ve Namaz’a tahliye çıkmadı: İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, MLKP örgütünü yöneticisi olarak anayasal düzeni silah zoruyla yıkmak iddiasıyla 4 Kasım 2013’te müebbet hapse mahkum edilen Özgür Radyo eski yayın yönetmeni ve bianet yazarı Füsun Erdoğan ve Atılım gazetesi yazarı Bayram Namaz’ın tahliye talebini reddetti (28 Mart).
Mahkeme başkanı, Gaye operasyonuyla 8 Eylül 2006’dan beri cezaevinde olan yedi sanığın tahliye talebini, “gerekçeli karar yazıldığı” gerekçesiyle reddetti. 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz yapılacak.
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi de, tedbir amaçlı tutukluluğu beş yılla sınırlandıran 6526 Sayılı Yasa değişikliğine rağmen “mahkumiyetlere dair gerekçeli kararlar çıktığı”, “Yargıtay aşamasında geçen sürelerin azami tutuklama süresinden sayılamayacağı”, “azami 10 yıllık süre aşılmadığı” gerekçesiyle tahliyeleri 10 Mart’ta reddetmişti.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, “Şiddet yoluyla Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs” iddiasıyla Erdoğan ve Namaz’ın da içlerinde olduğu dört sanığı TCK’nın 309. madde uyarınca mahkum etmişti.
Gazetecinin oğlu Aktaş Erdoğan’ın annesinin tahliyesi için Hollanda’nın Lahey kentinde açlık grevine başladı ve bir adalet çadırı kurdu. Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AvEG-Kon) ve Hollanda Gezi Dayanışması’nın(Gezi_NL) da desteklediği eylemin ilk gününde Berkin Elvan ve Gezi’de yaşamını yitirenler de anıldı. TGS eski Başkanı Ercan İpekçi ile Hollanda Gazeteciler Derneği (NVJ) Genel Sekreteri Thomas Bruning ortak bir basın açıklaması da yaptı; Erdoğan’ın tahliyesini istedi.
Özgüneş’e KCK’dan tahliye yok: Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin kaldırılmasıyla birlikte İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevlendirildiği 71’i tutuklu 204 sanıklı KCK İstanbul Ana Davası’nda 37 kişi tahliye edildi (26 Mart).
Ancak “örgüt yöneticisi olmak” ve (TCK 314/1) ve “örgüt propagandası” yapmak (TMK 7/2) iddiasıyla yargılanan BDP yetkilisi ve Azadiya Welat gazetesi yazarı Hasan Özgüneş’in tahliye talebi, “tutuklulukta makul süre aşılmadığı, kuvvetli suç şüphesi bulunduğu, kaçma ihtimali bulunduğu” gerekçesiyle, “atılı suçun ağırlığı”nı dikkate alarak reddetti. Dava 14-15-16 Temmuz’da sürecek.
Tutuklu BDP Parti Meclisi eski üyesi Nihat Oğraş, 30 Ocak’ta “Özgür irademizle bugünden itibaren Özel Yetkili Mahkemelerde yargılanmayı kabul etmediğimizi deklare ediyoruz” demişti. Avukat Baran Doğan da, “Bu yargılama bir rezalete dönüşmeden bu davadan çekilmenizi talep ediyoruz” diye konuşmuştu.
20 Aralık’ta çevirmen Ayşe Berktay (Hacımirzaoğlu) dahil beş sanık tahliye edilmişti. Davada Prof. Dr. Büşra Ersanlı “örgüt yöneticiliği” (TCK 314/1) ve “örgüt propagandası” (TMK 7/2) ile suçlanırken, Belge Yayınları’nın sahibi Ragıp Zarakolu “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek”le (TCK’nın 220/7 delaleti 314/3 yollamasıyla, 314/2) suçlanıyor. Ersanlı’nın 15-22,5 yıl, Zarakolu’nun ise 7,5-15 yıl hapsi isteniyor. RED dergisi yazarı Hakan Soytemiz ve Özgür Gündem editörü Kazım Şeker “örgüt üyeliği”nden (TCK 314/2) tutuksuz yargılanıyorlar.
Savcı Hacıoğlu için ceza istedi: Polisin 31 Ağustos 2013’te evine baskın düzenleyerek gözaltına aldığı, üç gün sonra da tutuklanan DİHA Ajansı Uludere muhabiri Cüneyt Hacıoğlu “PKK üyesi olmak” iddiasıyla yargılanıyor (24 Mart).
Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan davada savcı, Hacıoğlu’nun mahkumiyeti yönünde görüş bildirmişti. 6 Mart’ta Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin kaldırılmasıyla habercinin dava dosyası Şırnak’a gönderildi. Evinde yapılan arama “yasadışı örgüte ait belgeler bulunduğu” gerekçesiyle tutuklanan Hacıoğlu, Mardin E Tipi Cezaevi’nde tutuluyor. Avukatı Tırşenk Bartan, dosyanın yolda olduğu için yargılamaya Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi’nde ne zaman devam edileceğinin henüz belli olmadığını bildirdi.
Barolar dava açtı: TBB, Twitter’a erişimi engelleyen BTK ve TİB’in kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali için Ankara İdare Mahkemesi’ne dava açtı (24 Mart).
TTB, “https://twitter.com/barolar” adresini kullanamadığı için mağdur olduğunu bildirdi; AİHM’nin Türkiye’yi ifade özgürlüğünü ihlal etmekten mahkum ettiği Ahmet Yıldırım &Türkiye kararını hatırlattı. Ankara Barosu da, TİB ve BTK aleyhinde Ankara 5. İdare Mahkemesi’ne dava açtı.
TGC da yargıya başvurdu: TGC, BTK’nın 20 Mart’ta Twitter’a erişimi engellemesi basın ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle yasağın iptali için Ankara 5. İdare Mahkemesi’nde dava açtı (24 Mart).
TGC “Twitter” kullanıcısı olup üyeleriyle olan ilişkilerini ve iletişimini sağladıkları, iptal kararı nedeniyle Twitter hesaplarına ulaşamadıkları vurgulandı.
Twitter sansürü yargıda: Türkiye Barolar Birliği, Twitter’a erişimin engellenmesi kararının kaldırılması talebiyle İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na itiraz etti. Savcılık, zaten böyle bir kararları olmadığını açıkladı (21 Mart).
TBB, ayrıca “Yok hükmündeki bu kararı veren ilgili savcılar ve on milyonlarca insanımızın insan haklarını ihlal eden” sorumlu hakimler hakkında HSYK’ya, “yok hükmündeki kararı” uygulayan TİB hakkında da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulundu.
Konsey de mahkemeye verdi: Basın Konseyi başkanı Pınar Türenç de, twitter’ın kapatılmasını, sorumluların cezalandırılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet olarak taşıdı (21 Mart).
Türenç, TİB Başkanı Ahmet Cemalettin Çelik ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer’i haberleşmenin engellenmesi ve görevi kötüye kullanma suçunu işlediklerini savunarak, “Ülke genelinde mahkeme kararı bulunmamasına rağmen twitter’a tümüyle yasak getiren TİB suç işlemiştir” dedi.
ÇHD iki mahkemeye başvurdu: ÇHD İstanbul Şubesi de, Twitter ile ilgili tedbir kararları bulunan İstanbul Anadolu yakası 14. Asliye Ceza Mahkemesi ve İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak kararların kaldırılmasını talep etti (21 Mart).
Temel ve Birsin’e tahliye yok: Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi, DİHA editörü Tayyip Temel ve Diyarbakır Gün TV yayın yönetmeni Ahmet Birsin’in de aralarında olduğu KCK Ana davasının 91 sanık için yapılan tahliye başvurularını reddetti (17 Mart).
Kararda, “PKK/KCK terör örgütünün hala faaliyetini devam ettirmesi ve bu faaliyetler kapsamında, suç işlediği iddia edilen sanıkların delilleri yok etme, gizleme, değiştirme, tanıklar üzerinde baskı kurma, sanıkların kaçma, saklanma ve terör örgütünün dağ kadrosuna katılma şüphesinin varlığının bulunması, sanıkların tutuklulukta geçirdikleri sürenin makul ve ölçülü olmasını” gerekçe göstererek ret kararı verdi. Temel, “örgüt yöneticiliği” (TCK 314/1) ve “örgüt propagandası”ndan (TMK 7/2) yargılanıyor. Sanık avukatları, son olarak tutuklulara yaptıkları itirazda, “Sanıklar dağa çıkabilirler” gerekçesiyle ret yanıtı alınca başvurularını geri çektiler. Dava 14 Nisan’da sürecekti.
Ancak 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Mahkemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla TMK’nın 10. maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılmasıyla birlikte dosya, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verildi. Duruşma tarihi henüz belirlenmedi. 14 Nisan’da Birsin’in tutukluluğunda beş yıl doluyor.
“Alo Fatih”e dava yok: İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili A. Cengiz Hacıosmanoğlu, basın organının hukuksuzca engellendiği ve görevin kötüye kullanıldığı suçlamasıyla DİSK’e bağlı Basın-İş Sendikası’nın, Başbakan Erdoğan ve HaberTürk yöneticilerinden Fatih Saraç hakkında yaptığı şikayeti takipsizlikle sonuçlandırdı (17 Mart).
Kararda, “Televizyonun hangi haberleri yayınlayacağı, yayın politikasının nasıl olacağı ve benzeri kararları televizyonun sorumluları verir. Herhangi bir altyazının birinin talebiyle kaldırılması ceza mevzuatı açısından suç teşkil etmedi” denildi.
Sabah’a takipsizlik: İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekiliyken 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na, daha sonra da Bolu’ya düz savcı olarak atanan Zekeriya Öz’ün, 6 Ocak 2014’te Sabah gazetesinde yayımlanan “Zekeriya Öz’ün Dubai Sefası” başlıklı haber nedeniyle yaptığı şikayette takipsizlik kararı verildi (16 Mart).
Savcılık kararında, “Dosyadaki fatura ve belgeler kişisel veri kapsamında değerlendirilemez. Hakaret, iftira ve kişisel verilerin ifşası suçunun unsurları oluşmamıştır” denildi. Haberde Öz ve beraberindekilerin, Ali Ağaoğlu’nun parasıyla Dubai’de 61 bin 588 dolar tutarında lüks tatil yaptığı iddia ediliyordu.
Odatv davasına yeni mahkeme: 6526 sayılı Kanunla TMK’nın 10. maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılmasıyla, gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın dahil 13 sanığın İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı Odatv davasına ilişkin dosya, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Davayla ilgili yeni bir duruşma günü belirlenecek.
TRT şikayet edildi: CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, TRT’nin seçim öncesi siyasi partilerin mitinglerini yayınlarken fırsat eşitliğini sağlamadığı gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu (14 Mart).
Cumhuriyet’e saldırana tahliye: İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi, beş yıllık azami tutukluluk süresini doldurduğu gerekçesiyle Ergenekon Davası’nda 18 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan molotofkokteyli saldırının sanığı Bedirhan Şinal’ı tahliye etti (13 Mart).
DİHA muhabirine soruşturma: İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi eylemini takip eden DİHA muhabiri Handan Tufan hakkında, “Polise mukavemet, yasa dışı gösteriye katılma ve yaralama” iddiasıyla soruşturma başlattı (9 Mart).
Konak’ta 2 Haziran 2013’te yapılan eylemi izleyen Tufan soruşturmayla ilgili, “Eylem sırasında polisle hiçbir sorun yaşamadım. Suçlamalara bakılarsa yanımda taşıdığım kamera ve fotoğraf makinesiyle polise mukavemet yapmış, polisi yaralamışım” dedi.
Sözmen şikayetçi oldu: İstanbul Samatya’daki evinin önünde yüzü maskeli bir kişinin saldırısına uğrayan Günlük Evrensel gazetesi yazarı ve İnternet Sitesi editörü Mithat Fabian Sözmen Çağlayan Adliyesi’nde suç duyurusunda bulundu (7 Mart).
Karafazlı’ya bir hafta hapis: Rize’de çıkan Nabız gazetesi sahibi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Rize şube başkanı Gençağa Karafazlı, “Karafazlı suç örgütünün üyesi olduğu” iddiasıyla yargılandığı davadan aldığı 2 yıllık hapis cezasından kalan cezayı çekmek için, yeniden Kalkandere L Tipi Cezaevi’ne girdi (5 Mart).
Karafazlı, daha önce 14 ay hapis yattıktan sonra Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasının görüldüğü 3 Ağustos 2010’da tahliye edilmişti. Karafazlı bir hafta hapis yattıktan sonra tahliye oldu.
KCK Basın’da üç tahliye: İstanbul özel yetkili 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 18’i tutuklu, 46 gazetecinin yargılandığı KCK Basın Davası’nda Dilek Demiral, Ayşe OymanveSibel Güler’in tahliyesine karar verdi (3 Mart).
Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) adına açıklama yapan TGC Yönetim Kurulu üyesi Recep Yaşar, “ÖYM’lerin kaldırılmasına yönelik yasa parlamentodan geçmiştir. Bugün mahkeme üç arkadaşımızı tahliye etti, ama hala 15 arkadaşımız bu davadan tutuklu olarak yargılanıyor. Ortadan kaldırılan mahkemeler gazetecileri yargılayamaz, tutukluluk kararı veremez” dedi. Duruşmayı, TGS Başkanı Uğur Güç, TGS İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Gökhan Durmuş ve Arzu Demir ile TYS Başkanı Mustafa Köz de izledi.
Türköne’ye “Atatürk” cezası: Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne, bir televizyon kanalına Mayıs 2012’de yaptığı ve Atatürkçü ideolojiyi eleştirdiği konuşması nedeniyle 1951 yılına ait 5816 Sayılı Atatürk’ü Koruma Kanunu uyarınca ertelemeli bir yıl hapse mahkum edildi (28 Şubat).
İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi, cezada indirim yapmadı; sanığın ileride suç işlemekten çekineceği kanaatiyle cezayı erteledi. Bakırköy Savcılığı’nın takipsizlik kararına itiraz edilmesi üzerine dosyayı ele alan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “Atatürk’ün anısına hakarette bulunulduğu” iddiasıyla dava açmıştı.
Hem şiddet gördü hem yargılanıyor: İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi, Gezi eylemlerine katıldığı gerekçesiyle darp edilerek gözaltına alınan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Erden’i yargılamaya başladı (27 Şubat).
Dört kişiyle birlikte 2911 Sayılı Kanuna muhalefet ettiği iddiasıyla hapis istemiyle yargılanan Erden, “İstiklal Caddesi’nde hiç bir şiddete başvurmamış olmama ve Anayasal hakkımı kullanmama rağmen darp edildim, dudağım patladı, kafam şişti, karnımda morluklar oluştu. Suçsuzum” dedi. Mahkeme, görüntülerin yer aldığı CD’yi bilirkişi incelemesine gönderdi.
Sansüre şikayet: CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, “Vatandaş vergisini veriyorsa hükümet de hesap verecek” konulu afişlerinin sansürlenmesiyle ilgili olarak Başbakan Erdoğan ve buna dair konuşmaları internete düşen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve Erdoğan’ın danışmanı Mustafa Varank’ı şikayet etti (27 Şubat).
İHD’den “ırkçılık” şikayeti: İHD, Hocalı Katliamı’nı protesto eden bir MHP’li grubun Agos gazetesi önünde 23 Şubat’ta açtığı “Yaşasın Ogün Samastlar, Kahrolsun Hrant Dinkler” pankartıyla ilgili suç duyurusunda bulundu (26 Şubat).
Çağlayan Adliyesi önünde İHD adına konuşan Eren Keskin, “”Irkçılık içeren bu vahim olay karşısında, öncelikle olay yerindeki tüm MOBESE kayıtlarındaki görüntüler incelenerek, suçu övmek suretiyle suç işleyenlerin, başka bir deyişle söz konusu pankartı taşıyanların, gösteriye katılıp slogan atanların, başı çekenlerin olaya karışan diğer suçluların tespit edilmesi TCK 215, 216 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. maddesi uyarınca, ırkçılık suçu işleyen bu kişiler hakkında dava açılmasını talep ediyoruz” dedi.
Kısmetli’ye tahliye: İzmir Ağır Ceza Mahkemesi, 22 kişinin yargılandığı davanın dördüncü duruşmasında, aralarında Halkın Günlüğü gazetesi İzmir muhabiri Deniz Kısmetli’nin de olduğu 13’ü tutuklu sanığı tahliye etti (26 Şubat).
