Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Soma’dan Tersanelere, OSB’den Torun İnşaat’a, yaşanan tüm iş cinayetlerine ve taşeron çalışma rejime karşı bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe Soma katliamından kurtulan bir işçi de katılarak konuşma yaptı.
Soma’yı unutmadık unutturmayacağız, Asansör değil taşeron öldürür, Soma’nın katili sermaye devleti, Katil devlet hesap verecek, Yaşasın sınıf dayanışması vs.. sloganlarının atıldığı yürüyüş Tünel Meydan’da toplanılması ile başladı. Buradan Galatasaray Meydanı’na bir yürüyüş gerçekleştirildi. Meydan’da SYKP İstanbul İl Eş Başkanı Feray Mertoğlu tarafından bir basın açıklaması okundu.
Basın açıklamasının ardından Soma katliamından kurtulan ve Dev Maden Sen üyesi bir maden işçisi olan Serkan Çaylak bir konuşma yaptı. “Patron, devlet ve sarı sendika eliyle göz göre göre ölüme gönderildik” diyen Serkan Çaylak, “Yaşanan cinayetlerin ve taşeron rejiminin son bulması için Dev Maden Sen’de örgütlenmeye başladıklarını aktardı”. Serkan Çaylak, sınıf dayanışmasını yükseltme çağrısı yaptı.
Eylem atılan sloganların ardından, akşam 16:00’da Mecidiyeköy Torun İnşaat şantiyesine yapılacak yürüyüşe çağrı ile sona erdirildi.
SOMA’YI UNUTMADIK, MECİDİYEKÖY’ÜN HESABINI SORACAĞIZ!
Bugün burada 13 Mayıs günü yaşanan ve resmi açıklamalara göre 301 işçinin öldüğü Soma maden katliamını unutmadığımızı duyurmak için toplanmıştık. Ancak yürüyüşümüze saatler kala Mecidiyeköy Torun Center’dan gelen yeni bir katliam haberiyle bir kez daha sarsıldık.
Her gün üçer beşer, zaman zaman toplu şekilde iş cinayetleri artarak devam ediyor. Biliyoruz ki, sermaye, devlet ve hükümet oligarşisi işçinin hayatını değil, patronun çıkarını düşünen politikalarını sürdürdükçe de bu tabloyu yaşamaya devam edeceğiz. Ve yine biliyoruz ki bu tabloyu değiştirmenin tek yolu işçilerin ve tüm ezilenlerin birleşerek kar için değil insanca yaşam için bir düzen kurma mücadelemizi yükseltmekten geçmekte.
Soma Kömür İşletmesi’nde de Torun Center’da da taşeron sistemi uygulanmakta ve iş güvenliği şartları, denetimleri yerine getirilmemekteydi. Taşeron sistemiyle birlikte neredeyse Ortaçağın çalışma koşulları olağan çalışma sistemi olarak yerleştirilmek istenmekte. Soma’da 301 madencinin hayatına mal olan iş koşullarıyla Mecidiyeköy Torun Center’da 10 inşaat işçisinin yaşamlarını yitirmesine yol açan iş koşulları aynı. Taşeron uygulaması, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması, denetlenmemesi, madende daha derine inmek, gökdelende daha yukarı çıkmak için aşırı ve güvenliksiz çalıştırma, insan hayatına mal olacak üç kuruşluk önlemleri almaktan kaçınma ve bunları hepsini Hükümete yakınlık, kapitalizmin neo liberal politikaları sayesinde sorunsuzca, hesap sorulmadan uygulayabilme.
Artık iş cinayetlerine dur deme zamanı geldi!
Artık taşeron uygulamasına dur deme zamanı geldi!
Artık neo liberal politikalara dur deme zamanı geldi!
Artık AKP’ye dur deme zamanı geldi!
Soma’da ne olmuştu?
Soma katliamın faili, özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarını hayata geçirenlerdir.
Yıllarca kamu eliyle üretimin yapıldığı bu sahalar özel sektöre devredildikten sonra iş kazalarında patlama yaşanmıştır. 2002 yılından 2011 yılına kadar kömür madenlerindeki iş cinayetlerini yüzde 40 artış göstermesinin nedeni özelleştirme, taşeronlaştırma sonucu TTK bünyesinde çalışan işçi sayısının üçte bir oranında azaltılmasıdır.
Bu örgütlü katliamdan devlet ve sermaye birlikte sorumludur. Kamu maden işletmelerini rödovans (kiralama), taşeron (alt işveren), hizmet alımı ve benzeri yöntemlerle özelleştiren, güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştıran ve esnekliği çalışma hayatında kural haline getirmeye çalışan hükümet sorumludur. Soma’nın arkasında yeni-liberal kapitalizm vardır. Kamu kömür ocaklarının giderek artan bir biçimde kömür alım garantisi ile özel sektöre devredilmesi, özelleştirilmesi katliama davetiye çıkarmıştır.
Katliamın faili, kuralsız çalıştırma nedeniyle madende çalışan işçi sayısını bile tespit edemeyenlerdir.
Katliamın faili, çalışan işçi sayısını bilmeyen ancak “işletmede her türlü önlem alınmıştı” diye açıklama yapan zihniyettir.
Katliamın faili, yapılan uyarılara rağmen Soma’da bu tür iş kazalarından kurtarılan işçilerin tedavisine dönük devlet tarafından yapılmış özel bir sağlık birimi kurmayanlar, hastanelerde yanık ünitesi açmayı “maliyet” olarak görenlerdir.
Katliamın faili, iş sağlığı ve güvenliği yasasıyla bu alanı da özelleştiren, tüm uyarılarımıza rağmen bu alandaki denetim yetkisini bağımsız emek ve meslek örgütlerine vermeyi reddeden hükümettir.
