HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken, AKP-IŞİD ilişkileri hakkında araştırma önergesi verdi.
Önergede şu ifadelere yer verildi:
“IŞİD adlı vahşet ve tecavüz çetesinin, Suriye ve Irak’taki iç savaş durumundan yararlanarak yeni topraklar elde etmesinden sonra Türkiye ile olan siyasi ve ticari ilişkileri gerek Türkiye ve Ortadoğu’da gerekse de dünya kamuoyunda ciddi şekilde tartışılmaktadır. AKP iktidarı 30 Eylül 2013 tarihinde IŞİD’i terör örgütleri listesine eklemesine rağmen her gün yeni bir delil söz konusu siyasi ve ticari ilişkilerin yeniden ve daha güçlü tartışılmasına neden olmaktadır.”
“Türkiye’nin Musul Konsolosluğu IŞİD tarafından ele geçirildikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Ama siyasi noktada, diplomatik bir pazarlıktan bahsediyorlarsa burada tabii ki siyasi, diplomatik bir pazarlık kesinlikle söz konusu. Zaten bu diplomasi zaferidir’ ifadeleri hükümetin IŞİD ile pazarlık yaptığını ortaya koymaktadır. Hemen sonrasında 50 üst düzey IŞİD’linin adli makamlarca serbest bırakılması ise IŞİD ile ayrıntıları bilinmeyen pazarlığa dair kuşkuları derinleştirmektedir.”
“Musul Konsolosluğu’na ilişkin bu süreçten sonra IŞİD faaliyetleri ile ilgili kuşkuları derinleştiren iddiaların ardı arkası kesilmemiştir. Bu süreçten sonra, IŞİD’in saldırıları sonucunda Türkiye’de çok sayıda sivil yurttaş ve polis yaşamını yitirmiştir.”
“Reyhanlı’da, Diyarbakır’da, Suruç’ta ve Niğde’de IŞİD’liler tarafından yapılan saldırılar bunların sadece bir kaçıdır. IŞİD’in toplu ölümleri hedefleyen saldırıları ve her ilde örgütlü olması Türkiye toplumunda ‘her an, her yerde’ IŞİD’in katliam düzenleyebileceği kanısını güçlendirmekte ve bu kanı büyük bir kaygı ve endişe hali yaratmaktadır. Bu noktaya gelene kadar gerek Reyhanlı ve Diyarbakır gerekse de Suruç’ta yaşanan katliamların arka planlarına bakıldığında, AKP hükümetinin yetkisi altında çalışan güvenlik kurumlarının konumlarının büyük etkisi vardır.”
“Güvenlik kurumlarının konumlarının yanı sıra IŞİD’e gönderildiği iddia edilen TIR dolusu silahlar, IŞİD’in Türkiye’deki illerde kolaylıkla örgütlenebilmesi ve önleyici müdahalelerde bulunulmaması, IŞİD’e yönelik göstermelik operasyonlar yapılması, Türkiye sınırlarından geçirildiği ifade edilen silahlar, bomba kullanımında kullanılan gübreler ve IŞİD’lilerin Suriye’ye savaşmak için kolaylıkla geçişi gibi durumlar da kamuoyunda infiale neden olmaktadır.”
Önergede AK Parti ile IŞİD arasındaki ilişkiye dair örnekler şöyle:
* ABD Dışişleri Bakanı John Kerry: ‘DAİŞ’in kaçak petrolü Türkiye ve Lübnan sınırından geçiyor.’
*Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari: ‘DAİŞ Suriye ve Irak’ta ele geçirdiği petrol rafinelerinden çıkardığı petrolü Türkiye’deki aracılarla sattı.’
* Marketplace.org adlı itibarlı ekonomi sitesi, IŞİD’in petrollerini bazen doğrudan Türkiye’deki rafinelere gönderdiğini okuyucuları ile paylaştı.
* Ortadoğu uzmanı ValerieMarcel, IŞİD’in Türk aracılar yoluyla petrolünü Türkiye piyasasına satmış olabileceğini ifade etti.
*The Independent yazarı Robert Fisk, Süleyman Şah Türbesi’ne dokunulmaması karşılığında çıkarılacak petrol için teknik yetersizliklerinden dolayı IŞİD, Türkiye’den teknik personel temin etmesini istedi.’
* Avrupa Birliği tarafından Suriye’deki petrolü kaçırmakla suçlanan Suriyeli işadamı George Hasvani: ‘Siz asıl Türkiye’ye kaçırılan petrole bakın.’
* Son olarak İngiliz Observer gazetesinde Martin Chulov imzası ile yayımlanan makalede; ABD özel kuvvetlerinin Mayıs ayında Suriye’de DAİŞ’in petrol kaçakçılığından sorumlu üst düzey lideri olan Ebu Sayyaf’a yönelik operasyon düzenlediğini ve bu operasyonda yüzlerce flaş bellek ve belgenin ele geçirildiğini iddia etmiştir. Bahse konu belgeler de DAİŞ’in bu petrolden günde 1 ile 4 milyon dolar kazandığını ve cihatçı gruplar ile Türkiye arasında bir petrol ticaretinin kanıtlarının olduğunu iddia etmişti.