Duruşmada sanıklar, 70’li yılların devrimci gençlik liderlerinden İbrahim Kaypakkaya’yı savunmanın, 1 Mayıs’a, 8 Mart’a katılmanın, Halkın Günlüğü gazetesi okumanın suç olmadığını belirterek Demokratik Haklar Federasyonu’nun halkın demokratik hakları için meşru zeminde mücadele yürüttüğü ifade edildi. Örgüt üyeliğinden yargılanan sanıklar, 13 Kasım 2012’den beri tutukluydu.
Meclis TV şikayet edildi: CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, 25 Şubat’ta CHP Grup toplantısındaki yayının kesilmesiyle ilgili Meclis TV yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu (26 Şubat).
Başvuruda, “Yayını kesen ve engelleyen tüm şüphelilerin tespiti” istendi; bu durumun TCK’nın 257. maddesinde tanımlanan “görevi kötüye kullanma” suçunu oluşturduğu savunuldu.
DİSK Basın-İş yargıya gitti: DİSK’e bağlı Basın-İş Sendikası basın organının hukuksuzca engellendiği ve görevin kötüye kullanıldığı suçlamasıyla Başbakan Erdoğan ve HaberTürk yöneticilerinden Fatih Saraç hakkında suç duyurusunda bulundu (25 Şubat).
Başbakan Fas’tayken, Saraç’ı telefonla arayarak HaberTürk’te MHP lideri Devlet Bahçeli ile ilgili bir altyazının kaldırılmasını istemiş, Saraç da “Emredersiniz efendim” diyerek yayına müdahale etmişti. İstanbul Başsavcılığı’na sunulan dilekçede, TCK’nın 124/3 maddesi, Başbakan bakımından TCK’nin 257/1 maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunuldu.
Bugün ve Cumhuriyet’e soruşturma: İstanbul Başsavcılığı, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında iktidarın suçlandığı yolsuzluklara ilişkin telefon tapelerini okumasını haberleştiren Bugün gazetesi muhabiri Ezelhan Üstünkaya ve Cumhuriyet gazetesine soruşturma açtı (22 Şubat).
Telekulak’a soruşturma: HSYK Genel Kurulu, MİT’in Taraf gazetesi yazarlarının sahte isimlerle dinlemesiyle ilgili soruşturmada “Bu dinlemeleri hakimlerle koordineli yaptık” savunmasının ardından dinleme kararında imzası bulunan üç hakimle ilgili soruşturma izin verdi (19 Şubat).
MİT’in, Taraf yazarları Yasemin Çongar, Mehmet Baransu, Markar Eseyan, Amberin Zaman ve Prof. Dr. Mehmet Altan’ın telefonlarını “Pastör, Elizabeth, Arashi Quarzad, Çaşıt, Hossain Seyfullah ve Quaramaddin Fatimi” gibi sahte isim ve kod adlarla dinlendiği ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine Altan’ın avukatı Ergin Cinmen, HSYK’ya suç duyurusunda bulunmuştu.
40 Ekşi Sözlük yazarı sanık: İstanbul Anadolu 32. Sulh Ceza Mahkemesi, “Ekşi Sözlük” isimli internet sitesi kurucusu ve üyesi 40 kişiyi “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama” iddiasıyla ve 9 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılamaya devam etti (17 Şubat).
İnternet sitesinde “evandro” adlı rumuzla yazdığını söyleyen sanık Şükrü C.E, “Allah başlıklı ‘bizim memleketin en büyük sigortasıdır’ şeklindeki yazıyı Keçecizade Mehmet Emin Fuat Paşa’nın sözünden alıntı yaparak yazdığını açıkladı; “Hakaret söz konusu değildir. Bu yazıları 2007 yılında yazdım” dedi. Sanık Miray E ise iddianamede adı geçen dört ana başlıktaki yazıları kendisinin yazdığını söyledi, “Kesinlikle İslam’a karşı herhangi bir düşmanlığım yoktur. Hakaretim de yoktur. Beraatımı istiyorum” dedi.
Site yazarı Şebnem Ş ise, “buralı” rumuzlu yazar olduğunu belirterek, 2001 yılında yazdığı yazı nedeniyle yargılandığını, yazıyı da babasının Hac ziyaretiyle ilgili anlattığı bir anıya dayanarak yazdığını kaydetti. Ali O. G de yazdığı yazıların ifade özgürlüğü kapsamında ve tamamen mizansen olduğunu savundu. Mahkeme, duruşmaya katılmayan sanıkların zorla getirilmesine karar verdi. Ekşi Teknoloji Bilişim A.Ş şirketinden de yorumların olduğu yazı başlıklarını kimlerin açtığı tespit edilecek.
MİT’e soruşturma izni yok: Başbakanlık, Taraf gazetesi Ankara muhabiri Hüseyin Özkaya’yı izleyerek “görevlerini kötüye kullandıkları” iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dört MİT görevlisi hakkında soruşturma yürütmesine iki aydır izin vermiyor (16 Şubat).
Özkaya, Eylül 2013 başında aynı kişiyi farklı yerlerde görünce takip edildiğinden şüphelendikten sonra 10 Eylül’de şikayetçi olmuştu. Gazeteci, “Yaptığım haberlerden dolayı takip edildiğimi ve hayatımın tehlike altında olduğunu düşünüyorum” demişti. Soruşturma sonunda şüphelilerin bindikleri aracın MİT’e ait olduğu anlaşılmıştı.
MİT, Taraf muhabiri Özkaya’yı takip etmeden önce, yaptığı haberlerden dolayı gazeteciyi iki kez şikayet etmiş, 38 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istemişti.
Agos’a tehditler yargıda: Agos gazetesi avukatı Hakan Bakırcıoğlu, gazetenin web sitesine 20 ve 25 Ocak 2014 tarihlerinde yapılan siber saldırıları ve yayın yönetmeni Rober Koptaş’a yönelik tehditleri savcılığa taşıdı (14 Şubat).
Dilekçede, agos.com.tr sitesinin iki kez kimliği belirsiz şahıslarca saldırıya uğradığı ve siteye erişimin engellendiğini dile getiren Bakırcıoğlu, kimliği belirsiz şahıs veya şahısların TCK 244. maddesinden yargılanmasını istedi. Ayrıca, Koptaş’a Twitter üzerinden tehdit ve küfürler savuran @BIBERIN_GAZI adlı hesap hakkında da suç duyurusunda bulunuldu.
Telekulak yargılanacak: Ankara 12. İdare Mahkemesi, Taraf gazetesi yazarları Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Markar Esayan, Mehmet Baransu ve Amberin Zaman’ın telefonlarının dinlediği iddia edilen MİT mensupları için Başbakan Erdoğan’ın verdiği “soruşturma açılamaz” kararını kaldırdı (14 Şubat).
Başbakanlık işlemini usul ve yasaya aykırı bulan mahkeme, Başbakan’ın izin vermemesine ilişkin kararını kaldırdı. Başbakanlığın Danıştay’a itiraz hakkı var.
Yanardağ HSYK’ya başvurdu: Ergenekon Davası’ndan mahkum olduktan sonra tutuklanan gazeteci Merdağ Yanardağ’ın avukatı Serkan Günel, altı aydır gerekçeli kararlarını açıklamayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı ve üyelerini Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) şikayet etti (13 Şubat).
Günel, mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese ve mahkeme üyeleri Sedat Sami Haşiloğlu, Hüsnü Çalmuk, Mehmet Fatih Uslu ve Ercan Fırat’ın gerekçeli kararlarını bitirmeyerek görevlerini kötüye kullandıkları şeklinde gerekçelendirdi ve adli soruşturma açılmasını talep etti. Mahkeme eski başkanı Köksal Şengün, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Başbakan Erdoğan’ın da bilgisine başvurulması istendi.
Gazeteciye saldırıya ceza bu kadar: Şarköy Sulh Ceza Mahkemesi, bir trafik kazasını görüntülemek isterken Şarköy’ün Sesi gazetesi sahibi Yakup Önal’a saldırdığı iddia edilen İstanbul Seyahat Şirketi çalışanı Sercan Akbaş’ı “basit yaralama”dan 120 gün adli para cezasına mahkum etti (13 Şubat).
Mahkeme, Akbaş’ın cezasını saygılı tutum ve davranışı nedeniyle 100 güne indirdi; 2 bin TL para cezasına çevirdi, 20 takside böldü ve sonunda hükmü erteledi. Akbaş, beş yıl denetime tabi tutulacak. Gazetecinin darp ettiklerini görmediği için aleyhte ifade vermediği sanıklar Sabri Çetin ve Serdar Samat da beraat etti. Gazeteci, “Şimdi yargıya nasıl güveneyim? Doğru dürüst duruşmalara katılmamış bir sanığa iyi halden indirim uygulanıyorsa, temyiz etsem ne olur?” sözleriyle karara tepki gösterdi. Gazeteciye saldırdığı gerekçesiyle CHP’li meclis üyesi Hidayet Kaçar’ın yargılanmasına da 6 Mayıs’ta devam edilecek.
“Alo Fatih” yargıya taşındı: Avukat Tora Pekin, Başbakan Erdoğan’ın, 4 Haziran 2013’te Fas’tayken Habertürk yöneticilerinden Fatih Saraç’a telefon ederek altyazı olarak geçen MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Gezi olaylarıyla ilgili Cumhurbaşkanından sorumluluk almasını isteyen sözlerinin kaldırılmasıyla ilgili talimatını yargıya taşıdı (12 Şubat).
Pekin, Başbakanın Basın ve yayın organlarının yayınının engellenmesinin karşılığının TCK 124/3. maddesi olduğunu, Başbakanın 1 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasını istedi.
Vali şikayetiyle yargılanacaklar: Adana Savcılığı, M. Onur K. ve Sezer Z isimli yurttaşlar hakkında, Vali Hüseyin Avni Coş’u 10 Kasım 2013’teki törenler sırasında protesto ederken “hakaret ve tehdit ettikleri” iddiasıyla dava açtı (10 Şubat).
M. Onur K Adana 8. Sulh Ceza Mahkemesi’nde dört yıl, Sezer Z ise iki yıl hapis istemiyle yargılanacak. Vali Coş’un “Allah belanı versin diyen o gavatı al” diye talimat vermesinin ardından gözaltına alınan 9 kişiye, Kabahatler Kanunu’na göre 186’şar lira ceza yazılmıştı.
“Feto ve Apo” cezasına ikinci bozma: “Feto ve Apo” yazısından 109 gün hapis yattıktan sonra Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “PKK propagandası yapmak”tan 18 ay hapis cezası verdiği, kararın bozulmasıyla da bu kez “PKK’yı övmek”ten bir yıllık hapis cezası alan Adıyaman Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin’ın bu cezası da Yargıtay’ca bozuldu. Gazeteci yeniden yargılanacak (8 Şubat).
Fethullah Gülen cemaatinin devlete sirayet ettiğini ve yönetmeye başladığını savunduğu için baskı gören Boğatekin, “Dün beni lanetleyen AKP iktidarı ve AKP mensupları bugün beni haklı buluyorlar. Her yazdığıma inanmaya başladılar. Dün haklıydım, bugün mutluyum” dedi.
Basına şiddete takipsizlik: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 9 Eylül 2013’te yapılan Cemevi- Cami açılışında yaşanan protestoları izlerken basın kartınız gösterdiği halde polisin saldırısına uğrayan Günlük Evrensel gazetesi muhabiri Hasan Akbaş’ın şikayetiyle ilgili takipsizlik kararı verdi (6 Şubat).
Savcı “Güvenlik kuvvetlerinin PVSK hükümleri çerçevesinde zor kullanma yetkileri var” derken Akbaş, duruma “Artık basın emekçilerinin can güvenliği kalmamıştır” sözleriyle tepki gösterdi.
Cumhuriyet’e dava: Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmeni İbrahim Yıldız ve yazı işleri müdürü Aykut Küçükkaya, Gezi eylemlerinde başına isabet eden gaz kapsülüyle başından ağır yaralanan Berkin Elvan’ın yaralıyken kimliği açık yazıldığı gerekçesiyle yargılanıyor (6 Şubat).
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 16 Aralık 2013’te çıkan “Ailenin İsyanı” başlıklı haber nedeniyle açılan davada çocuğun babası Sami E.’yi tanık olarak dinledi. Çocuğumu vuran polis hala bulunamadı. Bu tür haberler yapıldıkça konunun üstüne gidilecek. Haberlerde çocuğumun isminin açık yazılmasını istiyorum” dedi. Savcı, esas hakkındaki mütalaasında gazetecilerin 20 bin TL ile cezalandırılmalarını talep etti.
Önergeye sansür yargıya taşındı: CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Sabah-ATV satışıyla ilgili iş insanlarının havuz oluşturulduğu iddialarına ilişkin verdiği soru önergesine yapılan karartma nedeniyle suç duyurusunda bulundu (6 Şubat).
Oran, TİB’in bu girişimine dayanak gösterdiği İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili yayın yasağı kararına imza atan yargıç ve İstanbul Başsavcılığının talimatı için soruşturma istedi. Kurum Başkanı Tayfun Acarer’den de TİB personeli hakkında adli ve idari işlem başlatılmasını talep eden Oran, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’ten de yasamaya yönelik bu sansür girişimine karşı yetkisini kullanmasını istedi.
Takipsizliğe itiraz: Ali Emre Bukağılı, savcılığın piyanist Fazıl Say hakkında “yargı görevini yapanları etkileme” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarından verdiği takipsizlik kararına avukatı aracılığıyla itiraz etti (5 Şubat).
İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi, bir twitter mesajıyla “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağıladığı” gerekçesiyle Say’ı hapse mahkum etmişti. Şikayetçi Say’ın yargıyı eleştiren sözlerden mahkum edilmesini de talep ediyor.
Çetin’e KCK’dan tahliye yok: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, DİHA Siirt muhabiri Abdullah Çetin’in de aralarında olduğu sekizi tutuklu 27 sanığı KCK Kurtalan davasından yargılamaya 10. duruşmayla devam etti (4 Şubat).
Sanıklar Özel Yetkili Mahkemelerle (ÖYM) ilgili tutumlarından dolayı savunma yapmayacaklarını belirtti. Tutuklu Berivan Yasak, son dönemlerde devletin en üst mercilerinde yüksek sesle dillendirilen “Devlet içinde devlet” ve “Çift başlı hukuk sistemi”ne atıfta bulunarak, gizli tanık, telefon tapesi ve fiziki-teknik takipler sonucu elde edilen delillerle suçlandıklarını söyledi; “Türkiye’de yanlış giden bir şeyler var. Artık vicdanınıza sığınıyoruz” dedi. Mahkeme, iki sanığı tahliye etti. Dava altı tutuklu sanıkla 15 Nisan’da devam edecek.
Taraf’a “darbe” soruşturması: Sakarya Adalet Platformu’nun şikayetiyle Taraf gazetesi ve sorumluları hakkında darbe suçlamasıyla soruşturma başlattı (4 Şubat).
Suç duyurusunda 28 Kasım – 5 Aralık 2013 arasında yayımlanan “Gülen’i bitirme kararı 2004’te MGK’da alındı”, “Hükümete ters düşen cemaatler fişleniyor” “Ne sızdırması! Fişlemeleri Başbakanlığa bildirdiler” başlıklı Mehmet Baransu ve Emre Uslu imzalı haberler gerekçe gösterilerek Taraf ve yazarlarının emniyet ve yargı içindeki illegal bir oluşumla bağlantılı olduğu iddia edildi.
Soruşturma, “Türkiye’de kaos çıkarmak, anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek ve edenlere yardım etmek, yasama yürütme ve yargının faaliyetlerini engellemek, hukuka ve kanunlara alenen uymamak ve uymamayı teşvik etmek, halkı kin nefret ve düşmanlığa sevk etmek, çıkar amaçlı organize suç örgütü kurmak, yönetmek ve üye olmak, kaosa sebep olmak, insanları korkutmak, ekonomik ve toplumsal krizlere sebebiyet vermek, insanlığa karşı işlenen suçlardan (TCK 77. madde) topluma karşı baskı, işkence yapmak, görevi kötüye kullanmak” şüpheleri üzerinden yürütülüyor.
Ayyıldız’a twit sorgusu: Günlük Evrensel gazetesi ve Hayat Televizyonu Diyarbakır muhabiri Faruk Ayyıldız, 9 Ekim 2013’te attığı “İşgalcinin varlığı silahı, askeri, polisi, şiddetiyse elbet o işgalciye atılan her taş helaldir, haktır” yazılı bir tweeti nedeniyle Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde ifadesi alındı (1 Şubat).
PKK’nin hapisteki lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarıldığı günün yıl dönümünde atılmış olması “manidar” bulununca Ayyıldız’a twitin maksadı soruldu. Ayyıldız, attığı tweetin bir ülkeye özel olmadığını, genel bir anlam taşıdığını söyledi. İfade savcılığa gönderilecek.
