Taksim Dayanışması üyelerinin de içinde bulunduğu isimleri ihbar ettiği ortaya çıkan TKP eski üyesi Murat Pabuç, ihbarına dayanılarak yürütülen soruşturmada kullanılan ifadeler için “bir manipülasyon ürünüdür ve asla benim görüş ve tanıklığımı yansıtmamaktadır” dedi.
Bir yıldan uzun bir süredir tutuklu bulunan ve halen iddianamesi hazırlanmayan Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın soruşturması kapsamında geçtiğimiz hafta Anadolu Kültür A.Ş. yöneticileri ile akademisyenlerinin bulunduğu 13 kişi evleri basılarak gözaltına alınmış, alınan ifadelerden sonra 12 kişi serbest bırakılırken, İstanbul Bilgi Üniversitesi STK Eğitim ve Araştırma Birimi çalışanı Yiğit Aksakoğlu ise tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Soruşturma dosyasında bir ismin verdiği ifadeler ise dikkat çekiciydi. Türkiye Komünist Partisi (TKP) eski üyesi emekli asker Murat Pabuç, 26 Mart 2016 yılında emniyete giderek Gezi Parkı eylemlerini uluslararası yapılarla ilişkilendirmişti. Pabuç emniyetteki ifadesinde “Gezi olaylarının kitleselleşmesi, yaygınlaşması ve süreklileşmesi için uluslararası kaynaklar STK'lar üzerinden Gezi olaylarına ve onun simgesi haline gelen Gezi parkına taşındığını” iddia ederek, Taksim Dayanışması Sekreteryası’ndan Can Atalay ve Mücella Yapıcı ile Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş başta olmak üzere toplam 26 kişinin ismini emniyete vermişti.
Kavala’nın, Yapıcı ve Atalay'ın finansörü olduğunu ileri sürdü
Pabuç ifadesinde Osman Kavala’nın Mücella Yapıcı ve Can Atalay’ın finansal koordinatörü olduğunu öne sürmüştü. İfadelerin sahibi Pabuç bugün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak hakkındaki iddiaları reddetti. Savcılığa gönderdiği dilekçesinde “Bu olayların, uluslararası kurum ve kuruluşların yönlendirmesi ve hatta finansmanıyla yapılmış olduğu iddiasının benim adımı taşıyan ifadelere temellendirilmesini asla kabul etmiyorum” ifadelerini kullanan Pabuç, “Yürüttüğünüz soruşturmada şüpheli gördüğünüz kişilere sorulan sorularda böyle bir temelin yer aldığını müşahede ettim. Burada kullanılan ifadeler, aşağıda belirteceğim şekilde bir manipülasyon ürünüdür ve asla benim görüş ve tanıklığımı yansıtmamaktadır” dedi.
Pabuç, geçmişte üyesi olduğu partinin Gezi olayları sırasında üyesi olan kişileri bir dış kaynaklı operasyonun parçası olarak nitelemesinin söz konusu olmadığını, bunun bir ihbar olarak emniyete yapılmasının da mümkün olmadığını belirtti.
Pabuç savcılığa gönderdiği dilekçesinde psikolojik sorunları nedeniyle TSK’dan atıldığını belirterek, “TSK’daki görevine psikiyatrik uygunsuzluğu gerekçe gösterilerek son verilmiş bir subayım. ‘Askerlik yapmak için uygun görülmeyen’ psikolojik özelliklere sahip olduğum saptanmış ve ordudan uzaklaştırılmıştım. Şimdi bu niteliklere sahip olan benim bir soruşturmada kaynak/dayanak yapılmasını anlayabilmiş değilim” dedi. Pabuç devamında psikolojik yapısındaki bazı özelliklerin manipüle edilmek istendiğini, çeşitli operasyonlarda araç haline getirilmek istendiğini öne sürdü.
Dilekçesinde “ihbarcısı ya da tanığı olmayı hiçbir biçimde kabul etmeyeceğim bir davaya bu şekilde çekildiğimi düşünüyorum. Soruşturmanız açısından, psikiyatrik durumu belgelerle tespit edilmiş bir kişi olduğumu tekrar hatırlatıyorum” diyen Pabuç, kendisine atfedilen görüşlerin bir dayanak olarak kullanılmasının sona ermesini talep etti.
TKP ise Pabuç ile ilişkilerini 2015 yılında sonlandırdığını belirten bir açıklama yapmıştı.
(ArtıGerçek)