DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, ülkenin içerisinde bulunduğu OHAL koşullarını ve bu koşullar altında partileri başta olmak üzere muhalif kesimlerin susturulmasına dönük politikalara dair açıklamalarda bulundu.
Tutuklanan Sebahat Tuncel ile birlikte Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı olan Kamuran Yüksek, OHAL’i ele almadan önce bu sürece nasıl gelindiğine bakmak gerektiğini vurgulayarak, Hükümetin OHAL ilan edilmesine gerekçe olarak 15 Temmuz darbe girişimini gösterdiğine değinen Yüksek, Türkiye'de daha ilan edilmeden bir Olağanüstü Hal’in yaşandığını ifade etti.
DİHABER’e konuşan Yüksek, özellikle son bir buçuk yıldır çok ciddi gelişmeler yaşandığını, çatışmaların olabildiğince arttığını ve yüz binlerce insanın evini terk etmek zorunda kalıp farklı mağduriyetler yaşadığını belirten Yüksek, AKP'nin çözüm sürecini terk edip, yeniden çatışmalı sürece dönmesinin Türkiye'yi zaten bir Olağanüstü Hal koşuluna soktuğunu kaydetti.
‘Kaostan çıkış çözüm süreci’
“Eğer AKP, İmralı ile kurulan barış sürecinde mutabakatlara bağlı olarak çözüm geliştirmiş olsaydı, bugün Türkiye OHAL'i yaşamazdı” diyen Yüksek, “O yüzden biz bugün yaşananları o sürece bağlıyor ve bu kaostan çıkışı da o sürecin yeniden başlatılmasında görüyoruz” ifadelerini kullandı.
'AKP kendine göre bir rejim arayışında'
Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Yüksek, “AKP'nin kendine göre bir rejim şekillendirme arayışı var. Bu nedenle kendisine muhalif olan tüm kesimleri tasfiye etmeye, kapatmaya çalışıyor, hapse atıyor. Bunun birinci nedeni duyulan korku, ikinci nedeni ise kendi geleceğini güvence altına alacak bir rejim oluşturmaya çalışması” dedi.
Hükümetin baskı ve zor kullanarak ayakta kaldığını belirten Yüksek, Suriye ve Irak’ta sürdürülen operasyonlara da değindi. Türkiye'nin, Musul ve Rakka operasyonlarında yer almak için çok uğraştığını, hatta bunun için diplomasi yerine açık çağrılar dahi yapıldığını hatırlatan Yüksek, “Türkiye artık güven yitirdi Ortadoğu’da. Artık ne uluslararası güçler ne de bölge devletleri Türkiye'ye güvenmiyor. IŞİD’le mücadelede samimiyetine güvenmiyorlar. Ortadoğu'da uluslararası güçler, Kürt güçleriyle hareket ediyorlar. Türkiye ise bunlara karşı. Bu karşıtlık politikası Türkiye'yi Ortadoğu'nun dışına aldı. Kamuoyunda ‘uluslararası güçler Türkiye'nin büyümesini istemiyor’ gibi farklı algılar yaratılıyor, ama asıl gerçek Kürt karşıtlığıdır” dedi.
‘Sopanın ucu şimdi CHP'de, bu duruma gelinmesinde AKP kadar suçlular’
Açıklamalarında CHP’yi de eleştiren Yüksek, AKP'nin devreye koyduğu savaş politikasında CHP’nin de en az AKP kadar suçu ve payı olduğunu ifade etti. Dokunulmazlıkların kaldırılması sürecindeki tutumu nedeniyle CHP’nin iktidarı eleştirme hakkı olmadığını savunan Yüksek, “Şimdi çıkıp yakınıyorlar HDP'li vekiller niye tutuklandı diye. Sen kaldırdın, sen tutuklanmasını istedin. Hatta çıkıp hükümete 'Ne istedin de destek vermedik' dediler. O yüzden CHP'nin, AKP'den aşağı kalır yanı yoktur” dedi.
Gelinen noktada iktidarın elindeki sopanın ucunun şimdi CHP’ye de yönelmeye başladığına dikkat çeken Yüksek, CHP'li bazı vekillerin tutuklanacağına ilişkin bazı hazırlıklar yapıldığını ve hükümet kanadında bunların konuşulduğunu belirtti. CHP'li vekillerin tutuklanmasına dahi kimsenin ses çıkarmayacağı öngörüsünde bulunan Yüksek, “Çünkü ses çıkaracak kimse kalmadı” dedi. CHP'nin bu büyük tuzağa kendisinin düştüğünü ifade eden Yüksek, dokunulmazlıkların kaldırılması, belediyelere kayyım atanması gibi birçok şeye CHP'nin destek verdiğini, bazılarına göz yumduğunu, bazılarına da sessiz kaldığını hatırlattı.
DBP olarak, direnmek ve mücadele etmekten başka çareleri olmadığını vurgulayan Yüksek, demokratik siyaset alanına, halka yönelik tüm saldırılara karşı direnişi esas aldıklarını söyledi. (DİHABER)