Cem TV’ye Gezi soruşturması: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Savcısı, Cem TV Haber müdürü Pınar Işık Ardor hakkında “Yayın yoluyla suç işlemeye alenen tahrik” iddiasıyla soruşturma yürütüyor (30 Ocak).
Gezi sürecindeki yayınlar nedeniyle ifadeye çağrılan gazeteci, gelmezse zorla getirileceği konusunda uyarıldı.
Yavuz ve Ünsal tutuklu: İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, “DHKP-C üyesi” veya “yöneticisi” oldukları iddiasıyla 31’i tutuklu 56 KESK’linin yargılandığı davada 24 kişiyi tahliye etti (27 Ocak).
Ancak mahkeme, Yürüyüş Dergisi muhabiri Naciye Yavuz dahil sekiz sanığı tahliye istemini, “atılı suçun öngördüğü ceza sınırları ve kaçma şüphesini” gerekçe göstererek reddetti. Dava, 8 Temmuz’da sürecek. Yürüyüş dergisi muhabiri Kaan Ünsal’ın ayrı bir davadan yargılanmasına da 18 Haziran’da devam edilecek.
Duruşmada arbedeye soruşturma: Gezi direnişi sırasında yaşamını yitiren Mehmet Ayvalıtaş’ın davasında yaşanan arbede nedeniyle aralarında ETHA Ajansı muhabiri İsminaz Ergün’ın da olduğu 16 kişi hakkında soruşturma açıldı (25 Ocak).
Baransu ve Uslu için şikayet: Kendilerini Milli İradeyi Savunanlar Platformu (MİSAP) olarak tanıtan bir grup devletle paralel etkinlik peşinde oldukları iddiasıyla Fethullah Gülen, Mehmet Baransu ve Emre Uslu hakkında suç duyurusunda bulundu (23 Ocak).
Adliye önündeki açıklamada, bu üç kişi ve soruşturmada tespit edilecek diğer kişilerin “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek ve edenlere yardım etmek”, “yasama yürütme ve yargının faaliyetlerini engellemek”, “kanunlara alenen uymamak ve uymamayı teşvik etmek”, “halkı kin nefret ve düşmanlığa sevk etmek” ve “çıkar amaçlı organize suç örgütü kurmak yönetmek ve üye olmak” suçlarından işlem yapılması talep edildi.
Yeni Akit’e dava: Yeni Akit gazetesine, LGBT’lere yönelik “Sapkınlar Okullara Sızdı” haberinde ‘halkın bir kesimini aşağıladığı’ gerekçesiyle (TCK 216) açılan davanın görülmesine İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi (23 Ocak).
Mahkeme, duruşmaya katılmayan gazetenin sorumlu müdürü Zekeriya Say’ın tanık sıfatıyla zorla getirilmesine karar verdi. Davada Kaos GL Derneği de müdahil. Yargılama 26 Mart’ta sürecek.
“Hükümet istifa” yazan çocuk yargılandı: Çanakkale’de Gezi direnişine destek yürüyüşü sırasında yola “Hükümet istifa”, “Faşizme ölüm” yazarak “kamu malını kirletmekle” suçlanan 13 yaşındaki çocuk Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın ilk duruşmasında beraat etti (21 Ocak).
Mahkeme, Zorla getirilme kararı alınan sanık çocuk olduğu için ifadesi alınırken salonu boşalttı. Mahkeme, “işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur” hükmüne dayanarak ceza vermeye gerek görmedi.
Sol gazetesine Gezi davası: SoL gazetesi sorumlu müdürü Hafize Kazcı hakkında, 11 ve 12 Eylül 2013 tarihlerinde yer verilen haberler nedeniyle “Halkı kanunlara uymamaya tahrik, suç işlemeye alenen tahrik etme, suçu ve suçluyu övmek, halkın kin ve düşmanlığa tahrik” iddialarıyla dava açıldı (21 Ocak).
Gazeteci, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 3 yıldan 12 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Davaya, Gezi eylemlerinde öldürülen gençlerin fotoğraflarının yer aldığı “Sorumlusu Erdoğan” manşeti ve 12 Eylül’de Hatay’da öldürülen Ahmet Atakan için yapılan eylemlere dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in “Organize bir suç hareketi” demesi üzerine atılan “Gazcı bakan halkı suçladı” manşeti gerekçe oluşturdu.
Say için 301’den soruşturma: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, piyanist Fazıl Say hakkında Ali Emre Bukağılı’nın şikayetiyle “kamu organlarını aşağılamak” gerekçesiyle yürüttüğü soruşturmada, Adalet Bakanlığı’ndan yargılama izni istedi (17 Ocak).
Başsavcılık, “yargı görevini yapanları etkileme” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” şikayetleriyle ilgili takipsizlik kararı verdi. İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi, Say’ı “dini değerleri aşağılamak” iddiasıyla 6 ay hapse mahkum etmişti.
Gezi eylemlerine takipsizlik: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 31 Mayıs’ta başlayan Gezi eylemleriyle ilgili 74 şüpheli hakkında yürüttüğü soruşturmada takipsizlik kararı verdi (16 Ocak).
Kararın gerekçesinde, “Barışçıl gösteri, izinsiz bile olsa demokratik haktır. Barışçıl gösteriye katılanlar hakkında dava açmak AİHM kararlarına aykırı” denildi.
Boğatekin’e bir yıl hapis: Adıyaman Gerger Asliye Ceza Mahkemesi, 17 Eylül 2012’de yayımlanan “İmamın Rüyası” haberinde gördüğü rüya üzerine bir imam evinin altını kürekle kazan bir imamdan söz eden Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin’i, “özel yaşamın gizliliğini ihlal”den bir yıl hapse mahkum etti (15 Ocak).
Mahkeme, TCK’nın 134. maddesi uyarınca verdiği cezayı 7 bin 300 lira idari para cezasına çevirdi ve 20 taksitle ödenmesine hükmetti. Ceza, gazetecinin “yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılmadığından” ertelenmedi.
40 Ekşi Sözlük yazarına dava: Ekşi Sözlük İnternet sitesi yöneticisi Sedat Kapanoğlu dahil 40 sözlük yazarının “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak” iddiasıyla ve TCK’nın 216-3 ve 218-1. maddeleri uyarınca yargılanmalarına Anadolu Adalet Sarayı 32. Sulh Ceza Mahkemesi’nde başlandı (14 Ocak).
Anadolu Adalet Sarayı 32. Sulh Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan Sedat Kapanoğlu’nun da aralarında bulunduğu 27 sanık katıldı. “ssg” adlı rumuzuyla yazan Kapanoğlu’nun avukatı kaleme alınan yazının hakaret içermediğini, espri ve eleştiri olduğunu savundu. Sanık Özgür Gezer de sitede “faerivian” rumuzunu kullanarak yazılar yazdığını, suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Hristiyan olduğunu ifade eden Ari Stepan Algosyan da, “İsa” başlıklı yazısı için “Aşağılamak gibi bir kastım yok. Hristiyanım, böyle bir şeyi dinim gereği zaten yapmam. Hakaret etme amacım yoktu. Sadece eleştirmek amaçlı yazdım” dedi. Sanık Ali Fasih Sayın da yazdığı yazının tamamen dil bilimsel bir tespit olduğunu ifade etti, suçlamayı reddetti.
Mahkeme, şikayetçi Ali Emre Bukağılı’nın katılma talebini reddetti; ifade veren sanıkları duruşmalardan vareste tuttu; duruşmaya katılmayanların zorla getirilmesine karar verdi.
KCK Basın’da dava durdurulmadı: İstanbul 15. Ağır Ceza mahkemesi, 19’u tutuklu 56 medya çalışanının “KCK Basın Komitesi’ne üye olmak”tan yargılandığı davada, sanık avukatlarının yargılamanın durdurulması taleplerini reddetti (13 Ocak).
Mahkeme Başkanı, “mahkememizin anayasal ve yasalarda yer almayan hiçbir yetkiyi kullanması mümkün değildir” dedi; tutuklu gazetecilerin tahliyesi yönündeki talepleri de 17 Ocak’ta değerlendireceğini açıkladı. Aralık 2013’te tahliye olan Cumhuriyet gazetesi yazarı ve CHP İzmir milletvekili Mustafa Balbay ve CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba da duruşmayı izlediler.
Diyarbakır KCK’da gerginlik: Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 94’ü tutuklu 175 Kürt siyasetçinin yargılandığı davanın 60. duruşmasının 1. oturumunda sanık avukatları Mehmet Emin Aktar, Meral Danış Beştaş, Mustafa Özer ve Fırat Epözdemir meşruiyeti gerekçesiyle mahkeme heyetinin duruşmadan çekilmesini talep etti (13 Ocak).
Avukatlardan Hasan Hüseyin Ebem, 14 Nisan ve 24 Aralık 2009 tarihli operasyonlarla tutuklanan sanıklar adına hazırladığı savunmayı okurken, “İstiklal Mahkemelerinin Kürdistan’da Kürtlere yaptıklarını bugün bu mahkemeler yapıyor” deyince mahkeme başkanı mikrofonu kapattı. Avukatlar, “savunmaya sınırlama getiremezsiniz” diyerek itiraz etti. Başkan da okunanların savunma dışı bir metin olduğunu savundu. Sanıklar, seyirciler ve çok sayıda avukat ayağa kalkarak mahkemeyi alkışlarla protesto edince salona jandarma girdi. Mahkeme heyetiyse toplu protestolar nedeniyle yaşanan gerginlikten sonra duruşmaya ara verdi. Ardından yargılamayı durdurma talebi de reddedildi. Davayı BDP’li vekiller Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız, Gülser Yıldırım ve İbrahim Ayhan ile Van Bağımsız Milletvekili Kemal Aktaş da izlediler.
Gerçek’e 3,5 yıl, polise 2,5 yıl: Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesi, Yürüyüş dergisi dağıtırken silaha başvurarak felç ettiği Ferhat Gerçek’e 20 Aralık 2014’te 3,5 yıl, polislere de 2’şer yıl 6’şar ay hapis cezası verilmesine ilişkin gerekçe kararını açıkladı (13 Ocak).
Kararda, polislerin “havaya ateş açtığı” savunması tekrar edilirken, Adli Tıp Kurumu’nun, “deliller (Gerçek’in vurulduğu an giydiği tişört) kaybolduğu için” kurşunun atış mesafesini ve yönünü tespit edemediği de belirtildi.
Alp’i şiddet değil yayın mağdur etmiş: Özgür Gündem, 1 Mayıs 2013’te polisin lise öğrencisi Dilan Alp’in ağır yaralamasıyla ilgili yayınlardan dolayı Birgün, Milliyet, Aydınlık ve Cumhuriyet gazetelerine, “18 yaşından küçük mağdurun kimliğini açıklayacak ya da tanınmasına yol açacak şekilde yayın yapmak” iddiasıyla davalar açıldı (12 Ocak).
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, her gazetenin sorumlu iki yöneticisine 10’ar bin liralık ön ödemeli para cezası kesti. Gerekçeyse, Alp’in adını açık yayınlayarak “mağdur etmek” olarak açıklandı.
301. madde çocuğa yöneldi: Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi, şehirdeki İnönü Caddesi’nde Gezi direnişine destek yürüyüşü sırasında yola “Hükümet istifa”, “Faşizme ölüm” yazarak duvarı kirletmekle suçladığı 13 yaşındaki çocuğa, 21 Ocak’taki ikinci duruşmaya katılma zorunluluğu getirdi (9 Ocak).
Altı yıla kadar hapsi istenen çocuk, Türk Ceza Kanunu’nun 152/1. maddesi uyarınca, “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında, mala zarar verme” suçundan yargılanıyor.
İl Emniyet Müdür Yardımcısı T.G., Çocuk Şube Müdürlüğü’ne yazdığı raporda, çocuğun TCK’nin “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” başlıklı 301. maddesinden işlem yapılmasını istedi.
Alabora’ya ikinci takipsizlik: İstanbul Savcılığı’nın Gezi Parkı olayları sırasında attığı Tweet nedeniyle hakkında “Suç işlemeye alenen tahrik” iddiasıyla çok sayıda soruşturma başlattığı sanatçı Mehmet Ali Alabora için takipsizlik kararı verildi (7 Ocak).
Alabora, Twitter hesabından “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı? hadi gel” mesajını paylaşmıştı. Daha önce de aynı tweet nedeniyle “suç işlemeye alenen tahrik”ten (TCK 214) soruşturma açılmış, “suç işlenmesi için tahrik içerikli söz bulunmadığı gerekçesiyle de 27 Temmuz 2013’de takipsizlik kararı vermişti.
Öcalan’a selama soruşturma: Van Cumhuriyet Başsavcılığı, Festivalde sahneden PKK’nin hapisteki lideri Abdullah Öcalan ile gerillalara selam gönderen ve Dersim katliamında öldürülenleri anan ozan Ali Baran hakkında “PKK örgütü propagandasını yapmak”tan soruşturma açtı (7 Ocak).
ANF’ye konuşan Ali Baran, Van Cumhuriyet Başsavcılığının ifadeye gelmediği takdirde zorla getirilme tedbiri koyması nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Savcısına ifade verdi.
Kırıkkanat’a Oktar davası: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Adnan Oktar’a hakaret ettiği iddiasıyla Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Mine Kırıkkanat’ı 4 aydan 2 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle yargılamaya devam etti (25 Mart).
Kasım 2013’te açılan davada, Kırıkkanat’ın 24 Temmuz 2013 tarihli “Dünya Yalan, Narkoz Şirketten” yazısında Oktar hakkında “inanç sömüren din simsarı”, “rakiplerini, muhaliflerini pasifize etmeye çalışan video sanayicisi”, “Sünni Müslümanlıktan geçinen bu din simsarı”, “Adnan hocanın Mesihliğe soyunması”, “Silikonlu hurileriyle kurduğu yeryüzü cenneti” dediği iddia edildi. Duruşmayı TGC Başkanı Turgay Olcayto ve TBB Başkan Yardımcısı avukat Başar Yaltı da izledi.
Kırıkkanat, “Yüce mahkemenizden yepyeni bir sayfa açmanızı, hukuku yıldırma aracı olarak kullananlara ‘yeter’ demenizi, gazeteciyi susturmaya çalışanlara karşı korumanızı, adaleti bekliyorum” dedi. Oktar’ın avukatı Gülcan Karakaş ise sanık savunmasına karşı yazılı savunma yapmak için süre istedi.
Maliyeden Taraf’a dava: Maliye Bakanlığı, 27 Şubat tarihli Taraf gazetesinde yayımlanan Hüseyin Özay imzalı “Torpili yediler, renk değiştirdiler” haberi nedeniyle dava açtığını açıkladı (27 Şubat).
Bakanlık açıklamasında, “Fişleme skandalında ikinci perde. Maliye’de ‘kırmızı liste’ye alınan 24 müfettiş adayı, buldukları torpille ‘yeşil’ ve ‘mavi liste’ye terfi etti” denilen haberin gerçeği yansıtmadığını savunuyor.
Özgür Boğatekin’e hapis: Gerger Sulh Ceza Mahkemesi, karakolda bir kişiye muamele konusunda polisle tartışma yaşayan Gerger Fırat gazetesi yetkilisi Özgür Boşatekin’i “hakaret ve tehdit”ten 3 ay 22 gün hapse mahkum etti (27 Şubat).
Avukatı Hüseyin Boğatekin, müvekkilinin saldırıya uğramakla birlikte haksız şekilde hapse mahkum edildiğini savunarak kararı temyiz etti.
Hapisteki Nişanyan’a soruşturma: İzmir’in Selçuk ilçesi Şirince köyünde kaçak inşaat yaptırdığı gerekçesiyle hakkında verilen iki yıllık hapis cezasını çekmek için 2 Ocak’ta Torbalı Açık Cezaevi’ne giren yazar Sevan Nişanyan, cezaevinde yaşadıklarını yazınca hakkında soruşturma açıldı (25 Şubat).
Nişanyan, Cezaevi Mektubu-7 başlığı ile başlayan ve twitter’den kendi kişisel blogunda yazdığı yazısında, “Cezaevi yaşamının temel kuralı şu: Isırmazsan ısırırlar. Bütün sistem bunun üzerine kurulmuş” dedi. 26 Şubat’ta sorguya alınan Nişanyan aynı akşam Buca Cezaevi’ne nakledildi.
Ortadoğu Çelik’e tazminat ödeyecek: Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in ‘kişilik haklarına saldırıda bulunduğu” iddiasıyla Ortadoğu gazetesini 4 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum etti (18 Şubat).
