Marmara Üniversitesi’nde ihraç edilen 23 akademisyenin fakültelerinden eylemle uğurlanılmasına Anadolu Hisarı kampüsünde devam edildi. Prof. Dr. Yüksel Taşkın, “21’inci yüzyılda düşünce suçlusu olmaktan utanıyorum” ifadelerini kullandı.
686 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle ihraç edilen Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Yüksel Taşkın, Yrd. Doç Dr. Baran Alp Uncu, araştırma görevlileri Fırat Çapan ve Canan Özbey’i öğrencileri ve meslektaşları uğurladı.
Öğrenciler, öğlen saatlerinde kampuse gelen hocalarına çiçekler ve alkışlarla veda etti.
Yerleşke kapısında açıklama yapan Prof. Taşkın, kendisinin bir siyasi tarihçi olduğunu hatırlatarak, “İlerde bu dönemin tarihini yazarken bazılarının çok ciddi utanacağını biliyorum. Ben, benim arkadaşlarım ve haksızca işlerinden olan insanlar işlerine dönecekler ve onurlu bir hayatı sürdürecekler, gece rahat uyuyacaklar. Bundan eminim” dedi.
‘OHAL fırsatçılığı kursaklarında kalacak’
Olağan hukukta üniversite içinde ya da dışında bütün davaları kazandıklarını ve hesap vermeye asla itiraz etmediklerini dile getiren Taşkın, üniversitedeki soruşturma komisyonunun ‘OHAL fırsatçılığı’ yaptığını belirtti.
Taşkın, konuşmasına şöyle devam etti: “Hukuk içerisinde bunu yapıyorduk zaten. Bu iş bitmişti. Niye biliyor musunuz? Bu ülkede bile düşüncenin suç olmayacağı şeklinde bir kültür oluşuyordu. Doksanlarda bunun için çok mücadele edildi çünkü. Peki üniversite ne yaptı? Üniversitenin soruşturma komisyonu ki tarafsız değil kesinlikle, bizi terörle ilişkilendirmeye çalıştı. Bakın savcı bile terörle ilişkilendirmiyor. Kaldı ki olağan hukuktaki davaları kazanmışız. Bu OHAL fırsatçılığıdır. Bu OHAL fırsatçılığı kursaklarında kalacak.”
Yaşananlar karşısında topluma, bilhassa da AKP’lilere büyük iş düştüğünü söyleyen Taşkın, “Çünkü ben bunun onlar adına yapılmasını da yakıştıramıyorum. Burada çok daha farklı bir grup var, çok daha farklı hesaplar var. Bunları boşa çıkarmak lazım arkadaşlar” diye konuştu.
’21’inci yüzyılda düşünce suçlusu olmaktan utanıyorum’
Taşkın, ihraç edilmelerine sebep gösterilen Barış İçin Akademisyenler’in ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildirisinin ifade özgürlüğüne girdiğini hatırlattı: “Ben bunu başka bir yerde anlatamıyorum zaten. Yurtdışından arıyorlar. Kendi ülkemi kötülemek, böyle şeyler bize göre değil, biz böyle yetişmedik; ama anlayamıyorlar. Peki diyorlar, ‘Ne yaptın?’ Barış talep ettik. Peki diyorlar, ‘Şiddeti özendirdin mi?’ Hayır. ‘Peki niye böyle oluyor?’, ‘Ben de bilmiyorum, o başkasının sorunu, benim alnım ak vicdanım temiz’ diyorum.”
Hiçbir yanlışlarının olmadığını ve üniversitedeki görevlerine tekrar geri döneceklerine inandığını belirten Taşkın, şöyle devam etti: “Bizi terörle şiddetle ilişkilendirenler, bizi tanımıyor. Emin olun bir masa etrafında benimle 20 dakika geçiren kişi, böyle bir şey söylediği için hicap duyar. Bu çok büyük haksızlık. 21’inci yüzyılda düşünce suçlusu olarak aranızda bulunmaktan, ülkem adına utanç duyuyorum. Bizim dönmemiz ülkemiz demokrasisi için iyi olur. Sadece bizim için değil, ülkemiz için iyi olur. Ben bu utancı ülkemize yakıştıramıyorum. Çok zor koşullarda eğitim görmüş bir Cumhuriyet çocuğuyum. Demokrasi istiyorum.”
‘Türkiye de sizi seviyor hocam’
Açıklamanın ardından öğrencileriyle vedalaşan Taşkın, “Merak etmeyin, mağdur olmam, geri dönemesek de bir süre yurt dışında kalırız ama mutlaka Türkiye’ye dönmek ve Türkiye’de yaşamak istiyorum. Bu fırsattan istifade, oradan bir şey kapayım buradan bir şey kapayım diye bir şey yok. Seviyorum Türkiye’yi ben” diye konuştu.
Öğrencilerinden biri de Taşkın’a “Türkiye de sizi seviyor hocam” diye karşılık verdi.
Faşist provakasyon girişimi
Akademisyenlerin okuldan ayrılmasından sonra bir grup faşist, yerleşke kapısı önüne geldi. İhraçları destekleyen sloganlar atan grup, "Üniversitede PKK’lı akademisyen istemiyoruz" yazılı pankart taşıdı.
(DİKEN)