Eskişehir’de partisinin il kongresinde konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini tehdit eden Süleyman Soylu ve Tayyip Erdoğan’a yönelik, ‘Feriştahınız gelse bizi susturamaz’ dedi.
CHP Eskişehir İl Kongresinde konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini tehdit eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Feriştahınız gelse bizi susturamaz. Dikkatli ol senin üstüne geliriz diye tehdit ediyorlar. Eğer susacaksam susmanın bedeli bellidir, ölümdür. Ölürüz ve susarız ama düşüncelerimiz yaşar" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
Yeni KHK’ler
“Bu sabah yayımlanan KHK ile Danıştay'a 16, Yargıtay'a 100 yeni hakim tayin ediyorlar. Geçmişte FETÖ uygulamasının yargıya nasıl darbe vurduğunun hepimiz tanığıyız. Yargıtay'a yeni üye seçilecekse liyakata dayalı seçime asla ses çıkarmayız. Fakat falan partiden, falan tarikattan deyip yargıç kimliğini devre dışı bırakıp militan hakim tayin ederseniz öncelikle onun karşısına biz çıkacağız. Çay toplamaya gidenlerin yargıya nasıl gölge düşürdüklerini hepimiz çok iyi biliyoruz. Liyakati esas alan seçime ses çıkarmayız.
Belediye başkanlarıma… İki şey aslında asla ve asla ödün vermeyin. Harcadığınız her kuruşun hesabını belde halkına vereceksiniz. İki, hiçbir ayrım yapmayacaksınız. Şu mahalle, şu esnaf bana oy vermedi düşüncesinde asla olmayacaksınız. Belediye başkanlarıma bunu söyledim. Eskişehir'in bir su meselesi var. Belediye başkanımız da diyor ki, su sorununu geleceğe yönelik tamamen çözmek istiyorum. Barajı yapıyor. Ben Eskişehir'i susuz bırakmayacağım diyor. Uzun süreden sonra barajı bitirdi, AK Partili belediye meclis üyeleri, suyun Eskişehir'e gelmemesi için yatırım planından bu boruları çıkardılar. Ben Binali Yıldırım'a seslenmek istiyorum. Sizin belediye meclis üyeleriniz Eskişehir halkına neden kin besliyor? Nedeni Yılmaz Büyükerşen'se kaya gibi yerinde duruyor. Senin gücün onu kaldırmaya yetmez kardeşim. Eskişehir'i susuzluğa mahkûm ederek sözde CHP hizmet vermiyor diyecekler. Ne yapacak ne edeceğiz, o suyu Eskişehir'e getireceğiz. Biz kararlıyız, biz azimliyiz.”
"Yatırım planından boruları çıkardılar"
“Eskişehir’in bir su meselesi var. Eskişehir’in su sorununu tamamen çözmek istiyorum. Uzun mücadelelerden sonra bir baraj yaptı. Barajı yapmak başbakanın işi ama Eskişehir olduğu için yapmıyorlar. Yılmaz hoca diyor ki, Eskişehir’i susuz bırakmayacağım diyor. Uzun mücadelelerden sonra barajı yaptı. Şimdi o barajdan suyun Eskişehir’e gelmesi lazım. Ne yaptılar biliyor musunuz? AK partili belediye meclis üyeleri, o suyun gelmemesi için yatırım planından o boruları çıkardılar. Şimdi ben Binali Yıldırım’a seslenmek istiyorum. Sizin belediye meclis üyeleriniz Eskişehir halkına neden kin besliyor? Eskişehirlilerin temiz su içmesini neden engelliyor? Eskişehir’i susuzluğa mahkûm ederek, sözde CHP hizmet vermiyor diyecekler. Ne yapacağız edeceğiz, o suyu Eskişehir’e getireceğiz.”
"Metroları bitiremediler"
“Yapamıyorlar, beceremiyorlar. Size bir örnek vereyim. İzmir Büyükşehir Belediyemiz de metro yapıyor. Ankara da İstanbul da yapıyor. Ankara ve İstanbul’da 100 – 150 milyara yapıyorlar. İzmir’in maliyeti ne kadar? Kilometresi 50 milyar. Buna rağmen metroları bitiremediler. Şimdi İstanbul ve Ankara’nın metrolarını Bayındırlık Bakanlığı yapıyor. İzmir; kendisi yapıyor. Ama şikâyet etmiyorlar. Gelin benim metromu da Bayındırlık Bakanlığı yapsın demiyor. Yeter ki bize engel olmayın, biz kendi kaynaklarımızla gayet iyi yaparız diyorlar. Neden biliyor musunuz? Bizim belediye başkanlarının ya da akrabalarının Man adasında şirketleri yok.”
"Susmamın bedeli ölümdür"
“Gideceksin Man Adası’nda şirketler kuracaksın. Vergi ödememek için her türlü katakulliyi çevireceksin. Ben bunu söylediğim zaman tehdit ediyorlar. Korkuyla, şantajla beni susturacaklar. Sen kim oluyorsun da beni susturuyorsun? Eğer susacaksam susmamın bedeli bellidir, ölümdür. Susarız ve ölürüz ama düşüncelerimiz yaşar.