Çelik’in avukatı Burhanettin Sevencan, müvekkilinin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 14 Temmuz 2013’te yaptığı açıklamalara yönelik beyanlarda bulunduğunu belirterek, gazetenin 16 Temmuz’da müvekkilinin kişilik haklarını hedef alan haber yaptığını savundu. Mahkeme, 16 Temmuz 2013’te gazetede yer alan haberlerle ilgili, talep edilen 50 bin TL’lik tazminatı kısmen kabul etmiş oldu.
ETHA davası ertelendi: İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi, işkence mağdurları ile ilgili yaptığı haber yoluyla İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Sedat Selim Ay’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan ETHA Ajansı yetkilisi Goncagül Telek ile ilgili davayı 6352 sayılı yasa kapsamında erteledi (5 Şubat).
Davanın 4. duruşmasına Gezi davasından tutuklu bulunan ve bu davada yargılanan Telek getirildi. Telek’in avukatları, mahkemenin bir önceki duruşmada da gündeme getirdiği, “Hükmün açıklanmasının ertelenmesi” kararına itiraz ederek, beraat kararı verilmesini istediler. Telek’in avukatı Sezin Uçar karara itiraz edeceklerini açıkladı.
Nihat Behram sanık: Yazar-şair Nihat Behram, İstanbul Terörle Mücadeleden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Sedat Selim Ay için “işkencesi” dediği gerekçesiyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılamaya başlandı (4 Şubat).
Polise hakaret ettiği iddiasıyla 2 yıldan 8 yıla kadar hapsi istenen Behram savunmasında, “işkenceciliği mahkeme kararıyla sabit olan birine işkenceci demek suç değildir” dedi. Yazarın avukatı Başar Yaltı da, Google arama motoruna “işkenceci sedat selim ay” yazınca 26 bin sonuç çıktığını söyledi. Avukatlar savunmalarında “Yazılan yazı içeriği gerçek, güncel ve kamu yararı içermektedir. İfade özgürlüğü kapsamındadır” dediler. Dava 1 Nisan’da sürecek.
Demirtaş’a “Onbaşı” cezası: Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e, “Bizim nazarımızda onbaşısın” diyerek kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiasıyla BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ı Yargıtay’ın bozma kararının ardından 10 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum etti (28 Ocak).
Bilal Erdoğan’dan “Çölaşan” şikayeti: Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, kendisine hakaret ettiği ve bir Rumeli türküsünde geçen, ”Kanlı Bilal” yakıştırması yaptığı gerekçesiyle, Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan’ı şikayet etti (27 Ocak).
Çölaşan, 14 Ocak 2014 günkü yazısında “Rüşvetmiş, yolsuzlukmuş, gemicikmiş, babasının gölgesinde malı götürecekmiş, o laflar sana değil. Hiç umursama. Sen işine bak canım kardeşim. Pencere açıldı Bilal oğlan, piştov patladı / Varın bakın kanlı Bilal, yine kimi hakladı…” diye yazmıştı.
Boğatekin’e hem ceza hem tazminat davası: Adıyaman Savcılığı, Gerger’e bağlı Bodin Mezrası’ndaki ilkokulun prefabrik tuvaletlerinin başka yere taşınmasını 25 Ekim ve 5 Kasım 2013 tarihli iki haberde eleştiren Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin hakkında dava açtı (25 Ocak).
Gazeteci, Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş’a yayın yoluyla hakaret etmekle suçlanıyor. Dava, 3 Nisan’da Adıyaman 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Ayrıca, Adıyaman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada gazeteciden 20 Bin TL tazminat isteniyor.
Gülen’den Akit’e 60 dava: Fethullah Gülen, iki ay içinde Yeni Akit gazetesine 60 dava açtı. Gülen’in davalarını sürmanşetine taşıyan gazete, “Papa’ya, Patrik’e, Haham’a muhabbet, Akit’e linç. Gülen’den Akit’e 60 dava” başlığını kullandı (20 Ocak).
Gülen, yazar Hasan Karakaya’ya 32, Mehtap Yılmaz’a ise 10 dava açtı. Davaların gerisi, muhabirler Mehmet Özmen, Hüseyin Kulaoğlu ve Naim Taşbaşı’ya açıldı.
Slogan için dava açmaya gerek yok: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 27 Aralık 2013 tarihinde Ankara’da 19 Mayıs Stadyumu’nda Gençlerbirliği-Beşiktaş futbol maçında bazı Beşiktaş taraftarlarının attıkları “her yer rüşvet her yer yolsuzluk” sloganının hakaret içermediğine ve dava açılmasına da gerek olmadığına karar verdi (20 Ocak).
Şikayeti, tezahüratların 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un “Hakaret içeren tezahürat” başlığını taşıyan 14. maddesine aykırı olduğunu iddia eden Ankara Emniyeti yapmıştı.
Savcı Öz’den Sabah’a dava: HSYK’nın İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nden Bakırköy Başsavcı Vekilliği görevine atanan Zekeriya Öz, hakkındaki iddialara ilişkin Başbakan Erdoğan ve Sabah gazetesine dava açtı (13 Ocak).
Hakkındaki suçlamaların asılsız olduğunu belirten Öz, “görevi kötüye kullanma, iftira, hakaret, hedef gösterme ve kişisel bilgileri yasa dışı yollarla elde etmek ve yayınlamak” suçlamalarından işlem yapılmasını istedi.
TSK’dan iki gazeteye dava: Genelkurmay Başkanlığı, Sabah gazetesinde 21 Ocak 2014’te yayımlanan “TIR’cı komutana paralel koruma” ve Takvim gazetesinde çıkan “Paşa TIR’lattı” başlıklı haberlerle ilgili İstanbul Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu (21 Ocak).
Şikayette Tuğgeneral Hamza Celepoğlu hakkında hiçbir somut delil gösterilmeden mesnetsiz iddialarda bulunulduğu ve yasa dışı bir yapılanmanın parçası olarak gösterilmeye çalışıldığı iddia edildi. Şikayete “hakaret” fiiline ilişkin TCK’nın 125. maddesi ve “Astlık – Üstlük Münasebetlerini Zedelemek” iddiasına ilişkin Askeri Ceza Kanunu’nun 95. maddesi dayanak yapıldı.
Zaytung haberinden baskın ve dava: Mizah sitesi Zaytung’un “Adana Valisi Hüseyin Avni Coş özerkliğini ilan etti” haberini paylaşan Meral Tutcalı’nın evini polis bastı ve bilgisayarına el koydu (10 Ocak). Adana Valisi Hüseyin Avni Coş ile ilgili bir haberi 6 Ocak’ta twitter üzerinden paylaşan Meral Tutcalı hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Tutcalı, “Babam ilköğretim öğretmeni, onun laptopunu benim bilgisayarımın da hard diskini aldılar” dedi. Tutcalı, polisler gelmeden önce paylaştığı tweet’ine karşılık “seni savcılığa verdim” şeklinde mesaj aldığını da ifade etti.
Gülen’den Yükselir’e dava: Fethullah Gülen, Sabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir’in 29 Aralık 2013 tarihli sayısında çıkan “Kim kaybetti şimdi?” başlıklı yazısıyla “kendisini aşağıladığı” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğu. Yükselir, gelişmeyi twitter hesabından duyurdu (9 Ocak).
Saymaz için iki takipsizlik: Ergenekon davası sanığı Semih Tufan Gülaltay ve Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) şikayeti üzerine, Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz hakkında, “iftira”, “yargılamaya etkilemeye teşebbüs” ve “hakaret” iddiasıyla açılan iki ayrı soruşturmada takipsizlik kararı verildi (9 Ocak).
Basın Savcısı Nurten Altınok, “Eleştirinin, toplumu irkiltmesi ve yanılgıları çarpıcı biçimde ortaya koyabilmesi için yapılması ve bir ölçüde saldırıyı içermesi doğaldır” dedi. Gazeteci, Sky360 kanalındaki iki programda BBP eski lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve Akın Birdal suikastı hükümlüsü Gülaltay’a hakaret ettiği ve iftirada bulunduğu iddiasıyla soruşturma geçiriyordu.
Katliama değil Encü’ye dava: Roboski katliamında 11 akrabasını kaybettikten sonra 16 Ağustos 2012’ye kadar altı kez gözaltına alınıp den Ferhat Encü hakkında “jandarmaya hakaret ettiği” gerekçesiyle dava açıldı (9 Ocak).
Katliam soruşturmasında takipsizlik kararı çıkarken Roboskililere dava açılmasına tepki gösteren Encü, kendisini yolda durduran jandarmalara “Sana ne”, “Sizden nefret ediyoruz” dediği ileri sürülüyor. Encü’nün Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 261/1. maddesi uyarınca “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit” ve 125/3. maddesindeki “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla dört yıla varan hapis istemiyle yargılanacak.
Askerden Aygün’e dava: Genelkurmay Başkanlığı, twitter üzerinden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel için “TSK’nın imamı Özel mi?” diye soran CHP milletvekili Hüseyin Aygün hakkında suç duyurusunda bulundu (6 Ocak).
Genelkurmay, yaptığı açıklamada, bu sözlerin “Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi kişiliğine, onun şerefli ve saygın mensuplarına yönelik” olduğunu savundu.
Gezi belgeseline soruşturma: Basından sorumlu İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hasan Bölükbaşı, 49/51 Film’in hazırladığı ve Serkan Koç’un yönettiği Gezi direnişini konu alan “Başlangıç” belgeseline “Kamu görevlilerine hakaret” ve “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” iddiasıyla soruşturma başlattı (2 Ocak).
Koç ifadesinde suçlamaları reddetti; asıl halkı kin ve düşmanlığa tahrik edenin Başbakan olduğunu, onu şikayet edeceğini söyledi.
Başbakanın sıkıntısı
Uslu ve Aytaç’a şikayet: Başbakan Erdoğan, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer’den sonra, Twitter hesaplarından yaptıkları paylaşımlar nedeniyle daha önce haklarında suç duyurusunda bulunduğu emniyet kökenli Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu ve aynı gazetenin eski yazarı Önder Aytaç hakkında da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu; Uslu ve Aytaç için yurtdışına çıkış yasağı istedi (30 Mart).
Başvuruda, “Uluslararası casusluk faaliyeti ile elde edilen gizli görüşme kayıtlarının Youtube’a konulan ‘konu başlığı’ ve şüphelilerin yürüttükleri psikolojik harp taktikleri içinde kullandıkları ‘Başçalan’ ismi ile yapılması ve en son bu casusluk olayını da sahiplenmeleri, casusluk faaliyeti hakkında önceden açıklamaları dikkate alındığında, bu suçun da olağan şüphelileri içinde olmaları muhtemeldir” deniliyor.
Şikayette, Dışişleri Bakanlığı’nda Suriye’ye operasyon konusunda yapılan çok gizli toplantının ortam dinleme yoluyla ‘uluslararası casusluk’ faaliyeti kapsamında dinlendiğine de yer verildi.
Zaman’ı şikayet etti: Başbakan, rahatsızlığı nedeniyle sesinin kısık çıktığı Diyarbakır ziyareti sırasında attıkları tweet’lerle kendisine “görevinden dolayı hakaret” ettikleri iddiasıyla Today’s Zaman genel yayın yönetmeni Bülent Keneş ile Zaman gazetesi yazarı Mehmet Kamış hakkında suç duyurusunda bulundu (29 Mart).
Erdoğan’dan CHP liderine dava: Başbakan Erdoğan, toplantı ve mitinglerde kendisi ve ailesiyle ilgili suç örgütünün ifşa ettiği ses kayıtlarını esas alarak “iftirada bulunduğu” gerekçesiyle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında 200 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı (8 Mart).
Yurt muhabirine beraat: İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesi, 3-11-12 Haziran 2013 tarihlerinde Twitter hesabından paylaştığı mesajlar yoluyla Başbakana hakaret ettiği gerekçesiyle 3 aydan 2 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Yurt Gazetesi İzmir muhabiri Ahmet Çınar ilk duruşmada beraat etti (6 Mart).
Çınar, CNN İnternational kanalını kaynak göstererek “Avrupa’nın yeni Hitler’i Tayyip” ifadesini, “Diktatörler istifa etmez, devrilirler diyor siyaset bilimciler. O hade devrilecek. Nokta”, “Son 10 günde İmamın Ordusu’nun saldırılarıyla yararlanan, ölen, darbe alan, travma yaşayan herkesin hesabı sorulmalıdır” demişti.
TGF Genel Başkanı Atilla Sertel, TGS İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Hüner ve CHP milletvekillerinin de katıldığı duruşmada Çınar “O cümleler, ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı kapsamında kuruldu. Suçlamaları kabul etmiyorum” derken avukatı Murat Ergün, “AİHM’nin Erbil Tuşalp Türkiye kararı gereğince başbakanlık yapanlar, provokatif, sarsıcı ve ağır eleştirilere tahammül etmelidirler” dedi. Suçun unsurlarının oluşmadığına karar verildi.
Başbakan tek mağduru: İzmir’deki Gezi eylemleri sırasında Twitter üzerinden haberleşmeleri “örgüt” kapsamında değerlendirilen 29 kişi istemiyle İzmir 1’inci Sulh Ceza Mahkemesi’nde 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmaya devam edildi (24 Şubat).
Mahkeme salonunun küçük olduğundan duruşma 8. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü. Başbakan Erdoğan tek mağdur olarak iddianamede yer aldı. Mahkeme, Başbakan vekilinin davayla ilgili beyanının alınmasını bekliyor. Davaya katılımları konusunda gelecek celse karar verilecek.
5 Haziran 2013’te gözaltına alınan 38 kişi ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmıştı. 29’u hakkında, “Halkı kanunlara uymamaya tahrik” iddiasıyla dava açılmıştı. İzmir Barosu, twitter haberleşmesini denetim altına alarak “kendilerini savcı yerine koyan” Kaçakçılık ve Organize Şube’de biri komiser yardımcısı dört polis hakkında 5 Mart’ta suç duyurusunda bulundu, Başbakan Erdoğan’ı tek mağdur olarak göstererek iddianameyi hazırlayan Savcı Özcan Pehlivan’ı da HSYK’ya şikayet etti.
Dört kişiye “diktatör” davası: İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi, Başbakan Erdoğan’a “diktatör” dedikleri gerekçesiyle ikisi üniversite öğrencisi, biri öğretmen ve biri şoförü “hakaret” iddiasıyla yargılamaya başladı (18 Şubat).
25 Temmuz’da Beşiktaş’ta Başbakan Erdoğan’ın konvoyu geçerken Başbakan’a “diktatör” diye bağırdıkları ileri sürülen dört kişinin 125/3. maddesi uyarınca iki yıl 4 aya kadar hapisleri isteniyor. Sanık Koray Çağlıyan Başbakana “diktatör” demekle, diğer sanıklar da polislere “faşist polis, devletin köpekleri” demekle suçlanıyor. Tanık olarak dinlenen koruma polisi Mehmet Özpişkin “sanıkların bu sözleri söylediğini bizzat duymadığını” ifade etti. hakim, Başbakanın duruşmada dinlenmesini kabul etmedi. Mahkeme, bilirkişilerin olay yerine ait görüntüleri incelemesini istedi. Dava, 17 Haziran’da sürecek.
CHP’li Aygün tazminata mahkum: Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi, Gezi eylemleri sürecinde gönderdiği twit mesajıyla Başbakan Erdoğan’ın kişilik haklarını çiğnediği iddiasıyla CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ü 25 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkum etti (12 Şubat).
Aygün, 2 Haziran 2013’te eylemcilerin sözlerini paylaştığı için mahkum edildi. Mahkemeye göre, Aygün’ün bu sözleri sosyal medyada paylaşarak “açıktan bu beyanı desteklediği” anlamına geldiğini savundu.
17 sanığa 31 yıl hapis: Eskişehir 4. Sulh Ceza Mahkemesi, bir eylemde Başbakan Erdoğan’a hakaret ettikleri iddiasıyla 17 sanığa toplam 31 yıl hapis cezası verdi (12 Şubat).
Mahkeme, M.O, M.K. ve K.K’yi 1’er yıl, diğer sanıklar H.U, D.A, B.K, E.G, A.Ç, S.E, A.E.M, A.T, H.Ö, P.A.Ö, M.B, S.A.K, M.D. ve İ.C’yi ise 2’şer yıl hapis cezasına çarptırdı. 18 yaşından küçük 17 genç, 2012’de Başbakan Erdoğan hakkında “MF’nin uşağı, patronların uşağı Tayyip Erdoğan” sloganını attıkları gerekçesiyle yargılanıyordu.
Sekiz kişiye Erdoğan’a hakaret davası: Edremit’teki bir eylemde “İşbirlikçi Ampul Tayyip” sloganı attıkları iddia edilen sekiz kişiye, “Başbakan Erdoğan’a görevinden dolayı hakaret” ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri iddiasıyla dava açıldı (10 Şubat).
