Hufvudstadsbladet gazetesine konuşan Kemal Kılıçdaroğulu, tüm yetkilerin Erdoğan’ın elinde toplandığını ve ülkenin bir diktatörlük olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğulu, Finlandiya’da günlük yayınlanan Hufvudstadsbladet (Hbl) gazetesinde yayımlanan söyleşisinde tüm yetkilerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde toplandığını ve Türkiye’nin bir diktatörlük olduğunu söyledi.
“Adımı yazma – Muhalifler, tüm iktidar Erdoağın’ın elinde toplandıktan sonra keyfi temizliklerden korkuyor” başlığıyla yayımlanan makalede, Türkiye’de son yıllarda peş peşe yaşanan darbe girişimi, işten atılmalar ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin ardından pek çok kişinin ihbar edilmekten korktuğu belirtiliyor. Ülkedeki korku iklimine şu cümlelele dikkat çekiliyor:
“Muhalifler kara listeye alınmaktan ve işlerini kaybetmekten korkuyor. Bu durumda sadece ücretlerini kaybetmekle kalmıyor, hastalık sigortası ve emeklilik haklarını yitiriyor. Keyfi işten atılmalardan 150 bin civarında devlet görevlisi, öğretmen ve akademisyen etkilendi.”
'Burada bir diktatörlüğün tüm koşulları var'
Yıllarca İsveç’in en büyük gazetelerinden Svenska Dagbladet’in Türkiye ve Ortadoğu muhabirliğini yapan Bitte Hammargren,,Erdoğan’ı otokrata dönüştüren 24 Haziran’da yapılan seçimlerden sonra Ankara’da karşılaştığı kişilerden çoğunun kara bir tablo çizmelerine karşı “Adımı yazma’ demelerini tuhaf bulmadığı söylüyor. Ancak Türkiye’nin en büyük muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan’ın yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini diktatörlük olarak nitelemekten tereddüt etmediğini belirtiyor ve sonra Kılıçdaroğlu’nun şu ifadelerine yer veriyor:
“Burada bir diktatörlüğün tüm koşulları var. Tüm iktidar bir elde toplandığında, Erdoğan’ın kararları yasa olduğunda, tüm kararlar onun istekleri doğrultusunda alındığında ve tüm TV programları ve gazetelerde onun kararları yer aldığında bu ülke tanım olarak diktatörlüktür.”
'Bu bir sivil devlet darbesiydi'
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı sistemine kapı aralayan 15 Temmuz darbe girişimini Erdoğan’ın ‘Allah’ın lutfü’ olarak nitelediğini hatılatan Kılıçdaroğlu, yeni sistemin ne dünyanın herhangi bir yerindeki ne de Türkiye’nin tarihindeki hiç bir sisteme benzemediğini belirtikten sonra şunları kaydediyor:
“Yürütme, yasama ve yargı bir elde toplanıyor. Medyanın yüzde 90'ı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın denetiminde. Kendisi hem parti başkanı hem de Cumhurbaşkanı. 20 Temmuz 2016’da Erdoğan’ın ilan ettiği OHAL koşullarında yaşıyoruz. Bu bir sivil devlet darbesiydi.”
'Seçimler meşru ilkelere göre yapılmadı'
24 Haziran’da yapılan seçimlerin meşru ilkelere göre yapılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “AKP parlamentoda çoğunluğu kaybettiği için seçimleri bizim için büyük bir zafer olarak görüyoruz” diyor.
Tüm olumsuz koşullara rağmen CHP ve muhalefetin yapacağı şeyler bulunduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Biz Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini dikkatlice inceliyoruz. Dada önceleri hükümetin kararlarına karşı Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunamıyorduk. Ama şimdi Anayasayla çelişen her kararnameye karşı baş vurma hakkımız var. Biz demokrasi mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğiz. Ama en önemli sorun AYM’nin 17 üyesinden sadece 3’nün parlamento ve diğerlerinin Erdoğan tarafından atanması. Bizim en büyük sorunumuz bu. Mahkemeler neredeyse bağımsızlığını kaybetti” diyor.
'Uluslararası toplum Albayrak'ın petrol ticaretiyle ilgili her şeyi biliyor'
Hammargren, Erdoğan’ın kendi ailesi için yararlar sağladığını, en önemli bakanlıklardan biri olan Maliye Bakanlığına damadı Berat Albayrak’ı getirdiğini aktardıktan sonra muhaliflerin Erdoğan ve Albayrak’ın yolsuzluk yaptıklarından şüphelendiklerini belirtiyor.
Albayrak’ın daha önceleri IŞİD’in hakim olduğu Suriye’deki bölgelerden petrol alımına aracılık ettiği yolunda iddialar olduğunu hatırlatan Hammargren, bazı muhaliflerin “Albayrak’ı Maliye Bakanı yapmak, keçiyi bahçıvan yapmaktır” dediklerine dikkat çekiyor.
Türkiye’de olanlara karşı Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nin tutumundan hayal kırıklığına hayal kırıklığına uğradığını söyleyen ve Avrupa liderlerini demokrasi yanlılarına ihanet etmekle suçlayan Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın damadını Maliye Bakanlığına getirmesinin devlet kasasının yağmalanmasının legalize etmek istediğini gösterdiğini belirtikten sonra şunları söylüyor:
“Uluslararası toplum Albayrak’ın petrol ticaretiyle ilgili her şeyi biliyor.”
Evrensel