Sonbahar ve kış aylarının yağışsız geçmesi nedeniyle İstanbul barajlarındaki doluluk oranı yüzde 19’a indi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, önümüzdeki hafta gelecek olan 2 yeni yağışlı hava dalgasına dikkat çekerek, "Ama biz tabii ki meteorolojik modellerin tahmin tutarlılığı zaman arttıkça yanılma payları yüksek. Elimizde var olan su kaynaklarını sanki barajlarımızda su bitmişçesine veya yarın bitecekmiş gibi çalışma yapmamız gerekiyor. Kendi çapımızda suyu nasıl tasarruflu kullanırız diye hızlı bir şekilde çalışmalara devam etmemiz gerekiyor" dedi.
Sazlıdere Barajı'nın çekilen sularından sonra ortaya çatlak topraklar, ağaç gövdeleri çıktı. Kuşların da susuz kalan barajda yiyecek aradıkları görüldü.
Toros, "İstanbul sularının bir kısmı İSKİ barajlarında geliyor, bir kısmı da Melen Çayı veya Yeşilçay, Istranca derelerinden geliyor. Geçtiğimiz 2020 yılı boyunca Aralık harici önceki aylara baktığımız zaman 477 milyon metreküp suyun İstanbul dışından geldiğini görüyoruz. Ve Aralık ayındaki değerlere baktığımız zaman, her ne kadar Aralık ayında alması gereken yağışı almasa da kısmen de bir yağış aldık. Bu yağışın ciddi anlamda İstanbul barajlarına etkisi oldu. Yaklaşık olarak benim yaptığım hesaplara göre 30 milyon metreküp su kazancımız oluştu, su tüketimi azaldı. Sebepleri ise, hafif yağış da olsa buharlaşma azalıyor.
Hava soğuk veya nemli geçtiği için su ihtiyacımız azalıyor. Bu zaten barajlardaki suyun azalmasına etkisi var. Aynı şekilde aslında birçok yayında Kasım ayında başlayan su tasarrufu çalışmaları yapıldı. Yaz döneminde 2019 ve 2020 yıllarındaki su tüketimine baktığımız zaman 2020 yılında fazlaydı. Kasım ayında bu değerlere baktığımız zaman 2020 yılında Kasım ayındaki su tüketimi geçen yılın Kasım ayındaki su tüketiminden az olduğu olduğunu görüyoruz. Burada da bu tür yayınların son derece etkili olduğunu görüyoruz" diye konuştu.
Prof. Dr. Toros, gelecek tablo konusunda ise, şöyle konuştu:
"Dün bir yağış aldık, 2021 yılına aslında yağışla girmiş olduk. Tabii ki bunun bir etkisi var, barajlarda olumlu yönde bir etkisi var. örneğin İstanbul barajlarında günlük su tüketimi binde 24'ken, bugün baktığımızda binde 11 olduğunu görüyorum. Hafif bir yağış da olsa İstanbul'a veya civarımıza artık bundan sonraki süreçte buharlaşma az olduğu için hafif bir yağış da olsa, toprak da suya doygun olduğu için doğrudan barajlara olumlu yönde etki yapmış olduğunu görüyoruz.
Yine meteorolojik tahminlere baktığımız zaman aslında pazartesi-salı yeni bir sistem geliyor. Onun etkisi olacak. Daha sonra cuma günü yeni bir sistemin geldiğini görüyoruz, bu sistem bazı model sonuçlarına göre gerçekten güzel yağışlar bırakacak gözüküyor. Daha sonraki hafta gerçekten model sonuçlarına göre yağışlar gözüküyor. Ümit ediyorum ki 2021 yılı ocak ayında beklenen yağışı alırız. Beklenen yağışı aldığımız takdirde barajlardaki su seviyesi hızla yükselmeye başlayacak. İstanbul'da uzun yıllar ortalamasında yıllık yağış değişimi miktarlarına baktığımız zaman Ocak ayında yıllık yağışların yüzde 13'ü, Şubat'ta 11, Mart'ta yüzde 9'u, Nisan'da 7'si, Mayıs'ta 5'i, Haziran'da 4, Temmuz'da 3. Yani yüzde 51'i İstanbul yağışlarının önümüzdeki 7 ay boyunca yağmış oluyor.
Normale yakın yağış olması durumunda bile ve şu anda İstanbulluların su tasarrufuna dikkat ettiklerine göre, önümüzdeki dönemde İstanbul'da su kıtlığı çekmeden olumu yönde bir süreç geçiririz diye tahmin ediyorum. Ama biz tabii ki meteorolojik modellerin tahmin tutarlılığı zaman arttıkça yanılma payları yüksek. Elimizde var olan su kaynaklarını sanki barajlarımızda su bitmişçesine veya yarın bitecekmiş gibi çalışma yapmamız gerekiyor. Kendi çapımızda suyu nasıl tasarruflu kullanırız diye hızlı bir şekilde çalışmalara devam etmemiz gerekiyor.
Çünkü Ocak ayında yağması gereken yağışın 2 katı bile yağmış olsa bile, barajlarda su çok fazla bile olsa yapacağımız su tasarruflarının hiçbir olumsuz yönü yok. Çünkü küresel anlamda bir iklim değişikliğinden bahsediyoruz. Su kıtlığının önümüzdeki yıl daha da artacağından bahsediyoruz, dünyamızın hızla ısınmaya devam ettiğinden bahsediyoruz. Bizler de bu iklim değişikliğine kendi çapımızda yavaş yavaş uyum yaparak olumsuz etkileri azaltabiliriz."