3 Ağustos’ta düzenlenen eylemdeki sloganlar nedeniyle sanıklar, 3 yıl 2 aydan 6 yıl 8 aya kadar hapis ve adli para cezasıyla karşı karşıya bulunuyor. Yargılama, 13 Şubat’ta Edremit 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Mağden’e ceza bozuldu: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Uludere katliamına ilişkin köşe yazısında “Başbakan Erdoğan’ın kişilik haklarına saldırdığı” gerekçesiyle Taraf gazetesi eski yazarı Perihan Mağden hakkında verilen 2 bin TL’lik manevi tazminat kararını bozdu (10 Şubat).
Yargıtay, bozma gerekçesinde davacı Recep Erdoğan’ın aktif siyasetçi olduğunu belirterek “Dava konusu yayında kamuoyunun yakından takip ettiği 34 sınır köylüsünün ölümüyle sonuçlanan olayların eleştirisi yapıldı” dedi; yazının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığına kanaat getirdi. Gazeteci, 5 Ocak 2012 tarihli “Yok artık sayın başbakan!!!” ve 12 Ocak 2012 tarihli “ Ordu- hükümet el ele lan Taraf sana ne” başlıklı yazılarından dolayı 7 bin 500 liralık manevi tazminat istemiyle yargılanıyordu.
Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2 Ekim 2012’de, tazminat istemini kısmen kabul etmiş ve Mağden ile Taraf’ı 2 bin TL ödemeye mahkum etmişti.
Gazeteciye sınırdışı: “Türk savcılar, polise El Kaide ile bağlantılı kişileri tutuklama emri verdi. Erdoğan’ın atadığı polis şefleri, bu emri yerine getirmeyi reddetti” yazılı bir twit paylaşan Today’s Zaman muhabiri Mahir Zeynalov sınıdışı edildi (7 Şubat).
Azerbaycan vatandaşı olan ve dört yıldır Türkiye’de çalışan Zeynalov hakkında bu nedenle “hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” iddiasıyla ceza soruşturması başlatılmıştı. Sınırdışı, İçişleri Bakanı’nın 4 Şubat’ta verdiği ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’a dayandırdığı onayla yapıldı.
Pişkin’e “İbne” davası: Başbakan Erdoğan’ın hakkında suç duyurusunda bulunduğu LGBT aktivisti ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Beyoğlu İlçe Başkanı Levent Pişkin’e dava açıldı (7 Şubat).
Savcı, Pişkin’in kamu görevlisine basın yoluyla hakaret suçundan cezalandırılmasını istedi; kamu görevlisi ve ya vakıf, dernek, sendika, siyasi parti yöneticisi olamamasını da talep etti. Pişkin, Başbakan’ın “Dört dörtlük Aleviyim” açıklaması üzerine twitter’dan “Başbakandan ‘Dört dörtlük ibneyim. İbneliği sizden öğrenecek değilim’ açıklaması bekliyoruz. Öptüm. #AnayasadaLGBT” yazdığı için yargılanacak.
Bursalı’nın ceza davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 13 Temmuz 2013 tarihli ve “Yargıtay’da adalet olacak mı?” başlıklı yazısında Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen’e hakaret ettiği iddiasıyla Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı’yı yargılamaya devam etti (6 Şubat).
Bursalı savunmasında, “Siyasal analizciyim, olayları yorumluyorum. Yazımda doğrudan Fethullah Gülen veya Başbakan Erdoğan’ı hedef almadım. Bugün resmen adı konmadan yaşanan çatışmayı iki yıl önce yazdım. Bugün özellikle hükümet kanadından Balyoz ve diğer davaların kumpas olduğu söylenmiştir. Benim yazım bunun yanında masum kalır” dedi. Mahkeme, esas hakkında mütalaasını sunması için dosyayı Cumhuriyet savcısına sundu.
Eliaçık’a ceza: Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi, Gezi eylemlerini eleştiren Başbakan Erdoğan’a sosyal medyada yanıt vererek hakaret ettiği iddiasıyla yazar İhsan Eliaçık’ı 2 bin TL manevi tazminata mahkum etti (30 Ocak). Mahkeme, 50 bin TL’lik manevi tazminat talebini kısmi olarak kabul etmiş oldu.
Gezi sloganlarına dava: İstanbul Cumhuriyet Savcısı, Gezi sloganlarını ve duvar yazılarını “Gezi Fenomeni” başlığıyla kitaplaştıran yazar Erol Özkoray hakkında Başbakan Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle ceza davası açtı (22 Ocak).
İddianamede eylemlerde atılan “Eşek olma halkı dinle”, “Totoş Tayyip”, “İstifa et şerefsiz” ve “Münafık Tayyip suç sende değil, seni doğuran ananda” türünden anonim sloganlar suça gerekçe olarak gösterildi. Özkoray, 20 Mart’ta İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde TCK’nın 125. maddesi uyarınca 2 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanmaya başladı.
Kılıçdaroğlu’na da dava: Başbakan Erdoğan, 14 Ocak 2014’deki TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, “kişilik haklarına saldırıda bulunduğu” gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı (22 Ocak).
Şikayette, Kılıçdaroğlu’nun, “yolsuzluk soruşturması iddiası adı altında jüristokrasi/yargı darbesi” yapmak isteyen kişi veya grupların hedefledikleri “algı yönetimini” desteklediği, kamuoyunun yanlış oluşmasına katkı sağladığı” iddia edildi.
Başbakana “hırsız” demek suç değil: İstanbul Anadolu 21. Sulh Ceza Mahkemesi, 24 Mart 2011’de Başbakan Erdoğan’ın içinde bulunduğu Ümraniye Çekmeköy’deki konvoyu izlerken “yuh, hırsız sen bir daha nah iktidar olursun memleketi soyup soğana çevirdin” dedikleri iddiasıyla gözaltına alınıp yargılanan Haice Karaoğlu ve Dilek Ülkü’yü beraat ettirdi (20 Ocak). İstanbul Anadolu 5. Çocuk Mahkemesi’nde yargılanan H. B. K. ise daha önce beraat etmişti.
Bela okumak hakaret değildir: Yargıtay 4. Ceza Dairesi, Ekim 2013’te Başbakan Erdoğan’a yönelik “Seni sevmiyorum, Allah belanı versin” dediği iddiasıyla 13 yaşındaki bir çocuğa ceza verilmesine karşı çıktı; “Bela okumak, hakaret değil beddua, cezaya gerek yok” dedi (2 Ocak). Dava yerel mahkemede 11 Nisan’da yeniden yargılanacak.
BDP’lilere davalar
Fezlekeler: Çeşitli savcılıklarca Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) vekilleri ve bağımsız vekiller hakkında Ocak-Şubat-Mart 2014’te toplam 37 fezleke düzenlendi.
Hakkında fezleke düzenlenen 15 milletvekili Özdal Üçer (9), Ayla Akat Ata (7), Aysel Tuğluk (4), Gültan Kışanak (3), Nursel Aydoğan (2), Sırrı Süreyya Önder (2), İdris Baluken (2), Selahattin Demirtaş (1), Ahmet Türk (1), Altan Tan (1), Esat Canan (1), Hüsamettin Zenderlioğlu (1), İbrahim Binici (1), İbrahim Ayhan (1) ve Sırrı Sakık (1) oldu.
Fezlekelerde milletvekillerine yöneltilen suçlamalar, “örgüt propagandası yapmak” (TMK-7/2), 2911 toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet, “hakaret” (TCK 125) oldu. Sırrı Sakık ile ilgili suçlama “silahla tehdit” (TCK-106/2) olarak tarif edildi.
Fezleke sayıları
Mecliste temsil edilen BDP, HDP, AKP, CHP ve MHP milletvekilleriyle ilgili bugüne kadar 1184 fezleke düzenlendi. BDP (864) ve HDP (60) ile ilgili düzenlenen toplam fezleke sayısı 924 iken AKP milletvekilleriyle ilgili bu sayı 93, CHP ile ilgili 138, MHP ile ilgili 29’dur.
Zana davasına şartlı erteleme: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, “Terör örgütünün propagandasını yapmak” ve ”terör örgütü üyesi olmak” iddiasıyla yargılanan Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana hakkındaki davayı, ”3. Yargı Paketi” kapsamında değerlendirerek ”kovuşturmanın ertelenmesine” karar verdi (13 Şubat).
Dokuz konuşmadan 10 yıllık hapis cezasına çarptırılan Zana hakkındaki dava, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nce verilen bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlanmıştı. Mahkeme, 2 Temmuz 2012’de yasalaşan 3. Yargı Paketi’nin geçici 1. maddesinin b bendi gereği davanın ertelenmesine karar verdi. Zana’nın, üç yıl içinde ”basın yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle, temel şekli itibarıyla adli para cezasını ya da üst sınırı 5 yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suç” işlememesi gerekecek.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, BDP milletvekili Leyla Zana’nın “PKK üyeliği”nden 10 yıl hapse mahkum edilmesiyle ilgili Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararı bozmuştu.
Demirtaş’a “Onbaşı” cezası: Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e, “Bizim nazarımızda onbaşısın” diyerek kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiasıyla BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ı Yargıtay’ın bozma kararının ardından 10 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum etti (28 Ocak).
Dokunulmazlık dosyası sayısı bin 19 oldu: TBMM’ye gelen dokunulmazlık dosyası sayısı bin 19’a yükseldi (9 Ocak).
CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat, BDP’li İdris Baluken, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, BDP Milletvekilleri Gültan Kışanak, Altan Tan, Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk ve HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık tezkereleri, TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu’na sevk edildi.
YouTube yasak: Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi, Dışişleri Bakanlığı’nda 13 Mart’ta yapılan çok gizli Suriye toplantısına ilişkin ses kayıtlarının Youtube’da yayımlanmasının ardından yayın yasağı getirdi (28 Mart).
Ankara Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı da, “Toplantı içeriğinin montajlanarak ve farklılaştırılarak yayınlanması” üzerine TCK’nın 330. maddesi kapsamında “Siyasal veya askeri casusluk maksadıyla gizli belgeleri açıklamak” suçundan soruşturma başlattı.
Twitter’e 30 kapama talebi: Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, TİB’in 1 Ocak 2014’ten Twitter’i kapattığı 20 Mart’a kadar 81 kullanıcı adresine erişimin engellenmesi için 27’si mahkeme, 3’ü savcılık olmak üzere toplam 30 talep iletildiğini bildirdi (28 Mart).
Twitter itirazına ret: İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Mahkemesi, Twitter’daki “oyyokhirsiza” hesabına erişimin engellenmesini için aldığı karara Twitter’in yaptığı itirazı reddetti (27 Mart).
YouTube yasak: TİB, video servis alanı YouTube sitesine erişimi “tedbir” amaçlı engelledi (27 Mart). URL bazlı engellemeyle ilgili henüz bir mahkeme kararı yok.
Karar, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan olduğu iddia edilen kişiler arasında geçen, Suriye’ye müdahaleden söz edildiği ses kaydının yayınlanmasının ardından alındı. Karar, “ulusal güvenliğe birinci dereceden tehdit” gerekçesiyle alındı.
Bakandan yayın yasağı: RTÜK, 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 7. maddesindeki “milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde yahut kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu durumlarda, Başbakan veya görevlendireceği bakan geçici yayın yasağı getirebilir” hükmüne dayanarak Dışişleri Bakanlığı’nda gerçekleştirilen “Suriye” zirvesiyle ilgili ses kayıtlarının yayınına yasak getirdi (27 Mart).
TİB tehdidine Cumhuriyet direndi: TİB, 6 Şubat’ta kabul edilen 6518 sayılı Kanunun “özel yaşamın gizliliği”ne dair 9/A maddesinin 8 numaralı fıkrasını gerekçe göstererek YouTube sitesinin erişime kapatılmasına da neden olan ses kaydının Cumhuriyet gazetesine ait siteden silinmesini talep etti (27 Mart).
Ancak Cumhuriyet gazetesi, “Yayının kaldırılması için yasal kılıf olarak bula bula “özel hayatın gizliliği” gibi trajikomik bir gerekçe bulunması ise devlet kurumlarının içine düştüğü çaresizlik ve beceriksizliğin en açık kanıtıdır… Demokratik bir toplumda basının asli ve hayatı görevi, devletin korunması değil, halkın olan bitenden doğru olarak bilgilendirilmesidir. Biz bu yolda yayınlarımıza devam edeceğiz” diyerek kayıtları yayımlamayı sürdürdü.
İdari yargıdan Twitter yasağına dur: Ankara 15. İdare Mahkemesi, Twitter’ı kapatan kararın hukuk devleti ilkesine, Anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı buldu ve yürütmesini durdurdu (26 Mart).
Başbakan duyurdu; Twitter kapatıldı: Başbakan Erdoğan’ın ” Şimdi bakın uluslararası komplolar bu işin içinde. Çok ilginç. Bu Twitterlar falan var ya şimdi mahkeme kararı çıktı, Twitter falan hepsinin kökünü kazıyacağız. Efendim işte uluslararası camia şöyle der, böyle der, hiç beni ilgilendirmiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünü görecekler” dediği günün gecesinde Twitter Türkiye’deki İnternet kullanıcılarına kapatıldı (20 Mart).
TİB sitesinde yapılan sorgulamada da “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın (TMK 10. maddesi ile görevli) 20.03.2014 tarih ve sayılı kararına istinaden TİB tarafından koruma tedbirinin uygulandığı” ibaresi yer aldı.
Ancak TİB’in bu açıklamasını İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir açıklamayla yalanladı: “Anılan engellemeyle ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından talep olunmuş ve/veya alınmış herhangi bir karar mevcut değildir.”
Peşinden Twitter’dan “Türkiye’de Erişimin engellendiğine dair haberleri inceliyoruz” açıklaması geldi. Başbakanlık Basın Müşavirliği, kapatmayı Twitter şirketinin bazı kişilerin mahkemelerden aldırdıkları kararları uygulamamasıyla açıkladı. 12 milyon Twitter kullanıcısı olan Türkiye ise, Çin’den sonra Twitter’ı yasaklayan dünyanın ikinci ülkesi oldu.
Kapatmaya “tedbir amaçlı” üç mahkeme kararı bir de savcılık kararı gösterildi: Bunlardan biri, Anadolu 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 3 Şubat 2014’te verdiği ancak Twitter’a erişimin tamamıyla engellenmesine ilişkin olmayan bir karar. Karar sadece İsmet Özel adlı kişi adına açılmış sahte hesabın kapatılmasını öngörüyor. İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nin aldığı kararsa, AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım hakkındaki yolsuzluk iddialarının dile getirildiği “Hırsıza Oy Yok” isimli Twitter hesabının kapatılması için alındı.
TİB’in yasağına dayanak olarak gösteren dört karardan üçüncüsü de, TMK’nın 10. Maddesiyle yetkilendirilmiş İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20 Mart tarihli başvurusuna dayanıyor. Oysa bu kararın verildiği tarihten iki hafta önce, 5 Mart’ta çıkarılan 6526 sayılı yasayla TMK ile yetkili tüm savcılıklar ve mahkemeler kaldırılmıştı. Ayrıca başsavcılığın başvurusunda bir karar numarası da verilmiyor. Kaldı ki başsavcılığın başvurusuyla kaldırılmamış olsa dahi, koruma tedbirini bir savcılık değil, mahkeme verebiliyor.
TİB’in web sitesinde, Twitter’ın İstanbul Anadolu 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 3 Şubat 2014, İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18 Mart 2014, Samsun 2. Sulh Ceza Mahkemesi 4 Mart 2014 ve İstanbul Başsavcılığı (TMK 10. Maddesi ile Görevli ) 20 Mart 2014 tarihli kararları uyarınca kapatıldığı belirtildi. Yasağa ülke içinden ve uluslararası camiadan büyük tepki geldi. #TwitterisbannedinTurkey, #OccupyTwitter, #DictatorErdogan ve #TurkeybannedTwitter hashtag’leri dünya listesine girdi.
Che aileden olmayınca: Bakırköy Kadın Cezaevi’ndeki tutukluya getirilen Che afişi, “aile üyesi olmadığı için” verilmedi (5 Mart). Kağıt maskeye de, “Değişik kimliğe bürünmek için kullanılabilir” denilerek el konuldu.
Nymphomaniac Filmi yasak: 14 Mart’ta ilk bölümü vizyona girmesi beklenen yönetmen Lars von Trier’in “Nymphomaniac” filminin gösterimi, Değerlendirme Sınıflandırma Üst Kurulu’nca yasaklandı (3 Mart).