Katliamın faili, daha önce madenlerde yaşanan iş cinayetleri sonrası, “güzel öldüler”, “Bu mesleğin fıtratında ölüm vardır” diyerek yeni katliamları meşrulaştıran AKP hükümetidir.
Katliamın faili, Soma’daki madenlerdeki iş cinayetlerinin araştırılması ile ilgili önergeyi 6 ay boyunca gündeme almayanlardır. Geçtiğimiz sene 9 iş cinayetinin yaşandığı Soma madenleriyle ilgili önergeyi reddeden AKP’li vekillerdir.
Katliamın faili, kömürün tonunun maliyetini 130 dolardan 23 dolara indirdiklerini övünerek anlatan işverendir. 130-140 dolardan 28 dolara indirilmiş maliyetin tamamı iş güvenliğine ilişkindir ve kömürün maliyeti işçi canıyla düşürülmüştür.
Katliama karşı öfkeyi dindirmek için Soma’ya din adamları gönderen ve madencilere sözler veren hükümet şimdi verdiği sözleri unutturmanın yollarını arıyor. 13 Mayıs’taki katliamın ardından çıkartılacağı söylenen 15 maddelik Maden Yasası 160 maddelik torba yasanın içerisinde kaybedilmek, değiştirilmek istenmektedir.
Buradan hükümeti ve sermaye çevrelerini bir kez daha uyarıyoruz; Soma maden işçileri, işçi sınıfımız yalnız ve çaresiz değildir. Ya verdiğiniz sözleri tutun ya da bizi aldatmaya çalıştığınız meclisinizi başınıza yıkarız!
Taşeronun fıtratında ölüm var!
AKP’nin iktidara gelir gelmez yaptığı ilk iş, 1475 sayılı İş Yasası’nı kaldırmak oldu. Bunun yerine rekabeti, sermayenin korunmasını ve serbestliğini ve çalışma hayatında esnekliği gözeten yeni bir İş Kanunu çıkardı. Haftalık çalışma sürelerinin iş yoğunluğuna göre değişebilir biçimde ayarlanabilmesine olanak sağlandı. İşverenin işçiyi ne zaman isterse o zaman çalıştırabileceği bir model, “çağrı üzerine çalışma” yasaya girdi. Geçici işçilik, kısmi çalışma, mevsimlik işçilik, iş paylaşımı, eve iş verme, tele çalışma gibi esnek çalışma modellerinin yasal zemini oluşturuldu. AKP’nin İş Kanunu ile işverenin işçisini bir başkasına “ödünç vermesi” mümkün kılındı. Bunların hiçbir eski yasada yoktu.
Ve “alt işveren” başlığı altında taşeron sistemi AKP’nin İş Kanunu’nda yerini aldı. Taşeronlaşma AKP iktidarı döneminde çığ gibi büyüdü, yaygınlaştı. Fabrikaların pek çok ünitesi taşeronlara verildi. Yükleme rampaları, paketleme, bakım ve onarım işleri, elektrik, elektronik işleri, montaj… Bundan asıl işveren de büyük -ve tabii ki kirli- karlar elde etmeye başladı. “Çağdaş” geçinen dev sanayi kuruluşlarının bünyelerinde günde 16 saat, fazla mesai ücretleri de ödenmeden, hafta tatili, yıllık izin hakları da verilmeden çalıştırılan köle işçilerin sırtından işgücü maliyetleri düşürüldü. Her yer taşerona verildi, belediyeler, kamu kurumlarının elindeki işletmeler, işlikler, özel sektörün neredeyse bütün fabrikaları… Bugün taşeron istihdamının, kayıt dışı çalışanlarla birlikte 2 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Bugün hükümet, taşeron sistemini daha da pekiştirecek yasa değişiklikleri üzerinde çalışıyor. Taşeron düzeni AKP’nin İş Kanunu’nda diğer esnek çalışma modelleriyle birlikte zaten geniş bir hukuki güvenceye kavuşturulmuştu. Ama yetmiyor. Başlangıçta yardımcı işlerle ve uzmanlık gerektiren işlerle sınırlandırılan taşeronun kapsamı, sonraki düzenlemelerle ve yorum yoluyla genişletilmeye çalışıldı. Şimdi ise asıl işlerin de taşerona verilebilmesi ve taşeronun ihbar ve kıdem tazminatı yükümlülüğü gibi potansiyel işgücü maliyetlerinin de kamunun yani halkın sırtına yüklenmesi amaçlanıyor. Taşeron, çalışma yaşamına ölüm getirdi. AKP iktidara geldiğinden bu yana iş cinayetlerinde 15 bine yakın işçi hayatını kaybetti. Her yıl 1000’den, her ay 100’den fazla işçi iş cinayetlerine kurban gidiyor. Kömür madenlerinde iş kazası nedeniyle ölüm oranı, taşeron işletmelerde, sendikalı işletmelere oranla 34 kat fazla.
270 bin polisin bulunduğu bir ülkede 1,5 milyondan fazla işyerinin denetimi için 600 civarında iş müfettişi bulunuyor. Bu sayılar AKP’nin hangi sınıfın partisi olduğunu tüm çıplaklığıyla gösteriyor.
Bir daha böylesi katliamların yaşanmaması için en başta;
Her gün kapitalizm adlı seri katilin işçileri öldürmesine engel olacak tarihsel birikim Türkiye işçi sınıfında fazlasıyla vardır. Kavel, 15-16 Haziran, DGM, Profilo, Tariş, Antbirlik, Tekel direnişlerinin yaratıcısı Türkiye işçi sınıfı ancak yeni direnişlerle bu katliamlara dur diyebilir.
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP)
İstanbul il örgütü