İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Torunlar İnşaat’ta yaşanan iş cinayetine dair bir açıklama yayınladı. TTB İstanbul, daha önce Twitter hesabından inşaat ile ilgili bir uyarı yapmıştı. İstanbul Tabip Odası’nın yaptığı açıklamanın tam metni şöyle;
¨13 Mayıs 2014 Salı, her Salı olduğu gibi yönetim kurulu olarak toplantı halindeyiz. Bizim için özel bir gün, çünkü geçen dönem görevde olan yönetim kurulu üyeleri, yeni seçilen arkadaşlarımıza, bize görevi devredecekler. Toplantı oldukça uzun sürüyor, öğleden sonra Soma’da maden kazası yaşandığı haberi geliyor. Haberler kötü, her yeni gelen haberle kayıp sayısı artıyor. Gece yarısına doğru evlerimize dağılıyoruz. Beş-altı ile başlayan ölüm haberleri önce onlara, sonra yüzlere ulaşıyor. Sabaha karşı sayı kesinleşiyor; 301.
Ertesi gün akşamüstü İstiklal Caddesi’nde, Tünel’deyiz. Sivil toplum kuruluşları, sendikalar, emek-meslek örgütleri, duyarlı insanlar toplanmış; amacımız Galatasaray’a kadar yürümek ve basın açıklaması yapmak. Çalışırken hayatını kaybedenlere, 301 can kaybına, ailelerin içinde bulunduğu acıya, ölümüne çalıştırılanlar gerçeğine, yeni ölümler olabileceğine, sorumluların cezalandırılması gerektiğine dikkat çekmek için oradayız. Birden gaz atılıyor, tomalardan su sıkılıyor, panik içinde Tepebaşı’na kaçmaya çalışıyoruz. Büyük izdiham yaşıyoruz. Çok yoğun gaz atılıyor. Hepimiz bir yerlere sığınıyoruz.
Bir sonraki gün yani 15 Mayıs 2014 Perşembe; Gayrettepe’de buluşup Fındıklı’ya SGK Binası önüne yürüyeceğiz. Ancak toplanmamız polis tarafından engelleniyor. Değişik semtlerden gelen topluluklara biber gazı atılıyor, yollara polis barikatları kuruluyor. Yine de sayımız giderek artıyor. Çok sayıda toma, polis yolumuzu kapatmış durumda. Bunun üzerine yere yatıyoruz, bizi nasılsa ezmezler düşüncesiyle. Bu arada temsilcilerimizle polis amirleri arasında görüşmeler sürüyor. Sonunda yürümeye başlıyoruz; ama Fındıklı’ya değil Mecidiyeköy’e doğru. Çok kalabalığız. Bir saldırıya maruz kalmamayı umuyoruz. Sırt çantalı sivil polislerin sayısı oldukça fazla. Zincirlikuyu’yu geçiyoruz; üstümüzde otoban. Bir tünelde gibiyiz. Ses çok iyi yankılanıyor; hep bir ağızdan haykırıyoruz; “Taşeron çalışma ölüm demektir!” “Soma’nın hesabını emekçiler soracak!” Neyse ki saldırı olmuyor. Biraz daha yürüyünce solumuzda devasa binalar beliriyor; hiç bu açıdan görmemişiz bu binaları, hep yukarıdan otobandan, arabayla giderken gördüğümüzü hatırlıyoruz. Ali Sami Yen Stadı’nı, gittiğimiz maçları, likör fabrikasını da anımsıyoruz. Binalara “3 Büyükler” adını koymuşlar. Üst katlarda çalışanlar var. O kadar yüksek ki çalışan işçileri sanki karınca gibi görüyoruz. Onlar bizi nasıl görüyor acaba? Sesimizi duyuyorlar mı? Görmelerini umarak el sallıyoruz. Onlar da el sallıyorlar mı? Dikkat edin kendinize, sizi kimse korumaz! O da ne, üst katların birinde zor okunan bir yazı “Önce Güvenlik”. Çelişkili bir durum; o tabela rüzgarla düşerse çok tehlikeli olabilir. Geçenlerde okul harçlığını çıkartmak için bu inşaatta çalışan bir üniversite öğrencisi iş kazası sonucu kaybedilmemiş miydi? Hüzünleniyoruz; isyan ediyoruz. Yaşamak için çalışan, çalışırken hayatını kaybeden canlarımız, kardeşlerimiz için üzülüyoruz. Üst katlarda çalışan işçileri görüyoruz; ne kadar güvensiz görünüyor bu binalar. Geçen yıl 1235 işçi iş kazalarında kaybedilmiş. İnşaat ve maden en sık kazaların görüldüğü alanlar. Pek çok musibette olduğu gibi iş kazalarında da dünya üçüncüsü, Avrupa birincisiyiz. Yürüyüşten çıkıp, inşaata girsek, “kötü koşullarda çalıştırılıyorsunuz, her an kaza geçirebilirsiniz,” desek deli derler mi ya da dinler teşekkür edip gönderirler mi? Kolayını tercih ediyoruz; tweet atıyoruz, çektiğimiz fotoğraflarla birlikte. 