16 Nisan’da gerçekleştirilen ve sonuçları hukuksuz ve şaibeli olan referanduma dair KESK Antalya Şubeler Platformu, basın toplantısı gerçekleştirdi. Açıklamada “Siyasi baskılar ve hukuk dışı kararlar halkın iradesine gölge düşürmüştür” denildi.
Siyasi Haber / Antalya
Eğitim Sen Antalya Şubesi’nde gerçekleştirilen açıklamayı, KESK Antalya Şubeler Platformu adına Eğitim Sen Antalya Şubesi Başkanı Kadir Öztürk okudu.
Açıklamada, iktidarın OHAL koşullarında ve devletin bütün olanaklarını kullanarak gerçekleştirdiği referandumda, sonucun ‘halkın iradesi’ tarafından belirlenmediği vurgulanırken, YSK’nın aldığı kararların hukuk dışı olduğunun altı çizildi. 16 Nisan referandumunun şaibeli, hukuksuz ve halkın vicdanında kabul görmediği belirtilen açıklamada, yoğun baskılara rağmen asıl kaybedenin iktidar bloğu olduğu ifade edilirken, kazananın ise ‘tek adam rejimi’ne karşı tutum alan emekten, barıştan ve demokrasiden yana Türkiye halkları ve emekçiler olduğu dile getirildi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Türkiye, OHAL yönetimi ve ülkeyi KHK’ler ile yönetme anlayışı doğrultusundaki “olağanüstü rejim” uygulamalarının yoğun baskı altında referanduma gitmiştir. Referandum sürecinin başından itibaren sürdürülen tek taraflı ‘Evet’ propagandası, özellikle ‘Hayır’ oyu kullanacaklara yönelik baskıların ve tehditlerin artması, referandumun iktidar güçleri açısından bir ‘varlık-yokluk’ meselesi haline getirildiğini göstermiştir.
OHAL koşullarında ve devletin bütün olanakları ve baskı aygıtları kullanılarak gerçekleştirilen referandum sonucunu ne yazık ki “halkın iradesi” belirlememiştir. Siyasi iktidarın, devlet kurumlarının, özellikle de Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) hukuk dışı tutum ve kararları belirlemiştir. 16 Nisan referandumu, YSK’nın kanuna aykırı bir şekilde almış olduğu skandal karar nedeniyle şaibeli olarak tarihe geçmiş, hukuken geçerliliği tartışılır ve halkın vicdanında kabul görmeyen bir referandum olmuştur. Bu kadar yoğun baskı altında yapılan referandumda asıl kaybeden iktidar bloğu, kazanan ise ‘Tek adam rejimi ’ne karşı tutum alan emekten, barıştan ve demokrasiden yana Türkiye halkları ve emekçiler olmuştur.
Siyasi iktidar, referandum propagandası sürecinde eğitim kurumlarını ve öğrencileri dahi ‘Evet’ propagandasına alet etmiştir.
Referandum sürecinde yaşanan baskı ve tehditler, oy verme gününde daha da artarak sürdürülmüştür. Referandum öncesinde çok sayıda KESK üyesinin sandık kurulu başkanlık ve üyelik görevleri şaibeli bir şekilde iptal edilmiş, yerlerine hükümete yakın sendikanın üyeleri görevlendirilmiştir. Referandum öncesinde atılan hukuksuz adımlar, 16 Nisan günü oy kullanma işlemlerinin başlamasından itibaren daha somut bir nitelik kazanmış, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) raporunda da belirtildiği gibi, baştan sona eşitsiz koşullarda yapılan referandumda, çok sayıda ihlal ve usulsüzlük yaşanmıştır.
Çok sayıda okulda kullanılan ve yasak olmasına rağmen sosyal medyada da paylaşılan ‘açık oylar’ geçerli kabul edilmiş, bazı sandık müşahitleri güvenlik görevlileri tarafından engellenmiş, oy sayımı sırasında zorla okul dışına çıkarılmış, özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde sayısız seçim ihlali yaşanmış, kısacası bir seçimde yaşanmaması gereken ne varsa, tamamına yakını 16 Nisan referandumunda iktidar eliyle hayata geçirilmiştir.
Yüksek Seçim Kurulu’nun, ilgili yasada açıkça belirtilmesine rağmen ve daha önce kendisinin almış olduğu karara rağmen mühürsüz oy zarflarının ve pusulalarının AKP’nin isteği doğrultusunda geçerli kabul edilmesi sonuçları doğrudan etkilemiş ve açık bir şaibe yaratmıştır.
Nereden bakılırsa bakılsın, ortaya çıkan sonuçlar itibariyle tamamen şaibeli ve halkın çoğunluğu nezdinde meşruiyeti olmayan bir sürecinin yaşandığı açıktır.
16 Nisan anayasa değişikliği referandumu hukuksuz kararların sonuçlara doğrudan etki ettiği, her yönüyle şaibeli bir referandum olarak tarihe geçecektir. Tıpkı12 Eylül 1982 Anayasası gibi meşruiyetten ve halkın iradesini yansıtmaktan yoksundur.
OHAL koşullarında toplumun muhalif ve örgütlü kesimlerinin baskı ve tehditlerle sindirildiği, sendikaların kitlesel ihraçlar, sürgünler ve cezalarla kuşatıldığı bir dönemde yapılan ve hukuk dışı müdahalelerle sonuçlanan anayasa değişikliği referandumu, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen toplumun en az yarısının mevcut gidişe ‘Hayır’ dediğini, eşit, özgür, yasaksız, baskısız, demokratik bir Türkiye özleminin giderek güçlendiğini göstermiştir. İlimizde de bütün bu antidemokratik uygulamalara rağmen ‘tek adam rejimine’ hayır diyenlerin oranının %60’ları bulmuş olması gelecek açısından umut verici olmuştur.
Yine iktidarın baskılarına ve YSK’nın referandum sonuçlarını etkileyen hukuksuz kararlarına karşı ilimizde demokratik protesto haklarını kullananlara karşı uygulanan şiddeti ve gözaltıları kınıyoruz.
KESK Antalya Şubeler Platformu olarak, toplumu her fırsatta kutuplaştıran politikaların ülkeyi sonu görünmeyen bir karanlığa doğru sürüklemesine seyirci kalmayacağız. Bir ülkenin, yarısının reddettiği bir anayasa ile yönetilmesi olanaksızdır. Bu nedenle başta işyerlerimiz olmak üzere, bulunduğumuz her alanda eşit, özgür, demokratik ve barış içinde bir yaşamı inşa etmek için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.