Beklenti filmin +18 ibaresi alarak salonlardaki yerini alması yönündeydi. Ancak toplantıya katılan üyelerden ikisinin şerh koyduğu yasak kararı oy çokluğuyla alındı.
7 bin mağdurlu telekulak iddiası: Star ve Yeni Şafak gazeteleri, TMK savcıları Adem Özcan ve Adnan Çimen’in “Devlet içinde çöreklenen paralel devletin” bir parçası olarak, “Selam Terör Örgütü” soruşturması kisvesi altında mahkemelerden aldığı izinlerle yedi binden fazla kişiyi dinlediğini iddia etti (24 Şubat).
“Tarihin en büyük telekulak olayı” başlıklı haberde, dinlenen onlarca gazeteci arasında Ali Bayramoğlu, Ertuğrul Özkök, Yusuf Ziya Cömert’in, CHP’li Hüseyin Aygün, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın adları da geçti. Suçlanan savcılardan Adnan Çimen, iddiaları yalanladı; “Böyle 7 bin kişilik bir dinleme listesinden haberim yok” dedi. Savcı Özcan da, “Gazetelerde ilgisiz isimler dinlenmiş gibi gösterilerek kamuoyu yanıltılıyor” şeklinde açıklama yaptı.
Yargıdan “Fuat Bey” sansürü: Samsun 6. Sulh Ceza Mahkemesi,samsunanaliz.com haber sitesinde, siyasi partilerin belediye meclis üye listelerinde kadınlara seçilebilecek yerlerde yer verilmemesini eleştiren 19 Şubat 2014 tarihli habere eşlik eden “Ya Kadın Olsaydı Fuat Bey?” başlıklı görselini yasaklattı (20 Şubat).
AKP İl Başkanı Fuat Köktaş,”Eşitlik söylemleri yine masal çıktı” başlıklı habere eşlik eden görselin cemiyet ve siyaset hayatındaki itibarını zedelemeye yönelik olduğunu öne sürerek mahkemeden içerikle ilgili engelleme kararı çıkarttı.
Facebook’tan BDP’ye sansür: BDP Seçim Bürosu Facebook sayfasında, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişinin 15. yıldönümü için kullanılan “Amed halkı önderliğine özgürlük istiyor” yazılı fotoğraflar kaldırıldı (19 Şubat).
Facebook bildiriminde, “Siz ve diğer sayfa yöneticileri, topluluk standartlarına aykırı paylaşımlar yüklemeye devam ederseniz, BDP Seçim Bürosu sayfası yayından kaldırılabilir. Lütfen hesabınızı gözden geçirin ve ilkelerimizi ihlal eden her şeyi kaldırın” denildi.
TIR haberlerine yayın yasağı: Terörle Mücadele Yasası’nın (TMK) 10. Maddesi ile görevli Nöbetçi Mahkeme, Adana ve Hatay’da MİT’e ait olduğu öne sürülen otobüs ve TIR’ların durdurulmasına ilişkin yürütülen soruşturmayla ilgili haberlere, soruşturma tamamlanıncaya kadar yayın yasağı koydu (14 Şubat).
Soruşturma dosyalarında “devlet sırrı” niteliğinde bilgi ve belge bulunduğu da hatırlatılan kararda, “Soruşturma dosyaları içerisindeki bilgi ve belgeleri kapsar şekilde yazılı, görsel ve internet medyasında her türlü haber röportaj ve yayın hakkında soruşturma tamamlanıncaya kadar yayın yasağı konulmasına karar verildi” denildi.
Yargıdan Emniyet sansürüne durdurma: Ankara 12. İdare Mahkemesi, basının emniyet binalarına girmesinin yasaklanmasına ve emniyetteki basın odalarının iptal edilmesine karşı açılan davada yürütmeyi durdurma kararı verdi (14 Şubat).
Öcalan afişine toplatma: Diyarbakır TMK 10. Madde ile Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı, BDP Diyarbakır İl Örgütü’nün kentte bulunan billboardlara astırdığı PKK lideri Abdullah Öcalan’a ait afişlerle ilgili toplatma kararı verdi (11 Şubat).
BDP afişi, 15 Şubat’ta Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesini kınamak amacıyla kurulacak halk kürsüsü etkinliklerine bir çağrıydı.
TRT yayını kesti: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında Sabah-ATV satışıyla ilgili ses kayıtlarını açıkladığı ve AKP’yi sert sözlerle eleştirdiği sırada TRT yayını kesti (4 Şubat).
Kılıçdaroğlu buna, “Not geldi, yolsuzluklara değinince TRT kesmiş. TRT zaten bunları yayınlayamaz ki, ne fark eder. Bunları biliyoruz. Milletin parasıyla yayın yapıyor onu da biliyoruz. Orada da hortum mekanizmaları var. Onların ki küçük” diyerek tepki gösterdi.
Sansür girişimi “sehven”: 31 Ocak’tan 3 Şubat’a kadar İnternet sansürü ülke gündemindeyken bir açıklama yapan BTK, TİB’in İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/55 ve 2014/66 sayılı kararları çerçevesinde yaptığı bildirimlerin haber niteliği taşıyan içerikleri barındıran internet sitelerine “sehven” uyarı mesajı olarak gittiğini, konuyla ilgili incelemenin yürütüldüğünü bildirdi (3 Şubat).
AA sansürledi: Anadolu Ajansı, Başbakan Erdoğan’ın Brüksel’de öğrenci yurtlarıyla ilgili yaptığı ve “Bu yurtlar (..) her odada üç karyola, tuvalet banyosu içinde, çalışma masaları içerisinde” sözlerinin yer aldığı konuşmayı sansürledi; servis ettiği üç haberde konuşmanın diğer bölümlerine yer verdi (23 Ocak).
Facebook HDP’yi sansürledi: Facebook, HDP İzmir İl Eş Başkanı Cavit Uğur’un Rojava eyleminde yaptığı konuşmanın yer aldığı partinin İzmir İl Örgütünün resmi Youtube ve Facebook sayfasında yayımlanan videoyu kaldırdı. Facebook müdahaleye “topluluk standartlarını ihlali”ni gerekçe gösterdi (22 Ocak).
TİB sansüre zorladı: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/55 ve 2014/66 sayılı kararlarını gerekçe göstererek T24.com.tr, sendika.org, haber.sol.org.tr, gercekgundem.com, CHP’li Umut Oran’ın şahsi sitesi gibi çok sayıda İnternet sitesine Umut Oran’ın Meclise sunduğu soru önergesinin kaldırılması talebiyle yazı gönderdi (21 Ocak).
Sitesinden içerik kaldırmayacağını açıklayan Oran’ın bu mahkeme kararının kendisine gönderilmesini istemesiyle ortada bir mahkeme kararı olmadığı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazdığı bir yazı olduğu ortaya çıktı. Gercekgundem.com sitesi de, “Site kapatılırsa bir daha açtıramayacağız” endişesiyle CHP’li Umut Oran’ın Meclise sunduğu soru önergesinin haberini yayından kaldırmak zorunda kalmıştı.
Son dönemde yenidonem.com, soundcloud ve vagus.tv sitelerine de erişim yasağı konmuştu.
Yolsuzluk soruşturmasına yayın yasağı: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 2. Yolsuzluk Soruşturma olarak bilinen, İstanbul’da 25 Aralık 2013’te başlatılan soruşturmaya ilişkin dosyayla ilgili “her türlü haber, röportaj, eleştiri ve dosyanın içerikleri ile alakalı olarak soruşturma tamamlanıncaya kadar yayın yasağı konulmasına” karar verdi (17 Ocak).
Karar, Abdullah Tivnikli ve Mustafa Topbaş adlı iş insanlarının avukatlarının müvekkillerinin masumiyeti, soruşturmanın gizliliği ve adil yargılanma ilkesine dayanarak yaptıkları başvuru üzerine alındı.
CHP’den de akreditasyon: İstanbul’da gazetelerin Genel Yayın Yönetmenleri ve yazarlarıyla öğle yemeğinde bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Günlük Evrensel, BirGün, Özgür Gündem, Sol ve Aydınlık gazetelerini davet etmedi (16 Ocak).
Vagus.tv’ye iki haftalık sansür: Gezi direnişiyle birlikte gazeteci Serdar Akinan’ın yayına soktuğu Vagus.tv sitesi iki hafta kapalı kaldı (16 Ocak). 24 Ocak’ta uygulamaya sokulan kapatmanın gerekçesinde,“Bu İnternet sitesi (Vagus.tv) hakkında İstanbul CBS’nin 16/01/2014 tarih ve 2012/656 sayılı kararına istinaden Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından KORUMA TEDBİRİ uygulanmaktadır” dendi.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin aldığı kararın da “haber” dışında, 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası ortaya çıkan telefon tapeleri tam anlamıyla yayımlayan mecralar için geçerli olan “genel bir karar” olduğunu ifade eden Akinan, süreci hukuksuzluk olarak nitelendirdi.
Kılıçdaroğlu’nun sitesine yasak: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ait www.kemalkilicdaroglu.com.tr adresli kişisel web sitesinde yer alan yeni yıl mesajından sonra Çalışan Gazeteciler Günü için konulan görüntü ve videolara da ulaşılamıyor (10 Ocak).
Siteye girenler “Ulaşmaya çalıştığınız internet sitesi İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 8 Ocak 2014 tarihli 2014/23 D. İş ve sayılı kararı ile erişime engellenmiştir” mesajıyla karşılaşıyorlar.
Vimeo’ya erişim yasağı: En büyük video portallarından ve sosyal ağlarından biri olan Vimeo için Türkiye’de erişim yasağı verildi (10 Ocak).
Siteye girmek isteyenler bugün akşam saatlerinde “Ulaşmaya çalıştığınız internet sitesi İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 08.01.2014 tarihli 2014723 D. İş ve kararı ile erişime engellenmiştir” uyarısıyla karşılaştı. Yasak standart DNS’leri kullananları engelliyor.
Habercilik
AA başka, CİHAN başka: 30 Mart Yerel Seçim akşamı saat 19.15’ten itibaren seçim sonuçlarıyla ilgili AA ve CİHAN Ajanslarının açıkladığı rakamlar ve açıklamalar çelişkilere neden oldu (30 Mart).
Rakamlarının tutmaması sonucu iki ajans da açıklama yaparak “Rakamlarımızın arkasındayız” dediler. Gazeteci kurumları, bu tutarsızlığı halkın bilgi edinme hakkı açısından endişe verici buldular. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, “Eskiden de taraflar vardı ancak bugünkü kutuplaşma endişe verici” dedi. TGS Başkanı Uğur Güç, bunun seçimin usulsüz yapıldığı anlamına da gelebileceğini açıkladı. TGC Başkanı Turgay Olcayto da, “Dün medyada siyasilerin yarattığı kamplaşmanın yerel seçimler sırasında yeni bir örneğini yaşadık” dedi.
Hükümete destek medyası: Hükümete yakın medya kuruluşları, Dışişleri Bakanlığı’nda Suriye’ye müdahale arayışlarının görüşüldüğü ses kayıtlarının internette yayınlanmasını ortak bir bildiriyle protesto ettiler (28 Mart).
“İğrenç ihaneti lanetliyoruz” başlıklı bildiride Sabah, Star, Yeni Şafak, Yeni Akit, Takvim, Akşam, Güneş, Türkiye, Milat, Yeni Asır, atv, A Haber, TGRT Haber, Kanal 24, TV Net, TV 360, Kanal 7, Ülke TV, Hür Haber, Time Türk, Son TV, Aktüel, Daily Sabah, ON5YİRMİ5, Medya Gündem, İletişim Platformu ve Haber 7 imzası vardı.
Vatan hainliğiyle suçladı: CNN Türk’te Dört Bir Taraf programında Youtube yasağına karşı Cumhuriyet gazetesinin metnini okuyan gazeteci Kadri Gürsel’e ve metni alkışlayan Nazlı Ilıcak’a tepki gösteren Nagehan Alçı, “Ben bu programda vatan hainleriyle birlikte olmaktan çok büyük bir esef duyuyorum” dedi. Gazeteciler, Alçı’ya bu sözleri nedeniyle tepki gösterdi (27 Mart).
“Gazeteci değil, Tayyipçiğim”: Gazeteci-Yazar Hakan Albayrak Yalova’da katıldığı “17 Aralık Süreci” konulu konferansta “Dün akşamdan beri Twitter yıkılıyor. Bir gazeteci yalakalık yaptı’ falan diye. Ben gazeteci filan değilim. Ben yazarım, militanım, Biz Tayyipçiler’ diye yazı yazmış adamım” şeklinde açıklama yaptı (20 Mart).
Kütahyalı-Çakar tartışması: Beyaz TV’de futbol programı yorumcularından Rasim Ozan Kütahyalı’nın “Seni çok beladan kurtardım. Bunu en tepedekiler bile biliyor’ demesine Ahmet Çakar’ın “Bugünler geçer. Dayamışsın sırtını…” sözleriyle karşılık verdi. Program moderatörü Ertem Şener programı sonlandırmak zorunda kaldı (17 Mart).
TV önünde protesto: Bir grup, Gazzelilere “terörist” dediği iddiasıyla Samanyolu TV’yi, İstanbul Çamlıca’daki merkezinin önünde protesto etti (15 Mart).
NTV önünde yurttaş eylemi: Gezi eylemlerinin başında yurttaşların protesto ettikleri yayın kuruluşlarından NTV’nin Maslak binasının önü, Başbakan Erdoğan’ın ekonomi başdanışmanı Yiğit Bulut için kanalın yayınına müdahale ettiğine dair ses kayıtlarının ortaya çıkmasıyla birlikte yeniden protestoların sahnesi oldu (11 Mart).
Aydınlık-Cumhuriyet atışması: Aydınlık gazetesinin “Cumhuriyet gazetesinin cemaatin etkisi altına girdiği” yönündeki iddiaya Cumhuriyet gazetesi, “Cumhuriyet gazetesine cemaatin bırakın sızmasını, böyle bir girişimde bulunabilmesi bile olanaklı değildir” açıklamasıyla yanıt verdi (2 Mart).
Sabah “28 Şubat”tan eleştirdi: Sabah gazetesi, Zaman ve Hürriyet gazetelerinin 28 Şubat 1997 post-modern darbesi döneminde attıkları manşetlerine yer verdiği “Aynı senaryo, aynı kumpas” haberiyle eleştirdi (28 Şubat).
GYV’den Yeni Akit’e tepki: Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Genel Başkanı Mustafa Yeşil, Yeni Akit Gazetesi’nin “Diyaloğun mimarı Vatikan” başlıklı manşetinin Gülen Hareketi’ne yönelik iftira maksatlı atıldığını savundu (24 Şubat).
Taraf Çalışlar’a kızdı: Taraf gazetesi, gazetenin eski Genel Yayın Müdürü Oral Çalışlar’ın, CNN Türk’te katıldığı bir programda “Taraf’ın tam bir proje olduğuna kesin kanaat getirdiğini” söylemesiyle ilgili sert bir açıklama yaptı (17 Şubat).
Taraf’tan Hüseyin Özay, “Taraf’ın bir proje olduğunu, ayda 1.5-2 milyon dolar zarar ettiğini iddia eden Çalışlar, tüm kamu kurumlarının, “inceleme” yapmak için sıraya girdiği gazeteye, dışarıdan “tek kuruş” kaynak aktarmanın mümkün olmadığını bilmiyor mu?” diye yazdı.
Ilıcak’tan Karaalioğlu’na sorular: Sabah gazetesinde işine son verildikten sonra Bugün gazetesi için yazmaya başlayan gazeteci Nazlı Ilıcak “Gazeteciler özgür mü?” başlıklı yazısında Star gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’na, “AK Parti’yi desteklediği için meslektaşımız Karaalioğlu hissetmeyebilir” diyerek, hükümetin medyaya yönelik uyguladığı baskıyı anlattı ve Karaalioğlu’nu ’empati’ yapmaya davet etti (16 Şubat).
Ilıcak, “Başbakan’a soru sormanın bu kadar güç olduğu bir ülkede, hür bir ortamdan söz edebilir miyiz?” sorusunu yönelterek, “Gazete patronlarının devletle işinin olması, iktidara bağımlılığı artırıyor” ifadelerine yer verdi.
Sabah ve Takvim, Bugün’e karşı: Sabah ve Takvim gazetesinde yer alan haberde Koza Altın’ın bir yıl önce Mastra köyünün mezarlık alanına siyanür arıtma barajı kurmak istediği ve köylülerin şirkete dava açtığı iddia etti. Bugün gazetesinin de sahibi olan Koza Altın Şirketi, yazılı bir açıklamayla, iddiaları yalanladı (14 Şubat).
