Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Efrin’e yönelik açıklamalarını değerlendiren SKYP Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, Türkiye’nin Kobanê’de olduğu gibi Efrin’de de büyük bir hezimet yaşayacağını belirterek, “İnanmış bir halk var Efrin’de” dedi.
Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı ve Ortadoğu uzmanı Tülay Hatimoğulları, olası Efrin operasyonunu Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi. Hatimoğulları, olası bir saldırıyı Türkiye'nin verebileceği en kötü karar olacağını söyledi.
'Erdoğan Kürt komşu istemiyor'
Türkiye'nin Ortadoğu'da "büyük" kaybettiğini ve Erdoğan'ın bölgede “lider gücü” olmayı hedefleyen projesinin çöktüğüne dikkat çeken Hatimoğulları, "Birinci sebebi; bu kaybı bölgede toparlamak istiyor. İkincisi ve daha önemlisi özelikle Rojava'da Kürt halkının elde etmiş olduğu bir başarı var ortada. Ve bütün dünyada da artık Rojava meşrulaşmış durumdadır. Önümüzde Soçi görüşmeleri var. Bu görüşmelere PYD belki PYD olarak çağırılmadı ama ona yakın olan güçler ve isimler Soçi'ye büyük olasılıkla Rusya tarafından davet edilecekler ve katılım sağlayacaklar. Bu ay sonu herhangi bir erteleme olmazsa Soçi görüşmeleri gerçekleşecek. Bu görüşmelerde yeni Suriye konuşulacak. Yeni Suriye Anayasası gündeme gelecek. Erdoğan bunu da provoke etmek istiyor. Dolayısıyla Soçi'de federatif bir Suriye'nin oluşması ihtimaline karşılık, Türkiye Kürt halkının içinde yaşadığı bir federasyonun kabul edilmesini istemiyor. Efrin operasyonunun esas merkezine koyduğu nedenlerden biri budur. Kürt halkını komşu kabul etmek istemiyor. Meşrulaşmış bir halkı kabul etmek istemiyor" diye konuştu.
'Ateşle oynuyor'
İktidar tarafından yapılan açıklamaların çoğu zaman iç tüketime yönelik olduğunu ifade eden Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Türkiye'de AKP iktidarı sıkıştıkça Efrin kartını hep elinin altında tutuyordu. 'Savaş başlatırız' diyerek Türkiye'deki milliyetçi muhafazakar kesimi, kendi tabanını konsolide etmeye çalışıyor. Erdoğan uluslararası ilişkilerde çok ciddi bir sıkışmışlık yaşıyor. Efrin operasyonunu şu anda tekrar gündeme getirmesinde bununda büyük payı var. Ülke içindeki sıkışmışlıkları biraz açmak istediği için. Şimdi ise daha ciddi şekilde gündeminde. Bununla ilgili bir askeri karar alma ihtimalinin yükseldiğini görüyoruz. Fakat uluslararası düzeyde bir onaya ihtiyacı var. Şayet Türkiye, ABD ve Rusya'dan bir onay almadan bu işi gerçekleştirirse zaten her iki gücü karşısına ciddi bir biçimde almış olacak. Ve bu çok büyük bir savaş anlamına geliyor. O yüzden Türkiye'nin Efrin'le ilgili şu anki tasarrufu çok kritik ve önemlidir. Türkiye ateşle oynuyor diyebiliriz."
Türkiye'yi Efrin'de ne bekliyor?
Türkiye'nin Efrin'de karşılaşacağı sonun Kobanê örneğiyle dile getiren Hatimoğulları, Türkiye'nin Kobanê'de olduğu gibi Efrin'de de büyük bir hezimet yaşayacağını vurguladı ve şöyle devam etti: "Çünkü hakikaten yerleşik ve kadim bir Kürt halkı Efrin’de var. Çok ciddi bir savaş deneyimi yaşadı Kürtler. Tabii ki savaş olumsuz bir şeydir ama sonuçta öğretici çok tarafı var. Teknik olarak bu süreçte Kürt halkının çok ciddi bir örgütlülüğü ve donanımı var. Askeri donanımı da var. Bunların yanı sıra Efrin'de özgürlüğü için her türlü şeyi feda etmeye hazır ve inanmış bir halk var. Bunu da Kobanê'de gösterdiler zaten. Dünyada yaşayan ve özellikle dört parça Kürdistan'da yaşayan Kürt halkı çok büyük bir dayanışma gösterdi ve bu halkın özgürlüğünü destekleyen demokratik güçler de buna çok büyük bir katkı sundular. Aynı dayanışmanın ve mücadele azminin Efrin konusunda da gerçekleşeceğini düşünüyorum. Hatta Kobanê'den daha hazırlıklı olma olasılıklarını yüksek görüyorum. Çünkü Efrin yıllardır gündemde. Rojava'da kantonların birleşmesini engellemek için sürekli Türkiye bunu gündemde tuttu. Büyük çatışmalara gebe bir süreç Türkiye'yi bekliyor. Türkiye'nin verebileceği en kötü kararlardan biri olur."