17 Mart Pazar günü İstanbul Yenikapı’daki Newroz’a katılan LGBTİ+’lar, henüz alana gireli dakikalar olmuşken “Sizi burada istemiyoruz, siz bizim yüz karamızsınız” gibi nefret cümleleriyle başlayan sözlü şiddete maruz bırakılmışlardı. Saldırgan grubun içerisinde bulunan bir kişinin, lubunyaların elindeki gökkuşağı bayraklarından birini almasının ardından saldırılar bir anda büyük bir kitle tarafından fiziksel şiddete dönmüştü.
Bugün, İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası ve İstanbul Trans Pride Onur Haftası komiteleri Newroz’da yaşanan saldırıya ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) Istanbul Şubesi’nde basın açıklaması düzenledi.
‘Tertip Komitesiyle newroz öncesi görüştük’
Açıklamada, Newroz öncesi Tertip Komitesi ile iletişime geçtiklerini belirten LGBTİ+’lar, “Komitenin herkes için ayrı ayrı güvenlik önlemi alınamayacağı ve alandaki güvenlik görevlilerinin yeterli olacağını düşündükleri yönünde cevap aldık. Öncesinde komiteyi haberdar etmemize ve önlem alınması gerektiğini söylememize rağmen tertip komitesinin yaşanan saldırıyı öngöremediklerini söylemesini kabul etmiyoruz” dedi.
‘Bu utanç başta Newroz Tertip Komitesi olmak üzere herkese ait’
Saldırılar sonrası güçlükle alandan çıkmaya çalıştıklarını vurgulayan LGBTİ+’lar, “Bizimle dayanışmak adına inisiyatif alan kişiler, tertip komitesinden birkaç görevli ve polis eşliğinde alandan uzaklaşmak zorunda bırakıldık. Bu utanç; LGBTİ+’ları alandan polis eşliğinde çıkmak zorunda bırakan, başta Newroz Tertip Komitesi olmak üzere herkese ait!” diye ekledi.
Seneye gerçekleştirilecek İstanbul Newroz’unda bu sene çekemedikleri halayları çekmeye gideceklerini söyleyen LGBTİ+’ların açıklamasının tamamı şu şekilde:
“Kawa’nın yaktığı özgürlük ateşiyle gelen baharın bayramı olan Newroz’da, başta Kürt halkı olmak üzere tüm halklar ve ezilenler olarak, eşit ve özgür bir yaşamı örme iradesi ile 17 Mart günü Yenikapı’da bir araya geldik.
Alana girmek üzere buluştuğumuz ilk noktadan itibaren newroza katılan bazı kişiler tarafından sözlü olarak taciz edildik. Alana girdikten kısa süre sonra gökkuşağı ve trans bayraklarımız elimizden alındı, yuhalandık ve fiziksel şiddete maruz bırakıldık. Newroz Tertip Komitesi’nden az sayıda görevlinin, feministlerin, BDSP, EKA, Halkevleri, Partizan, SMF, SYKP, YDG’de örgütlü kişilerin ve yurtseverlerin de yer aldığı bir güvenlik çemberinin içinde alandan çıkarıldık. Başlangıçta tertip komitesinin güvenliğimizi sağlaması ön koşuluyla alanda bulunmayı ve newrozu kutlamayı istesek de saldırıların ciddi boyuta ulaşması nedeniyle alanda kalmak istemedik.
Güvenliğimiz sağlanarak alana yeniden alınmak yönündeki umutlarımız tükenene kadar uzun bir süre alanın dış çeperinde bekledik. Alanın dışında beklediğimiz süre içinde Oya Ersoy, Musa Piroğlu ve Özgül Saki ile birkaç tertip komitesi görevlisi dışında hiçbir muhatap bulamadık. Sahneden yaşanan saldırının kınandığı ve newrozun bir arada yaşamı savunan herkesin bayramı olduğu yönünde bir açıklama yapılmasını talep etmemize rağmen hiçbir açıklama yapılmadı. Yine bu süre boyunca, etrafımızda konumlanan ve sayıları gittikçe artan polisler tarafından, gözaltı tehdidi ve kişisel telefonları ile görüntülerimizi almak dahil çeşitli tacizlere maruz bırakıldık.
Bu şartlar altında güvende hissetmediğimiz için, bizimle dayanışmak adına inisiyatif alan kişiler, tertip komitesinden birkaç görevli ve polis eşliğinde alandan uzaklaşmak zorunda bırakıldık. Bu utanç; LGBTİ+’ları alandan polis eşliğinde çıkmak zorunda bırakan, başta Newroz Tertip Komitesi olmak üzere herkese ait!
Newroz alanında gerçekleştirilen saldırıları ilk kez yaşamıyoruz. Benzer olaylar 2022 yılında kutlanan İstanbul Newroz’unda da yaşandı. Saldırı sonrası tertip komitesi ile yapılan görüşmelerde konuya ilişkin bir açıklama yayınlanacağı ve komitede görev alan kişilere onur haftası gönüllüleri tarafından toplumsal cinsiyet eğitimi verileceği kararlaştırılmıştı. Buna rağmen ne açıklama yayınlandı ne de eğitim gerçekleştirildi.