Hakan Yeni Akit’i kınadı: Yeni Akit gazetesi, Van’ın Çeli mezrasında yolların kapalı olması nedeniyle ölen bebeğin babasınca çuvalda taşınmasını “Çuval mizanseni” manşetiyle gündeme taşıdı. Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan da köşesinden Yeni Akit için “’Esfel-i safilin’ işte tam da burasıdır. Aşağıların en aşağısı yani…” ifadelerini kullandı (11 Şubat).
Cabas’tan Altaylı’ya yanıt: CNNTürk’teki 5N1K programına katılan HaberTürk gazetesi yayın yönetmeni Fatih Altaylı, Cüneyt Özdemir’in “Mirgün Cabas gibi neden istifa etmedin?” sorusuna, “’Ben de Cabas gibi yalan mı söyleyeyim. İstifa eden adama motosikletle Türkiye turuna çıkıp program yaptırırlar mı? Bu mu istifa etmek?” diye yanıt verdi (10 Şubat).
Bunun üzerine Cabas, twitter üzerinden, “Eğer üzerinde baskı varsa, kendini kullandırtma, ya da bize, burada bulunmam sizin için nimettir ben gidersem, kötüsü gelir deme kötüsü gelsin, görelim… Eğer ben senin performansını gösterseydim sonsuza kadar NTV’nin yayın yönetmeni olurdum.. Beni kötü habercilikten almadılar görevde. Eğer senin yaptığının yarısını yapmayı midem kaldırsaydı, ömrümün sonuna kadar GQ’yu da yönetirdim.. İşte bu yüzden sabaha kadar konuş fatih..” mesajı yazdı.
Yandaşlıkta son nokta: soL gazetesi, İnternet sansürü öngören düzenlemeye karşı çıkan AGİT, RSF gibi kuruluşları “porno Lobisi” olarak yansıtan Star gazetesinin yayını için, “Yandaşlıkta son nokta” dedi (10 Şubat)
Zaman-Star çekişmesi: Zaman gazetesi, SGK İstanbul İl Müdürlüğü’nde 5 milyon değerindeki 180 kamyon hurda kağıt ve bilgisayarını el altından satıldığı ve bunu paralel yapının yaptığına dair Star gazetesinde çıkan “SGK’nın kamyonları Paralel para taşıdı” haberini “Kişisel verileri satmadığı için ‘paralel’ oldu” başlıklı bir haber yayınlayarak yalanladı (5 Şubat).
Sabah, Hürriyet ve Zaman’ı eleştirdi: Sabah gazetesi, 1. sayfasında yer alan “Paralel yayın Hürriyet’i” başlıklı haberde Hürriyet ve Zaman gazetelerini eleştirdi (4 Şubat).
Haberde “Doğan Medyası, paralel yapıyla ilgili ortaya dökülen skandallar üç maymunu oynuyor. 17 Aralık’ta paralel yapının servis ettiği ses kayıtlarını çekincesiz yayımlayan Hürriyet, bu yapının komplo diyaloglarını Zaman gibi görmezden geldi” deniliyor.
Taraf eski yazarını eleştirdi: Taraf gazetesi, “Kullanışlı Aptallar” sürmanşetiyle, eski yazarları Yıldıray Oğur ve diğer kalemleri ağır şekilde eleştirdi (3 Şubat).
Yazıda, “Yıldıray Oğur, beş yıl boyunca Taraf’ta, askeri vesayeti, darbeleri ve internet andıçı haberlerini yazdı. Şimdi, “Beni kafeslediler” diyor. Beş yıl boyunca kafeslenmiş çocuk… Kafeslenmeye ne kadar yatkın bir yapısı varmış. Suratına çarpılacak onlarca, yüzlerce yazı yazmış biri, eğer bugün hükümetin gözüne girebilmek için “kafeslendiğini ve kullanışlı bir aptal” olduğunu söylemekten çekinmiyorsa, şu soruyu da cevaplamak ona düşüyor (..)” dendi.
Yeni Akit Zaman’ı hedef aldı: Yeni Akit gazetesi, “Zaman Yalanda Sınır Tanımıyor” sürmanşetiyle “Cemaatin kirli ve gizli işlerini deşifre ettikleri için gazeteye yalan haberlerle saldırdığını” iddia etti (28 Ocak).
Gazeteci açıkça taraf olmaz: Gazeteci Tuğrul Eryılmaz, Prof. Dr. Esra Arsan ve gazeteci Aydın Engin, medyanın AKP hükümeti ile Fethullah Gülen cemaati arasındaki gerginlikte açıkça tarak olmasını eleştirdi. Eryılmaz, “bunlara gazeteci demeye bile utanıyorum. Burada taraflar var. Bir taraf AKP, diğer taraf Cemaat. İktidar savaşlarının medyadaki tetikçileri bunlar” derken Arsan, Bu kadar çıkarcı oldukları, hep fırsatçı, çıkar çatışmalarından beslendikleri, birbirlerinin kurdu oldukları açığa çıktı” dedi. Engin de, iktidar kavgasında medyayı “çok duyarlı” buldu; “Medya son derece duyarlı yaklaştı ancak gazeteci olduklarını unuttular. Taraflardan biri olmayı tercih ettiler” diye konuştu (25 Ocak).
Zaman-Sabah çatışması: Zaman gazetesi, Sabah ve Takvim gazetesinin 19 Ocak’ta “Paralel Devlet/Çatı Çöktü” başlığıyla manşetlerinden verdiği emniyetteki kayıp dinleme cihazlarının Fethullah Gülencemaatine bilgi aktardığı iddialarını yalanladı (22 Ocak).
Zaman, “Müfettişler, bu cihazların imha edildiğini tespit etti. Çatıdaki malzemenin ise herhangi bir dinleme özelliği taşımayan veri aktarımı sistemi olduğu anlaşıldı” ifadeleriyle karşılık verdi.
Taşgetiren Bulaç’ı eleştirdi: Bugün gazetesinden ayrılarak Star gazetesinde yazmaya başlayan Ahmet Taşgetiren, Zaman yazarı Ali Bulaç’ı “Ali Bulaç olabilmek” başlıklı yazısıyla eleştirdi (20 Ocak).
Taşgetiren, “Vefa bence, düşünce çizgisine sadık kalmaktır. Güne ve durduğun yere göre yamulmamaktır” diye yazdı ve Bulaç’ın bir önceki “Bu mu vefa” yazısını hedef aldı.
28 Şubat atışması: Zaman gazetesi 16 Ocak 2014 nüshasında AKP hükümetini eleştiren “28 Şubat’tan beter” manşetiyle çıktı. Sabah gazetesi de 17 Ocak’ta, “Asıl 28 Şubatçı Fethullah Gülen” manşetiyle karşılık verdi. Haberde Gülen’in, 28 Şubat darbesinin 1 numaralı destekçisi olduğu savunuldu.
Zaman-Star atışması: Zaman gazetesi 16 Ocak 2014 tarihli manşetine Sabah ve Star gazetelerini taşımış ve bu iki gazetenin 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sürecindeki yayın politikalarını 28 Şubat sürecine benzetti. Star gazetesi de, Zaman’ın manşetine internet sitesinden “İsterseniz 28 Şubat’a hiçbir ZAMAN girmeyin” başlıklı yazıya yer vererek cevap verdi. Yazıda, Zaman gazetesinin 28 Şubat sürecinde duyarsız bir yayın politikası benimsediği ifade edildi.
28 Şubat’tan betermiş: Zaman gazetesi, hükümet-Cemaat gerginliğini işleyen “28 Şubat’tan beter” başlıklı manşetinde, “İşadamlarına baskı, medyaya müdahale gibi pek çok hukuksuzluk, 28 Şubat döneminin antidemokratik yöntemlerini aratmıyor” tespitine yer verdi (16 Ocak).
Yeni Şafak’tan Ilıcak’a tehdit: Yeni Şafak yazarı Cem Küçük Cemaat’e yapılacak operasyonda bazı gazetecilerin de yargılanacağını iddia etti. Küçük, Nazlı Ilıcak’ın da “yasadışı” bir konumda olduğunu öne sürdü (16 Ocak).
“Gazeteciler olmasaydı bu cunta böyle terör estiremezdi” diyen Küçük, “O yüzden cuntanın kara propaganda şeflerinin talimatıyla yayın yapan gazeteciler de bu süreçte yargılanacak” diye yazdı.
Avcı’ya röportaj Yeni Şafak’ta: Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, Ergenekon davası tutuklusu, “Haliç’te Yaşayan Simonlar, dün devlet, bugün cemaat” kitabının yazarı eski Emniyet müdürü Hanefi Avcı ile röportaj gerçekleştirdi (15 Ocak).
Bayramoğlu, röportajı neden yaptığını açıkladığı yazısında, “Avcı’nın 2010 yılında tutuklanması benim cemaate yönelik analiz merceğimi kaydırmama neden olan hadiseler arasındadır. Bunu Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanmaları takip etti. Açıktır ki, bu tutuklamalar ve takip eden davalar cemaatin kendisini eleştiren kişilere yönelik hak ve özgürlük gaspı harekatıdır” dedi.
Altaylı’dan “G.t”lü eleştiri: Habertürk gazetesi yayın yönetmeni Fatih Altaylı, Cemaat ve Savcı Zekeriya Öz aleyhinde yayın yapan hükümete yakın medyaya “Allah sizi bildiği gibi yapsın” yazısında yüklendi; “Ahlaksız ilan ettiğiniz savcıyla dün donla g.t gibiydiniz” diye yazdı (14 Ocak).
Hakan’dan “şebelek”li yanıt: Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Rasim Ozan Kütahyalı’yı sert şekilde eleştirdi: “Dün “Zekeriya Öz bir kahramandır” diyordun, bugün “Zekeriya Öz cuntacının tekidir” diyorsun…. Dün “Yeni HSYK ile devrim yapıldı devrim” diyordun, bugün “HSYK derhal lağvedilmeli” diyorsun. -Dün yaltaklandığın savcı ve polislere, bugün giydiriyorsun. -Dün kanatlarının altına girmeye çalıştığın Cemaat’e, bugün demediğini bırakmıyorsun. Artık “şebelek” kelimesi bile seni anlatmakta yetersiz kalıyor. Çünkü senin bu yaptıklarını şebelekler bile yapmaz (14 Ocak).
Yeni Şafak-Zaman kavgası: Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Çeker’in AKP-Cemaat kavgasıyla ilgili yaptığı açıklamalar Yeni Şafak ile Zaman gazetelerini bir kez daha karşı karşıya getirdi (13 Ocak).
Takvim ve Sabah’tan karşıt medyaya saldırı: Takvim ve Sabah gazeteleri, Savcı Zekeriya Öz’ün Dubai seyahatiyle ilgili belgelere yer vermeyen gazeteleri hedef aldı (12 Ocak).
Sabah, “Darbe medyasından karartma günleri” manşetiyle, Takvim de, “Üç maymun, görmedim, duymadım, bilmiyorum” manşetiyle çıktı. Yayında, Hürriyet, Milliyet, Habertrk, Taraf, Zaman, Bugün, Samanyolu TV, CNN Türk, Sözcü, Radikal, Vatan ve Kanaltürk’ün logoları kullanıldı.
Dural’a azar: NTV Spor spikeri Tuğba Dural, spor haberlerini sunarken “Marka” gazetesini telaffuz edemediği gerekçesiyle yönetmeninden azar işittiği için bir süre ağlayarak haber sundu (8 Ocak). TGS, yaşananları mobbing olarak değerlendirdi; muamelenin kabul edilemeyeceğini bildirdi.
Hakan’dan Koru’ya eleştiri: Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, gazeteci Fehmi Koru’nun Cumhurbaşkanı Gül ile Fethullah Gülen arasında arabuluculuk yapmasını ve mektup taşımasını eleştirdi (7 Ocak).
Hakan “Gazeteciliğin ilke ve inkılapları” başlıklı yazısında maddeler halinde gazetecilerin AKP ve cemaat arasındaki savaşta nerede durması gerektiklerini yazdı. Mesleki olarak meşru bir tutum almanın ilkelerini sıralayan Hakan listenin ilk dört maddesini Koru’ya ayırdı.
Haber yaptı, hırsızlıkla suçlandı: Radikal gazetesi muhabiri Fatih Yağmur “Suriye’ye giden yardım konvoyunda ‘askeri malzeme’ iddiası” haberinin ardından sosyal medyada ve @ozelistihbarat1 isimli hesaptan hakkında “hırsızlık” suçlamasıyla ilgili iddia yayımlandı (3 Ocak).
Yağmur adli sicil kaydını yayınlayarak iddiayı yalanladı. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden iletişimci Doç. Dr. Esra Arsan “Gazeteci, gazetecinin kurdudur. Ancak bir gazeteci meslektaşını ancak yaptığı haberin kalitesiyle eleştirebilir” dedi.
Zaman önünde eylem: Zaman gazetesi önünde toplanan bir grup Başbakan Erdoğan’a destek veren sloganlar attı (3 Ocak).
Sivil Dayanışma Platformu’nun İstanbul’da düzenlediği eylemde kitle ellerinde, “Duaya davet bedduaya lanet” yazılı pankart taşıdı; “Ustanın askerleriyiz” “Eğilme, bu millet seninle” ve “Milli irade engellenemez” sloganları attı.
Türkiye’ye “Gündem” cezası: AİHM, PKK’nin açıklamalarına yer verdiği için “Terör örgütü açıklamalarına yer vermek”ten sekiz dosyada adli para cezalarına mahkum edilen Ülkede Özgür Gündem gazetesi sorumlu müdürü Hasan Bayar’ın başvurusunda Türkiye’yi 6 bin 133 Avro manevi, 10 bin 400 Avro da maddi tazminat ödeyemeye mahkum etti (25 Mart).
Toplam 16 bin 553 Avro (yaklaşık 49 bin 600 TL) ödemeye karar veren AİHM, her defasında 2 bin TL’ye mahkum edilmesi nedeniyle Bayar’ın verilen kararları temyiz edememesini de adil yargılama hakkının ihlali olarak değerlendirdi.
Türkiye AİHM’de mahkum: AİHM, 25 Haziran 2000’de çıkan “Toprağı bol olsun. Hakkımı helal etmiyorum” başlıklı bir yazı nedeniyle “orantısız ve ağır” tazminata mahkum edilen Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak ve gazete yetkilisi Hasan Karakaya’nın ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine hükmetti (4 Mart). Türkiye’nin Dilipak’a ödeyeceği tazminatın tutarı daha sonra belirlenecek.
Yayınevi kapamaya ceza: AİHM, Türkiye’nin kamu düzenini bozma suçlamasıyla kapatılan Mezopotamya Yayınları’na 5 bin Avro (yaklaşık 15 bin TL) para cezası ödemesine karar verdi (21 Ocak).
1997’de Mezopotamya Yayınları’nın Urfa, Diyarbakır ve İzmir şubeleri basılmış, yasadışı olduğu iddia edilen kitap, gazete, dergi, kaset ve çeşitli belgelere el konmuştu. AİHM, yayınevinin kapatılmasının ifade özgürlüğü hakkına dair AİHS 10. Maddenin ihlali olduğunu bildirdi.
Kanal D’ye iki gün program durdurma: YSK, Kanal D’de 7 Şubat’ta yayımlanan “İrfan Değirmenci ile Günaydın” programıyla ilgili iki gün yayın durdurma cezası verdi. Değirmenci, 25 ve 26 Mart günlerinde yayına çıkamadı (25 Mart).
Ceza, “denek sayısı ve araştırmanın kim tarafından finanse edildiği bilgisinin verilmemesi” gerekçesiyle verildi. Değirmenci twitter üzerinden, “Gezi’de penguen izletmedik size, Cuma sabahı YSK zoruyla belgesel yayınlayacağız. Bu ceza kararı boynumda bir şeref madalyası olacak. Aba altından sopa gösteriliyor” dedi.
Değirmenci, cezayı Twitter hesabından, programı yerine kanalın bir belgesel yayınlayacağını duyurdu;” Yasağın gerekçesini merak edenler, gözümün üstünde kaşım var” dedi. Gazeteci, evinden yayın gerçekleştirdi.
Kanal D’ye 418 bin TL ceza: RTÜK, Seda Sayan’ın 24 Ocak’ta sunduğu “Kaynana-Gelin, Seda’ya gelin” adlı programında gelin ile kaynana arasında hakaretlere varan sözler nedeniyle Kanal D’ye 418 bin lira ceza verdi (24 Mart).
Klipten üç kanala ceza: RTÜK, dünyada 250 milyon kez izlenen Shakira ve Rihanna’nın “Can’t Remember To Forget You” şarkısının klibini yayınlayan Dream TV, Kral TV ve Show TV’ye ceza verdi (21 Mart).