15 Mayıs tarihinde yazdıklarımız şunlar: “Bugünden sesleniyoruz maalesef yarın bu inşaatlarda 8-10 işçi kardeşimizi kaybedeceğiz.” “Sağlıklı bina dedikleri bu mu?” “Sizin iş sağlığı anlayışınız.” “Sermayenin delme fantezisi GÖKDELEN adını da koymuşlar 3 büyükler ahlakı bile deldiniz.” Bu tweetlerimiz o gün pek ilgi görmüyor. Yalnızca bir kişi takipçilerine iletiyor.
6 Eylül 2014 maalesef üzücü haberi duyuyoruz. Çok üzgünüz. Cinayeti herkes biliyor, bilmezden geliyor; önlem alması gerekenler görmezden geliyor; her hafta işçi ölümlerini ve iş kazalarını rapor halinde tweet atıyoruz, internet sayfamıza koyuyoruz birkaç gazete ve televizyon dışında kimse ilgilenmiyor. Bu tweeti yani 15 Mayıs’ta attığımız tweeti tekrar yayınlamaya karar veriyoruz. Yaşananın kehanet değil, göz göre göre gelen bir cinayet olduğunu gözler önüne sermek için.
7 Eylül günü basın açıklamasına gidiyoruz. Mecidiyeköy’den kazanın olduğu yere kadar yürüyeceğiz, basın açıklaması yapacağız. Yine gaz, yine tomalardan su, ses bombası. Bu saldırı yine yayınlanmaz. Bir gün önce gaz sıkacaklar diye tweet mi atsaydık acaba? Belki o zaman yayınlarlar.
Kehanete meraklı insanlara seslenelim; Kurbağalıdere mikrop saçıyor; sakın denize girmeyin; İstanbul salgın hastalık tehlikesi ile karşı karşıya. Üçüncü köprü için milyonlarca ağaç kesildi, yok edilen sadece ağaçlar değil o ağaçlarla beraber milyonlarca canlıdır; doğa dengesi bozulacak, bunun sonucunda mesela Tokat Zile’de 116 yıl yaşayan insanların İstanbul’a göçmüş çocukları 50 yaşında ölecek. Validebağ Korusu imara açılacak, son nefes alanımızı da yitireceğiz.
Herkes cinayeti biliyordu, herkes cinayeti görüyordu; biz, cinayete dur demezseniz cinayet yine işlenecek dedik; cinayet işlenecek demek kehanet değildir.
CİNAYETE DUR DE!
İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda ülkemizde ilk bilimsel çalışmaları başlatan ve geliştiren meslek örgütleridir. Bu konuda yayınlanmış çok sayıda çalışmamız mevcuttur. İstanbul Tabip Odası aynı zamanda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin kurucu kurumlarından biridir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi aylık raporlarla iş kazalarından haberdar olunmasını sağlıyor; işçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesini güçlendirmek ve görünür kılmak için çalışmalarda bulunuyor; yine iş cinayetlerinde “canı yanan” işçi ailelerinin mücadelelerine destek vermeyi, koordinasyonlarının sağlanmasına katkıda bulunmayı hedefliyor.
İstanbul Tabip Odası olarak; takipçi olmayı, uyarmayı, iş cinayetlerinde ölmenin kader olmadığını dile getirmeyi, evrensel ölçütlerin hayata geçirilmesini sağlamak için çalışmayı, yaşam hakkının kutsallığını savunmayı, mücadele etmeyi sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz.¨
İSTANBUL TABİP ODASI YÖNETİM KURULU