11’i çocuk 12 kişinin can verdiği Aladağ yurt yangını davasında tutuklu 2 sanığın “tali kusurlu” bulunmaları gerekçesiyle tahliyesine karar verilmesi üzerine HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, TBMM’ye Adalet Bakanı’nın cevaplaması istemiyle bir soru önergesi verdi.
SiyasiHaber
Adana’nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım 2016’de Süleymancılar tarikatına ait bir yurtta çıkan yangında 11’i çocuk ve 1’i eğitmen 12 kişi yaşamını yitirmiş, 16 öğrenci yaralanmıştı.
Yangının ardından 14 sanığın yargılandığı davanın 7 Eylül’de görülen 7’nci duruşmasında, davanın iki tutuklu sanığı yurt Müdürü Cumali Genç ve Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği Başkanı İsmail Uğur “tali kusurlu” oldukları gerekçesiyle tahliye edildiler.
Sanıkların tahliye edilmesinin ardından TBMM’ye Adalet Bakanı Abdülhamit Gül tarafından yanıtlanması istemiyle bir soru önergesi veren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, “Bu durumun sorumluları olan görevlilerin kusurları “tali” olarak adlandırılabilir mi?” diye sordu.
Hatimoğulları, şu soruları yöneltti:
1. Müşteki avukatların, dört sanığın “tali dereceden kusurlu” olduğunu gösteren bilirkişi raporuna itirazı sonucu mahkemenin istediği yeni rapor mahkemeye ulaşmış, bu raporda da Cumali Genç ve İsmail Uğur’un “tali kusurlu” görüldüğü belirtilmesi üzerine ve tutuklu kaldıkları süre gerekçe gösterilerek tahliye kararı verilmiştir. Ancak 12 kişinin hayatını kaybettiği yangında “asli kusurlu” aranması gerekmez mi? Davanın sanıklarının “tali kusurlu” görülmesi bilirkişi raporunda nasıl gerekçelendirilmiştir?
2. Yangında 10 kız öğrencinin, 6 yaşındaki kız çocuğunun ve bir eğitmenin hayatlarını kaybetmesinin ve 22 yaralı öğrencinin yaşadıklarının sorumluluğu kime aittir? Bu konuda asli kusurlu tayini yapmadan bir mahkeme bitirilebilir mi?
3. Aladağ Belediyesi tarafından Mahkemeye sunulmuş olan yazıda okul binasının projesi, idari izinleri, yangın tesisatı ve elektrik projesi olmadığı belirtilmişken; bu bilgiler neden bilirkişi raporunda yer almamıştır? Rapor davaya sunulan tüm bilgiler ışığında mı hazırlanmıştır?
4. Bahsi geçen yurt binasında çocukların bulunmaması hatta yurdun yasa gereği hiç olmaması dahi gerekirken, bu durumun sorumluları olan görevlilerin kusurları “tali” olarak adlandırılabilir mi?
5. Müştekilerin yurda Milli Eğitim İlçe Müdürü tarafından yönlendirildiği iddiası doğru mudur? Ayrıca yaşamını yitiren çocukların ailelerine banka aracılığı ile 15’er bin TL ödeme yapıldığı iddiası üzerine Mahkeme bunu araştırmış mıdır? Varsa bu ödemenin kimler tarafından yapıldığını tespit etmiş midir?
6. TEDAŞ ve İtfaiye ile ilgili mahkemeye sunulan, TEDAŞ’ın kontrol etmesi gereken elektrik panelinden yangının çıkmış olması, yangın sırasında itfaiye araçlarının binanın 3. katına ulaşacak gerekli malzemelerinin olmaması dolayısı ile yangına müdahelenin kısıtlı olması gibi, bilgiler değerlendirilmiş midir?
7. Sanıklar arasında yer alan yurt binasının çalışanları, müdürü, itfaiye çalışanları gibi bireylerin dışındaki kamu kurumlarının sorumluluklarından doğan ihmaller üzerine kamu yararı bakımından özel önem atfederek çalışılmış, araştırılmış mıdır?
8. “Taksirle ölüme sebebiyet verme” suçundan yargılanan sanıklar arasında yer alan, eski Aladağ Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş’ın, Milli Eğitim Bakanlığı’nca kınama cezası almış olmasına ve yargılanmasına devam edilmesine rağmen Çukurova Genç İş Adamları Derneği Ortaokulu’na müdür olarak atanması kamuoyu vicdanı açısından doğru mudur? Mehmet Aktaş’ın, müfettiş raporlarınca belirlenen eksikliklere rağmen yurda kullanım izni verdiği iddiası varken, yapılan bu atama hakkında kamuoyuna bilgi verilmesi gerekmez mi?
9. Dava boyunca yurtta yasadışı tarikat faaliyeti yürütüldüğü iddiası neden yok sayılmıştır? Yurtta görevli ve çocuklardan sorumlu olan belletmenlerin çocuklara dini eğitim verdiği, hiçbir formasyonlarının olmadığı bilgileri doğru mudur?
10. Bu dava ile ilgili Bakanlığınızın ileriye dönük çalışmaları var mıdır?