Kurul klibin, “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz” maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Karara, CHP kontenjanından seçilen üyeler Ali Öztunç ve Süleyman Demirkan ile MHP kontenjanından Esat Çıplak muhalefet etti.
Bugün TV’ye ceza yok: RTÜK, eski bakan Fikri Sağlar’ın “Erdoğan, Adolf Erdoğan haline gelmeye doğru gidişinde en önemli engel olarak gördüğü için İnternet Yasası’nı çıkardı” sözleri nedeniyle Bugün TV’ye ceza vermeyi gerek görmedi (10 Mart).
RTÜK önergesine yanıt: CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 2011-2013 yılları arasında RTÜK’ün taraf olduğu dava sayısının 2 bin 370 olduğunu, 904 davanın sonuçlandığını, 804’ünün kurum lehine, 100’ünün de RTÜK aleyhine olduğunu bildirdi (8 Mart).
YSK, seçim döneminde uyulması gereken yayın ilkelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle, 17 televizyon kanalıyla ilgili 33 ceza uygulanmasına kararı verdi (6 Mart).
RTÜK’ten TRT1’e uyarı: RTÜK, 25 Ocak’taki TRT 1 Ana Haber Bülteni’nde MHP’nin seçim çalışmalarıyla ilgili haber anons edilirken spiker Anda Özmen’in kullandığı “Yavru Muhalefet” sözlerini yayın ihlali olarak değerlendirdi ve oy çokluğuyla kanala “uyarı cezası” verdi (5 Mart).
TRT’ye “yanlı” yayından ceza yok: TRT’ye RTÜK, 4 Şubat’taki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasını canlı yayın olarak ekrana getirirken konuşma sürerken yayını kesen TRT Haber’e ceza verilmesini gerek görmedi (4 Mart).
RTÜK, kararında, “medya hizmet sağlayıcı kuruluş, yayınlayacağı programın içeriğini (yayın akışını) belirleme hususunda serbest düzenleme yetkisine sahiptir” dedi; “taraflı” yayın şikayetini reddetti.
Bugün TV’ye uyarı ve kuş belgeseli: RTÜK, Bugün TV’de yayınlanan Gündem Özel programı aynı gerekçesiyle uyarı cezası vermiş, uyarı cezasıyla kalınmayarak durdurulan programın yerine TRT’nin hazırladığı “Türkiye’nin Kuşları” belgeselinin yayınlanmasına karar verilmişti.
RTÜK’ten “lezbiyen” klipe ceza: RTÜK, “Can’t Remember To For You” adlı şarkının klibinde Shakira ve Rihanna’nın, sırtını-kalçasını duvara sürterek olumsuz görüntüler verdiği ve eşcinselliği teşvik ettiği gerekçesiyle Show TV’ye para cezası verdi (28 Şubat).
Raporda, “Klipte, Shakira bir yatağın içerisinde ellerini sık sık bacaklarının arasına götürmekte, iki kadın sanatçı aynı yatağın içerisinde, vücutlarının yarısı açık biçimde, son derece açık saçık giysilerle ve ritmik hareketlerle kıvrılmaktadır. Shakkira ve Rihanna sırtını-kalçasını duvara sürterek olumsuz görüntüler veriyor” deniyor.
Sansür belgeseline sansür: RTÜK, “Türk Sinemasında Sansürün Tarihi”adlı belgesel programında 50 yıllık film afişlerini mozaiklemeden 1 Ocak’ta ekrana yansıtan ve bazı cinsel içerikli sahneleri kullanan Ordu TV 52 kanalını, “Çocukların ve gençlerin gelişimine zarar verdiği” gerekçesiyle cezalandırdı (8 Şubat).
Kanal D ve Show TV’ye ceza: RTÜK, Show TV’de Okan Bayülgen’in “Makine Kafa” programında kaba, küfürlü ve cinsel içerikli konuşulduğu ve Kanal D’de Tolga Çevik’in “Arkadaşım Hoşgeldin” programında 45 kez kaba ifadeler kullanıldığı gerekçesiyle iki kanala da idari para cezası verilmesini kararlaştırdı (6 Şubat).
İki kanal, “Türkçenin özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılması”na dair ilkeyi çiğnedikleri iddiasıyla oy çokluğuyla idari para cezası verilecek. Ceza bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar bir oranda olacak.
Özel talimatla izleme yokmuş: CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, RTÜK Başkanı Davut Dursun’un bilgi notuyla yanıtladı (5 Şubat).
Arınç, yayın kuruluşlarını izleyen uzmanların üç dört aylık dönemlerde değiştirildiğini ifade ederek, “Bazı yayın kuruluşlarının özel talimatla takip edilmesi söz konusu değil. Bu dönemde Halk TV ve Ulusal 1 logolu yayın kuruluşlarını, diğerleri gibi iki uzman takip ediyor” dedi. Arınç’a göre, “küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde”, “tarafsızlığı ihlal eden”, “Türkçenin, özellikleri ve kurallarını bozan” ve “şiddeti özendiren” yayınlar nedeniyle Halk TV, Cem TV ve Em TV’ye 1’er kez uyarı, 1’er kez idari para cezası; Ulusal TV’ye ise 2 kez idari para cezası müeyyidesi uygulanmasına karar verildi.
Modacıya teşekküre ceza: RTÜK, sanatçı Bülent Ersoy’un Show TV’de yayınlanan programında sarf etiği “Elbisemin yaratıcısı Nur Yerlitaş’a teşekkür ediyorum” sözlerine “Gizli ticari iletişime izin verilemez” ilkesine aykırı yayın yapıldığı gerekçesiyle para cezası verdi (3 Şubat). Show TV önceki ayın reklam gelirlerinin yüzde 1′ini ceza olarak ödeyecek.
Alevi fıkrasından TRT’ye ceza: RTÜK, TRT Müzik kanalındaki Başucu Şarkıları programına katılan şarkıcı Mustafa Topaloğlu’nun anlattığı “Alevi” fıkrası nedeniyle TRT Müzik’e ceza vermeyi kararlaştırdı (24 Ocak).
AK Partili üyelerin de katıldığı karara RTÜK Başkanı Davut Dursun muhalefet etti. Karar, TRT’nin bağlı olduğu Başbakan Yardımcılığı’na (Bülent Arınç) gönderildi. Ceza, “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasi ve felsefi düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesine aykırılıktan verildi.
Beyaz TV’ye ceza: RTÜK, Rasim Ozan Kütahyalı’nın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e yakın Beyaz TV’de CHP’nin başkan adayı Mansur Yavaş’a yönelik ağır sözleri için ceza verdi (23 Ocak).
RTÜK’ün Yavaş’a yönelik “Fırfır, bukalemun ve dansöz” gibi sözlerden dolayı ceza öngördüğü iddia edildi.
RTÜK başkanlarına hapis: Ankara 19. Sulh Ceza Mahkemesi, RTÜK Başkanı Davut Dursun ile eski başkanı Zahid Akman’ın da aralarında bulunduğu altı sanığa, “yargı kararlarını uygulamadıkları” gerekçesiyle “görevi kötüye kullanma” suçundan 1 yıl 15 gün hapis cezası verdi (16 Ocak).
Sanıkların cezasını ertelemeyen mahkeme, Akman hakkında, “resmi evrakta sahtecilik” suçundan da ayrıca suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti.
RTÜK’ten argo cezası: RTÜK, CNN Türk’te Aykırı Sorular adlı programa katılan Ali Ağaoğlu’nun, kendisiyle ilgili iddialara “Bağırsağımda bir b.. bile görülür. Eğer bir b.. olursa…” şeklinde verdiği yanıt nedeniyle kanala 43 bin 845 TL ceza kesti (6 Ocak).
Kanal mahkemeye başvurduysa da yargı, “İşadamının kullandığı ifadeler dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına sebebiyet verdi. Bu ifadelerin iki kez kullanıldı. Program sunucusu ilk ifadeden sonra gerekli müdahale ve düzeltmeyi yapmadı” yanıtı verdi; RTÜK’ü haklı buldu.
RTÜK’ten Fox TV’ye ceza yok: RTÜK, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, “Fatih Portakal ile Türkiye Trendleri” adlı programda geçen “Sağı solu oynuyor”, “Ağzından çıkanı kulağını duymadığı belli”, “Kırklareli’nde aşk-ı memnu durumu var”, “kulağında vatandaşla girdiği kavgadan dolayı yara izi var” ifadeleriyle ilgili Fox TV’ye ceza vermeye gerek görmedi. Kurul, “iddiaların gerçeğini biz bilemeyiz” diyerek Valiye cevap ve düzeltme için yargıya başvurabileceği mesajı verdi (5 Ocak).
Beş yıl sonra ceza: Eski CHP milletvekili Yılmaz Ateş’in eski RTÜK başkanı Zahid Akman’a yönelik sözlerini 22 Ocak 2009’da canlı yayınlayan Habertürk televizyonuna RTÜK’ün verdiği ceza, yayından beş yıl sonra kesinleşti (5 Ocak).
Ateş, “Eğer halkı dolandıranları, eğer yolsuzluk yapanları, eğer halkın kanını emenleri arıyorlarsa ben onlara adres veriyorum. RTÜK’e gitsinler, RTÜK Başkanı’nı (Dönemin RTÜK Başkanı Zahit Akman) gözaltına alsınlar. Eğer dolandırıcılık belgelerini arıyorlar ise RTÜK’e gidip orada arama yapmaları gerekir” demişti.
28 Ekim 2013’te Ankara Birinci İdare Mahkemesi, “Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilân edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez” ilkesine aykırılıktan verilen cezayı Akman’ın kendisi de kurulda oy kullanması nedeniyle bozdu. Ancak RTÜK, oyçokluğuyla kanala aynı cezanın verilmesine karar verdi.
Şarkı söyleri değişti mi? TRT’nin yılbaşı akşamı yer verdiği dizi ve filmlerde içki içilen sahnelerin buzlanmasının ardından şarkılardaki içkili bölümleri de değiştirmeye başladığı iddia edildi (2 Ocak).
Şarkıcı Zara’nın seslendirdiği ‘Taht Kurmuşsun Kalbime’ şarkısının, “Bırakamam seni ben, Yanımdan gidemezsin, Seviyorsan benimle, Oturup içeceksin” bölümününün “Oturup güleceksin” olarak değiştirdiği ileri sürüldü.
RTÜK, Ocak-Şubat-Mart 2014 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 25 uyarı,53 para cezası; radyo kuruluşlarına altı uyarı, bir de para cezası verdi.
(Çalışma, RTÜK’ün 2 Ocak – 4 Mart 2014 döneminde gerçekleştirdiği 12 toplantı temel alınarak hazırlandı).
RTÜK ‘koruyucu sembolle ilgili dört uyarı, bir para cezası; “gençlerin ahlaki gelişimi”ni ihlalden 13 uyarı, yedi para cezası; ‘Türkçeyi bozmaktan’ bir uyarı, altı para cezası; ‘tütün ve tütün ürünleri’ ile ilgili maddelerden 24 para cezası; ‘insan onuru ve özel hayatın gizliliği’ni ihlalden dört para cezası; ‘Tarafsızlık ve doğruluk’tan altı uyarı ve üç para cezası; ‘masumiyet karinesi’ni ihlalden üç uyarı, iki para cezası; Milli-manevi değerleri ihlal’den bir uyarı, bir para cezası; ‘müstehcenlik’ten iki para cezası; ‘ayrımcılık’tan bir uyarı cezası; ‘ailenin korunması’ndan bir para cezası; ‘aşağılayıcı yayın’dan iki uyarı, bir para cezası; ‘izinsiz Türkçe dışı yayın’dan bir uyarı cezası; ‘Hukukun üstünlüğü’nden iki para cezası verdi.
Koruyucu sembol: RTÜK “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz…” ve “Medya hizmet sağlayıcılar, koruyucu sembol sistemi kullanarak, izleyicileri program hizmetlerinin içeriği hakkında sesli veya yazılı olarak bilgilendirir” ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle 4 uyarı (Barış TV, Kars Serhat TV, KGRT ve Doğu TV) ve 519 bin 762 TL para cezası (ATV) verdi.
Gençlerin ahlaki gelişimi: 6112 Sayılı Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Korumalı saatlerdeki program tanıtımlarında çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde şiddet, cinsellik ve benzeri unsurlar taşıyan içeriklere yer verilemez” ilkesine aykırılıktan 13 uyarı (Mesaj TV, Moviemax Speed, Boztepe TV, Gelibolu Zafer TV (2), Cem TV, Moviemax Premier 2, Ordu TV 52, Moviemax Comedy, Çan FM, TGRT, Metro FM) ve 1.458.803 TL para cezası (Show TV – 206066 TL; ATV – 460329 TL; STV – 77940 TL; EM TV – 11886 TL; TV2 – 22306 TL; Star TV – 648039 TL; Beyaz TV- 32237 TL) verildi.
Türkçenin kullanımı: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez” düzenlemesini ihlalden 1 uyarı (Ülke TV) ve 1.078.565 TL para cezası (Kanal D – 469944 TL; Kanal D – 418963 TL; Show TV – 151347 TL; Halk TV – 11886 TL; Metro FM – 6412 TL; Habertürk TV – 20013 TL) verdi.
Tütün ve tütün ürünleri: RTÜK, 6112 sayılı Kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendindeki; “Alkol, tütün ürünleri ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde kullanımı ….. özendirici nitelikte olamaz.” hükmü ile 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun’un üçüncü maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılmaz, görüntülerine yer verilmez” hükmünün ihlalinden 1.075.252 TL para cezası (Hizmet Rad-TV – 1463 TL (2); Klas TV- 1463 TL; BTV – 1463 TL; Kanal F – 1463 TL; Show TV – 73203 TL; National Geographic – 73203 TL; Niğde TV – 1463 TL; Boztepe TV – 1463 TL (2); Doğu TV – 73263 TL; Kanal D – 76142 TL; A Haber – 76142 TL; Ordu TV 52 – 76142 TL; Ulusal Kanal – 76142 TL; 360 TV – 76142 TL; Rumeli TV – 76142 TL; NTV – 76142 TL; 24 TV – 76142 TL; Beyaz TV – 76142 TL; RTV 58 – 76142 TL; Ege Mesaj TV 7613 TL) verdi.
İnsan onuru, özel hayatın gizliliği: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesindeki “insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” hükmüne göre 1.276.778 TL (Show TV – 156070 TL; Star TV – 659289 TL; Kanaltürk – 42456 TL; Kanal D – 418963 TL) para cezası verildi.
Haberin verilişi, doğruluk vs: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendindeki “Haber bültenleri ve haber programları, tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez…” ilkesine aykırı yayın yaptığı iddiasıyla altı uyarı cezası (EM TV, Sokak TV, Bugün TV, Samanyolu Haber, Bandırma Özlem FM, Anadolu TV) ve 35.658 TL para cezası (Ulusal Kanal – 11886 TL; Beyaz TV – 11886 TL (2)) verildi.
Masumiyet karinesi: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin (i) bendi, “Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilân edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez; yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz” hükmünü ihlalden üç uyarı cezası (Halk TV, Sipas TV, Show Radyo) ve 54535 TL para cezası (Ulusal Kanal – 11886 TL; Kanaltürk – 42649 TL) verdi.
Milli-manevi değerler: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde yer alan “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” hükmünü ihlalden bir uyarı (TRT Müzik) ve 12.353 TL para cezası (Rumeli TV – 12353 TL) verildi.
Müstehcenlik: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (n) bendinde yer alan “Yayınlar müstehcen olamaz” ilkesine aykırılıktan 23.772 TL para cezası (Hizmet Rad TV – 11886 TL; Moviemax Festival – 11886 TL) verildi.
Ayrımcılık: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, özürlülük, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesine aykırılıktan bir uyarı cezası (TRT Müzik) verildi.
Aşağılama: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde yer alan “İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesine aykırılıktan iki uyarı (Mesaj TV, TRT 1) ve 11.886 TL para cezası (Beyaz TV) verildi.
İzinsiz Türkçe dışı dil yayını: 6112 Sayılı Kanunun 7. maddesinin 2. bendindeki “Medya hizmet sağlayıcıların farklı dil ve lehçelerde yayın yapabilmeleri, Üst Kurulun bu Yönetmelik hükümlerine göre vereceği izne tabidir” düzenlemeye aykırılıktan bir uyarı cezası (Gelişim TV) verildi.
Hukukun üstünlüğü: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1 (c) bendinde yer alan “Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz” ilkesine aykırılıktan 32.366 TL para cezası (Ulusal Kanal – 12353 TL; Habertürk – 20013 TL) verildi.
Kaynak: Bianet.org (Erol Önderoğlu)