Adıyaman’da IŞİD’lilerin mekânı olarak bilinen ‘İslam Çay Ocağı’, Suruç bombacısı Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyi tarafından işletilirken 8 ay önce kapatıldı. Şimdi tabelacıya dönüşmüş. Sokaktaki esnaf, “Buraya takılanlar camide namaz kılmıyordu. Cuma günleri kapıda ezan okuyorlardı. İçeride bulunan asma katta namaz kılıyorlardı” diyor.
Radikal’den İdris Emen’in haberine göre, Adıyamanlı Alagöz, 2013 yılında ailesine Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’ni kazandığını söyleyerek kayıt yapmak için evden çıktı. Ancak aile oğullarından bir daha haber alamayınca izini sürmeye başladı. Bir süre sonra Yunus Emre Alagöz, ailesini arayarak Suudi Arabistan’da olduğunu söyledi. 2014 yılında Adıyaman’a geri geldi. Ailesine ait bir evi satıp Bahçelievler mahallesinde bulunan bir dükkan kiralayarak ‘İslam Çay Ocağı’nı açtı. Ancak çocukları IŞİD’e giden ailelerin şikâyeti üzerine iki kez Adıyaman Emniyeti tarafından basılan çay ocağı, ruhsatsız olduğu gerekçesiyle Adıyaman Belediyesi tarafından kapatıldı.
‘Aileler baskın yaptı’
Camiye gitmeyip içerde namaz kılıyorlarmış. Çay ocağının karşısında bulunan bir esnaf ise ailelerin çocuklarını bulmak için çay ocağını bastığını belirterek şunları anlattı:
“Temmuz 2014’te bir genç gelip dükkanı kiraladı. Bana internet kafe açacaklarını söyledi. Ben o sırada umreye gittim. Geldiğimde çay ocağına çevirdiklerini gördüm. Başlarda çok az insan geliyordu. Ancak daha sonra birçok insan çay ocağına takıldı. Aralarında genç, yaşlı, her tipten insan bulunuyordu. Camide namaz kılmıyorlardı. Çay ocağının asma katında namaz kılıyorlardı. Cuma günleri kapıda ezan okuyup içeride hutbe veriyorlardı. Cuma günleri 50 kişi burada toplanıyordu. Birkaç aile gelip çay ocağında bulunanlarla tartıştı. Ardından emniyet gelip çay ocağı hakkında soru sordu. 6-8 Ekim olaylarından sonra kapatıldı.”
Anne: 3-4 kez basmıştık
Diyarbakır saldırısı sonrasında Orhan Gönder’in annesi Hatice Gönder, İslam Çay Ocağı ile ilgili şöyle konuşmuştu:
“Burada oğlum ve arkadaşlarının beraber takıldığı ‘İslam’ adında bir kafe vardı. Aileler olarak o kafeye gittik. Kafe iki katlıydı. İkinci katta namaz kılınıyordu. IŞİD bayrakları duvarlara asılmıştı. Oradakilere oğlumu tanıyıp tanımadıklarını sordum. Yemin ederek tanımadıklarını söylediler. Aileler olarak üç dört kez oraya baskın yaptık. Durumu devlete de bildirerek oranın kapatılmasını istedim.”