Biz 80 milyonun hakkını sonuna kadar savunacağız. Bizim yaptığımız savunma sadece CHP’lilerin hakkını savunmak değildir. 80 milyonun hakkını savunmaktır. Önce sahtedir dediler, sonra sahte değildir dediler. Sonra bir adam çıktı dedi ki, “bunlar şirket satmış, gelen paralar o” Soru sordum. Bilal oğlan da duysun diye. Bu şirket hangi şirket, bu şirketi kime sattınız? Bir türlü cevabını alamıyorum. Niye konuşmuyorlar? Kardeşim senin yakınların o şirketi kime sattı? O şirketin adı neydi? Türkiye’de ne kadar vergi ödedi? Sen yabancısın, sen Man’cısın.
Biz siyasette gerginlik istemiyoruz. Gerginlikten yana da değiliz. Oturalım kavga edelim, böyle bir anlayışımız da yok. E yanlışa birilerinin yanlış demesi lazım. Ben bunu seslendiriyorum. Bunu seslendirmek kavga edelim anlamına gelmez ki. Ben soru soruyorum, cevap veriyor bana vermesi lazım. Hatta şunu da söyledim. Yüreğiniz varsa çıkın bir televizyon kanalına konuşalım kardeşim. Cesaretleri yok, yürekleri yok karşıma çıkamıyorlar. Ben makul, sessiz bir adamım. Ben 80 milyonun hakkını ve hukukunu savunurum.”
"Zarrab için neden olumsuz cümle kurmuyorsun"
"Reza Zarrab olayı onu da unutturmaya çalışacaklar. Benim cevabını alamadığım bir soru daha var. Üç bakana rüşvet verdi Reza Zarrab. Halk Bankası’nın genel müdürüne rüşvet verdi. Rüşvet verdiğini hükümetin tuttuğu avukat da itiraf etti. Dünyada rüşvete faiz veren hükümet, bu hükümettir. Yeniden bunu araştıralım, soralım diyoruz; gelmiyorlar. “Bize bir şey olur mu” diyorlar. Ben bunu sordum Erdoğan’a, neden Reza Zarrab için olumsuz bir cümle kullanmıyorsun? Benim için, vatandaş için, emekli için kullanıyorsun. Sayın Erdoğan hangi gerekçeyle Reza Zarrab aleyhine tek cümle kurmuyorsun? Ne oldu?"
Yunanistan Adaları
Yunanistan’a bağlı 18 adanın Türkiye’ye ait olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti;
“Ege Adaları, 18 adamız ve bir kayalığımız Yunanistan tarafından işgal edildi. Hiçbir sözleşmede bu 18 adanın Yunanistan’a ait olduğuyla ilgili hiçbir belge yok. Adamlar işgal etmişler. Beyefendiler de biz milliyetçiyiz diye ortada geziyor. Ben de sordum. İşgal ediyorlar, niye sesini çıkarmıyorsun? Kendi topraklarından kendi türbelerini kaçırdılar arkadaşlar. 18 adayla ilgili tık yok. Bugün bekledim belki laf söyler. Gene tık yok.
Yunanistan Savunma Bakanı bana cevap veriyor “gel de al” diyor. Hükümetten yine tık yok. Dün söyledim, yine söyleyeyim. 2019’da geleceğiz, 18 adayı da o kayayı da senin elinden alacağız. Nasıl diyorsan onun da örneğini vereyim ben sana. Rahmetli Ecevit Kıbrıs’ı nasıl aldıysa, aynı şekilde geleceğiz alacağız. Biz onun milliyetçi anlayışından geliyoruz. Milliyetçiyim diye gezenlerin milliyetçilikle ilgisi yoktur.
Biz kendi ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Farklı kimliklerimiz olabilir, inançlarımız olabilir ama hepimiz bayrağımızın altında huzur içinde yaşamak istiyoruz. Eğer bir ülkede insanlar kendi ülkelerinin sokaklarında rahat gezemiyorlarsa, komşumuzun kimliğini sorgulama haline getirilmişse insanlar orada sorun var demektir. Ülkenin yarısı icralıksa orada sorun var demektir.
Dün bir kamyon şoförü arkadaşım dedi ki “geçinemiyoruz” dedi. “Cezalardan bıktık” dedi. “Köprüden para istiyorlar, yoldan para istiyorlar. Dünyanın en pahalı mazotunu vereceğim” diye dert yanıyor. Bütün kamyon şoförü kardeşlerime sesleniyorum. 1 milyon 300 bin kardeşime sesleniyorum. Senin derdini sorununu TBMM’de bütçe görüşmelerinde, cumhuriyet tarihinde ilk kez dile getiren genel başkan benim ve ilk kez dile getiren de CHP’dir.”