HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, Kudüs tartışmalarına ilişkin Erdoğan’ın “Denize düşen yılana sarılır” misali, kendini zorlayan konuları unutturmak istediğini belirterek, “Erdoğan da Netanyahu da halklara karşı suç işlemişlerdir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ardından Türkiye ile İsrail arasında başlayan tartışmaları ile Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e yönelik sarf ettiği sözleri Mezopotamya Ajansı’ndan Özgür Paksoy ve Rıfat Şahin’e değerlendirdi.
ABD’de görülen Reza Zarrab davası ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı Man Adası belgelerinin Türkiye’ye yansımalarından dolayı Erdoğan’ın zor durumda olduğunu belirten Kemalbay, bundan dolayı uzun süredir gündemi değiştirmeye çalıştığını söyledi. Kemalbay, Erdoğan'ın Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması ardından “Denize düşen yılana sarılır” misali kendisini zorlayan konuları unutturmak istediğini vurguladı.
‘Trump bombanın pimini çekti’
Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınmasının ciddi bir sorun olduğunu ifade eden Kemalbay, şöyle dedi: “Ortadoğu’da savaşı büyüten bir potansiyel taşıyor. Trump bombanın pimini çekerek, ortaya fırlatmış oldu. Halkların birlikteliğinden yana olan kesimlerin buna karşı çıkması gerekiyor. Birleşmiş Milletler'in (BM) ayrıca karşısında durması gerekiyor, çünkü BM’nin aldığı kararların ihlali anlamına geliyor. Eleştirilmesi normal bir durum, fakat bu çıkışlar bu durumla ilk kez karşılaşmış gibi havaya girmek, Müslüman aleminin temsilcisi gibi davranmak tamda Erdoğan’a göre bir şey.”
‘Erdoğan sıkışmışlığını örtbas etmek istiyor’
Mavi Marmara anlaşmasını hatırlatan Kemalbay, AKP Hükümeti'nin daha önce Kudüs'ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını ifade ederek, “İçerdeki sıkışıklığını saklamak için böyle bir gösteri yapıyor. Kendi suçlarını örtmek ve yandaş toplamak için böyle bir şey yapıyor. 2005’te ilk kez İsrail’e gittiği zaman Kudüs’te ‘İsrail’in başkentine hoşgeldiniz’ şeklinde karşılanmıştı. En ufak bir itirazda bulunmamıştır. AKP-Saray iktidarının kendi sıkışmışlığında sarıldığı bir argüman. Halkların ABD’nin açıklamasına da İsrail’in bu tutumuna da karşı çıkması gerekiyor. Erdoğan’ın yaptığı bundan bağımsız bir şey” ifadelerini kullandı.
‘Erdoğan, Netanyahu ve Trump aynı şeyleri yapıyor'
Erdoğan’ın sarf ettiği “İsrail bir terör devletidir” sözlerine de değinen Kemalbay, şöyle devam etti: "İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Erdoğan’a aynı şekilde cevap verdi. Aslında bu iki lider halklarına karşı suç işlemiş liderler. Erdoğan, televizyonları yasaklayarak, Kürt coğrafyasında yaşananları göstermeyerek kimsenin bilmediğini düşünüyor. Bütün dünya Erdoğan’ın işlediği cinayetleri ve suçları biliyor. Yeri geldiği zaman önüne koyacaklardır ve Netanyahu da bunu yaptı. Sorun; egemen güçlerin kendi çıkarları için halkların acılarını kullanmaktır. Erdoğan, Netanyahu ve Trump aynı şeyleri yapıyor. Onların bütün derdi sömürü ve sermaye yanlı politikalarının hayat bulmasıdır.
‘Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor’
Kemalbay, Erdoğan’ın İsrail polisi tarafından bir çocuğun gözaltına alındığı anın fotoğrafını göstererek sarf ettiği sözlere ilişkin ise, “Kemal Kurkut'u Diyarbakır Newrozu’na giderken katlettiler. Onunla ilgili herhangi bir cezalandırma gerçekleşmedi. Bunun gibi pek çok fazla örnek var. 7 Haziran’dan sonra savaş politikaları sonucu bunun sayısız örneği ile karşılaştık. Dünyada hiç bir zalimin, diktatörün gerçekleştirmediği katliam ve acı politikaları bu coğrafyada gerçekleşti. Hepimiz Taybet Anne’ye tanığız, 7 gün sokakta kaldı cenazesi. Cemile’nin cenazesi derin dondurucuda bekletildi, bebekler morglarda yer olmadığı için başka cenazenin üstüne konarak, uyuyor gibi bekletildi. Beyaz bayraklarla sağlığa erişmek isteyen insanlara kurşunlar sıkıldı. Çok fazla acılar yaşandı. Bütün bunlar olmamış gibi davranan, yüzsüzce halkın acılarından yararlanmaya çalışan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Her gün gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor.
HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekillerinin konuşmalarını kopyalayıp, bugün söylüyorlar. Sadece kentleri ve insanları esir almadılar, cümlelerimizi ve acılarımızı ifade ettiğimiz konuşmaları da adeta rehin alıyorlar. Bu şekilde kullanıyorlar. Bir çocuğun gözlerinin kapatılarak gözaltına alınmasının kat be katını hemen yakın zamanda yaşadık, halen yaşıyoruz. O fotoğrafı Cizre’de, Sur’da yaşadık, Yüksel Caddesi’nde yaşıyoruz. Veli Saçılık sadece demokratik protesto hakkını kullanırken, o görüntülerin kat be katı yaşanıyor. Bu ikiyüzlülükten başka bir şey değil. Bu politikalar halkların nezdinde artık teşhir olmuş durumda. İsrail’in Filistin’e karşı uygulamalarının kopyasını ikiye katlayarak, Erdoğan Kürt coğrafyasında gerçekleştiriyor. Bu saklanamıyor, bu nedenle kendisi başkalarını eleştirirken önüne çıkıyor” dedi.