TUNCAY YILMAZ yazdı: “Her iki blok da satacakları silahın, ele geçirecekleri pazarın, kontrol edecekleri enerji kaynaklarının ve kuracakları hegemonyanın derdindeler. Gerisi tamamen yalan dolan! Kimyasal silahları, bu silahların hammaddelerini üretip satanlar ‘kimyasal silah kullanılmasına karşı’ ‘insani’ operasyon düzenliyor!”
TUNCAY YILMAZ
ABD; İngiltere ve Fransa’nın da desteğiyle bir kez daha Suriye’ye füze saldırısı düzenledi. Saldırının gerekçesi olarak ise daha önce Irak saldırısına gerekçe gösterdikleri ve sonrasında yalan olduğu açığa çıkan ”kimyasal silah” kullanıldığı iddiasını öne sürdü. Üstelik de Suriye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nda “oluşturulacak bağımsız denetleme heyetine her türlü destek ve izni vereceklerini” açıklamasına rağmen böyle bir inceleme sürecine imkan tanımadan bu saldırıyı gerçekleştirdiler!
Emperyalist güç merkezleri bitimsiz bir lanet gibi Ortadoğu halklarının yakasına yapışmış durumda. Her biri “sizin dostunuz biziz” maskesi ardında halklarımızın kanını, canını emiyor adeta.
Bir tarafta ABD ve Atlantik Bloğu, diğer tarafta Rusya ve Avrasya Bloğu Ortadoğu’ya başka seçenek yokmuş gibi kırk katır ya da kırk satırı dayatıyorlar. Oysa bu coğrafyada yaşayan halkların acıları, yoksullukları, yoksunlukları umurlarında dahi değil bu iki bloğun.
Her iki blok da satacakları silahın, ele geçirecekleri pazarın, kontrol edecekleri enerji kaynaklarının ve kuracakları hegemonyanın derdindeler. Gerisi tamamen yalan dolan!
Kimyasal silahları, bu silahların hammaddelerini üretip satanlar “kimyasal silah kullanılmasına karşı” “insani” operasyon düzenliyor!
Suriye’deki ve Ortadoğu’daki kaotik durumun en başta gelen sorumluları, çatışmalarda kullanılan silahların bir numaralı tedarikçileri, arka planda dönen siyasal/diplomatik dolapların oyun kurucuları ABD, İngiltere, Fransa, Almanya bölgede “istikrar” istediklerini açıklıyor.
Kendi ülkesinde insan haklarına rahmet okutan, Ukrayna’yı perişan, Kırım’ı ilhak eden Türk devletinin cihatçı teröristlerle birlikte Afrin’i işgaline göz yuman diktatör Putin, Ortadoğu’da demokrasi savunucusu kesiliyor!
Başörtüsü takmayı reddeden kadınları, kimliğini isteyen Kürdü, Molla rejimine itiraz eden demokratı “idam eden” İran saldırıları “insan haklarına aykırı” buluyor.
Bu “büyük” güçlerce, amiyane tabirle at iziyle it izinin birbirine karıştığı, denize düşenin yılana sarıldığı bir pozisyon yaratılmak isteniyor.
***
Bugün Tunus'tan Afganistan'a bütün Kuzey Afrika ve Ortadoğu kaos ve savaş içerisindeyse bunun birinci sorumlusu şüphesiz “Büyük Ortadoğu yıkım Planı”nı dayatan ABD ve onun yerli işbirlikçileridir.
Emperyalist haydutlar sebep oldukları savaşın yıkıcı sonuçlarını ve destekledikleri terörist cihatçıların katlettiği 300-400 bin Suriyeliyi unutturup kendilerini Ortadoğu halklarının koruyucusu ilan ettirmeye çabalıyorlar.
ABD ve müttefikleri Suriye'de istedikleri pozisyonu elde edemeyince ve bölgede Rusya'nın hegemonyası güçlenince yeni bir kaos döneminin önünü açmaya çalışıyor. ABD “ben kazanamadıysam Rusya da yönetemesin diyor” ve bölgedeki her türlü istikrarsızlık kaynağını canlı tutmaya gayret ediyor.
***
ABD ve müttefiklerinin bölgedeki haydutlukları Rusya ve müttefiklerini temize çıkartmaz elbet. Rusya, İran ve Çin de bölge halklarını değil, oradaki çıkarlarını gözetecek bir nizam kurmanın peşindeler.
Rusya’nın Ortadoğu’da aktif bir güç olarak devreye girmesi Batı emperyalist bloğunun planlarını bozsa da ortaya çıkardığı sonuçlar bölgenin temel sorunlarına çözüm üretecek cinsten değil. Kendi halklarına vahşi bir istibdat yönetiminden başka bir şey layık görmeyen Hamaney’in Molla rejiminin, AKP faşizmini güçlendiren bu gücün Suriye halklarına nasıl bir “çözüm” dayatacağı yeterince açık değil mi?
***
Bölge halklarının Atlantik ve Avrasya emperyalist blokları dışında bir güç merkezi yaratamamış olması bu iki işgal gücünün bölgede dilediklerince at koşturmalarına imkân tanıyor.
Bölgenin en örgütlü demokratik gücü olan Kürt Özgürlük Hareketi’nin bu iki emperyalist eksen dışında yarattığı çıkış yolu adım adım kapatılmak, kendilerine mahkûm hale getirilmek isteniyor. Hem ABD hem de Rusya’nın Kürtlerin özgürlüğüyle zerrece ilgilendikleri yok. Onlar kendi hegemonyalarının ve varlıklarının güçlenmesinin peşindeler.
Türkiye sol, sosyalist, demokrasi güçleri dahil, bölge halklarının ilerici güçlerinin Kürt Halkının büyük bedeller ödeyerek açmaya çalıştığı bu demokratik geçidi genişletecek katkılar sunamaması Kürt Özgürlük Hareketi’ni yalnızlaştırmakta ve tercih etmediği ittifak ilişkilerinin içerisine çekmekte. Rakka’dan Deyr ez-Zor’a, Minbiç’ten Haseke’ye kurulan ABD üslerinin Kürt Özgürlük Hareketi’nin de içine sindiğini sanmıyorum. Her ne kadar Suriye alanında taktik ittifak içerisinde olsalar da her fırsatta “ABD emperyalizmine güvenilmeyeceğine”, “halkların asıl olarak özgüçlerine ve örgütlülüklerine güvenmesi gerektiğine” dikkat çeken Kürt Özgürlük Hareketi temsilcilerinin çözümlemelerinde bunu kolaylıkla görebilirsiniz.
Kürt Özgürlük Hareketini bu emperyalist bloklarla ilişki geliştirmekten uzaklaştıracak ve onlara farklı seçenekler sunacak olan da, halklarımızı emperyalizmin kırk satır mı kırk katır mı dayatmasından kurtaracak olan da bölgenin sol, sosyalist, halkçı, ilerici, demokratik güçlerinin daha fazla vakit kaybetmeden yanyana gelmesi ve birleşik bir mücadele programını ortaya çıkarmasıdır. ABD’yi de Rusya’yı da bölgeden def edecek tek yol budur. Bu göreve soyunmadan yaptığımız her tespit, her kınama, savurduğumuz her tehdit, önerdiğimiz her çözüm gök kubbede hoş bir seda olarak baki kalmaya mahkûmdur.
14.04.2018