Ahmet Saymadi – Diğer Yazıları
Türkiye’de 23 yıl önce bir grup insanın başlattığı LGBTİ hareketi, Lezbiyen, Gay, Trans, Biseksüel, İnterseks) verdiği mücadele ve ödediği bedel ile Türkiye’de birçok şeyi değiştirdi. Ve her geçen gün daha da büyüyor, daha fazla insan hareket sayesinde homofobiden ve transfobiden kurtuluyor, cinsel özgürlüğe adım atıyor. Hareketin bir dönem ısrarla vurguladığı, ‘‘LGBTİ’lerin özgürlüğü, heteroseksüelleri de özgürleştirecek’’ sloganı tam manasıyla hayat buldu denilebilir.
Geleneksel bir ailede büyüyen ben, ilk kez 2007’de gittim LGBTİ Onur Yürüyüşü’ne. O zaman şöyle diyordum, “LGBTİ’leri desteklemek için, Onur Yürüyüşü’ne katılmak için LGBTİ olmaya gerek yok” bu cümlenin alt metni aslında şuydu: “Yürüdüm ama ben LGBTİ değilim” paçamızdan sapır sapır homofobi akıyordu. LGBTİ hareketinden dostlarımızın katkısıyla o günden bugüne az da olsa bir yol kat ettik. 2007’de birkaç yüz insanla yapılan o yürüyüş 28 Haziran Pazar günü muhtemelen 100 bini aşkın insanla yapılacaktı. Ancak İstanbul Valiliği Ramazan ayı sebebiyle inançlı insanların hassasiyetleri için, yürüyüşe saldırdı. Yürüyüşe saldırdığı yetmedi, yürüyüşten sonra kendi halinde eğlenen, kutlama yapan insanlara da saldırdı.
Korktukları ilk şey hareketin kitleselleşmesi ve toplumda kazandığı meşruiyetti. Facebook’ta başlayan bir uygulamayla, insanlar Onur Haftası sebebiyle LGBTİ hareketiyle dayanışmak için, sosyal medya profillerini Gökkuşağı renklerine büründürmüştü. Her yer rengarenkti. O kadar yaygınlaştı ki dayanışma, neredeyse gökkuşağına boyanmayan profil kalmadı. Bu değişiklik, tabi ki profilini gökkuşağına boyayan insanların homofobiden, transfobiden, cinsiyetçilikten kurtulduğu anlamına gelmiyor. Ama tam da şair Arkadaş Z. Özger’in dediği gibi, “Siz inanmayın bir gün değişir elbet güneşe ve penise tapan rüzgârın yönü’’ şiirindeki gibi, rüzgarın yönünün değiştiği yerdeyiz. Rüzgar LGBTİ hareketinden yana esmeye başlamasa da, yönü artık değişti. Toplumun “genel ahlak” yapısında bir gedik açılmıştı, cinsel özgürlüğün önündeki sınırlar aşındı ve bu sadece bir “başlangıç” Durum böyleyken, Gezi’nin ardından, Kobane Zaferi’nin ardından, HDP’nin %13’lük başarısının ardından, bir de böyle büyük bir sokak eylemine AKP izin vermedi. Ve hareket sadece İstanbul Ankara İzmir’le de sınırlı değil artık; bu sene Mersin, Malatya, Çorum, Denizli gibi illerde de Onur Yürüyüşü yapıldı, hareket yaygınlaştı. İstanbul’da on binlerce insanın sokaklarda, onların koruyucusu olduğu muhafazakar düzene karşı yürümesi onların düzenine başlı başına tehditti. Ancak bir şey bir kere sokakları kapladı mı artık zapt edilemez. Bunu en iyi iktidar sahipleri bilir.
İkinci olarak inançlı insanların hassasiyetlerini öne sürerek kullandıkları Ramazan Ayı ‘‘Kadına bakarken dokunmadan boşalmak” orucu bozar diyenlerin, gündelik hayatta karşılaştıkları durumlardan bile tahrik olanların Ramazan hassasiyeti budur. Saldırıyı düzenleyenlerin hassasiyetleri içerisinde hırsız siyasetçileri makbul görmek var, yanı başlarında Kürt halkının kendi devletleri tarafından katledilmesine seyirci kalmak var, IŞİD gibi bir çetenin kardeş halkların yaşadıkları yeri kan gölüne çevirmesine seyirci kalmak var. Biz bu hassasiyetlerin çoğunun ne kadar riya dolu olduğunu biliyoruz.
Onlara göre bu yürüyüş “fuhşiyat” yayıyor. Toplumun ahlakını bozuyor! Bize göre ise bizlere dayatılan ahlak yapısını parçalıyor. Bu ülkede muhafazakar olmayanlar nasıl ki muhafazakar olanların inancına müdahale etmiyor ise, muhafazakarlar da, kendileri gibi düşünmeyenlerin inancına, yaşam biçimine müdahale etmeyecek, saygı duymayı öğrenecek. Kimse bir diğeri için özgürlüğünden taviz vermek zorunda değil.
AKP, Onur Yürüyüşü ‘ne saldırarak kendi müttefiklerine de mesaj veriyor. IŞİD’e, Hüda-Par’a, cihatçılara, “yanınızdayız” diyor. Kitlesini konsolide ediyor. Onur yürüyüşü saldırısıyla tabanına, “Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmam” diyor. Biz de “Salyangozlarla” yaşamaya alışacaksınız diyoruz. Çünkü Türkiye sadece sizin ülkeniz değil, bizim de ülkemiz. Kimse bize bu memleketi dar edemez! Tarih geriye yürümez!
Hasılı bünyemizden hala atamadığınız homofobiyle ve transfobiyle uğraşan, toplumsal cinsiyet formlarını yıkmaya çalışan LGBTİ hareketinin yolu açık olsun. Eşit ve özgür bir dünya mücadelesinde, omuz omuzayız. Dün saldırıya rağmen Gezi Ruhu Harvey Milk ile Frida ile kol kola sokaktaydı. Emeği geçenler var olsun. Kapitalizm ve ahlak karşısında; ‘‘yaşasın çıplaklık’’
Düzen onların düzeni, koruyacaklar elbet! Ama yılgınlık yok mücadele edeceğiz!
Homofobik ve taransfobik devlet yıkılacak elbet!