Halkların Demokratik Kongresi – Avrupa (HDK-A) Sur’da kentsel dönüşüm adı altında başlanan yıkıma ilişkin imza kampanyası başlattı. Türkçe, Kürtçe Almanca, İngilizce ve diğer dillerde de yayınlanan imza metinlerinin imzalanması ve paylaşılması çağrısında bulundu.
Halkların Demokratik Kongresi – Avrupa (HDK-A) Sur Komisyonu, Sur için acil eylem çağrısıyla bir kampanya başlattı. Komisyonda alınan kararlar ile bir eylem planı hazırlandı. Eylem planının ilk basamağı olarak Unesco, UN, Avrupa Parlamentosu ve Unesco Başkanı adres gösterilerek imza kampanyası başlatıldı.
Açıklamada, “IŞİD’in Palmira’da yaptığı tarihsel ve kültürel kırımı, AKP’nin Sur’da gerçekleştirmesine izin vermeyelim. Sur, Sur halkınındır” ifadeleri kullanıldı.
HDK-A tarafından başlatılan imza kampanyasının metni şöyle:
7 bin yıllık tarihi doku yok ediliyor!
Palmira’da IŞİD, Sur’da AKP!
Diyarbakır Sur içi ve Kalesi, günümüzde, kentsel tarihin gelişimini ve geçmiş birikimini tüm evreleriyle simgeleyen ender kentlerden biridir ve tarihsel olarak ilk yerleşim, M.Ö. 5000yıllarında gerçekleşmiştir.
Diyarbakır Sur ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı, Doğu ve Batı sınırı arasındaki stratejik konumu nedeniyle binlerce yıldır önemini korumuştur. Kent sahip olduğu birbirinden farklı kültürlerini bir emanet gibi saklamıştır, kentin dokusuna kazımıştır. Zaman içinde birçok uygarlığın, kültürün merkezi olagelmiştir. Sur bu çok dilli, çok kültürlü ve çok katmanlı yapısı ile bir Dünya Mirası’dır. Kentsel sit alanı içinde özgün sivil mimari, camiler, kilise yapılarından oluşan dini mimari ile hanlar, hamamlar gibi kamusal yapılar bir arada izlenebilen kültür varlıklarıdır. Suriçi’nde 147 anıtsal, 448 sivil mimarlık örneği olmak üzere toplam 595 adet tescilli yapı bulunmaktadır. Sur, bu kültürel ve tarihi yapılarıyla birlikte benzersiz sokak yapısıyla da adeta mistik bir etki yaratan özel bir yaşam alanıdır.
Temmuz 2015’de Dünya Miras Komitesinin Almanya’nın Bonn kentinde yapılan 39.toplantısında Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı Dünya Mirası olarak tescillenmiştir. Tarihi Suriçi bölgesi Dünya Miras Alanının tampon bölge sınırları içerisinde kalmaktadır. Dolayısıyla Suriçi bölgesi ulusal ve uluslararası yasalar ile koruma altına alınmıştır.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti, 2015-2016 yıllarında bu kadim şehrin önemli bir kısmını ağır silahlarla yok etmiştir. BM İnsan Hakları Komisyonu’nun Şubat 2017 tarihli raporunda bu yıkım uydu fotoğraflardan eski ve yeni hali karşılaştırılarak gözler önüne serilmiştir. BM raporuna göre ‘ölümleri, hayatta kalan insanların topluca yerinden edilmesi ve evlerinin ve yerel kültürel miraslarının yıkılması izlemiştir. Başta Kürtler olmak üzere 355,000’in üzerinde Güneydoğu Türkiyeli yerinden edilmiştir. UNITAR’ın Operasyonel Uydu Uygulamaları Programı (UNOSAT) tarafından elde edilen uydu görüntülerinin analizleri, güvenlik operasyonlarının yoğun nüfusa sahip merkezlerde kullanılan ağır silahlar ve havadan atılan mühimmatlarla doğru orantılı olarak yol açtıkları yıkımı gözler önüne sermektedir. Diyarbakır’ın nüfusça yoğun Sur semtinde yıkım ağır makineler tarafından gerçekleştirilmiştir. Haziran 2015 ile Temmuz 2016 arasında alınan uydu görüntüleri, enkaz ekiplerinin bir seferde şehrin bir bölümünün hatlarını belirlediğini ve hasarlı ve hasar görmemiş binaları ayrım gözetmeden kaldırdığını göstermektedir Diyarbakır’ın 2.000 yıllık şehir merkezindeki üç hektarlık (veya 30.000 m2) kentsel yapı Ağustos 2016’da yerle bir edilmiştir.