Bu yılki newroz kutlamasının öncesinde Newroz Tertip Komitesi’ne güvenlik konusunda endişelerimizden bahsetmemize rağmen komiteden herkes için ayrı ayrı güvenlik önlemi alınamayacağı ve alandaki güvenlik görevlilerinin yeterli olacağını düşündükleri yönünde cevap aldık. Komiteye yalnızca LGBTİ+’ların böyle bir talepte bulunmuş olması nedeniyle LGBTİ+’lar için ayrıca bir güvenlik önlemi alınmasını veya alınabilecek önlemlere dair birlikte düşünmeyi önemsediğimizi ilettik.
Öncesinde komiteyi haberdar etmemize ve önlem alınması gerektiğini söylememize rağmen tertip komitesinin yaşanan saldırıyı öngöremediklerini söylemesini kabul etmiyoruz. Yaşananların ısrarla yalnızca AKP ve HÜDA PAR’ın politikalarıyla ve sağın yükselişiyle ilişkilendirilmesine itiraz ediyoruz. Ayrıca alanda yaşadığımızın da bir provokasyon değil, linç olduğunu vurguluyoruz. Saldırının yalnızca Kurdên Nasyonalîst grubu tarafından gerçekleştirilmediğinin ve kısa sürede genişleyen bir kitle tarafından linç edildiğimizin bilinmesini istiyoruz. Diğer yandan saldırıyı gerçekleştiren kişilerin etnik kimliği ile saldırıyı gerçekleştirme saikleri arasında doğrudan bir ilişki kurulamayacağı için saldırıdan bir bütün olarak Kürt halkının sorumlu tutulmasını da kabul etmiyoruz! LGBTİ+’lara yönelik gerçekleştirilen saldırıların hangi gerekçelerle yapıldığının farkındayız. Bu noktada beklentimiz saldırılarının gerekçelerine ilişkin analizler değil, ayrımcılık ve nefretten beslenen saldırıların önünü alacak politikaların hayata geçirilmesidir.
Kapalı kapılar ardında verilen öz eleştirileri ve yapılan açıklamalarda LGBTİ+’lardan adeta sembolik bir şekilde bahsedilmesini kabul etmiyoruz. Alanda bulunan gruplara yönelik gerçekleştirilen saldırıların farklı arka planları olması ve DEM partinin toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan perspektifi nedeniyle, LGBTİ+’lara yönelik saldırılara ilişkin ayrıca bir açıklama yapılması gerektiğini savunuyoruz. Ayrıca şiddete maruz bırakılan kişilerle iletişim kurulabilecek tüm kanallar açık olmasına rağmen alanda bulunan LGBTİ+’larla hiçbir şekilde iletişim kurmayıp yalnızca politikaları gereği bir açıklama yayınlamalarını kabul etmiyoruz.
Bu yıl İstanbul Newrozu’nda yaşananlarda, 2012 yılında HDP parti tüzüğünde LGBTİ+’ları politik mücadele aktörü ve paydaşı olarak gören partinin, bugün parti tüzüğünden LGBTİ+’ları çıkarması ve LGBTİ+ mücadelesinden söz etmemesinin payı olduğunu biliyoruz. LGBTİ+ mücadelesi yalnızca “cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim farklılıklarının eşitliği” temelinde yürüyen tartışmalara indirgenerek hem LGBTİ+ politikaları konusunda geriye düşülmüş hem de bugün yaşanan saldırıların önü açılmıştır. LGBTİ+’ların varlığına ilişkin tartışmaların güvenlik eksenli bir zeminde ilerlemesi bunun en açık göstergelerinden biridir.
21 Mart Amed Newrozu’nda ‘Kurdên Nasyonalîst’ grubunun alandan çıkarılmasını ve gökkuşağı bayrağıyla alanda bulunan LGBTİ+’ların herhangi bir saldırıya uğramadan newrozu kutlamalarını tertip komitesinin eleştirileri dikkate aldığı şeklinde okuyoruz. Yaşamın her alanında ayrımcılığa, yok sayılmaya, nefrete, erkek ve devlet şiddetine rağmen var olan biz LGBTİ+lar, ortak mücadele alanlarımızda ne homofobiye, transfobiye ne de ırkçılığa geçit vereceğiz. Biliyoruz ki bize yönelik saldırı ortak mücadele değerlerimize yöneliktir. Bu bilinçle dayanışmayı büyüteceğiz ve seneye İstanbul Newroz’unda bu sene çekemediğimiz halayları çekmeye geleceğiz!
İstanbul Newroz Tertip Komitesi’nin de alanda yaşanacak LGBTİ+ fobik saldırılara karşı önlem alınacağı yönündeki beyanlarını hatırlatıyor, ilerleyen yıllarda atacağı adımların takipçisi olduğumuzu bildiriyoruz!
Bijî Newroz! Bijî têkoşîna bi rûmet a gelê Kurd û lûbûnyayan!”