Diyarbakır yerel yönetimi, Sur mahallesinin doğusundaki binaların yüzde 70’inin bombardımanla yıkıldığını tahmin etmektedir. Sur’un 120 bin sakininden 45 bin kişi bölgeyi terk etmiş ve evlerine geri dönmelerine veya evlerini yeniden inşa etmelerine izin verilmemiştir. Yerel yönetim bahar operasyonları sırasında tarihi, kültürel veya dini değeri olan önemli en az yedi bölgenin de zarar gördüğünü bildirmiştir. “Suriçi Kentsel Arkeolojik Alan” olarak adlandırılan alan eşsiz sokaklarını ve fiziksel yapısını kaybetmiştir.
Bugün Sur’un Alipaşa ve Lalebey Mahallesi’nde de ‘kentsel dönüşüm’ adı altında zorla göç ettirme, insansızlaştırma ve yıkım politikası izlenmektedir. Bu mahalleler ağırlıklı olarak yoksul insanlardan oluşmaktadır. Ahalinin %79,2’si asgari ücretin altında bir gelire sahiptirler.
Hiçbir ekonomik güvencesi olmayan bu insanlar, cüzi bir miktar para karşılığında yerinden edilerek çok daha zor koşullarda yaşamaya itilmektedirler. Yerinden edilme işsizliği daha da artıracak, insanları daha da yoksullaştıracaktır.
Sur’da zorla yerinde edilecek olan insanlar, son seçimlerde oylarını %85-90 arasında HDP’ye vermişlerdir. Bu anlamıyla insansızlaştırma aynı zamanda siyasal tasfiye amacını da taşımaktadır.
Etnik kimlik olarak %93,2’si kendini Kürt olarak tanımlamaktadır. Aile içinde %81,4 oranında Kürtçe dili konuşulmaktadır. Ve bu insanların önemli bir kısmı daha önce boşaltılan köy ve mezralardan Sur’a göç edenlerdir. Şimdi ikinci kez zorunlu göç dayatmasıyla karşı karşıyadırlar.
Sur sakinleri bu tarihi yaşam alanlarını terk etmek istememektedirler. Sur dışında nefes alamayacaklarını, tüm yoksulluk ve olanaksızlığa rağmen onları bir arada tutan sosyal dayanışmanın dağılacağını düşünmektedirler.
Sur halkı üzerinde devlet baskısı devam ediyor Devlet, Sur’u boşaltmak için yılın bu en sıcak aylarında elektrik ve su kesintisi uygulamaktadır. Bu zorunlu göç ile birlikte insanlığa karşı suç kategorisinde değerlendirilecek temel hak ihlallerdir.
Bizler Halkların Demokratik Kongresi-Avrupa olarak Sur’u Dünya Mirası olarak tescil eden UNESCO ile birlikte, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, tüm sivil toplum örgütleri ve duyarlı herkesi;
Sur’un politik ve etnik demografisinin değiştirilmesine, tarihsel ve kültürel dokusunun yok edilerek hafızasızlaştırılmasına, geleneksel dayanışmacı yaşam kültürünün ortadan kaldırılmasına, ekonomik rant alanı olarak kullanılmasına, tarihi Sur şehrinin bir karakol şehir olarak yeniden inşa edilmesine karşı tutum almaya, harekete geçmeye çağırıyoruz. Dünya Mirası içinde yer alan kentler başta olmak üzere yerel yönetimlerin Sur’u kardeş şehir ilan ederek sahiplenmesini, yıkımı hemen durduracak etkili diplomatik ve politik girişimlerin acilen başlatılmasını talep ediyoruz.
IŞİD’in Palmira’da yaptığı tarihsel ve kültürel kırımı, AKP’nin Sur’da gerçekleştirmesine izin vermeyelim!
Sur, Sur halkınındır!